Marvel Comics İncelemeleri

Thanos (2016) # 1 – 18

Özellikle Marvel Sinema Evreni’nde oynadığı rol ve Avengers: Infinity War’daki büyük finalle Thanos Marvel Evreni’nin en önemli, en popüler kötü karakteri haline geldi.

Bana kalırsa çizgi roman dünyası içinde Thanos her zaman kendisini geniş kitlelere ulaştıran ve Marvel Sinema Evreni’nin ana hikayesine ilham veren Infinity Gauntlet serisi ile hatırlanacak. Ama tabi söz konusu böyle popüler bir karakter olunca, onu merkeze koyan yeni serilerin çıkması da kaçınılmaz bir durum.

2016 yılında yayımlanan ve on sekiz sayı süren Thanos serisi, böyle çizgi romanlara verebileceğimiz güncel örneklerden bir tanesi.

Thanos # 1 – 12: Jeff Lemire Dönemi

Thanos serisi toplam on sekiz sayıdan oluşuyor ve bu on sekiz sayı üç ciltte toplanıyor.

Elimizdeki çok uzun bir seri olmasa da, daha iyi incelemek için bunu aslında ikiye ayırıp değerlendirmekte fayda var, çünkü ilk on iki sayı ile son altı sayı arasında ciddi bir üslup ve hikaye farkı var.

Serinin ilk on iki sayısı, günümüzün en popüler çizgi roman yazarlarından Jeff Lemire tarafından yazılıyor. Thanos Returns adıyla toplanan ilk altı sayının çizeri Mike Deodato Jr., The God Quarry adıyla toplanan ikinci altı sayının çizeri ise German Peralta.

Jeff Lemire tarafından kaleme alınan bu on iki sayı, aslında tek bir hikaye anlatıyor. Hikayenin merkezinde, bir türlü sırrını çözemediği bir sebepten dolayı ölmekte olan Thanos yer alıyor. Üstelik Thanos’un ölüyor olması yetmezmiş gibi, Infinity serisinden hatırlayacağınız oğlu Thane de babasını öldürüp onun yerini almak için çeşitli planlar yapmaya başlıyor. Seri genelinde takip ettiğimiz iki temel odak Thanos ve Thane.

Thane, Thanos’un oğlu

Thane’in planları, ilk bakışta Thanos’tan nefret eden bir grup kozmik karakteri bir araya getirip ondan kurtulmak yönündeymiş gibi gözüküyor. Eros, Nebula ve Tryco Slatterus‘tan oluşan bir ekip kuran Thane, serinin ilerleyen noktalarında bu ekibe de ihanet ediyor – çünkü aslında çok önemli bir kozmik karakterle, Thanos’un büyük aşkı “Ölüm” ile birlikte çalışıyor.

Thane’in Ekibi

Burası bana göre serinin ilginç noktalarından bir tanesi. Marvel’ın temel gelir ve popülarite kaynağı çizgi romanlardan filmlere doğru kayarken, çizgi romanlara özgü bazı “tuhaflıklar” bu mecraya aktarılmıyor.

Bunun için benim yıllardır verdiğim örnek ilk X-Men filmindeki “Yellow Spandex” muhabbeti: Evet, yıllardır çizgi romanlarda X-Men üyeleri sarı taytlarla karşımıza çıkıyor, ama ilk film yapıldığında karakterler siyah kostümler giyiyor – çünkü çizgi romanlarda güzel gözüken, tuhaf durmayan sarı tayt fikri sinemaya uyarlandığında ortaya oldukça absürt bir görüntü çıkıyor.

“Yellow Spandex” yaklaşımının Thanos’taki karşılığı, Infinity Gauntlet’i bir araya getirip sınırsız güce ulaşmayı hedefleyen Thanos’un “asıl niyetinde” yatıyor. Avengers Infinity War filminde gördüğümüz Thanos’un, evrendeki hayatın dengesiz bir şekilde artmasından rahatsız olması gibi neredeyse entelektüel bir arka plan hikayesi var. Thanos, evrenin belli bir dengede olmasını istediği için tüm canlıların yarısının ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyor, bunu yapmanın en kolay yolu sınırsız güce ulaşmak olduğu için Infinity Gauntlet’i kullanıyor.

Buradan biraz daha detaylı okuyabileceğiniz gibi, çizgi romandaki hikaye bundan oldukça basit. Yukarıda tırnak içinde yazdığım “tuhaflıklar” kelimesinin çizgi roman okurlarının rahatlıkla anlayacağı özel bir anlamı var. Infinity Gauntlet’in çizgi romanlardaki hikayesinde, Thanos evrendeki dengeyle falan ilgilenmiyor. Evrendeki hayatın yarısını ortadan kaldırmak istiyor, çünkü bunun aşık olduğu Ölüm’ü etkileyeceğini düşünüyor.

Peki, bu durumda Thanos etrafında oluşturulan mitolojide bu kadar önemli bir karakter olan Death’in, Thanos’a ayrılmış bir seride kullanılmasının nesi tuhaf?

Tabi ki bu konuda tuhaf olan bir şey yok. Ancak filmlerde Thanos’un daha derin, daha gri bir karakter olarak resmedilmesinin ardından, “Evrende ölümü sembolize eden Ölüm diye bir karakter var, Thanos da ona aşık, ama bir türlü onu etkileyemiyor.” gibi bir yapının sürdürülmesi ilginç bir sürpriz.

Filmler karakterler üzerinde böyle büyük değişiklikler yapınca, çizgi romanlar da genellikle bu değişimi kısa süre içinde takip etmeye başlıyor. Elbette daha önce yazılan – çizilen hikayelerin değiştirilmesi mümkün değil, ama en azından güncel hikayelerde, temel unsurların filmlerden gelen okuyuculara yabancı gelmeyecek şekilde kurgulanması bekleniyor. Saçlarının kenarları kırlaşmış, puro içen “beyaz” Nick Fury’nin akibeti, bunun son yıllarda gördüğümüz en iyi örneği…

Ama Marvel Sinema Evreni’ndeki önemi Nick Fury’den daha az olmayan Thanos, kendisine ayrılan bu güncel seride böyle bir muameleyle karşılaşmıyor. Karakterin romantik ilgisi Death, bu seride de kendisini oldukça merkezi bir rolde göstermeye devam ediyor.

“Gariban” Thanos

Ölüm’ün serideki temel rolü, Thanos’a karşı onun oğlu Thane’i desteklemek üzerine kuruluyor. Onun yardımını alan Thane, bir de Marvel Evreni’ndeki en güçlü kozmik varlıklardan biri olan Phoenix Force ile birleşince, babası Thanos’a karşı koyabilecek bir güç seviyesine ulaşıyor ve Jeff Lemire döneminin ortalarına doğru babasını alt etmeyi başarıyor.

Serinin bana göre okuması en ilginç bölümleri de burada başlıyor. Thanos’u öldürmek – bir anlamda – onu Ölüm’le buluşturacağı için, Thane babasını öldürmekten vazgeçiyor. Bunun yerine, tüm güçlerini alarak onu sıradan birisi haline getiriyor ve gezegeninin sefil bölgelerinde yaşam mücadelesi vermeye zorluyor.

Thanos’u bir yatakta çaresizce yatarken görmek, zar zor yaktığı ateşin sönmemesi için yalvardığını takip etmek ve faremsi canlılarla beslenmesini izlemek ilginç. Bu noktada büyük ölçüde yazısız ilerleyen bir bölüm de var, burada yaratıcı ekibin güçlü bir atmosfer yarattığını söylemek gerekiyor.

Bu, aynı zamanda çizgi roman dünyasının en çok merak uyandıran konularıyla ilgili bazı gözlemler yapmak için de ideal bir nokta. AltEvren sitesini 2011 yılından beri sürdürmeye çalışıyorum ve tahmin edebileceğiniz gibi siteyi takip eden okurlarla arada sırada sohbet etme imkanı buluyorum. Özellikle genç çizgi roman okurları ve heveslileri arasında, en heyecan verici noktanın “aşırı güçlü” karakterler olduğunu rahatlıka söyleyebilirim.

Pek çok okur veya müstakbel çizgi roman takipçisi sınırsız güce sahip karakterlere büyük bir hayranlık ve merak duyuyor. Öyle ki, bu karakterlerin çizgi romanlarda fazla karşımıza çıkmadığını, çoğu çizgi romanın böyle karakterleri konu almadığını öğrendiklerinde açık bir hayal kırıklığına uğruyorlar.

Oysa işin açıklaması çok basit – çizgi romanlar günün sonunda okuyucuya hikayeler anlatan eserler. Bütün evreni parmağını sallayarak yok edebilecek bir karakteri merkeze koyduğunuzda, ortada anlatılabilecek pek bir hikaye kalmıyor. Dolayısıyla böyle karakterler tek tük serilerde, yalnızca önemli anlarda kullanılıyorlar.

Veya, kendilerine ait bir seriye konu olduklarında, tüm evreni parmaklarını sallayarak yok edemeyecek bir hale getiriliyor, bir şekilde kendilerinden de güçlü, kendilerinden de etkili sorunlara yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Jeff Lemire’ın bu seride Thanos’u güçlerini kaybetmiş bir adam olarak ele alması, sınırsız güce sahip karakterlerle nasıl hikaye olanakları yaratılabileceğinin hoş bir örneği.

Thanos’un bu gariban halinden çıkması, serinin başında Thane ile çalışan grubun onu kurtarması ile gerçekleşiyor. Evreni bir musibetten kurtarma bahanesiyle Thanos’u öldürmekten bahseden Thane’in, Phoenix Force ve Death’in yardımıyla babasından da kötü bir şeye dönüştüğünü gören bu ufak ekip, Thanos’u kurtarıp onun güçlerini geri kazanmasını sağlıyor.

“Ölüm”ün Rolü

Thanos’un güçlerini geri kazandığı yer, ikinci cilde de adını veren God Quarry, bu seri kapsamında Jeff Lemire ve German Peralta tarafından yaratılan yeni bir konsept ve kısa bir süre içinde – Infinity Wars serisinde de gördüğümüz gibi – Marvel Evreni’nde de önem kazanmış durumda.

Jeff Lemire’ın on iki sayılık hikayesi, Thane ve Thanos arasındaki son bir mücadeleyle bitiyor. Bu bence iyi bir hikaye, fakat Death’in bu hikaye içinde oynadığı rolden ve bunun genel amacından pek emin değilim.

Hikayenin gidişatı içinde Death sürekli olarak Thane’in yanında yer alıyor ve Thanos’a karşı savaşıyor. Ama serinin finaline kadar, bunu neden yaptığı ile ilgili herhangi somut bir bilgi paylaşılmıyor. Tabi çeşitli varlıkların ölüme aşık olabildiği bir evrende bunun gereği de yok, ama serinin finaline ulaştığımızda, Thanos güçlerini geri kazanıp Thane’i alt ettiğinde, Death her şeyi başından beri Thanos için yaptığını ifade ediyor.

Bunun amacı ne? Death’in Thane’in yenilgisinden sonra Thanos’un gazabından korkup son anda taraf değiştirerek yalan söylemesi için bir sebep yok. Neden olacak ki? Yukarıdaki panellerden de rahatlıkla göreceğiniz gibi, Thanos’un “Ölümü öldürecek” hali yok. O halde ölümün Thane’i destekleme sebebi ne? Thanos’a geri dönme çabasının arkasında ne var? Serinin finalinde Thanos’un Ölüm’ü reddetmesi, bu iki karakter arasındaki bağlantıyı bitirerek, filmlerdeki Thanos profiline yakınlaşma düşüncesi mi?

Bu son ihtimal mantıklı gözüküyor – fakat Ölüm serinin son cildinde bir kez daha karşımıza çıkıyor ve Thanos için ne kadar önemli olduğu yeniden net bir şekilde teyit ediliyor. Hikaye anlatımı açısından Ölüm’ün bu muğlak rolü, Thanos’un ilk on iki sayısında beklentimi karşılamayan tek nokta.

Donny Cates – Geoff Shaw Dönemi

Serinin son altı sayısı, geri kalanından büyük ölçüde ayrılıyor çünkü ilk on iki sayıya damga vuran Thane ile çekişme burada merkezden ayrılıyor. Donny Cates’in yazıp Geoff Shaw’ın çizdiği bu sayılar, “Thanos Wins” başlığıyla toplanıyor.

Bu, yukarıda da bahsettiğim çizgi roman “tuhaflıklarına” ideal bir örnek olacak kadar tuhaf bir hikaye.

Bir önceki yaratıcı ekibin anlatısından büyük ölçüde ayrılan bu yeni hikaye, Thanos’un Chitauri ana gezegenini ele geçirmesiyle başlıyor, ancak kısa süre içinde Thanos yeni bir karakter, Cosmic Ghost Rider tarafından geleceğe götürülüyor. Cosmic Ghost Rider’a Thanos’u geleceğe getirme emrini veren, burada Thanos’u bekleyen kişi ise (tabi ki) Thanos’tan başkası değil.

“Yaşlı” Thanos ve Cosmic Ghost Rider

Donny Cates ile Geoff Shaw’ın hikayesi, evrende tüm amaçlarına ulaşan, her şeyi kazanmış olan Thanos’un kendisini durdurmak için büyük bir hazırlık yapan son büyük düşmana, Silver Surfer’a karşı nihai mücadelesini anlatıyor. “Genç” Thanos, hikayenin büyük bölümü boyunca geleceğe getirilme sebebinin bu mücadelede kendi yaşlı haline yardım etmek olduğunu düşünüyor – ama serinin sonuna ulaştığımızda, yaşlı Thanos’un çok farklı bir planı olduğu, asıl amacının yine Ölüm’le ilgili olduğu anlaşılıyor.

Hikayenin sonuyla ilgili aşırı detaylara girmenin bir anlamı yok. Bu, belli bir kesimin şiddetle nefret edeceği, belli bir kesimin ise bayılacağı bir hikaye.

Süper kahraman çizgi romanları içinde, her şeyi mantıklı göstermeye, büyük anlatılar oluşturmaya, işin “gerçekçi boyutunu” yakalamaya çalışan sanatçılar var. Bazı sanatçılar ise, bunun tam zıttı bir yol tercih edip, saçmalığı benimsemek, absürtlüğü sahiplenmek gibi bir yolu tercih ediyor.

Donny Cates’in yaptığı ve başarılı olduğu seçim bu. Thanos Wins’in ana hikayesinde, özellikle de muhteşem bir orijin hikayesine sahip olan Cosmic Ghost Rider karakterinde “saçma” olmadığını söyleyebileceğimiz herhangi bir şey yok. Ancak yaratıcı ekip bu seçim üzerine o kadar eğlenceli bir hikaye inşa etmiş ki, Cosmic Ghost Rider birkaç sayılık bir yan karakter olmanın ötesine geçip kendi serisine sahip bir “ana karakter” haline gelmiş durumda.

Yaratıcı ekibin bu hikayedeki bir başarısı da, benim bugüne kadar nadir gördüğüm bir üslup tercihiyle, bu “absürt” hikayenin içinde “epik” bir anlatı sesi kullanmayı başarmak. Hikayenin kurgusunu ve temel yapısını bu şekilde tanıtmam sizi yanıltmasın – Thanos ile ilgili okuyacağınız en “destansı” tespitlerden bazıları bu seride yer alıyor ve bir şekilde bu iki farklı ucu tek hikaye içinde eritmeyi başarıyor.

On sekiz sayılık bu sürecin sonunda, bir de yine ağırlıklı olarak Cates tarafından yazılan Thanos Annual # 1 sayısı var. Bu son sayıyla birlikte, Thanos serisi sona eriyor ve Marvel’ın bu önemli karakterinin akıbeti büyük bir olayda, Infinity Wars serisinde belli oluyor.

Üç cilt olarak düşündüğünüzde, Thanos uzun veya okumak için öyle büyük çaba göstermeniz gereken bir seri değil. Bu nedenle, eğer konuyla ilgiliyseniz, ortalamanın üstünde kozmik bir Marvel serisi arıyorsanız, rahatlıkla bu seriye bir şans verebilirsiniz.

Thanos Türkçe olarak Gerekli Şeyler tarafından yayımlanmış – hikayenin üç cildi de Türkçe olarak bulunuyor.

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Kozmik Süper Kahraman Hikayelerini Sevenler İçin

Thanos, Marvel'ın son yıllardaki en önemli "kötü adamı" hakkında başarılı bir seri 

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Kozmik çizgi romanları, Thanos gibi karakterleri seviyorsanız

Bu çizgi romanların ("Ölüm'e aşık olmak" gibi) tuhaf boyutlarından hoşlanıyorsanız

Destansı, "büyük" hikayelerden hoşlanıyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Özellikle 12. sayıdan sonrası için, eğer çizgi romanlarda "saçmalık" meselesine çok tahammülünüz yoksa

Marvel'ın kozmik boyutlarıyla hiç ilgilenmiyorsanız, daha önce bu konuda bir çizgi roman okumadıysanız

[/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!