Farklı Tatlar

I Am Not Okay with This

Henüz “yetişkin” olmayan genç bir karakter; ailesiyle, okuluyla, arkadaşlarıyla, çevresiyle veya toplumla bir takım sorunlar yaşıyor. Başlangıçta, onu bu sorunların merkezinde, mutsuz ve buhranlı bir ruh hali içinde görüyoruz.

Daha sonra, kendisini mevcut hayatını değiştiren bir durum içinde buluyor. Bu süreçle birlikte, başından bazı olaylar geçiyor. Her şeyin sonucunda, genç karakterimiz bir şekilde olgunlaşıp, toplum ve etrafıyla barışıp, bir “yetişkin” haline geliyor — veya en azından, bu yolda ilk adımı atıyor.

Bu anlattığım, o kadar sık kullanılan bir kurgu ki, edebiyat içinde bu yapıyı izleyen eserleri ifade etmek için kullanılan bir kavram bile var: Bildungsroman.

Ama düşündüğünüzde, bu edebiyat içinde genellenebilecek bir yapı olsa da, hayat her zaman bu şekilde gelişmiyor.

Charles Foresman’ın yazıp çizdiği I Am Not Okay With This bu son noktayı göz önüne koyması açısından, belki bir “anti-bildungsroman” olarak tanımlanabilir.

spoiler
Yazının geri kalanı, finali de dahil olmak üzere eserin gidişatı hakkında ciddi miktarda spoiler içeriyor.

Sydney ve Problemleri

I Am Not Okay with This‘in ana karakteri Sydney’in hikayesi, yukarıdaki tanımla neredeyse birebir örtüşerek başlıyor. Hem okuluyla, hem ailesiyle, hem de en yakın arkadaşı Dina ile problemler yaşayan Sydney, bunlarla mücadele etmek için bir günlük tutmaya başlıyor.

Hikayeyi bir günlük üzerinden anlatma fikri, okuduğumuz hikayeyi oldukça doğal hale getiriyor: Hayatında genel anlamda mutlu olmayan genç bir karakter, dertlerini, sıkıntılarını ve yaşadıklarını anlatmak için bir günlük tutmaya başlıyor ve bu olağan, sıradan hayat günlük vasıtasıyla okuyuculara aktarılmış oluyor.

Tabi, I Am Not Okay with This‘in önemli bir boyutu, hikayenin pek de “olağan” bir şekilde ilerlememesi.

Çizgi roman boyunca asıl ilgi alanı, asıl yer tutan şeyler genç bir kızın yaşadığı “günlük” problemler olsa da, Syndey sıradan bir karakter değil. Çizgi romanın ana karakteri, eser yapı ve görünüş olarak bu türden oldukça uzak gözükse de, enteresan bir süper güce sahip.

Eğer bu çizgi romanı, “süper kahraman sever” kişiliğimle tanıtıyor olsam, bu süper gücü İngilizce çizgi roman “wiki” terminolojisi ile telepatik / telekinetik “blast” olarak tanımlayabilirdim. Syndey’in, istediği zaman hiç temas etmeden, sadece düşüncelerini kullanarak insanlara mental acılar hissettirme yönünde bir özelliği bulunuyor. Ama bu güç çizgi romanda son derece günlük, son derece rutin ve son derece normal bir şey gibi anlatılıyor.

Burada belki de bir süper kahraman sever olarak değil, bir edebiyat sever olarak konuşmak lazım: Syndey’in bu güçlere sahip olması ve bunların hikayede oynadığı rollerin anlatılma şekli büyük ölçüde günlük bir dille yapılıyor. Bu açıdan belki “telepatik darbe” gibi süper kahraman jargonu yerine, yine edebiyattan bir kavram ödünç almak daha mantıklı olabilir.

20. Yüzyıl edebiyatının popüler akımlarından “Büyülü Gerçekçi” eserlerde olduğu gibi, bu eserde de “olağanüstü” unsurların “olağan” içinde kayıtsız bir sunumu var. Marquez’in romanında, “Çamaşırları yıkadı – Çamaşır Asmaya Çıktı – Çarşaf asarken bir melek gibi göğe yükseldi” gibi bir sekans gördüğümüz gibi, I Am Not Okay with This‘de de “Okulda rehberlik hocasına gittim – Günlük tutmaya başladım – En yakın arkadaşımı yanağından öperek bütün ilişkimizi berbat ettim – İnsanların beynini sıkıştırarak acı verebiliyorum” gibi bir yapı var.

Tabi, işin biraz daha popüler boyutuyla sınırlı kalmak da mantıklı olabilir: I Am Not Okay with This‘in benzerlikler taşıdığı bir başka önemli eser de, Stephen King’in neredeyse aynı cümlelerle açıklanabilecek bir kurgusu olan Carrie romanı.

Farklı ve Güçlü Bir Final

Carrie ve I Am Not Okay with This‘in en büyük farkı ise, hikayenin sonuçlanma şeklinde yatıyor.

Yukarıda, “Bildungsroman” veya yakın anlamlı İngilizce ifadeyle “Coming-of-age” hikayelerinin temel şemasından bahsetmiştik. Bu şemanın en kritik noktası, hikayenin finalinde yatıyor: Anlatının sonunda, bir şekilde konu alınan karakterin bazı sıkıntılarını aşabilmesi, bunların ötesine geçebilmesi, bunlarla barışarak daha “olgun” bir birey olarak topluma katılabilmesi gerekiyor.

Burada ise, böyle bir durum yok.

Çizgi romanın öncesinde yaşadıkları ve bizim eserde gördüklerimiz, hikayenin sonunda Syndey’e çok fazla geliyor. Carrie’de ana karakterin içinde bulunduğu kasabayı yok etmesinin aksine, Syndey bu işi kendi içinde çözmeye karar verip, ücra bir yerde kendi gücünü kendisi üzerinde kullanarak intihar ediyor.

Bu, bana göre karamsar ama gerçekçi bir son. Bildungsroman kavramıyla değerlendirilen eserler, her bireyin hayatının bir noktasında hayat ile ilgili yaşadığı sorunları aşacağı, bir orta yol bulunacağı fikrine dayanıyor. Ama gerçek dünyada, durum her zaman bu olmak zorunda değil: Bir şekilde, kabul edilebilir sınırlar içinde kendilerine uygun bir hayat yaratamayan, mutlu olamayan, devam edemeyen insanlar da var.

Yaygın durum bu olmasa – ve tabi çoğu zaman “iyimser” mesajlar daha çok hoşumuza gitse de, I Am Not Okay with This başlığın da ifade ettiği gibi, bu hayata “tamam olmayan” bir bireyin, trajedisini başarıyla ortaya koyuyor.

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

Farklı bir yorum...

I Am Not Okay with This, yaygın bir türe farklı, keyifli bir yorum getiriyor

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Gençlik dönemini konu alan edebi eserlerden hoşlanıyorsanız

Süper güçlerin farklı yapılar içinde kullanılması ilginizi çekiyorsa

Hem kısa, fazla yorucu olmayan, hem de günlük hayata dair önemli tespitler içeren bir eser fikri ilginizi çekiyorsa


Sevmeyebilirsiniz...

Farklı bir yapıda olsa da, gençlik ve günlük hayata odaklı eserler ilginizi çekmiyorsa

Daha hareketli, aksiyona dayalı bir çizgi roman arıyorsanız

Uzun süre okuyabileceğiniz, biraz daha yoğun bir okuma deneyimi peşindeyseniz

  [/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!