DC Comics Yazıları - DC Tarihi

Heroes in Crisis (DC Tarihi)

DC Comics’in 2018 – 2019 yıllarında yayımladığı önemli hikayelerden Heroes in Crisis, dokuzuncu sayısı ile sona erdi. Pek çok açıdan bir “event” hikayesi olarak sunulan ve bu şekilde değerlendirilen seri; işlediği konu ve bu konuyu ele alış şekli açısından sıradan event hikayelerinden oldukça farklıydı.

Bu yazı New 52 Sonrası DC Tarihi dosyamız kapsamında Heroes in Crisis’in konusu ve anlattığı hikayeyle ilgili temel bilgiler içeriyor. Serinin genel bir incelemesi için bu yazıya da göz atmanızı tavsiye ederim:

Heroes in Crisis # 1 – 9

“Sanctuary”

Heroes in Crisis hikayesinin merkezinde, DC Evreni’nin en önemli üç karakteri tarafından başlatılan bir proje yer alıyor.

Wonder Woman, Batman ve Superman yıllar boyunca uğraştıkları pek çok mesele nedeniyle ciddi psikolojik rahatsızlıklar yaşayan süper kahramanların gelip tedavi olabilecekleri, psikolojik destek alabilecekleri bir yer kuruyor. Sanctuary olarak adlandırılan bu terapi merkezi, üstün teknoloji içeren bir yapay zeka ile, travma yaşamış karakterlerin sorunları ile yüzleşmesine yardımcı oluyor.

Başta da söylediğim gibi, Heroes in Crisis gerçek anlamda özetlenmesi mantıklı bir eser değil, çünkü hikayenin önemli boyutu yaşanan olaylardan değil, Sanctuary’nin varlığından kaynaklanıyor. Bu seride, Sanctuary etrafında takip edeceğiniz temel olarak üç hikaye boyutu var:

Sanctuary’de yardım alan karakterlerin konuşmaları

Sanctuary’de işlenen toplu cinayet ve bu cinayetin şüphelileri

Sanctuary’nin varlığının ve buradaki kayıtların basına sızdırılması

Dokuz sayılık hikaye boyunca, aslında temel olarak bu anlatıları takip ediyoruz. Bir tarafta DC Comics’in tanınmış – tanınmamış süper kahramanlarının itirafları, bir tarafta gizli kalması gereken bu itirafların bir şekilde basına sızması, en ön planda da Sanctuary’de işlenen cinayetler yer alıyor. Hayatını kaybeden karakterler içinde en önemlisi ise Wally West oluyor.

Sanctuary’deki cinayetlerin iki şüphelisi olarak, burada bulunan ve hayatta kalmayı başaran iki kişi, Harley Quinn ve Booster Gold görülüyor. Ancak ilginç bir şekilde, her ikisi de cinayeti diğerinin işlediğini, bundan emin olduğunu söylüyor ve her iki taraf da diğerini yakalamak için çaba gösteriyor.

Wally West

Serinin sonunda, hem Booster Gold’un, hem de Harley Quinn’in gerçeği söylediği anlaşılıyor. Sanctuary’deki cinayetleri işleyen bu iki karakterden biri değil, Rebirth süreciyle birlikte DC Comics evrenine geri dönen Wally West.

Wally’nin neden bu cinayetleri işlediğini anlayabilmek için, serinin bazı detaylarını takip etmek gerekiyor. Sanctuary’ye geldiği günden beri, Wally West’in temel derdi ailesini ve bildiği bütün gerçekliği yitirmiş olmasından kaynaklanıyor.

Bu aslında bana göre serinin başarılı noktalarından bir tanesi. Çizgi roman evrenlerinde karakterler sürekli ölüyor, sürekli geri geliyor, evren sıfırlamaları ile, kozmik olaylarla kendilerini sürekli farklı gerçeklikler içinde buluyor. Fakat kısa süre içinde, bütün bu değişiklikler unutuluyor ve kahramanlar onlara biçilen bu kahramanlık rolünü oynamaya devam ediyor.

Wally West’in hayatını bir çizgi roman biyografisi olarak ele almak çok kolay: Wally New 52 süreci ile DC Comics devamlılığından siliniyor, daha sonra Rebirth ile evrene geri getiriliyor. Peki ya bir “insan” olarak Wally West’in yaşadıkları? Bir ailesi, çocukları, bir geçmişi olan Wally’nin yeni dünyaya uyum sağlama süreci?

Cinayetlerin Arka Planı

Wally West, bütün bu sorunlarla baş edemediği için Sanctuary’den yardım almayı umuyor – ama seri boyunca paylaşılan panellerde, Wally’nin burada herhangi bir sonuca ulaşamadığı görülüyor. Sanctuary’nin sürekli “yalnız olmadığını” söylemesine rağmen kendisini hep yalnız hisseden Wally, kendisiyle benzer şeyler yaşayan birini görmeye o kadar çok ihtiyaç duyuyor ki, yapmaması gereken bir şey yapıyor ve süper güçlerini de kullanarak diğer tüm kahramanların itiraflarını izliyor.

Süper hızı sayesinde bir anda izlediği bu görüntüler, Wally’nin kısa süre içinde çok ciddi bir travma miktarı ile karşı karşıya kalması anlamına geliyor ve Wally Speed Force’un kontrolünü kaybederek Sanctuary cinayetlerini işliyor. Yani ortada bilinçli bir cinayet değil, anlık bir kontrol kaybetme durumu var.

Bu noktaya kadar, hikayenin anlattığı her şey kabul edilebilir. Bir anda bütün bu karakterlerin ölümüne sebep olması ilerleyen süreçte Wally West ile çalışmayı çok zor hale getirse de, kontrolünü kaybeden bir kahramanın korkunç bir şey yapması daha önce görmediğimiz bir kurgu değil.

Hikayedeki enteresan noktalar, Wally West’in cinayetten sonra yaptıklarıyla şekillenmeye başlıyor. Bu aynı zamanda “zaman yolculuğu tuhaflıklarının” da başladığı nokta, o yüzden hazır olun.

Wally, kontrolünü kaybettikten sonra “kahramanca” davranmak, yardım istemek veya suçunu itiraf etmek yerine, kendi karakterine pek uymayan bir şey yapıyor ve cinayeti ört bas etmeye, suçu başkalarına yıkmaya çalışıyor.

Sanctuary’deki diğer “hastaları” öldürdükten sonra, hızını kullanarak beş gün geleceğe gidiyor ve gelecekteki kendisini öldürüyor. Cesetle birlikte tekrar suç mahaline dönüp, burayı Batman ve Flash gibi “dedektif” süper kahramanları kandırabilecek şekilde düzenliyor. Bundan sonra da Sanctuary’deki tüm verileri, kahramanların tüm belgelerini halka sızdırıyor. Serinin merkezinde “şüpheli” karakterler olarak Booster Gold ve Harley Quinn’in yer almasının, Sanctuary ile ilgili bilgilerin basına sızmasının sebebi bu.

Normalde yorum ve eleştirileri inceleme yazısına saklıyorum ama yeri gelmişken burada biraz üzerinde duralım. İnternet genelinde Heroes in Crisis’e gelen tepkilerin çok büyük bir bölümü, bu cinayetleri Wally’nin işlemiş olması ile değil, Wally’nin cinayetleri işledikten sonra suçunu başkalarına atmaya çalışması ile alakalı.

Wally’nin yaptıkları karakteri açısından oldukça tuhaf gözükse de, bunları yapmakta net bir amacı var. Yeni DC Evreni’ne döndüğünden beri ciddi bir uyum sorunu yaşayan Flash, dünyadaki süper kahramanların da tıpkı diğer insanlar gibi zaafları olan, ne yapmaları gerektiğini her zaman bilmeyen, psikolojik rahatsızlıklarla ve baskılarla uğraşan kişiler olduğunu göstermeye çalışıyor.

Bunun için de, kayıtları sızdırıp, Sanctuary’nin bir sır olarak kalmasının önüne geçiyor.

Sonuç

Zaman yolculuğu anlatılarının tuhaflığı nedeniyle, Wally’nin aksiyonlarının tuhaf bir “döngüye” yol açtığını görebilirsiniz.

Wally cinayetleri işliyor, beş gün sonrasına gidiyor, kendisini öldürüyor, cesedi geri getiriyor, Sanctuary kayıtlarını sızdırıyor, sır ortaya çıkıyor. Bu olayların gerçekleşebilmesi için, beş günlük bir süre zarfında Wally’nin kendisini öldürüp, daha sonra yine kendisi tarafından öldürülmeyi beklemesi gerekiyor.

Heroes in Crisis’teki Wally West için, Sanctuary sırrının ortaya çıkması önemli. Bu nedenle Wally, kendi hayatı kurtulacak olsa bile, bu döngüyü kıracak bir şey yapmak istemiyor. Ancak – her şeyden önce kendi adlarını temize çıkartmak için uğraşan Booster Gold – Harley Quinn ikilisi sayesinde – Flash ikna ediliyor.

Booster, Harley ve Blue Beetle’ın yardımıyla, Wally West’in cinayetten hemen sonra keşfedilmesi gereken bedeni bir klonla değiştiriliyor ve Wally hayatta kalarak işlediği suçlar için teslim oluyor.

Hikayenin sonunda, Wally West hapse gönderiliyor ve Sanctuary yeniden çalışır hale getiriliyor. Poison Ivy dışında burada ölen karakterlerin tümü ölü olarak kalsa da, Sanctuary’nin kendilerine yardımcı olabileceğini düşünen pek çok karakter buraya gelip sorunlarıyla yüzleşmeye devam ediyor.

Heroes in Crisis büyük ölçüde kendi içinde olup biten bir seri – amacı bir olay veya bir macera anlatmaktan çok süper kahramanlarla ilgili bazı fikirleri dile getirmek. Bu nedenle serinin evren içindeki en önemli etkisi Wally West karakteri ile sınırlı kalacak gibi. Sanctuary ilerleyen hikayelerde karşımıza çıkacak, DC Evreni’nin önemli bir unsuru olacak mı, bunu zaman gösterecek…