DC Comics İncelemeleri

Superman (2018) #18

Merkezde tek bir fasikülün olduğu bir inceleme yazısı yazmayalı yıllar oldu, ama 2019’un son yıllarında yayımlanan Superman #18 bir istisna yapmak için ideal bir nokta.

Sitemizdeki bu yazıdan da hatırlayabileceğiniz gibi, Superman #18 Superman’in gerçek kimliğini bütün dünyaya açıkladığı sayı olarak dikkat çekiyor.

Sayının Anlatısı

Sayının yapısını da bu bakımdan incelemek oldukça kolay. Hikayenin gidişatı içinde, Superman’in gerçek kimliğini bütün dünyaya açıklama kararını Lois Lane ve Adam Strange gibi karakterlerle tartışmasını takip ediyor; daha sonra da kendisine yakın olan Jimmy Olsen ve Perry White gibi karakterlere bunu şahsen aktarmasını görüyoruz. Özellikle Jimmy Olsen’i durumunda olduğu gibi, bu bazen beklenenin biraz dışında sonuçlar veriyor:

Yüzyüze yapılan açıklamaların ardından, asıl beklenen olay yaşanıyor ve oldukça iyimser ve şükran dolu bir konuşmanın ardından, Superman bir basın toplantısı aracılığıyla gerçek kimliğini bütün dünyaya açıklıyor.

Burada önemli olabilecek bir detay şu: Superman’in gerçek kimliğini yalnızca dünya değil, bütün evren takip ediyor. Tabi gizli hayatını sürdürdüğü dünyanın dışında Superman’in kimliğinin ne kadar önemli olduğu tartışılabilecek bir konu, ama dünya-dışı tehditlerin de bu açıklamayı takip etmiş olması ilerleyen hikayelerde önem kazanabilir.

Listen to “21 – Superman #18 ve Superman'in Gerçek Kimliği Meselesi” on Spreaker.

Superman #18 kendi içinde çok önemli bir olayı merkeze koyan bir çizgi roman. Bu nedenle sayının içeriğinin büyük bir bölümü de olayın kendisiyle alakalı – çizgi romanın genelinde çok kapsamlı veya üzerinde uzun süre durmaya değecek kadar yoğun bir olay örgüsü yok. Tahmin edebileceğiniz gibi, asıl hikayeler ve asıl süreç şimdi başlıyor. Bu sayı bir başlangıç noktası olmaktan ibaret.

Brian Michael Bendis’in bu sayıda büyük ölçüde kendi üslubunun bir örneğini verdiğini söylemek mümkün. Uzun diyaloglar, karakterlerin iç dünyalarını yansıtan etkileşimler ve elbette merkezde her şeyden önce insani bir konu.

Bu bakımdan da, çizgi roman büyük ölçüde beklentilere uygun şekilde ilerliyor. Superman’in yaptığı konuşma bu karakteri gayet iyi anlayan, mesajını ve simgelediği şeyleri güzel yakalayan bir konuşma – ama bundan on sene sonra geriye dönüp baktığımızda, bu çizgi romanı hatırlamamızı sağlayacak şey bu konuşmanın veya eserin kalitesi değil, Superman’in kimliğini herkese açıkladığı sayı olması.

Superman’in Kararının Arka Planı

Çizgi roman şirketlerinin, hikaye anlatımı veya doğal ilerleyişler yerine, kendilerine satış yaptıracak, ilgi çekecek olayları takip ettikleri günümüzde yaygın olarak bilinen bir gerçek. Peki, Superman’in gerçek kimliğini bütün dünyaya açıklaması nasıl değerlendirilmeli? Bu Superman çizgi romanlarında yaşanan olayların mantıklı bir sonucu mu, yoksa yeni bir şeyler yaratmak için şapkadan çıkartılmış bir gelişme mi?

Bana sorarsanız, cevap ikisi arasında yer alıyor. Rebirth sürecinde babası Jor-El ile yaşadığı hikayeler ve yine Brian Michael Bendis tarafından yazılan Event Leviathan serisinde “sırların” merkeze konulması nedeniyle, böyle bir hikayenin tamamen yoktan var edildiğini söylemek biraz haksızlık olur.

Ama tabi, çok daha uzun süredir devam eden kurguların bizi buraya getirdiğini, bunun uzun süredir planlandığını söylemek de çok mümkün değil. Superman’in Jor-El ile yaşadığı hikayeler ve Event Leviathan da aslında bu noktaya bağlanabilecek hikayeler, öyle net bir devamlılık içinde ilerlemiyorlar. Superman’in gerçek kimliğini dünyaya açıklamak konusunda yaşadığı en somut gelişme Superman #18’den sadece bir sayı geriye, Superman #17’ye ve burada Lois ile yaptığı konuşmalara kadar gidiyor.

Böyle gelişmelerin çizgi roman okurları tarafından büyük ölçüde yapay bulunduğu ve tepkilere yol açtığı ortada. Rebirth döneminin başından beri Superman’de yaşanan gelişmelere baktığımızda, bu karakter etrafında tuhaf bir durum olduğunu da söylemek gerekiyor. Bana kalırsa, gerçek kimliğini bütün dünyaya açıklama kararı da bunun bir parçası.

Rebirth’ün başlangıcından beri, DC Comics Superman’in “eski” Superman olduğu gerçeğini ciddi anlamda öne çıkartıyor. New 52 döneminin başarısız olarak değerlendirilen Superman’inden sonra, bunun okurları kazanmak ve güçlü bir nostalji hissi yaratmak için yapıldığı rahatlıkla anlayabileceğimiz bir durum.

Ancak bir tarafdan bu “eski” Superman meselesi ön plana çıkartılırken, bir taraftan da eski Superman oldukça “yeni” bir şekilde ele alınıyor. Superman’in bir oğlunun olması, Jon Kent’in hikayelerin merkezinde yer alması, Jor-El’in geri dönüşü… Bütün bunlar Superman çizgi romanlarında daha önce pek görmediğimiz unsurlar.

Bu nedenle, Rebirth süreci Superman için hem “eski” mesajının verildiği, hem de pek çok yeni şeyin denendiği bir süreç oluyor. Belki kimliği bütün dünya tarafından bilinen bir Superman fikri de, biraz bu çerçeve içinde değerlendirilmeli.

Olumlu Bakmaya Çalışmak

Dediğim gibi, böyle gelişmelerin arkasındaki gerekçelerde çok fazla mantık aramak veya çizgi roman okurlarının bu gelişmeyi olumlu bir şekilde karşılamasını beklemek pek mümkün değil. Ama biraz kendimizi zorlayıp, iyimser bir bakış açısıyla da yola çıkabiliriz.

Birincisi, iyimserlik, dürüstlük, klasik bir kahraman yapısına uymak açısından, Superman gerçek kimliğini dünyaya açıklama kararını verebilecek en kötü karakter değil. Böyle bir kararın Batman için alındığını ve okurların o zaman verecekleri tepkiyi düşünün. Superman, bu kurgu içinde yine Superman’liğini koruyabilecek bir figür.

İkincisi, pek çok durumda olduğu gibi, anlık olarak çizgi roman okurlarını rahatsız etse de, bu gelişme de muhtemelen bir noktada geri çevrilecek. Birkaç sene önce Marvel’ın Spider-Man – Peter Parker ile yaptığı gibi, gerçek kimliği bütün dünyaya duyurulan bir karakterin daha sonra bu “gizli kimliği” geri kazanması mümkün olabiliyor.

Bu açıdan, belki de bu durumu şu anda içinde bulunduğumuz bir süreç olarak değerlendirmek konuya biraz daha olumlu bir şekilde yaklaşmamızı sağlayabilir.

İşe bu şekilde bakıldığında, Superman etrafında yaratılan bu yeni gerçekliğin bize orijinal hikayeler sunacağı öngörülebilir. Superman, gerçek kimliğini açıklamak konusunda daha önce uzun vadeli bir süreç yaşamış değil. Bu nedenle, yazar Brian Michael Bendis’in elinde uzun süre, farklı şekillerde değerlendirilebilecek bir hikaye altyapısı var.

Bendis de aslında bu altyapı için ideal bir yazar. Rebirth sürecindeki pek çok karakterin aksine, Superman son yıllarda bir değil, iki “yeniden doğuş” yaşamış bir karakter. Rebirth sürecinin başında, DC Evreni’nin geri kalanıyla Superman’in yeni bir döneme girdiği doğru, ama Bendis’in Marvel’dan DC’ye geçişi ile birlikte, karakterin serilerinde ikinci bir sıfırlanma dönemi yaşanıyor. Şu ana kadar, Brian Michael Bendis’in Marvel dışında çizgi roman yazmasının ve Superman gibi önemli bir karakteri ele almasının beklenen seviyede işler ortaya çıkarttığını söylemek ise mümkün değil.

Ancak 2000’li yıllardan itibaren onu meşhur yapan yazarlık üslubunu düşündüğümüzde, kişisel konuların ön planda olduğu bir çizgi romanda başarılı olacağını tahmin edilebilir.

İnternet genelinde Bendis’in Superman çizgi roman yazarlık dönemi ile ilgili ilk eleştiriler, serinin büyük ölçüde sıradan bir yapıda ilerlemesi ile alakalı. Bir başka deyişle, pek çok okur belki serinin “kötü” olduğunu düşünmüyor, ama Bendis’in bunca reklamdan sonra Superman yazmasının daha büyük ve daha farklı olaylara ev sahipliği yapacağı fikrinden dolayı bir hayal kırıklığı yaşıyor.

Belki kafamızdaki ideal senaryo Superman’in Clark Kent olduğunu bütün dünyaya açıklaması olmasa da, bu senaryonun kısa vadede bize daha ilginç ve kaliteli hikayeler sunması mümkün olabilir.

Son bir benzetmeyle bitirelim: Superman’in gerçek kimliğini herkese açıklaması, Spider-Man ile karşılaştırıldığında tabi akla ilk olarak Civil War döneminde, Peter Parker’ın gerçek kimliğini herkese açıkladığı süreci getiriyor. Ama Spider-Man ile ilgili farklı bir süreci ele almak, bu açıdan biraz daha faydalı olabilir.

Hatırlarsanız, 2010’lu yılların başında Amazing Spider-Man serisinin 700. sayısında önemli ve tuhaf bir olay yaşanmış, ölmekte olan Dr. Octopus kendi zihnini Peter Parker’ın bedenine aktarmıştı. Peter Parker, Dr. Octopus’un bedeni içinde hayatını kaybederken, Dr. Octopus onun vücudunda yaşamayı sürdürmüş, takip eden dönemde Spider-Man’ın maceraları Superior Spider-Man adıyla yayımlanmıştı.

Bu hikaye süreci, okurları ciddi anlamda öfkelendiren, yazar Dan Slott’a ölüm tehditleri gönderilmesine sebep olan bir süreçti. Ancak daha sonraki Superior Spider-Man dönemi, Dan Slott’un yazarlık döneminin en çok beğenilen süreçlerinden bir tanesi olmuştu. Özellikle okurlar bunun geçici bir dönem odluğunu kabullenip, anlatılan hikayelerden keyif almaya bakınca, Spider-Man için oldukça farklı bir dönem yaşanmıştı.

Superman’in gerçek kimliğinin açıklanması durumu, Dr. Octopus ile Peter Parker’ın bedenlerini değiştirmesi kadar “saçma” bir kurgu değil. Ama iki durum arasında parallelikler görmek mümkün: Özellikle Superman’in kimliğini herkese açıklama durumunun da sonsuza kadar devam etmeyeceği düşüncesiyle hareket edersek, bu dönemde anlatılacak yeni hikayelerden keyif almamak için bir sebep kalmıyor.

Tabi, ilerleyen dönemde yayımlanan hikayelerin bu kaliteyi ulaşması şartıyla…

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Tartışmalı bir konu...

Superman'in gerçek kimliğini tüm dünyaya açıklaması, bu sayının en dikkat çekici noktası. Sayıyı bu olaydan bağımsız olarak, sadece çizgi roman açısından ele almak pek mümkün değil.

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Süper kahraman çizgi romanlarında yapılan ani ve büyük çaplı değişiklikler sizi rahatsız etmiyorsa

Süper kahraman çizgi romanlarında, genellikle kişisel boyutta kalan eserleri tercih ediyorsanız

Uzun süredir Superman okumuyor, yeni ve ilginç bir kurguyla bir başlangıç yapmak istiyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Arka planında "iyi hikayeler anlatmak" dışında amaçlar bulunan "büyük olaylar" sizi rahatsız ediyorsa

Klaski anlamda Superman karakterini seviyor ve karakter üzerinde ciddi değişiklikler yapılmasından fazla hoşlanmıyorsanız

  [/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!