Bağımsız Çizgi Roman İncelemeleri

Horizon # 1 – 3

Muhtemelen daha önce uzaylıların dünyayı işgal etmesini konu alan onlarca eserle karşılaşmışsınızdır. Aynı şekilde, bir grup kahramanın bir tehdidi, bu tehdit gerçekleşmeden durdurmaya çalıştığı senaryolar da görmüşsünüzdür.

2016 – 2018 yılları arasında Image Comics’ten 18 sayı – 3 cilt olarak çıkan Horizon, bu iki klişe kurguyu tersine çeviren bir çizgi roman olarak dikkat çekiyor.

Bu yazıda daha detaylı şekilde açıkladığım üzere, sitemizde Image Comics serilerinin yanında yer alan numaralar fasikülleri değil, cilt sayılarını ifade ediyor. Bu yazı için bunun bir önemi yok, zira üç ciltten oluşan Horizon serisinin tamamını inceliyoruz.

İlgi Çekici Bir Kurgu – Valius ve Dünya

Valius gezegeninin ileri gelenleri, gezegenlerinin Dünyalılar tarafından işgal edileceğini düşünüyor ve bu işgali başlamadan durdurmak için Dünya’ya ufak bir ekip gönderiyor. Seri boyunca bu ekibi, özellikle de çizgi romanın ana karakteri olarak tanımlayabileceğimiz Zhia Malen‘i takip ediyoruz. Anlayacağınız, bu serinin kötü adamı “uzaylılar” değil, uzaylıların yaşadığı gezegeni kolonileştirmeye çalışan Dünyalılar; kahramanları da bu girişimi durdurmaya çalışan Valius gezegeni savaşçıları.

Brandon Thomas tarafından yazılan ve Juan Gedeon tarafından çizilen seri, her şeyden çok bu ilginç kurgu yapısı ile dikkat çekiyor. “Uzaylıların dünyayı işgal etmesi” fikrini alıp bu kurguyu tersine çeviren yaratıcı ekip, on sekiz sayılık serinin tamamını bu fikre ve bu hikayeye adıyor.

Serinin merkezindeki bu fikrin ilgi çekici bir senaryo oluşturması Horizon’ın ilk büyük artısı. Evet, bu muhtemelen “Uzaylı İstilası” fikrini tersine çeviren ilk bilim kurgu eseri değil, ama yine de bir klişeyi tersten okuma fikri, özellikle ilk sayıda sunulduğu şekliyle, ilgi çekici.

Zhia Malen ve Madame Coza

Horizon’ın ikinci artısı da yaratıcı ekibin klişeyi tersine çevirip “iyi” ile “kötü”nün yerini değiştirmekle yetinmemesi oluyor. Brandon Thomas, serinin siyah beyaz bir seri olmaması, bütün dünyalıların kötü, bütün “Valian” ırkının iyi olmaması için büyük çaba gösteriyor. Hikayeyi okumak isteyenler için okuma keyfini kaçırabilecek detaylar vermek istemiyorum – ama çizgi romanı okumaya başladığınızda Valius’u işgal etme planının Dünya içinde çok sınırlı bir kesimin fikri olduğunu, gezegeninin büyük çoğunluğunun bu konudan haberi olmadığını görüyorsunuz. İlerleyen sayılarda, Kepler projesi, yani bu sınırlı kesim içinde de herkesin aynı düşünceleri paylaşmadığı görülüyor.

Bununla birlikte, Valius gezegeni de işgal edilmekten kurtulmaya çalışan mağdur bir gezegen olmaktan uzak gözüküyor. Özellikle ikinci cildin ortalarına doğru, kendilerini işgal edebileceklerinden şüphelendikleri bir başka gezegene yaptıkları kısaca anlatılıyor ki, burada yaşananlar onların öyle masum bir uzaylı ırk olmadığını net olarak ortaya koyuyor.

Horizon’ın Sıkıntıları

Bütün bunlar seri ile – daha doğrusu, serinin merkeze koyduğu “fikir” ile ilgili olumlu noktalar. Ne yazık ki, on sekizinci sayıda iptal edilmesinden de bir nebze anlayabileceğimiz gibi, Horizon bunları akıcı, anlaşılır, sürükleyici ve merak uyandırıcı bir şekilde bir araya getirip, keyifli bir anlatı yaratamıyor.

Goodreads ve Amazon gibi sitelerde okur yorumlarına baktığınızda, olumlu örneklerde bile, insanların Horizon’ı okurken çok zorlandığını görüyorsunuz. Zhia Maler’in gezegenimize gelmesinden sonra, serinin karakterleri, organizasyonları, kötüleri ve alt plotları o kadar zayıf şekilde işleniyor ki, henüz üçüncü – dördüncü sayıdan sonra tamamen kaybolmaya başlıyorsunuz.

Belli noktalarda, örneğin ilk cildin sonlarına ve üçüncü cildin ilk sayılarına doğru, bazı toparlanma sinyalleri görülüyor – ama sürekli eklenen yeni unsurlar, karmaşık şekilde sunulan diyaloglar ve her nedense bir türlü gelişemeyen karakterler, Horizon’ı pek çok açıdan vasat bir çizgi roman haline getiriyor. Bu da üzücü bir durum, çünkü ortada ilgi çekici bir fikir ve aslında başarıyla oluşturulmuş bir kurgu var. Tek sıkıntı, bunlar etrafındaki hikayenin makul ve keyifli bir hızda okuyucuya aktarılamamasından ibaret.

Okuduğum kötü çizgi romanlar içinde Horizon’ı özellikle AltEvren’de ele almak istememin birkaç sebebi var.

Bunlardan birincisi, yaratıcı ekibin başarısız olduğu noktayla alakalı. Görebildiğim kadarıyla bu seri yazar Brandon Thomas ile çizer Juan Gedeon’un şu ana kadar yaptığı en yüksek profilli iş. Böyle durumlarda zaman zaman çizgi roman yazmak konusunda tecrübesiz olmanın, etkili bir görsel anlatı oluşturamamanın başarısız bir eser üretmeye yol açtığını görebiliyoruz. İlginç bir şekilde, Horizon’da durum bu değil.

Juan Gedeon’un çizim tarzının bu kurguya uyup uymadığı tartışılabilir. Ama ortaya çıkan görsel anlatıda, farklı diller için farklı konuşma balonları tercih etmek gibi, bir konuşma dinlerken kendi kafanızın içinde bu konuşmaya cevaplar vermek gibi deneysel kullanımlara varacak kadar iyi düşünülmüş fikirler, yaratıcı teknikler görülüyor. Bütün bunlar görsel bir anlatı oluşturamamakla veya bu konularda “tecrübesiz” olmakla alakalı bir sorunu çağrıştırmıyor.

Sıkıntıların Kaynağı

Bana göre buradaki sorun, yazarın kendi kafasında oluşturduğu (ve tabi ki her detayını çok iyi bildiği) senaryoyu, okuyucuya aktarmakta fazla acele etmesinden kaynaklanıyor. Bu okuyucular olarak bizim Valius’la, bu Dünya’yla, Kepler’le, Zhia, Finn ve Sherri ile, buradaki tüm kurgu ögeleri ve karakterlerle ilk tanışmamız. Brandon Thomas hikayenin epik, heyecanlı ve büyük anlarını sunmayı; bu karakterlerin yaşadıklarına tepkiler almayı istiyor, ama bunun için önce yapılması gereken “temel” çalışmada, hikayenin ağır ve yavaş ilerlemesi gereken noktalarında başarısız oluyor.

Yazarın istekleri ve düşündükleri ile ilgili bilgi sahibi olabilmemizin temel sebebi, sayıların sonunda Brandon Thomas’ın düşüncelerini paylaştığı yarım sayfalık bir bölümden kaynaklanıyor. Her sayının mektuplar kısmından önce, Thomas az önce okumayı bitirdiğimiz sayı ve bu sayıda yaşanan olaylarla ilgili fikirlerini paylaşıyor – ki bu yazıların tonuna dikkat ederek okuduğunuzda, onun hikaye konusunda çok heyecanlı, neredeyse sabırsız olduğunu görüyorsunuz: “İşte bu sahneyi yazmayı beş yıldır bekliyordum!”, “Sürpriz! Bakın (…) aslında kim çıktı! İlerleyen sayılarda daha neler neler var!”, “İşte yine tartışma yaratacak bir sahne! Bunların bittiğini söylemek isterdim, ama çok emin değilim…”

Alıntılar kelimesi kelimesine değil, ama ton bu şekilde. Benim on sekiz sayıdan ve yazarın kendi çizgi romanı hakkında yazdıklarından çıkarttığım değerlendirme şu: Yazar kendi yarattığı, sevdiği ve inandığı bu kurgunun, okuyucunun kafasında aynı şekilde oluşmayabileceği fikrini göz ardı ediyor. Bunun için de, kendisi için güçlü, şaşırtıcı, etkileyici olan sahneler, okuyucu için aynı etkiye sahip olamıyor.

Zhia’nın konuşmasını dinlemeyip, kendi düşüncelerini öne çıkartmak. Horizon’da ilginç ve başarılı görsel anlatı örnekleri var.

Burada yazdıklarımdan da anlayacağınız gibi Horizon’u beğenmedim – ama Brandon Thomas ismini not ettim ve ileride yazacağı çizgi romanları mutlaka okuyacağım.

Bir yazarın, henüz çok başarılı olmamış bir eser üretirken, bu eserle ilgili önsözler, sonsözler ve anotasyonlar yazması bence riskli bir şey. Bir taraftan okuyucu için muazzam bir fırsat, çünkü bir yazarın düşünce süreciyle, hikayesine nasıl yaklaştığı ile ilgili başka türlü öğrenemeyeceğiniz onlarca şey öğreniyorsunuz. Ama diğer taraftan, eserin yaptıkları ile yazarın yapmaya çalıştıkları arasındaki farklar – bir başka deyişle, eserin başarısız olduğu noktalar da daha çok göze batıyor.

Serinin on sekizinci sayısında, yani iptal edildiği sayıda, Thomas hikayenin önemli bir alt metnini vurguluyor: Seri içindeki kadınların ve siyahi karakterlerin, dünyadaki değişikliklerden memnun olmadıkları için, Valius gezegeninden gelen karakterlere daha sıcak bakması… Yazar bunu, serinin çok katmanlı doğasının bir parçası olarak tanımlıyor. Problem şu: Bunun serinin önemli bir alt metni olduğunu anlamanızın tek yolu, Thomas’ın yazdığı bu sonsözü okumak.

Horizon’dan Hareketle…

Yazarın şöyle bir (haklı) savunması var – seri iptal edildiği için, bu alt metni istediği kadar geliştirememiş olmak. Elbette kabul etmek zorunda olduğumuz bir mazeret, ama çıkarılabilecek iyi bir ders de var: Eğer bir toplumsal eleştiriyi, bir sosyal yorumu, bir alt metni eserin dışında ayrıca açıklamak durumunda kalıyorsanız, belki de bunu hikaye içinde daha ön plana koymalısınız.

Tabi bu daha çok yazarlar veya bu tarz hikayeler üretmek isteyen kişiler için önemli bir ders. Peki biz okurların Horizon gibi bir çizgi romandan kazanacağı başka neler olabilir?

Bence önemli bir nokta, daha başarılı olan çizgi romanların takdir edilmesi ile ilgili.

Daha önce hiç çizgi roman okumamış, kendi içinde devam eden bir seri arayan pek çok arkadaşıma ilk önerdiğim serilerden bir tanesi Saga oluyor. Horizon gibi bir çizgi roman, böyle eserleri de daha iyi değerlendirmeyi sağlıyor.

Benim Saga’ya kişisel yaklaşımım biraz tuhaf: Seriyi seviyorum, ciltleri çıktıkça düzenli olarak takip ediyorum, dediğim gibi pek çok insana (eğer okumuyorsanız, evet, size de!) tavsiye ediyorum.

Ama belli açılardan da serinin gereğinden biraz fazla “kredi” aldığı gibi bir fikrim var. Saga çok iyi bir çizgi roman serisi, ancak özellikle bundan birkaç sene önce olduğu gibi, öyle her ödülü süpürmesi gereken, almadığı övgü kalmayan bir seri olmalı mı, bundan emin değilim.

Emin değilim diyorum, çünkü Horizon gibi eserlerin varlığı aslında Saga (ve tabi benzeri) eserlerin değerini daha net olarak gösteriyor. Konu, kurgu ve ele alınan meselenin derinliği bakımından, on günün dokuzunda kesinlikle Horizon’u Saga’ya tercih ederim. Ama günün sonunda; ortaya çıkan eserin niteliğini asıl belirleyen şey bu konuyu, kurguyu ve ele alınan meseleyi nasıl işlediğiniz meselesi : On günün onunda, Saga Horizon’dan çok daha iyi bir eser.

Üzerinde düşünülmesi ilginç – ve biraz üzücü olabilecek son bir nokta…

Horizon benim karton kutuların dibinden bulup çıkarttığım, mumla arayarak bulduğum bir çizgi roman değil. Amerika’nın en büyük üçüncü yayıncısının – özellikle de ilk sayılarında – epey de bir reklamla, bangır bangır çıkarttığı popüler bir seri. Evet, sonunda muhtemelen satış rakamlarının da etkisiyle iptal edildiği bir gerçek, ama profesyonel bir çizgi roman üreticisi için Image Comics etiketi altında on sekiz sayı ve üç cilt hiç fena bir başarı değil.

Tamamen farklı bir konu gibi gözükecek ama…

Bundan bir süre önce, Türkiye’de on sayı süren Yabani isimli bir çizgi roman dergisi çıktı. Derginin altıncı sayısından dokuzuncu sayısına kadar, Uçan Kale adlı, her sayıda yalnızca dört – beş sayfa ile ilerleyen, dört sayılık bir hikaye vardı.

Uçan Kale ve Horizon tabi üslubundan yaklaşımına, hikayesinden yayın formatına kadar birbirinden çok farklı çizgi romanlar. Ama Uçan Kale’nin de merkezinde – bunu okuyucular olarak sonda idrak etsek de – istenmedikleri halde farklı bir gezegende bulunmaya çalışan dünyalılar fikri yer alıyordu. Horizon’ı okurken, özellikle serinin ortalarına doğru, aklıma bu hikaye geldi.

Tabi çok daha kısa bir hikaye olduğu için, bu eseri kalkıp Horizon’la karşılaştırmak, hakkında olumlu veya olumsuz bir yorum yapmak pek doğru değil. Ama burada, bu imkanlarla oturup Uçan Kale’yi ortaya çıkaran yaratıcı ekip, Image Comics’te üç ciltlik bir çizgi roman yaratma şansını elde etse sonuç ne olurdu? Cevap vermek imkansız, ama bence Horzion’dan iyi olurdu. Bu da üzerine düşünülebilecek bir başka konu.

İşin sonunda, Horizon bence iyi bir çizgi roman değil. Hem Brandon Thomas, hem de – belki farklı bir hikaye stiliyle daha uyumlu olabilecek – Juan Gedeon belli ki yetenekli isimler – ancak bu seride, bir şekilde olayların, karakterlerin ve kurgunun kimyası bir türlü tutmuyor. Serinin hem yazarını, hem de çizerini radarınıza almanızı tavsiye ederim, ama bilim kurgu türünün çizgi romandaki yansımalarını kataloglamak gibi özel bir amacınız yoksa, bence Horizon’dan daha iyi eserler bulabilirsiniz.

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Sadece Bilim Kurgu Tutkunlarına

Horizon "vasat" olmaya çok yakın bir eser - ama bilim kurgu türünün hiçbir örneğini kaçırmak istemeyen okurlar için keyifli olabilir.

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Bilim kurgu çizgi romanlarını seviyorsanız - ve piyasadaki tanınmış, sevilen bilim kurgu çizgi romanlarının hepsini bitirdiyseniz

Karışık anlatılan bir hikayeyi çözümlemek için vakit ayıracaksanız


Sevmeyebilirsiniz...

Bilim kurgu türüne karşı, "Bilim kurgudan babam çıksa yerim!" gibi bir yaklaşımınız yoksa

Tamamlanmadan iptal edilmiş ve genel hatlarıyla çok beğenilmemiş bir seriyle vakit kaybetmek istemiyorsanız.

[/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!