Film ve Dizi İncelemeleri

Film ve diziler hakkında yazıyor olmalıyı mıyım?

Sitedeki eski film yazılarını elden geçirirken, pek çok yazıda aynı şeyleri uzun uzun açıklayarak başladığımı fark ettim. Bunları her yazıda baştan yazmaktansa, sitenin altında genel bir bilgi yazısı olarak sunmanın daha kullanışlı olacağını düşündüğüm için bu yazıyı hazırlıyorum.

Özellikle Marvel ve DC açısından baktığımızda, çizgi romanlar pek çok insanın hayatına filmler sayesinde giriyor. Süper kahraman filmleri çizgi romanlara göre çok daha popüler ve internette yüzlerce sitede bu filmlerle ilgili çeşitli yazılar yazılıyor.

AltEvren’de de çizgi roman uyarlamaları hakkında yazılara yer veriyoruz. Ancak sitede – sitenin sahibi olarak – benim yazdığım film yazıları ile ilgili önemli bir durum var: Benim temel ilgi alanım filmler ve diziler değil, çizgi romanlar üzerine kurulu.

Çizgi Roman Okurları ve Süper Kahraman Filmleri

Bunun tam olarak ne anlama geldiğini açıklayabilmek için, çizgi roman okurlarının çizgi romanlardan uyarlanan filmlere karşı tavrını nasıl özetleyebileceğimizden kısaca bahsederek başlayayım. Tabi böyle bir genelleme yapmak doğru değil, muhtemelen “çizgi roman okurları” böyle kategorize edilmek için çok geniş bir grup, ama internette bu konuyla ilgili yorum yazıları yazan kişiler genellikle şu üç tanımdan birine dahil edilebiliyor:

1 – Çizgi romanları ve filmlerini seven, bunları merakla ve heyecanla bekleyenler. Bu kişiler genellikle her iki alana da benzer ilgi duyan, “geek kültürü” ifadesine yakın duran kişiler oluyor.

2 – Çizgi roman filmlerini – özellikle çizgi romanlardan farklı oldukları noktalarda – eleştiren, filmleri bekleseler de genellikle beğenmeyen, “Çizgi romanda böyle değildi” kalıbı üzerinden düşünenler,

3 – Ve özellikle son yıllarda ön plana çıkan, asıl ilgi alanları çizgi roman uyarlamaları olan, çizgi roman okurundan çok Marvel ve DC filmlerinin hayranı olanlar.

Bu kategorizasyonu yaptıktan sonra, kendimi bu üç başlıktan bir tanesine rahatlıkla yerleştirmeyi isterdim. Dürüst konuşmak gerekirse, benim durumum bunların hepsine göre çok daha basit. Ben, genel olarak çok fazla film ve dizi izleyen birisi değilim.

Hiç film izlemediğimi veya hiç takip ettiğim dizi olmadığını söylemiyorum, ama bunlar benim için sosyal aktiviteler veya yapacak daha iyi bir şey yoksa tercih ettiğim çareler olmakla sınırlı. Marvel filmlerinden örnek vermek gerekirse, bunları genellikle iTunes’da çıktıkları zaman, evde boş bir günüm olduğunda veya arkadaşlarımla izleyecek bir şeyler aradığımızda izliyorum. Veya bazen, filme başlayıp, bir noktada ara verip, iki üç seferde bitiriyorum.

Ama bütün bunların çizgi roman uyarlamalarıyla veya benim bunlara yaklaşımımla da alakası yok – bu genel olarak bütün filmler için geçerli. Bu konuyla ilgili sinemasever arkadaşlarımla pek çok sohbet yaşadım, bu yüzden durumu açıklayabilecek üç temel örnek vermek istiyorum.

Özellikle sinema seven kişiler arasında, sinema salonlarında patlamış mısır yenilmesi konusunda bir tartışma var. Sinemada patlamış mısır yenir mi? Yoksa bu kültürel bir etkinliğe zarar mı verir? Benim için patlamış mısır sinemaya gitmenin belki de en keyifli yanı.

Diğer örnekler film izlemeyi sevenlere soracağım birkaç sorudan ibaret: Hiç evden çıkıp, film izlemek için bir alışveriş merkezine, sinemaya gittiniz mi? Çok mu? Benim için sinema zaten alışveriş merkezindeysem düşünülebilecek bir aktivite. Veya hiç eve geldiğinizde, şöyle güzel bir film – dizi açıp, karşısına geçip, keyifle izlediniz mi? Bu da bana oldukça yabancı bir “rahatlama – dinlenme – eğlenme” fikri. Durumu anlatabildiğimi düşünüyorum, o yüzden daha fazla uzatmıyorum.

Tabi biraz esprili bir şekilde anlatmaya çalışsam da bu genel kültür anlamında ciddi bir sıkıntı. Film ve diziler çağımızın belki de en önemli sanat dalları ve bunlarla ilgili yeterli birikime sahip olmamak beni rahatsız eden bir konu. Geçmişte bu konuyla ilgili bir şeyler yapmaya çalışıp başarısız oldum, ileride de tekrar denemek hedeflerim arasında.

Kişsel konuları bir kenara bırakıp AltEvren’e dönecek olursak… Buradan çıkartmanız gereken sonuç şu: Benim – bunlar Marvel ve DC filmleri gibi “eğlencelik” filmler olsa da – oturup sinema eleştirisi yazacak, film incelemesi yapacak bir birikimim yok. Bu nedenle, filmlerle ilgili yazdığım şeyler, çoğu zaman takıldığım bir iki detaya yoğunlaşan ve hiçbir koşulda fazla ciddiye alınmaması gereken yazılar.

Çok Önemli Bir Not
Devam etmeden önce şunu vurgulamak istiyorum. Sitedeki yazıların büyük çoğunluğu bana ait olsa da, başka yazarlar da AltEvren’e katkıda bulunuyor. Bu nedenle, bu yazıda yer alan bilgilerin onları kapsamadığını özellikle belirtmem gerekiyor.

Sevgili Ekin Köker başta olmak üzere, sitede film ve dizilerden gerçekten anlayan ve bu birikimle yorum yapan yazarlar da var. Bu yazıda yazılan bilgilerin geçerli olup olmadığını görmek için ve onların emeğini benim kişisel durumum nedeniyle göz ardı etmemek için yazıyı kimin yazdığına kısaca bir göz atmanızı rica ediyorum…

Sitede Neden Film Yazıları Var?

Peki, hal böyleyse AltEvren’de neden “Filmler” diye bir bölüm var?

Buradaki cevapları da listeleyerek sunabilirim:

1 – 2011 yılında siteyi açtığımda, çizgi roman filmlerini dışarıda bırakan bir site kurmanın çağdışı bir hareket olacağını düşünüyordum. 2020’li yıllara yaklaşırken, bu daha da bariz bir gerçek haline geldi.

2 – Burada yazılanların insanlar tarafından siyah – beyaz olarak yorumlanmayacağını umuyorum.

Film veya dizi izlemek hayatımdaki hobilerden bir tanesi değil, ama bu film ve dizi izlemekten nefret ediyorum anlamına gelmiyor. İzlediğim ve sevdiğim pek çok şey, sinemada görmeyi heyecanla beklediğim çizgi roman uyarlamaları elbette var. Her ne kadar mecra olarak çizgi roman bana daha çok hitap etse de, filmlerin bu tarz hikayeleri anlatma potansiyeli elbette yadsınamaz ve bu bence işin önemli bir boyutu.

3 – AltEvren dünyanın en popüler sitesi değil ama kendi içinde bir okuyucu kitlesi var – bunların bir bölümü de zaman zaman konuştuğum kişiler. Filmlere ve dizilere karşı özel bir ilgim olmadığını sık sık dile getirsem de, hala bazı filmlerle ilgili ne düşündüğümü soran insanlar oluyor.

Yakın bir arkadaşınız “gurme” olmayabilir, yemekten fazla anlamayabilir. Yine de onunla benzer bir damak zevkiniz olduğu için yemek tavsiyelerini, yemeklerle ilgili yaptığı yorumları ciddiye alabilirsiniz. Bu nedenle özellikle fikrim sorulduğunda filmlerle ilgili bir şeyler söylemek, sitenin bu yöndeki eksikliklerini gidermek hoşuma gidiyor.

4 – Son olarak ve en önemlisi, yukarıda da aynı şekilde yazdığım gibi, sitede benden başka yazarlar da bulunuyor ve onlar benim film – dizi alanındaki eksikliklerimi taşımıyor. Dolayısıyla ben filmlerle ilgili bugünden itibaren bir satır bile yazmasam da, onların yazılarının paylaşılabilmesi için sitede her zaman bu bölümler varlığını sürdürecek. 

Filmlere Yaklaşım

Süper kahraman film ve dizilerine nasıl yaklaştığımla ilgili kısa bir notla bitirmek istiyorum.

Şu ana kadar yazdıklarımdan anlayacağınız gibi, kendisini “sinefil” olarak tanımlayabilecek bir insan değilim. Bu nedenle, süper kahraman filmlerinde de sinematografi, senaryo, oyunculuk vs. anlamında çok olağanüstü bir şey beklemiyorum.

Bunun kendi içinde mantıklı bir yaklaşım olduğunu da düşünüyorum: Süper kahraman filmleri üzerlerinde fazla düşünülmesi için hazırlanan filmler değil, keyifli vakit geçirmek için hazırlanan eğlencelik filmler. Buna istisnalar yok değil – Nolan’ın Dark Knight Üçlemesi gibi konuyu farklı şekilde ele alan eserler var. Ama çoğu durumda, süper kahraman filmleri ile ilgili en sağlıklı kriter filmi izlediğiniz süre içinde keyif alıp alamadığınızla ilgili.

Tabi bu noktada önemli bir alt kategori, filmlerin çizgi romanlarla ilişkisi gündeme geliyor. Süper kahraman filmleri 2000’li yıllardan beri görece popüler ve Marvel’ın sinemada bir “evren” inşa etmesinden sonra bu popülarite çok ayrı bir seviyeye taşınmış durumda. Yaklaşık yirmi yıldır çekilen süper kahraman filmleri, neredeyse hiçbir durumda çizgi romanlara tamamen sadık kalmasa da, bugün hala filmleri bu beklentiyle izleyen çizgi roman okurları var.

Benim için bu durum geçerli değil. Süper kahraman filmlerini anlamak için kabul edilmesi gereken temel şeylerden bir tanesi, bunların çizgi romanlardaki belli olgulardan yola çıkarak kendi senaryo ve gerçekliklerini yarattığı gerçeği. Bu kurgu kendi içinde mantıklı bir şekilde sunulduğu sürece, süper kahraman filmlerinin çizgi romanlardan ayrılması, filmlerde gördüğümüz unsurların çizgi romandan farklı olması beni rahatsız etmiyor.

Sonuç olarak süper kahraman filmlerini değerlendirirken çok ciddi bir kriterim yok. Çok göze batan, beni çok rahatsız eden bir tarafı olmadığı sürece, izlediğim iki – üç saat içinde bana keyif verdiği sürece, bu tarz filmlerden genellikle keyif alıyorum.

Başta da söylediğim gibi, her film incelemesinde bunları tekrar tekrar yazarak vakit kaybetmek – ve bunları okuyacak kişilere vakit kaybettirmek – istemiyorum, bu nedenle bu yazının faydalı olacağını umuyorum.