Marvel Comics İncelemeleri

Death of X (Marvel Tarihi)

Marvel’ın bir süredir tam olarak ne yapacağını bilemediği “ailelerin” başında X-Men geliyor. Bildiğiniz gibi, film hakları Fox’ta olan iki önemli karakter grubundan Fantastic Four büyük ölçüde “emekliye ayrılmış” durumda. X-Men ise, Marvel Evreni’nde hem daha kalabalık, hem de daha önemli bir konumda olduğundan işleri biraz daha karıştırıyor. Ancak Marvel, “yeni mutantlar” olarak belirlediği Inhumans’ın rolünü arttırırken, X-Men’i de arka plana itmeye kararlı gözüküyor.

Yayın dünyasındaki bu rekabetin çizgi romanlara birebir yansıma durumunu Inhumans vs. X-Men hikayesinde zaten göreceğiz. Ancak bu hikayeden önce okunması gereken önemli bir “yan seri”, Death of X serisi.

Marvel Tarihi: Arka Plan

Marvel Tarihi başlıklı yazılarda genellikle serilerin kısaca özetini çıkarmaya çalışıyoruz. Burada ise bir değişiklik yapmak gerekli, çünkü Death of X içinde yaşananlardan çok, arka planıyla ve bizi ulaştırdığı sonuç ile öne çıkan bir eser.

Bildiğiniz gibi, Secret Wars’dan sonra başlayan döneme All New, All Different Marvel şeklinde bir etiket verilmişti. Bu süreç, Marvel’ın tarih ayarlama konusundaki beceriksizliği nedeniyle aslında Secret Wars’dan önce başlatılsa da, evren içinde Secret Wars’dan sekiz ay sonra geçecek şekilde kurgulanmıştı.

Bu süreçte yayınlanan X-Men dergilerinde, yani ağırlıklı olarak All New X-Men (vol. 2), Extraordinary X-Men ve Uncanny X-Men serilerinde yukarıda bahsettiğim Inhumans – X-Men durumu hakkında iki önemli bilgi verilmeye başlandı.

Birincisi, Inhumans’a gücünü veren ve dünyaya yayılarak bir sürü “gizli Inhuman’ın” ortaya çıkmasını sağlayan Terrigen Mists, bir taraftan da mutantları öldürüyordu. Dolayısıyla, bir anlamda günümüzdeki yayın durumu gibi, Inhumans sayısı arttıkça, Mutant sayısı azalıyordu.

İkincisi, bu durum nedeniyle araları açık olan mutantlar ve Inhumanlar arasındaki mücadele kapsamında, Cyclops korkunç bir şey yapmış ve ortadan kaybolmuştu. Anlatılan hikayeler, Secret Wars’dan “günümüze” kadar geçen süreçte ne olduğunu söylemiyor, ama Cyclops’un iki ırkı birbirine düşman eden, son derece büyük davranışa imza attığını, ve daha sonra öldüğünü ima ediyordu. Buna yorumlar kısmında ayrıca değineceğim, ancak bu serilerin yazarları Cyclops’un hareketinin ciddiyetini anlamamız ve bunu merak etmemiz için elinden geleni yapmıştı.

Marvel Tarihi: Death of X

Death of X, tek cümleyle, bu sırrın ne olduğunu ve Cylops’un başına neler geldiğini anlatan bir seri.

Cylcops ve başta Emma Frost olmak üzere, onunla birlikte hareket edenler, Terrigen Mists’in mutantları öldürdüğünü anladıkları anda, buna karşı çıkmak için kapsamlı bir plan yapıyor. Terrigen Mists’e ilk maruz kaldığında kendisi de yere düşüp bayılan Cyclops, sonra kendine geliyor, ve Alchemy adlı, her türlü maddenin yapısını değiştirme gücü olan bir mutantı kullanarak dünya üzerinde gezen iki Terrigen bulutunu yok etmeye karar veriyor.

Inhumanlar, bir taraftan kendilerine güçlerini veren bu bulutların yok edilmesine elbette karşı çıkıyor; ancak mutantların öldüğünü duydukları zaman, daha “ılımlı” mutantlar olan Beast ve Storm ile çalışmaya da karşı çıkmıyor. Ancak birkaç yanlış anlaşılmayla gerilen ilişkiler, Cyclops’un büyük planı ile iyice kopma noktasına geliyor.

Hikayenin sonu şu şekilde: Cyclops, Emma Frost ve Alchemy’yi merkeze koyan plan, ilk aşamasında başarılı oluyor. Alchemy, kendi hayatını feda ederek, birinci Terrigen bulutunu ortadan kaldırmayı başarıyor. Ancak bunun karşılığında, Cyclops’un kendisi de Black Bolt tarafından öldürülüyor.

Dolayısıyla, Cyclops’un yaptığı “büyük şey” Terrigen Bulutlarından birini yok etmek, ve Cyclops’a ne olduğunun cevabı ise onun Black Bolt tarafından öldürülmesi gibi gözüküyor.

Ancak! Hikayede büyük bir sır daha var. Son sayfalarda, tüm bunların gerçek olmadığını, ve her şeyin bir ilüzyon olduğunu anlıyoruz. Zira Cyclops, Inhumans’a karşı çıkmaya, Terrigen Bulutlarını yok etmeyi tasarlamaya ve bunun için Alchemy’yi kullanarak bir plan yapmaya yetecek kadar yaşamıyor. Serinin başında, Terrigen Bulutunun mutantlar üzerinde etkisini ilk anladıkları ve kendisinin yere düşerek bayıldığı anda, Cyclops zaten hastalanıyor ve hayatını kaybediyor.

Bundan sonra gördüğümüz her şey, psişik güçlerini kullanan Emma Frost’un insanların kafasında yarattığı sanrılar. Dolayısıyla Cyclops, aslında Death of X boyunca gördüğümüz olayların hiçbirisinde aktif rol oynamıyor, serinin hemen başında, son derece basit ve sıradan bir şekilde hayatını kaybediyor.

Geri kalan her şey ise, artık aklını tamamen yitirmiş gibi gözüken Emma Frost’un, Cyclops’un bu kadar “anlamsız” bir şekilde ölmesine engel olmak için, onu bir sembol, asla ölmeyecek bir “fikir” haline getirmek için kurguladığı bir senaryo…

Yorum

Burası biraz sübjektif olabilir, ama genel anlamda bu seriyi beğendiğimi söylemeliyim. Bunda dört sayıyı bir arada okumamın, yani hiçbir şeyi beklemememin faydası olduğuna inanıyorum, ama tabi asıl neden, hikayenin sonundan kaynaklanıyor.

Sonu benim için ilginç kılan en önemli şey, bunun gerçekten “beklenmeyen” bir son olması. Marvel ve DC gibi şirketlerin çizgi romanlarını okurken, bazen böyle büyük bir sırmış gibi saklanan şeylerin bile büyük hayal kırıklıklarına yol açtıüını görebiliyor, ters köşeye yatırma çabalarını rahatlıkla önceden sezebiliyorsunuz. Burada ise, aslında bütün son bir “hayal kırıklığı” üzerine kurulu. Bunun belli açılardan etkileyici olduğunu kabul etmek lazım.

İşi “sübjektif” yapan, Cyclops’un kaderinin süper kahraman çizgi romanları içinde sevdiğim bir kullanıma uyması. Günümüzde süper kahramanların “ölmelerinin” hiçbir değeri yok – bir karakteri öldürdüğünüzde, insanların sorduğu ilk soru “Nasıl oldu?”, “Ne oldu da öldü?” falan değil, “Hmm, ne zaman geri döner?” oluyor. Cyclops durumunda, bu ölümün doğrudan ifade ettiği şey daha da az, çünkü ilk All New X-Men serisinden hatırlayacağınız gibi, kendisinin gençliği hala güncel Marvel çizgi romanlarında dolanmayı sürdürüyor.

Dolayısıyla, bir karakterin ölümünü anlamlı yapmak için tek şansınız, bunun olaylara kattıklarından çok duygusal boyutlarına yoğunlaşmanız. Örneğin, Charles Xavier’ın bir karakter olarak ölmesi pek bir şey ifade etmiyor. Ama onu öldürenin eski ve favori öğrencisi Cyclops olması, bu ölümün anlamını arttırıyor. Cyclops’un ölmesi, yine pek önemli değil, ancak Avengers vs. X-Men’den beri büyük mutant devrimci olarak görülen karakterin, hastalanarak ölmesi tamamen farklı bir boyut.

Süper kahramanların bu şekilde normal ölümler yaşaması, benim bu tür içinde denenmesini sevdiğim bir yol. Bu yüzden, Death of X’in bu son “twist”i de bana göre oldukça keyifli bir senaryo.

Yalnız, seriyi beğenmeyecek olanların bakış açısını da anlamadığımı söylemem imkansız. Cyclops’un bunca yıldır üzerine uğraşılan karakter gelişimini bu şekilde tamamlaması, benim için makul bir son olsa da, başkaları tarafından (rahatlıkla ve haklı olarak) bir ziyan gibi gözükebilir. Üstelik, All New, All Different süreci sırasında verilen ipuçları ile, Death of X’te yaşananların pek bir alakasının olmadığı, yani Cyclops’un aslında o kadar da korkunç, tüm dünyayı kendisine ve mutantlara karşı hale getirecek bir şey yapmadığı da ortada.

Bu “devamlılık hatalarının” ilginç bir boyutu, Storm’un Cyclops’un cenazesinde yaptığı şu konuşma ile, “bizi meraklandırmak” için söyledikleri arasındaki şu fark.

Bunun daha detaylı analizleri de yapılmış. Takip etmek isteyenler bu linke göz atabilir.

Kısacası, Death of X tek bir çizgi roman olarak bence başarılı bir eser. Ama işe daha evren-odaklı bakanların belli açılardan da tatmin olmaması muhtemel. Başta dediğim gibi, bunun aslında Inhumans ırkı ile X-Men arasındaki savaşa giden süreçte bir basamak olduğu unutulmamalı. Sağlıklı olan, tüm süreç yaşanıp bittikten sonra geriye dönüp hepsi üzerine daha bilinçli yorumlar yapmak.