Çizgi Romanlara Yaklaşım

Herhangi birinin yazdığı yazıları okurken, onun ele alınan konuya nasıl yaklaştığını bilmek okuduğunuz yazıları çok daha kapsamlı ve isabetli bir şekilde değerlendirmenizi sağlayabilir.

Çizgi roman konusunda, bu çok basit veya çok karmaşık yerlere çekilebilir. Büyük bir bilim kurgu hayranıysanız, okuduğunuz ve çok beğendiğiniz bir bilim kurgu çizgi romanının incelemesinin de çok olumlu olmasını bekleyebilirsiniz. Ancak yazıyı kaleme alan kişi bilim kurgu konusunda tutkunuzu paylaşmıyorsa, beklediğinizden çok daha farklı bir yazı yazmış olabilir. Veya, çizgi romanları sadece bir eğlence olarak görüyorsanız, bu alanla akademik anlamda ilgilenen bir yazıyı okumak sizin için keyifli olmayabilir.

Böyle farklar, merkezdeki hobiyi paylaşsanız veya benzer ilgi alanlarınız olsa bile, belli kaynakların size hitap etmemesi anlamına gelebilir.

Bu konuların siteyi ziyaret eden okurların büyük çoğunluğu için sıkıcı olacağını tahmin ediyorum. Ancak böyle detaylarla ilgilenenler, AltEvren’i düzenli olarak takip edenler ve tabi benim için, bunlar önemli meseleler.

Bu oldukça uzun bir yazı olacak – o yüzden herhangi birinin tüm yazıyı baştan sona okumasını beklemiyorum. Aşağıdaki bölümü kullanarak, farklı başlıklara rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Not: Bu oldukça kapsamlı ve yazması da pek kolay olmayan bir yazı. Zaman içinde, burada söylediklerime eklentiler yapmam muhtemel.

Çizgi Romanlar

Çizgi Romanlara Genel Yaklaşım

Çizgi romanlar – genel olarak okumakla birlikte – benim en büyük hobim.

Temel ilgi alanımı da bu mecranın, sanat dalının, alanın (artık adına ne derseniz deyin) kendisi oluşturuyor.

Süper kahramanlarla, Vertigo çizgi romanlarıyla, Batman’le değil; genel olarak tüm çizgi romanlarla ilgileniyorum. Bir eserin çizgi roman olarak hazırlanması benim ilgimi çekmesi için yeterli; merkezindeki karakterin, türün veya hikayenin o kadar önemi yok.

Daha Detaylı Bir Açıklama

Çizgi romanlarla ilgilenen pek çok kişinin farklı ilgi alanları bulunuyor.

Süper kahramanlar ve Marvel – DC Evrenleri etrafında oluşan çok ciddi bir “hayranlık” kültürü var. Aynı şekilde, çizgi romanın bu eserlerle özdeşleşmesinden hoşlanmayan, süper kahraman çizgi romanlarını sevmeyen, ama yine de çizgi romanlarla yakından ilgilenen, daha “entelektüel”, daha “sanatsal” eserleri tercih eden okurlar da bulunuyor.

Türkiye bakış açısından yaklaştığınızda, Teksas – Tommiks – Zagor gibi eserlerle tanınan İtalyan çizgi romanlarının kendi içinde ayrı bir okur kitlesi de mevcut.

Bu farklı okur kategorileri, zaman zaman diğer türlere karşı tepkili olabiliyor. Fumetti okuyucuları, süper kahraman çizgi romanlarını şiddetle eleştirebiliyor. İşin entelektüel boyutuyla ilgilenenler, süper kahraman ve Western türüne odaklanan bu eserleri küçük görebiliyor. Veya süper kahraman çizgi romanlarından hoşlananlar, daha ciddi çizgi romanları anlamsız, gereksiz bulabiliyor.

Böyle tartışmalar çizgi roman okurluğunun, bu mecra etrafında gelişen kültürün beni üzen boyutları. Benim temel ilgi alanım mecranın kendisi, bu nedenle elimden geldiğince böyle tartışmalardan uzak durmaya çalışıyorum.

Eğlence? Hobi? Uğraş? Tutku?

Bu bağlamda, çizgi romanların benim için hem boş vakitlerimi değerlendirmek için bir hobi, hem de üzerine düşünmeyi, kafa yormayı sevdiğim daha ciddi bir uğraş olduğunu söyleyebilirim.

Süper kahraman çizgi romanlarını, “eğlencelik,” hatta “geyik” serileri okumayı seviyorum. Günlük hayatta bunlar benim kafa dağıtmak için yapılacak aktiviteler içinde ilk tercihim oluyor.

Ama aynı şekilde, bu mecranın neler yapabileceğini, bir sanat dalı olarak nasıl değerlendirilebileceğini, dünyanın önemli sorunlarını nasıl ele alabileceğini görmekten, incelemekten ve tartışmaktan da hoşlanıyorum.

AltEvren’de çok farklı eserlerin, çok farklı üsluplarla kaleme alınmış yazıların olması da bundan kaynaklanıyor.

Popüler Kültür? Sanat?

Bütün bunlardan yola çıkarak, çizgi romanların “popüler kültür” veya “sanat” olarak değerlendirilmesi konusu da benim için çok anlam ifade eden bir ayrım değil. Çizgi romanlar, tıpkı filmler, diziler, kitaplar gibi hem popüler kültür, hem sanat eserleri olabilir.

Bana göre burada önemli olan bütün bir mecrayı sınıflandırmaya çalışmak değil, bunun içindeki eserler üzerinden konuşmak.

Genel Okuma Deneyimi

Bir çizgi roman okuduğumda genel eğilimim ve yaklaşımım “olumlu” oluyor. Eğer eserde bariz bir sıkıntı veya kişisel olarak beni rahatsız eden bir nokta yoksa, okuduğum çizgi romanların büyük bir çoğunluğunu beğeniyorum.

Tabi “çok beğenmek”, olağanüstü bir şeyle karşı karşıya olduğumu düşünmek ayrı bir şey.

Koleksiyonerlik

Koleksiyonerlik elbette çizgi roman kültürünün çok önemli bir boyutu. Bununla birlikte, ben bu kelimenin dilimizde biraz serbestçe kullanıldığını düşünüyorum. Çizgi roman okumak, çizgi roman satın almak ve satın aldığınız çizgi romanları çöpe atmayıp belli koşullarda saklamak ayrı, gerçek anlamda bir “koleksiyoner” olmak ayrı.

Çok uzun zamandır çizgi roman alıyorum ve epey bir çizgi romanım var, ama kendimi bir koleksiyoner olarak görmüyorum. Bu nedenle sitede bu yönde çok fazla içerik yok.

Dijital Çizgi Roman

Çizgi romanları dijital olarak da okuyorum ve okumaktan keyif alıyorum. Özellikle Marvel Unlimited ve benzeri uygulamalar bana göre hayatı çok kolaylaştırıyor ve çizgi roman okumayı çok kolay hale getiriyor.

İlgi Alanları – Önyargılar

Spesifik İlgi Alanları

Yukarıda da dediğim gibi, temel ilgi alanım her türlü çizgi romanı kapsıyor.

Ama elbette, çizgi roman çok geniş bir alan. Böyle konularla ilgilenen herkeste olduğu gibi, benim de belli başlı spesifik ilgi alanlarım var.

Bunları şu şekilde de değerlendirebilirsiniz: Eğer hayatımda çizgi romanla ilgilenmekten başka yapacak hiçbir şey olmasa, AltEvren’in de ötesinde, zamanımı bu konularda daha ciddi araştırmalar yaparak geçirmek isterdim.

  1. Görsel Anlatı” (ing. “Graphic Narrative”), sayfa tasarımı ve panel kullanımı ile herhangi bir bilgi, düşünce ve hikayenin okuyucuya nasıl aktarılabileceği meselesi. Bu açık arayla benim için çizgi roman mecrasının en ilgi çekici boyutu.
  2. Marvel ve DC çizgi romanları özelinde, şirket – yaratıcı ekip – okur üçlüsünün ortak anlatı yaratma çabası. Başka hiçbir mecrada görülmeyen ve muhtemelen görülmeyecek olan bir üretici – tüketici ilişkisi, sürekli bir anlam ve devamlılık yaratma çabası, sürekli bir modernleşme, değişme çabası ve sürekli görkemli bir eskiye dönüş mesajı
  3. Süper Kahramanların gelişim ve değişimi, Altın Çağ’ın “tek boyutlu” karakterlerinden Gümüş Çağ’ın “insan” karakterlerine, 70’lerin “gerçekçiliğinden” 90’ların anti kahramanlarına bu unsurun zaman içinde değişimi ve sürekli olarak kendini yeniden icat ederek bir şekilde “güncel” kalabilmesi…
  4. …ve özellikle bununla bağlantılı olarak 90’ların süper kahraman çizgi romanları, her şeyin “aşırılaşması”, takip eden patlama ve çöküş dönemi, bu dönemin hikayeleri
  5. Özellikle 1940’ların sonu, 50’lerin başındaki suç – korku çizgi romanları, EC Comics eserleri ve bunların toplumsal – psikolojik boyutları.

Çizgi Roman ve Akademi

Akademisyen değilim, herhangi bir üniversite içinde bir konumum – öğrenciliğim veya bir akademik unvanım yok.

Bununla birlikte, özellikle beşeri bilimler ve edebiyat alanında akademik konulara merakım var. Elimden geldiğince bu alanları takip etmeye, yazılan güncel ve önemli makale ve kitapları okumaya çalışıyorum.

Benim değerlendirmeme göre AltEvren’in elde ettiği en büyük başarılardan bir tanesi, bana dışarıdan da olsa çizgi roman ve akademiyi bir arada deneyimleme fırsatı vermiş olması. Etkinlikler sayfasından da görebileceğiniz gibi, Boğaziçi Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi gibi önemli kurumlarda, TÜYAP Kitap Fuarı gibi önemli etkinliklerde bu konuyla ilgili çeşitli konuşmalar yaptım, konferans ve panellere katılma imkanı buldum.

20. yüzyılın büyük bölümünde “hor görülen” bir alan olsa da, çizgi roman günümüzde akademi içinde de değerlendirilmeye başlanmış durumda. Bu şimdilik çizgi romanın kültürel bir materyal olarak değerlendirilmesi ve diğer alanların (sosyoloji, psikoloji, tarih, vs.) geçmişe dönük yaptığı çalışmalarda “birinci el kaynak” olarak kullanılması üzerinden ilerliyor. Ama çizgi romanları kendi içinde incelenmeye değer eserler olarak görüp bunun üzerine çalışmalar yapan akademisyenler / araştırmacılar da var.

Çizgi romanın akademik boyutuyla ilgileniyorsanız veya çizgi roman odaklı bir akademik çalışma yapıyorsanız, İletişim sayfasından bana ulaşabilirsiniz.

Akademik seviyede konuşurken, herhangi bir alanı bütün olarak bildiğinizi iddia etmek imkansız – bu nedenle yapacağınız çalışmalara doğrudan katkım muhtemelen sınırlı olacaktır. Yine de kaynak, akademik jargon ve fikir alışverişi boyutunda her türlü desteği sunmaya çalışırım.

Bu İlgi Alanları ve AltEvren

Bu ilgi alanlarının AltEvren’de yoğun olarak karşınıza çıkmamasının bazı temel sebepleri var.

AltEvren’e yazabildiklerim, okuduğum çizgi romanların ve değinmek istediğim konuların oldukça ufak bir bölümünü oluşturuyor. Ne yazık ki, bütün bu konulara istediğim derinlikte değinecek vaktim yok.

AltEvren’deki tüm içerik, hem okuyucuların dikkatini çekebileceğine inandığım, hem de üzerinde yazmaktan keyif alacağım konuların kesişim kümesinden oluşuyor. Sitede yer alan içerik bu nedenle spesifik ilgi alanlarımı tam olarak yansıtmıyor olabilir.

Neden Önyargılardan Bahsediyoruz?

Ne kadar objektif olmaya çalışırsak çalışalım, sonuç olarak dünyayı sadece kendi bakış açımızdan görüyoruz ve bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz olarak pek çok önyargı taşıyoruz.

Bu durumu reddetmektense, kendi önyargılarımız üzerine düşünüp daha bilinçli hareket etmeye çalışmanın mantıklı bir hareket olduğunu düşünüyorum.

Olumlu Yönde Önyargılar

Özellikle sayfa tasarımı, farklı panel kullanımları, değişik dizayn denemeleri ve genel olarak “görsel anlatı” konusunda deneysel üsluplar tercih eden çizgi romanlara karşı olumlu yönde bir önyargım bulunuyor. Günün sonunda bu “deneysellik” çok başarılı olmasa, hikayeyi güçlendirmese ve hatta negatif yönde etkilese bile, denenmiş olması ilgimi çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde Andrew – Roger Langride kardeşlerin yazıp – çizdiği Art d’Ecco isimli bir çizgi romanı okudum. Konu ve anlatılan hikayeler konusunda söyleyecek olumlu bir şeyim yok, ama pek çok panelde deneysel unsurlar ve ilginç çizgi roman fikirleri yer aldığı için, bu eseri okumak benim için büyük ölçüde keyifli bir deneyimdi.

Böyle eserleri sitede – dediğim gibi, bilinçli veya bilinçsiz olarak – daha olumlu bir şekilde değerlendiriyor olabilirim.

Sevmediğim Çizgi Romanlar

Tür kelimesinin genel olarak kullandığımız anlamıyla (İng. “genre”) sevmediğimi söyleyebileceğim bir tür yok.

Fakat biraz daha genel anlamda bakacak olursak, iki “tür” çizgi romandan fazla hoşlanmıyorum.

1 – Farklı mecralardan, basitleştirme amacıyla çizgi romana uyarlanmış eserler. Özellikle edebiyat eserlerinde, klasiklerde, “Kitabı okumayanlar da bunu okusun” düşüncesiyle adaptasyonlar yapılabiliyor. Bu pek çok nedenle fazla sevmediğim bir durum.

Tabi iki mecra arasında gerçek anlamda bir uyarlama yapıldığında buna karşı hiçbir önyargım yok. David Mazzucchelli’nin City of Glass uyarlaması bu konuda iyi bir örnek.

2 – Kişisel acı – buhranlara yoğunlaşan otobiyografik eserler. İyi yapıldıklarında – örneğin Persepolis, Kırlangıç Oyunu veya Dare to Dissapoint gibi – bunlarla ilgili hiçbir eleştirim yok. Ancak çizgi roman dünyasında, herhangi bir insanın yaşadığından fazla bir “acı” yaşamamış olup, bunu otobiyografik eserlerle ifade eden çok sanatçı var. Dolayısıyla özellikle tanınmamış, birinci veya ikinci eserini üreten sanatçıların odak noktaları böyle konular olunca, bunlara da biraz önyargı ile yaklaşabiliyorum.

Sevmediğim Temel Özellik

Yukarıda da göstermeye çalıştığım gibi, sevmediğim genel türlerde bile, çoğu zaman beğendiğim örnekler çıkıyor. Aslında bu türlerde sadece biraz daha temkinli olmaya çalışıyorum. Gerçek anlamda “sevmemek” gibi bir durum içinde olduğumu söyleyemem.

Çizgi romanlarda gerçek anlamda sevmediğim tek unsur şu: Gerek eğlencelik bir eserde, gerek daha entelektüel bir eserde; olmadığı bir şeymiş gibi gözüken veya yapmadığı bir şeyi yapıyormuş gibi gözüken çizgi romanlardan fazla hoşlanmıyorum. Çizgi romanlarda asıl eleştirdiğim şeyler de genellikle bunun etrafında toplanıyor. Daha önce yüzlerce kez yazılmış, herkesin düşündüğü bir şeyi büyük bir buluş olarak öne süren, dev bir kurgu yaratıp bunun nereye gittiğini tam olarak bilmeyen veya komik olmayan bir espriyi tekrar tekrar yapan eserler pek hoşuma gitmiyor.

Beni bir çizgi romandan soğutan temel unsur genellikle bu oluyor.

Türler

“Tür” kelimesini daha yaygın anlamıyla kullanırsak, kişisel olarak çizgi roman türlerine karşı çok bir eğilimim veya önyargım yok.

İyi olduğu sürece, herhangi bir türden çizgi romanları okumaktan keyif alıyorum.

Çizgi Roman Yazıları

Yazıların Doğası ve Uzunluğu

AltEvren gerçek anlamda amacı olan bir site değil, ama illa bir işlev yüklemek gerekiyorsa, bu siteyi çizgi roman mecrasının ne kadar geniş olduğunu göstermek ve çizgi romanın da – herhangi bir sanat dalı gibi – ciddiye alınabileceğini ifade etmek için sürdürüyorum.

Sitedeki yazıların – internet standartlarına göre – genellikle uzun olması bundan kaynaklanıyor. Bunun pek çok okuru uzaklaştırdığını biliyorum, ama insanlar çeşitli kaynaklarda “Watchmen İncelemesi” adı altında 200 – 300 kelimelik yazılar yazınca bu beni rahatsız ediyor.

Kayda değer ve kapsamlı bir şeyler söylemek için, bana göre yazıların biraz uzun olması gerekiyor.

Eleştiri?

AltEvren’de birkaç çizgi roman eleştiri yazısı bulunuyor, ama sitenin genelinde okuyacağınız yazılar eleştiri yazıları değil; ben de kendimi bir “çizgi roman eleştirmeni” falan olarak görmüyorum.

Bunlar eleştiri kelimesinin Türkiye’de büyük ölçüde negatif çağrışımlar yapması ile alakalı değil. Bana göre eleştiri önemli bir yazı türü ve herhangi bir alanın gerçek anlamda gelişebilmesi için eleştiri yazıları son derece faydalı olabilir.

Ancak, eleştiri belli kuralları ve gereklilikleri olan bir tür. Ben sitedeki yazıları yazarken, bilinçli olarak bu kuralları ve gereklilikleri takip etmiyorum. Bu nedenle, yazdıklarım es kaza eleştiri türünün sınırları içine düşmüyorsa, bunların gerçek anlamda eleştiri yazıları olduğunu söylemem mümkün değil.

Ben – sitede de kullandığım ifadeyle – bunları “inceleme” yazıları, şahsi fikirleri ön plana çıkaran çizgi roman denemeleri olarak görüyorum.

Çizgi Romanların Doğası Hakkında

Çizgi romanlar – sık sık bu şekilde tanımlansalar da – “yazı ile çizginin bir araya geldiği alan” olarak açıklanamazlar.

Birincisi, bu objektif olarak yanlıştır – çünkü “yazı” kullanmayan, tamamen görsel ögelerden oluşan onlarca çizgi roman vardır.

İkincisi, çizgi romanın asıl işleyişini düşündüğünüzde, ortada heterojen bir yapı yoktur. Bu eserlerde, yazı ve çizgi bir araya gelerek ortak bir anlatı oluşturur. Hikayeyi, bilgiyi, mesajı okura aktaran yazı ve çizimlerin bir arada oluşturduğu bu görsel anlatıdır.

Senaryo – Diyaloglar – Çizimler: Bölümlü İncelemeler Hakkında

Bu sebepten dolayı, sitedeki çizgi roman incelemelerinin ezici çoğunluğunda eserleri farklı “bölümlere” ayırarak incelemiyorum.

Bir zamanlar bu tarz incelemeler özellikle yabancı sitelerde çok modaydı. Yazının girişinden sonra “Hikaye”, “Çizimler” diye başlıklar atılır ve hikayeler bu şekilde incelenirdi. Bugün de hala bu tarz incelemeler yapan, hatta incelemelerin sonunda “Diyalog” – “Hikaye” – “Çizim” – “Kapak” gibi farklı unsurlara notlar veren sistemler mevcut.

Bu benim çizgi roman anlayışıma pek uyan bir yazı üslubu değil. Belli incelemelerde buna benzer şeyler yapmaya çalışmış olabilirim, ama sitenin genel yaklaşımında böyle bir tarz bulunmuyor.

AltEvren’i Ciddiye Almak 1 – Bu Sitedeki Yazıları Neden Ciddiye Almalıyım?

Bu zor bir soru – gerçek anlamda da bir cevabı yok. AltEvren belli bir hedefi veya iddiası olan bir site değil, çok büyük oranda kişisel bir hobi.

Burada söyleyebileceğim tek objektif şey şu: Özellikle de okumuş olduğunuz çizgi romanlarla ilgili yazdığım birkaç yazıyı okumaya çalışın. Eğer bunlarda kayda değer hiçbir şey görmüyorsanız veya sizden tamamen farklı bir yaklaşıma sahip olduğumuzu düşünüyorsanız, muhtemelen AltEvren’i ciddiye almamalısınız.

AltEvren’i Ciddiye Almak 2 – Birkaç Sebep…

Yukarıdakilere rağmen bu siteyi ciddiye almak için birkaç sebep arıyorsanız, bazı noktalara dikkat çekebilirim.

Birincisi şu: Çok uzun süredir çizgi roman okuyorum ve okuduğum çizgi roman sayısı oldukça fazla.

Bu nedenle, sitede ele aldığım çizgi romanların genel yapıları hakkında size bazı faydalarım dokunabilir. Yaklaşımımız ve zevklerimiz aynı olmasa bile, okumak isteyeceğiniz veya istemeyeceğiniz eserlerle ilgili bazı fikirler verebilir, zaman kazanmanızı sağlayabilirim.

AltEvren’in tek boyutlu doğası da bence kendi içinde olumlu bir şey. Türkiye’de ve dünyada, çizgi romanla alakalı pek çok site var. Geek kültürü ve alt kültür gibi ifadelerle tanımlanan bu siteler, ilgi çekeceğini düşündükleri noktalarda çizgi romana da yer veriyorlar. Aynı şekilde, çizgi romanı merkeze koyan, ama asıl ağırlığı bunlardan uyarlanan filmlere, dizilere, oyunlara, animasyonlara; bunlarla ilgili güncel haber ve gelişmelere veren siteler de bulunuyor.

Ancak gerçek anlamda çizgi romana, çizgi roman sanatına, bu mecranın özelliklerine yoğunlaşan, ilgi alanı ve içeriği büyük ölçüde çizgi romanla sınırlı kalan site sayısı o kadar fazla değil.

Bu tek boyutluluk – çizgi romanların genel konumu nedeniyle – AltEvren’in hiçbir zaman çok fazla kişiye ulaşamayacağını gösteriyor. Ama en azından, ele aldığı tek konuda da kaliteli bir kaynak olmasına imkan tanıyor.

AltEvren’i Ciddiye Almak 3 – Birkaç Sebep Daha…

Çizgi romanı gerçek anlamda değerlendirmek için, inceleme – analiz anlamında pek çok şey “ödünç aldığı” edebiyat alanından da bir şeyler bilmek gerekiyor. Bunun yanı sıra, mecranın ortaya çıkışını, geçmişini, tarihi gelişim sürecini de az çok takip etmiş olmak şart.

Ben bu açılardan kendimi mümkün olduğunca geliştirmeye, bu bağlamda elde ettiğim bilgileri sık sık paylaşmaya çalışıyorum. AltEvren ve çizgi roman dışında, içeriği tamamen benim tarafımdan üretilen şöyle ve şöyle projeler de hazırladım – bunlar da belki sitenin meşruiyetini arttıracak unsurlar olabilir.

Süper Kahramanlar

Süper Kahramanlar Hakkında Önyargılar

Süper kahraman çizgi romanlarını genel olarak seviyorum. Her zaman bir sanat eseri niteliğinde olmak zorunda değiller – ve öyle olduklarında iş başka bir boyuta taşınıyor, ama çoğu zaman süper kahraman çizgi romanları okumak beni mutlu ediyor.

Bu konuda zamanında sitenin okurları ile ufak iletişimsizlikler yaşadığım oldu.

Bunlar arasında özellikle bir örneğin aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum. Bir okurumuz, beğendiği bir süper kahraman çizgi romanıyla ilgili, “normal bir süper kahraman çizgi romanı” ifadesini kullanmamdan rahatsız olmuş, bunu neden “beğenmediğimi” anlamak için epey bir mesaj atmıştı.

Birkaç mesajın ardından orta noktada buluştuk – benim için bir eseri “normal bir süper kahraman çizgi romanı” olarak tanımlamak olumsuz bir eleştiri değil. “Normal bir süper kahraman çizgi romanı” benim için keyifli bir şey, oturup bu konuyla ilgili yüzlerce sayfa yazı yazmamdan da belli oluyor sanırım.

Süper Kahraman Çizgi Romanlarına Genel Eleştiriler

Süper kahraman çizgi romanlarının boş, eğlencelik, saçma, gereksiz eserler olduğu yönündeki eleştiriler benim için çok bir anlam ifade etmiyor.

Bugüne kadar tanıdığım her insanın, boş zamanlarını geçirmek için yaptığı eğlencelik, entelektüel veya işlevsel bir değeri olmayan şeyler var. Dolayısıyla yirmi dört saatinin yirmi dördünü de üretken, faydalı, zorlu işler yaparak harcayan birisinden gelmediği sürece bunları pek ciddiye almıyorum.

Neden Süper Kahraman Çizgi Romanları Okuyorum?

Süper kahraman çizgi romanlarının çok büyük bir bölümü eğlence amacıyla üretilen ve fazla ciddiye alınmaması gereken eserler. Herkesin zaman öldürmek, rahatlamak, dinlenmek için bir hobiye sahip olması gibi, benim de hobim süper kahraman çizgi romanları okumak.

Ama genel çizgi roman ilgim açısından, bunu bir adım daha ileri götürmem gerekli.

Çizgi roman okuyan, fakat süper kahraman sevmeyen okurlar, genellikle bu türe karşı bir nefret besliyor. Bu belli ölçülerde anlaşılabilir bir tavır – fakat süper kahramanlar günümüzde de bu mecranın en “göz önündeki” ürünlerinin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Her ne kadar bunların büyük bölümü sanatsal açıdan çok şey sunmasa da, gerçekten kaliteli süper kahraman çizgi romanları var.

Bunları kaçırmamak için, bence süper kahraman çizgi romanlarını bu mecranın sınırları dışında bırakmamak çok önemli.

Marvel mı, DC mi?

Süper kahramanlar için, eğlenme amacıyla okunacak keyifli eserler için konuşuyorsak, her ikisi de.

Ciddi, kapsamlı, ağır, entelektüel çizgi romanlardan bahsediyorsak, ikisi de değil. Belki – DC ailesine dahil ediyorsanız – Vertigo.

Aşırı Hayranlık – “Fandom” Kültürü

Aşırı hayranlık ve kurmaca karakterlere karşı duyulan “fandom” olayı bana biraz tuhaf geliyor. Bir karaktere hastalık derecesinde bağlanmayı ve bunun çeşitli boyutlarını gerçek hayata aktarmayı çok anlayamıyorum. Örneğin Marvel filmlerinde, heyecanlı ve büyük sahnelerde sinema salonlarında tezahüratlar yapılması falan bana tuhaf geliyor.

Benzer şekilde, Black Panther filminin toplumsal bir olaya çevrilmesi falan gibi olayları da çok anlamıyorum. Hatta bunlar bağlandıkları toplumsal konuları zayıflatıyormuş gibi geliyor.

Bu Marvel – DC kavgalarını da elbette kapsıyor. Herhangi bir yayınevini diğerine göre daha fazla sevmekte, diğerini şakayla karışık eleştirmekte falan tabi ki sıkıntı yok. Ama internet üzerinde, belli bir yaşı aşmış insanların oturup bununla ilgili ciddi ciddi, ağır ve sert bir dil kullanarak gerçek anlamda kavga etmesi bana garip geliyor. Bunlar benim çizgi roman kültürü olarak gördüğüm alanın biraz dışına çıkan şeyler.

En Sevdiğim Karakterler

Bu soruyu asla cevapsız bırakmam! Marvel çizgi romanları içinde en sevdiğim karakter Cable, DC Comics çizgi romanları içinde ise Green Lantern.

Ama bu yazının tonuyla doğru orantılı olarak biraz daha ciddi bir cevap vermek gerekirse, gerçek anlamda “en sevdiğim” karakterlerin olduğunu söyleyemem. Çizgi roman karakterleri, bu eserleri yazan kişilerin kalemine göre büyük değişiklikler gösterebiliyor. Bu yüzden neredeyse tüm çizgi roman okurlarında, “ilgi çeken” zamanla karakterlerden uzaklaşıp yazar ve çizerlere dönüyor.

AltEvren – Site Yaklaşımı

Sitedeki yazıların genel tonu ve sitenin amacı

Sitedeki yazıları tek tek okuduğunuzda, aynı kişi tarafından yazılmasına karşın hem kendi içlerinde, hem de bu yazıda dile getirdiğim unsurlarla “çelişen” boyutlar görebilirsiniz. Bunun birden fazla sebebi var.

Birincisi, AltEvren’in kuruluş amacıyla, kuruluşundan kısa süre sonra dönüştüğü projenin birbirinden farklı olması. Bu nedenle ilk dönemde yazılan yazıların dili ile, sonrakiler arasında bir çelişki olması muhtemel.

İkincisi, aradan geçen süre. AltEvren 2011 yılında açılan bir site ve 2019 yılında hala varlığını sürdürüyor. Böyle uzun bir sürede, yazı dilinin ve yaklaşımın belli bir ölçüde değişmemesi takdir edersiniz ki imkansız.

Üçüncüsü ve en temel sebep ise AltEvren’de farklı türlerde, farklı yapılarda, farklı amaçlarla üretilen eserlere yer verilmesi. Shirtless Bear-Fighter ile Here incelemelerinin aynı dili kullanması ve aynı şekilde sunulması pek mümkün değil.

Yazı yapısı vs. sitenin bütünü

Yukarıda da söylediğim gibi, AltEvren’in asıl amacı çizgi romanın da ciddiye alınabilecek, çok zengin bir mecra olduğunu göstermek üzerine kurulu.

Sitedeki yazıları yazarken temel umudum her bir yazının bu amacı yansıtmasından çok, tüm yazıların bir arada kullanıcılara bu mesajı aktarması yönünde oluyor.

Sitede yazıları bulunan diğer yazarlar…

Tahmin edebileceğiniz gibi, burada yazdığım her şey sitenin kurucusu ve ana yazarı olarak benim (Berk Uralcan) çizgi romanlara yaklaşımımı özetliyor. Sitedeki farklı yazarların, farklı konularda değişik düşüncelere sahip olması ve ele aldıkları konuları farklı şekillerde incelemeleri tabi ki mümkün.

Sitede yazıları yer alan diğer yazarların çizgi romanlara yaklaşımları ile ilgili yorum yapmam doğru olmaz. Ancak bu konuda içimin rahat olmasını sağlayan iki temel unsur var.

Birincisi, sitede yer alan yazıların yaklaşık %80 – 85’i benim tarafımdan yazılmış durumda. Malumunuz, zaman zaman yazılar değişiyor, siliniyor, birleştiriliyor – ancak uzun vadede de bu oranın değişmesi pek muhtemel gözükmüyor.

İkincisi, AltEvren’de yazan insanların benimkiyle pek çok noktada örtüşen bir yaklaşımları bulunuyor. AltEvren dünyanın en popüler sitesi değil, burada yazan insanlar bunun kendilerine ek bir fayda sağlamayacağını bilerek yazıyor. Daha popüler olan geek kültürü / alt kültür siteleri yerine AltEvren’i tercih eden kişiler, genellikle bunu buradaki içerik mantığını sevdikleri için yapıyor.