Marvel Comics Yazıları

2010’lu Yıllarda X-Men’i Anlamak

2019’un Temmuz ayında, X-Men çizgi romanlarında yeni bir dönem başlayacak. Uzun yıllar boyunca Marvel’da Fantastic Four ve Avengers gibi serilerde önemli işler yapmış olan Jonathan Hickman, X-Men serilerinin başına geçecek ve House of XPowers of X isimli iki dergiyle yeni dönem X-Men hikayelerinin temelini atacak.

Yazının İkinci Bölümü İçin...
İki bölümlü bu yazı serisinde, X-Men’de yaşanacak bu önemli değişikliğin arka planını değerlendirmeye çalışacağız. Yazının ikinci kısmı için:

Hickman’ın X-Men Yazarlık Döneminden Neler Bekleyebiliriz?

Yazıyı okumak yerine, AltEvren – Türkçe Çizgi Roman Podcasti‘nin ilgili bölümünü de dinleyebilirsiniz!

Listen to “1 – 2010’lu Yıllarda X-Men’i Anlamak” on Spreaker.

2010’larda X-Men…

Hickman’ın yazarlık dönemi teknik olarak 2019’da, yani 2010’lu yılların içinde başlayacak. Buna rağmen, artık X-Men tarihinde bir dönemin kapandığını, pek çok farklı unsur nedeniyle, yeni sürecin eskisinden çok farklı olacağını söyleyebiliriz.

Benim tahminim, pek çok Marvel ve X-Men okurunun bu dönemin kapanmasına pek üzülmeyeceği yönünde. 2010’lar, X-Men açısından, oldukça durağan ve sıkıntılı bir dönem oldu. Bu yılların çizgi romanlarına ve okurların bu çizgi romanlar ile ilgili düşüncelerine baktığınızda, X-Men’in 1990’larda Marvel’ın en popüler markası olduğunu düşünmek bile tuhaf geliyor.

Peki, ne oldu da, 90’larda Marvel için bu kadar önemli olan X-Men, 2010’lu yıllarda şirket içinde neredeyse bir “üvey evlat” konumuna düştü?

Bu yazıda temel olarak bu konuyu tartışmaya çalışacağım- ama tabi 2010’lu yılları konuşmadan önce, biraz daha geriye, bu popülarite dönemlerine gitmek gerekiyor…

X-Men’in Doğuşu, Sıkıntıları ve Yükselişi

Bildiğiniz gibi, X-Men 1960’larda Stan Lee – Jack Kirby ikilisi tarafından yaratılmış serilerden bir tanesi.

Ancak bu dönemde yaratılan takım ilk dönemde, Lee ve Kirby tarafından yaratılan diğer karakterler kadar popüler olmuyor. Öyle ki, X-Men’in asıl popülaritesi, Wolverine, Storm, Colossus, Nightcrawler gibi karakterlerin ekibe katıldığı süreçte, 1970’lerin ortasında başlıyor.

1975 tarihli Giant-Size X-Men – yaygın görüşe göre X-Men’in asıl popülaritesi bu sayı ile başlıyor.

Bu noktada tarihi çok uzatıp konudan uzaklaşabiliriz – o yüzden şunu söylemekle yetiniyorum: 80’lere ve 90’lara geldiğinizde, X-Men dönemin en popüler çizgi roman serisi haline geliyor. Bu popülariteyi göstermek için kullanabileceğimiz pek çok örnek var – ama böyle bir yazı için sanırım ABD tarihinin en çok satan çizgi romanının 1990’lı yılların başında çıkan X-Men # 1 olduğunu söylemek yeterli.

Özellikle 90’lara doğru ilerlediğimizde, X-Men etrafındaki bu ilgi ve dergilerin ulaştığı satış rakamları basit bir ekonomi prensibinin uygulanmasına sebep oluyor: Talep giderek arttığı için, Marvel daha çok X-Men dergisi, X-Men ile alakalı daha çok takım ve mutantlar ile ilgili daha çok hikaye yayımlıyor.

Böylece, mutantların ve X-Men üyelerinin sayısı giderek artıyor. Bu durumun bilincinde olmak, 2000’li yıllara damga vuracak X-Men hikayesini anlamak için de önemli.

2000’lerde X-Men: House of M ve Sonrası

2000’li yıllara gelindiğinde, “X Ailesi” içinde bu kadar seri ve bu kadar fazla karakter olması Marvel açısından olumsuz bir durum haline gelmeye başlıyor. Grant Morrison’un yaklaşık dört yıllık yazarlık sürecinden sonra, X-Men’de köklü değişiklikler yaşanmaya başlıyor.

Giderek artan karakter sayısı nedeniyle yönetilmesi de zorlaşan X-Men markası, aynı zamanda mutantlar ile ilgili çok önemli bir unsuru da kaybetmeye başlıyor. Biliyorsunuz, Marvel Evreni’nde mutantların dışlanması, ezilmesi, onlardan korkulması sık sık gerçek dünyada azınlıkların yaşadığı sorunlar ile ilgili sembolik bir anlatı olarak kullanılıyor. Ancak ortada “X” başlığı taşıyan onlarca seri olduğunda, mutantlar kendi ülkelerini kuracak kadar kalabalıklaştığında ve sayıları milyonlara ulaştığında, bu “azınlık” rolü üzerine gitmek de çok kolay olmuyor.

Muhtemelen 2000’li yılların X-Men açısından en önemli anı.

Bu durumun da etkisiyle, Marvel 2000’li yıllarda House of M hikayesini yayımlıyor ve bu hikayenin sonucunda, “gerçekliği değiştirme” olarak tanımlayabileceğimiz güçlere sahip olan Scarlet Witch’in “No More Mutants” cümlesini sarf etmesiyle, sayıları milyonlara varan mutantlar ortadan kalkıyor ve geriye yalnızca birkaç mutant kalıyor.

Üstelik, Scarlet Witch’in yaptığı yalnızca varolan mutantların güçlerini kaybetmesine sebep olmuyor, aynı zamanda yeni mutantların da doğmamasına yol açıyor. Bu nedenle, geleneksel rolünü “İnsanlar ve mutantların bir arada, huzur ve barış içinde yaşamasını sağlamak” olarak tanımlayabileceğimiz X-Men’in amacında da bir değişiklik oluyor. Artık Profesör Xavier tarafından değil, Cyclops tarafından yönetilen X-Men ekibi, “Ne olursa olsun, mutant ırkının devam etmesini sağlamak” gibi bir görev üstleniyor.

Cyclops’un bu süreç içinde nasıl değiştiğini daha detaylı okumak için, bu yazıyı inceleyebilirsiniz:

Cyclops – “Sen Neden Böyle Oldun Yavrum?”

2000’li yılların önemli X-Men hikayelerinin pek çoğuna baktığınızda da bu konunun veya bu konuyla alakalı temaların merkezde olduğunu görüyorsunuz. Messiah Complex, Messiah War, Second Coming, Utopia, X-Men: Schism hep mutanların hayatta kalma sürecine ve X-Men’in bu mesele içindeki konumuna bağlanabilecek hikayeler.

2004 yılında yayımlanan House of M hikayesi ile başlayan bu süreç, 2012 yılındaki Avengers vs. X-Men hikayesiyle bir anlamda sona ulaşıyor ve Avengers vs. X-Men’i takip eden Marvel NOW! sürecinde, X-Men için de yeni bir dönem başlıyor.

Yukarıda bahsedilen tüm hikayelerin gelişimi, arka planı ve özetleri Marvel Tarihi 3: X-Men başlıklı dosyamızda yer alıyor.

2010’larda X-Men: Marvel’ın Yaklaşımı

Avengers ve X-Men sonrasında, X-Men ailesi etrafında yaşananlar belli başlıklar altında özetlenebilir – ama bunu yapmadan önce, genel olarak Marvel’ın durumunu değerlendirmek şart.

2004 – 2012 zaman aralığı, çok uzun bir süre gibi gözükmeyebilir. Ancak 2004 yılındaki Marvel ile 2012 yılındaki Marvel arasında dağlar kadar fark var. 2004’te Marvel batmanın kıyısından dönmüş, henüz bir tane bile film çekmemiş bir şirket. 2012 yılındaki Marvel ise, Iron Man, Thor ve Captain America’dan sonra Avengers filmiyle dünyanın en önemli film serilerinden bir tanesini yaratmış, Disney tarafından satın alınmış bir medya devi.

2010’larda X-Men’in durumunu anlamak için, bu konuyu da düşünmek gerekiyor – çünkü bu yıllarda, Marvel asıl önceliğini filmlere veren, büyük paraları filmleriyle kazanan bir şirket haline geliyor – ve X-Men’in film haklarının kendilerinde değil, Fox’ta olması bu markayı onlar için normalde olacağından çok daha değersiz hale getiriyor.

Fox ve Sony anlaşmaları öncesinde Marvel Sinema Evreni’nin film haklarını gösteren bir şema – tabi ki günümüzde güncel değil.

X-Men filmi çekemiyor olmak ve X-Men karakterlerini Marvel Sinema Evreni’nde kullanamamak işin bir boyutu. Ama aynı zamanda, yaratılan tüm yeni X-Men karakterlerinin, anlatılan tüm iyi X-Men hikayelerinin yeni filmler için Fox tarafından kullanılabilecek olması da Marvel’ı temkinli davranmaya itiyor.

Marvel’ın bilinçli olarak X-Men filmlerinin başarısız olmasını istediği, bu filmlere malzeme sunmasın diye bilerek X-Men çizgi romanlarında “iyi” hikayeler anlatılmasına izin verilmediği yönünde teoriler ve düşünceler bile var.

Eleştirmenler tarafından en iyi X-Men filmlerinden bir tanesi olarak görülen Logan, Old Man Logan isimli çizgi romandan ilham alan bir eser.

Marvel’ın bir noktada X-Men film haklarını geri almak için bu şekilde davrandığı düşüncesi mantıklı gelebilir. Tabi Marvel’ın – hakları kendilerinde olsun veya olmasın – bu filmlerden belli bir kazancı da oluyor. Şirketin çıkıp “Evet, biz 2010’lar boyunca X-Men’de iyi hikaye anlatılmasına izin vermedik.” gibi bir şey söylemesi de pek muhtemel olmadığı için, bunlar biraz daha teori boyutunda kalacak düşünceler…

2010’larda X-Men: Inhumans, Mutantların Konumu

Peki, 2010’larda — daha spesifik olmak gerekirse 2012 – 2019 arasında, X-Men çizgi romanlarının durumu ne?

Öncelikle, ortada Avengers vs. X-Men’den sonra ortaya çıkan Uncanny Avengers serisi ve bu seriyle mutantları ve Avengers ailesini bir araya getirme fikri var. Ancak bu seri ve konsept beklenen başarıyı pek elde edemiyor.

X-Men’in kendi serilerine baktığınızda, Brian Michael Bendis yazarlığındaki All New X-Men serisinde 1960’lı yılların orijinal X-Men takımının, gençlik halleriyle, günümüze getirildiğini görüyoruz. Orijinal beş üye, güncel Marvel hikayelerindeki maceralarına daha sonraki serilerde de devam ediyor.

Gençlik halleriyle orijinal X-Men üyeleri – 2010’lu yıllarda bu zaman yolculuğu hikayesi büyük yer tutuyor.

Bu aslında dönemin ruhunu anlamak için önemli bir gelişme, zira 2012 yılında “günümüze” getirilen bu orijinal karakterlerin kendi zamanlarına dönüşü 2019 yılını buluyor – Marvel bir anlamda X-Men’in varlığını sürdürüyor, çizgi romanların geleneksel konumunu koruyor, ama bunu yaparken hep “eskiye” dayanıp, yeni bir şey üretmemeyi tercih ediyor. 2010’lu yılların merkezinde bu 1960 karakterlerinin bulunması, durumun iyi bir göstergesi.

2010’lu yılların en önemli boyutu ise, elbette, X-Men ve mutantların genel olarak Inhumans ile karşı karşıya getirilmesi.

X-Men ve mutantların önemli bir boyutu, bunların Iron Man, Captain America, Hulk, Spider-Man gibi, “sonradan güçler kazanan” bireyler olmamasında saklı. Mutantlar Marvel Evreni içinde bulunan, doğuştan belli özelliklere sahip olan, bu özellikleri iyilik ve kötülük için kullanmayı seçebilen kişiler.

Marvel Sinema Evreni’nde böyle bir unsur bulunmadığı için, Marvel film hakları Fox’un elinde olan mutantların yerine koyabileceği bir başka “ırka” ihtiyaç duyuyor. Seçtikleri bu ırk da, Terrigen Mists isimli gizemli bir “gaza” maruz bırakıldıklarında süper güçler kazanan Inhumans ırkından başkası değil.

Agents of SHIELD dizisinde, planlanan Inhumans filminde ve daha sonraki Inhumans dizisinde, bu karakterler Marvel Sinema Evreni’nde dahil ediliyor.

Terrigen Mists – Ms. Marvel

Tabi filmlerde yaşanan bu gelişme, çizgi romanlara da aktarılıyor. Geleneksel olarak sadece Inhumans’ın yaşadığı yerde bulunan Terrigen gazı, bütün dünyaya yayılıyor ve dünya üzerinde daha önceden varlığı bilinmeyen yüzlerce Inhuman ortaya çıkmaya başlıyor.

Bonus? Inhumans ırkına gücünü veren Terrigen Mists’in, mutantlar üzerinde öldürücü bir etkisi olduğu anlaşılıyor.

Yine sembolik bir anlatım. Marvel filmleri düşünerek Inhumans’ın sayısını ve önemini arttırırken, X-Men ve mutantları arka plana itiyor. “Evren içinde” ise Inhumans ırkı üyelerine güçlerini veren unsur, mutantların ölmesine sebep oluyor. Daha fazla Inhuman’ın ortaya çıkması için, giderek daha az mutant kalması gerekiyor.

Inhumans vs. X-Men ve Death of X gibi hikayeler, hep bu unsurun üzerine kurulan çizgi romanlar.

“Marvel Mutantları Yok Edecek Mi?”

2010’lu yılların bu durumu, çizgi roman okurları arasında bitmek bilmeyen bir tartışma yaratıyor: Marvel bütün bu sürecin sonunda, filmlerde kullanamadığı için X-Men ekibini yok edecek mi? Filmlerde olduğu gibi, çizgi romanlarda da, Inhumans X-Men’in yerini alacak mı?

Bu konu forumlarda, çizgi roman sitelerinde, Reddit gibi platformlarda büyük tartışmalar yaratıyor. Marvel da, her zaman bu yönde bir adım atılacağını reddetse de, Inhumans vs. X-Men gibi hikayelerle bu fikri, merak yaratan ve ilgi uyandıran bu konuyu gündemde tutuyor. Merkezinde tek bir karakterin ölümü yer alan Death of X hikayesini düşünün. Okuyucu kitleniz X-Men’in ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağını tartışırken, bu konuda biraz merak yaratmak, bu konuyu kullanarak satış yapmak gibi amaçlarınız olmasa, herhalde “Death of X” gibi bir başlık tercih etmezdiniz…

Fakat günün sonunda, Inhumans ırkı filmlerde ve dizilerde beklenen başarıyı elde edemiyor. Hal böyle olunca da, zamanla Inhumans’ın çizgi romanlarda öne çıkartılma çabası sona eriyor. Inhumans ile X-Men arasındaki mücadelenin sona ermesiyle, X-Men serileri de X-Men Gold ve X-Men Blue gibi iki ana seriyle, fazla önemli olmayan olayları anlatarak yoluna devam ediyor.

Yeni Dönemin Çıkış Noktası

House of X ve Powers of X serileriyle başlayacak dönem, X-Men dergileri için yeni bir dönem olacak. Bunun birinci sebebi, tüm serilerin sıfırlanıp yeniden başlatılması. İkinci sebebi, Jonathan Hickman’a uzun vadeli bir hikaye için yaratıcı liderlik gibi önemli bir konum verilmesi.

Üçüncü ve en önemli sebebi ise, tabi ki, X-Men film haklarının yeniden Marvel’a dönmesi. Bu, aslında, yaşanan asıl önemli gelişme.

2010’lu yıllar boyunca, hem çizgi roman, hem de MCU hayranlarının en çok sorduğu sorulardan bir tanesi, X-Men ailesinin Marvel Sinema Evreni’ne katılıp katılamayacağı yönündeydi. Özellikle Spider-Man’in Sony ile yapılan anlaşma sonucunda MCU’ya dahil edilmesi, bu dedikoduları güçlendirmişti.

Bütün bu tartışmaları detaylı olarak incelemek yazıyı çok uzatır – ama sanırım şunu söylemek yeterli: Tartışılan ve büyük ölçüde imkansız gibi gözüken şey, Marvel’ın Fox’tan X-Men film haklarını alması veya Spider-Man’e benzer bir anlaşma ile bunları kendi evrenine dahil etmesiydi.

Günün sonunda, bu durum gerçekleşmedi. Yaşanan olay bundan çok daha büyük çaplı oldu; Marvel’ın sahibi Disney, 70 milyar dolar civarı bir ücret karşılığında, Fox’un büyük bir bölümünü satın aldı.

Filmler açısından bu, Marvel karakterlerinin neredeyse tamamının Marvel Studios altına dönmesi anlamını taşıyor. Artık Fantastic Four ve X-Men gibi markalar da Marvel Evreni içinde yer alacak.

House of X – Yeni Dönemi Başlatacak İki Mini – seriden bir tanesi

Sonuç – 2020’lere Doğru…

Çizgi romanlar açısından da, elbette, artık Marvel’ın X-Men’i arka planda tutmak için hiçbir sebebi kalmayacak. Bundan sonra X-Men çizgi romanlarında yaratılacak, popüler olacak tüm karakterler, anlatılacak tüm hikayeler, rahatlıkla Marvel filmlerinde kullanılabilecek.

House of X ve Powers of X ile başlayacak dönemin, gerçek anlamda “yeni” bir dönem olmasını sağlayan temel unsur da bu. Hickman çok önemli bir yazar olsa ve büyük çaplı değişiklikler hazırlasa da, aşağı yukarı on yıldır ilk kez okuyucular “Acaba X-Men yok edilecek mi?”, “Filmler için X-Men arka plana itilecek mi?” gibi sorulara kafa yormadan X-Men çizgi romanlarını okuyabilecek.

Bakalım bütün bunlar, zamanla X-Men’in eski başarılarını yakalamasını, X-Men çizgi romanlarının yeniden Marvel’ın en önemli çizgi romanları arasında yer almasını sağlayabilecek mi?