Farklı Tatlar

Doctors – Dash Shaw

Kısa çizgi romanlar, bazen önemli mesajlar veren, ciddi konulara değinen çizgi romanlar içinde hor görülebiliyor. Günümüzde “ciddi çizgi roman” gibi bir anlam kazanmış olan grafik romanların, biraz şakayla da karışık olarak, “tek oturuşta bitiremeyeceğiniz çizgi romanlar” şeklinde tanımlanmışlığı bile var.

Elbette, bu tek oturuşta bitirebileceğiniz ciddi, kaliteli, derin çizgi romanlar olmadığı anlamına gelmiyor. Dash Shaw’un Fantagraphics tarafından 2014 yılında yayımlanan yaklaşık doksan sayfalık çizgi romanı Doctors bana göre bunun iyi bir örneği.

Farklı Doktorlar

Çizgi romanın başlığı oldukça kısa ve net, o yüzden konu alınan meseleyi anlatmanın da basit olduğunu düşünebilirsiniz. Durum böyle değil, çünkü Dash Shaw’un çizgi romanındaki doktorlar, bildiğimiz doktorlardan biraz ayrılıyor.

Ayrımı göstermek için basit, ama biraz tatsız bir soruyla yola çıkabiliriz: Bir doktorun işi, olumsuz anlamda, ne zaman biter?

Cevap oldukça karamsar, ama hastasını kaybettiği zaman.

Bu çizgi romanda gördüğümüz doktorların işi ise tam olarak bu noktada başlıyor. Çizgi romanın ana karakteri Dr. Cho, icat ettiği The Charon isimli bir araç sayesinde, hastaların ölümünden hemen sonra onların zihinlerine girip, düşüncelerine müdahale edebiliyor.

Bu cihazın adını kısaca irdelemek bile, aslında çizgi romanın merkezindeki konsepti daha rahat açıklamayı sağlayabilir. Charon kavramı yabancı bir kavram gibi gelebilir, ama aslında oldukça tanınan bir Antik Yunan mitinden geliyor. Antik Yunan – Roma döneminde, hayatını kaybeden kişilerin ölümle hayatı ayıran nehri bir kayıkla geçtiğine inanıldığını, hatta bu nehri geçerken onlara yardımcı olan kayıkçıya para vermek için bir veya birkaç madeni para ile gömüldüğünü hatırlarsınız. Charon işte bu kayıkçının adı.

Çizgi romandaki cihazın adı rahatlıkla Anti-Charon da olabilir, çünkü Doctors’da da bu durumun tam tersini görüyoruz. Yeni ve oldukça pahalı bir teknoloji olan The Charon, çizgi romanda karşımıza henüz yeni icat edilmiş bir teknoloji olarak çıkıyor. Hastalar hayatlarını kaybettikten hemen sonra, New York’ta gizli bir hastaneye getiriliyor ve burada Dr. Cho ile kızı Tammy Cho’nun çabaları sayesinde, bilinç altlarına müdahale edilerek yeniden hayata döndürülüyor.

Cihazın çalışma prensibi ve detayları, soft bilim-kurgu eserlerinden bekleyeceğiniz gibi, çok net olarak açıklanmıyor. Ancak bütün çalışma prensibi, insanların ölmeden hemen önce, ya da öldükten hemen sonra, bilinçaltlarında kendilerine göre ideal bir “ölüm sonrası” gerçeklik yarattığı ve bu gerçekliğin dışarıdan manipüle edilebileceği fikrine dayanıyor.

“Teknolojinin” ve bu “tıbbi kurgunun” detayları çizgi romanda bundan daha fazla detaylandırılmıyor.

Çizgi romanın ilk sayfalarında gördüğümüz örnekte, Tammy Cho hayatını kaybetmiş olan Mrs. Bell’in bilinçaltına girip, onun kızı Laura’nın kimliğini üstleniyor. Bunu yaptıktan sonra da, ona içinde yaşadığı bu dünyanın gerçek olmadığını, bir süre önce hayatını kaybettiğini ve dünyaya geri dönebileceğini açıklıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, bir süre buna inanmakta zorluk çeken Mrs. Bell, etrafındaki gerçekliğin bazı tuhaf boyutlarını fark ederek, sonunda durumu kabulleniyor ve hayata geri dönüyor.

Etik Sorunlar, Tartışmalı Başarılar

Dr. Cho’nun kullandığı bu teknolojinin başarılı olup olmadığını değerlendirebileceğiniz iki farklı düşünce sistemi var.

Eğer işe, hastaları geri getirme konusundaki başarı olarak bakıyorsanız, Dr. Cho’nun cihazı oldukça etkili çalışıyor. Tedavi için bu tuhaf hastaneye getirilen herkes, başarılı bir şekilde hayata döndürülüyor.

Ancak, işe biraz daha uzun vadeli olarak bakıyorsanız, The Charon herhangi bir şey başarmıyor.

Çünkü çizgi romanın kırk beşinci sayfasında, geri getirilen kişilerin hiçbirisinin bir aydan uzun süre boyunca hayatta kalmadığı ortaya çıkıyor. Çok basit bir ifadeyle, insan beyni ölmüş olmanın getirdiği travma ile mücadele edemiyor ve ekibin psikologu Will’in çabalarına rağmen, tümü kısa süre içinde yeniden ölüyor.

Peki, bu durumda bu teknolojinin, bu tedavinin faydası ne?

Daha iyi bir psikolojik tedavi yöntemiyle, The Charon‘un biraz daha verimli çalışma ihtimali çizgi romanda sık sık dile getiriliyor. Fakat mucit Dr. Cho bu işi biraz daha maddi kazanç yönünden değerlendiriyor. Bütün bu işlemin oldukça pahalı bir operasyon olduğunu ve sadece çok zenginler tarafından karşılanabildiğini; aynı zamanda hayatını kaybetmiş bir insanın geri dönmek için tedavi talebinde bulunamayacağını düşündüğünüzde, işin arka planındaki sebepler biraz daha net olarak anlaşılıyor.

The Charon‘un müşterileri, çoğu zaman ani şekilde — yani arkada bıraktıkları insanlar için işlerini düzene sokamadan — hayatını kaybetmiş kişilerin aileleri oluyor. Miraslarını paylaştıramadan, vasiyetlerini yazamadan ölen kişiler, ailelerinin talebiyle geri getiriliyor ve bu işlemler tamamlandıktan sonra — kaçınılmaz bir şekilde — yeniden ölüyor.

Bunun yarattığı etik sorunlar zaten çizgi romanın ana konusu. Ancak bütün bu süreçten Mrs. Bell gibi bu sorunu yaşayan hastalar kadar etkilenen birileri daha var: Bu etik kargaşayı, bu zorlu süreci tekrar tekrar yaşamak zorunda olan doktorlar.

Doktorlar ve Sonuçlar

Ekibin üç ana karakteri olarak tanımlayabileceğimiz Dr. Cho, Tammy Cho ve psikolog Will’in konuya yaklaşımları birbirlerinden farklılık gösteriyor.

Dr. Cho, çizgi romanın başından beri hayatta sadece başarıya önem veren, yaptığı işi de tüm etik sorulardan bağımsız şekilde değerlendiren biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu doğrultuda, The Charon etrafındaki temel yaklaşımı da, bunu sadece “başarılı olunacak bir iş” şeklinde değerlendirmek oluyor.

Çizgi roman boyunca en çok takip ettiğimiz Tammy Cho (ve tabi onun Dr. Cho’nun kızı olması) ise, bu açıdan çok kompleks bir dinamik yaratılmasını sağlıyor. Tammy Cho bütün bu sürece babasından çok daha insani bir bakış açısıyla yaklaşarak bir ikili karşıtlık yarattığı gibi, aynı zamanda babasının neden böyle bir yaklaşıma sahip olduğunu anlamamızı da sağlıyor.

Çizgi romanın başından itibaren sert, somut başarıdan başka hiçbir şeye önem vermeyen bir adam gibi gözüken Dr. Cho, finalde bütün prosedürü bir arkadaşının üzerinde uygulayınca, çok daha karmaşık bir karaktere dönüşüyor. Tammy Cho’nun çizgi roman içindeki temel bakış açımız olması sayesinde, Doctors temel etik sorular etrafında inşa edilen bir bilim kurgu çizgi romanı olmaktan çıkıp, gerçekçi karakterlerin birbirleriyle gerçekçi ilişkiler kurduğu, güçü bir eser haline geliyor.

Bu iki karakterden biraz daha bağımsız bir bakış açısı olarak sunulan Will ise, işlere bu aile çemberinin dışından bakıyor. The Charon‘un işleyişi açısından Cho ailesi kadar önemli olmasa da, işin belki de en travmatik boyutuyla uğraşan Will, günün sonunda diğer iki karaktere göre daha nihilist bir sonuca ulaşıyor.

Bütün bu açılardan, Doctors rahatlıkla bir oturuşta bitirebileceğiniz, ama üzerinde düşünmenizin okumaktan uzun süreceği bir çizgi roman. Dash Shaw’un eser içinde değindiği konuları, ele aldığı meseleleri düşünmek kadar, çizgi romanın farklı ilham kaynaklarından beslenen panelleri ve her sayfanın farklı bir renkte sunulması gibi görsel anlatı unsurları da dikkate aldığınızda, bu doksan sayfalık çizgi roman, kısa olmasına rağmen oldukça başarılı ve önemli bir çizgi romana dönüşüyor.

Özetle…

Düşündürücü…

Doctors, kısa olmasına rağmen derin ve düşündürücü bir çizgi roman.

Sevebilirsiniz…
  • Kısa, tek oturuşta bitirebileceğiniz, ama biraz daha derin bir çizgi roman arıyorsanız
  • Gerçek dünyadan ufak noktalarda ayrılan, teknoloji ve yeniliklerin merkezde olmadığı bilim kurgu eserlerini seviyorsanız
  • İnsan hayatı ile ilgili etik konular üzerinde düşünmekten hoşlanıyorsanız

Sevmeyebilirsiniz…
  • Hareketli, hızlı okunacak, rahat bir eser arıyorsanız
  • Bilim kurgu eserlerinde, işin “bilim” kısmının çok üstünkörü bırakılmasından hoşlanmıyorsanız
  • Çizgi romanlarda, alternatif görselliklerden, ufak ve “dolu” paneller üzerinden ilerleyen görsel anlatılardan hoşlanmıyorsanız