Nedir?

Filler Nedir?

Avengers vs. X-Men döneminde, “tam anlamıyla bir filler” olarak tanımlamış bulunduğum New Avengers #30 sayısından bir panel.

Özellikle internette çizgi romanlarla ilgili yorumlar, incelemeler ve tartışmalar okurken, filler kavramıyla karşılaşmış olabilirsiniz. Çizgi roman dışında, özellikle diziler konusundaki benzer konuşmalarda da bu kavram kullanılabilir.

Sözcük anlamıyla “doldurucu”, “yer tutucu” şeklinde çevirebileceğimiz “filler” ifadesi, devam eden seriler kapsamında yayımlanan çizgi romanlar için yapılan bir eleştiri.

Aslında biraz isminden de anlaşılacağı gibi, hikayenin gidişatı üzerinde fazla rol oynamayan, olayları fazla ileri taşımayan ve büyük ölçüde “zaman geçiren” çizgi romanlar, zaman zaman “filler” sayılar olarak adlandırılabiliyor.

Günümüzde çizgi romanlar hala yoğun olarak fasikül, yani tek sayı olarak satın alınıyor. Ama Marvel, DC, Image ve Dark Horse başta olmak üzere, pek çok yayıncı çizgi romanları belli noktada toplanıp cilt haline getirilecek şekilde planlıyor.

Bu nedenle, pek çok çizgi roman dört, beş veya altı sayısı bir arada okunacak “hikayeler” etrafında planlanıyor. Böyle bir sayı planlaması yapılınca, yazar ve çizerler de hikayelerini etkili bir şekilde anlatabilmek, anlatacakları olayları beş veya altı sayıya yayabilmek için, zaman zaman çok fazla olayın yaşanmadığı, “asıl olayları” bir sonraki sayıya bırakan eserler hazırlayabiliyor.

Okuyucular tarafından bu şekilde değerlendirilen çizgi romanlar için de, içlerinde kayda değer bir olay olmadığı için, filler gibi genel bir yorum yapılıyor.

Tom King’in Batman yazarlık döneminde devam eden Knightmares süreci, okurlar tarafından çoğu zaman “filler” olarak adlandırılıyordu.

Biraz daha iyi bir benzetme yapmak için, şöyle bir karşılaştırma faydalı olabilir.

Biliyorsunuz, Türkiye’de çekilen dizilerin yıllardır en çok eleştirilen boyutlarından bir tanesi, sürelerinin çok uzun olması. Haftalık olarak yayımlanan diziler bu kadar uzun olduğu için, senaryo yazarlarının bu süreyi doldurması da zaman zaman sorunlu bir durum olabiliyor.

Bu durum da, bazı dizilerin bu süreyi doldurmak için bazı ilginç yöntemler kullanmasına yol açıyor. Karakterlerin birbirlerine uzun uzun, dramatik şekilde baktığı sahneler bu durumla özdeşleştirdiğimiz en yaygın örneklerden bir tanesi.

Çizgi romanlarda “filler” olmakla eleştirilen eserlerin okuyucularda yarattığı izlenim de, aşağı yukarı bununla karşılaştırılabilir.

Üzerinde Düşünmek İçin…

Çizgi roman okurları, her ay bekledikleri serilerin yeni sayıları çıktığında bunları bir heyecanla satın alıyor. Türkiye gibi ülkelerde, sayıları fiziksel olarak satın alıp okuyan okurlar için süre daha da uzun olabiliyor.

Heyecanla satın alınıp okunan çizgi romanlar, okurlara bekledikleri gelişmeleri, önemli olaylar sunmayınca, tabi bu da bir hayal kırıklığı yaratabiliyor. “Filler” eleştirisinin bu kadar sık karşımıza çıkmasının sebeplerinden bir tanesi bu.

Ama bu konuyu daha objektif olarak değerlendirmek için, bazı olası ilginç durumları da düşünmek gerekiyor.

Pek çok okur, çizgi romanları tek tek, fasikül formatında okumak yerine, cilt olarak, bir araya getirildikten sonra okuyor.

Söz konusu aynı çizgi roman olsa bile, bu aslında çok ciddi bir okuma deneyimi farklılığı haline geliyor.

Sırayla Superman #1, Superman #2, Superman #3, Superman #4 ve Superman #5‘i okuyan bir okur, ikinci ve üçüncü sayıları “filler” olarak gördüğü için, bu okuma deneyiminin büyük bir bölümünden keyif almayabiliyor. Bu mantıklı bir durum, çünkü seriyi güncel olarak takip eden biri için, bu beş aya yayılan bir okuma deneyimi demek.

Oysa, bu beş çizgi romanı tek bir cilt olarak alıp okuyan bir başka okur, aynı hikayeyi bir – iki saat içinde bitirebiliyor. Bu durumda, bir önceki okurun “filler” olarak değerlendirdiği sayılar, onun için okuma deneyiminin bir parçası haline gelebiliyor.

Hatta, tamamen sübjektif olarak, olaylar yavaş yavaş geliştiği, her şey bir anda olup bitmediği için, bunu olumlu bir durum olarak değerlendirmesi, serinin “temposunu” başarılı bulması bile bir ihtimal.

Son olarak, sayı sayı okuyan insanlar için bile bunun kişiden kişiye değişen bir durum haline gelmesi olasılığı bulunuyor.

Günümüzde, çok farklı tarzlara sahip olan sanatçılar, çok farklı tarzlarda çizgi roman üretebiliyor. Pek çok çizgi romancı, olayları merkeze koymayan, olay odaklı olmayan eserler de üretmekten hoşlanıyor.

Bu durumu yansıtan tüm çizgi romanlar için “filler” kelimesiyle eleştiri yapmak da aslında çok doğru bir durum değil.

Bir Örnek
Buradaki yazı , aşağı yukarı bu konular etrafında çizgi romanların “filler” olarak tanımlanmasına karşı yazılmış.

Bunlar, bu kavramın anlamından bağımsız; yalnızca bu eleştiriyi biraz daha dikkatli değerlendirmek için üzerinde düşünülebilecek fikirler.