DC Comics İncelemeleri - DC Tarihi

Flash Forward #1-6

DC Comics’in 2018 – 19 yılları arasında devam eden büyük hikayesi Heroes in Crisis, okuyucular arasında genel anlamda hayal kırıklığına yol açtı.

Benim için bu serinin en büyük başarısızlığı; süper kahraman çizgi romanlarında çoğu zaman işlen(e)meyen, “ciddi” bir konunun merkeze konulması, fakat son iki üç sayıda bütün kurgunun ucuz bir zaman yolculuğu konseptine indirgenmesiydi. Hatta dürüst olayım, ucuz bir zaman yolculuğu konsepti için bile, son iki sayıda serinin standartların epey altında kaldığını düşünmüştüm.

Daha çok göze çarpan bir eleştiri ise, bu serinin Wally West karakterine sunduğu finalle ilgiliydi: Popüler çizgi roman eleştirisi tabiriyle, bu seri hem sunduğu final, hem de karakterin bu final kapsamındaki davranışları ile, Wally West’i harcayan bir seri olarak görülmüştü.

Heroes in Crisis Wally West için belki bir final olsa da, bir epilog değildi. Heroes in Crisis’in net sonuna rağmen, Wally’nin yeni DC Evreni içinde söyleyecek son bir sözü, oynayacağı yeni bir rolü vardı. Bu rol de, ona Heroes in Crisis’i takip eden beş sayılık Flash Forward mini serisinde verildi.

Wally West’in Güncel Tarihi

DC Comics Rebirth sürecini başlattığında, okuyucuların ilgisini çeken dört temel odak noktası vardı.

Birincisi, elbette, tüm serilerin baştan başlamasıydı. Bütün Rebirth olayı DC Comics’in günümüz koşullarında “fazla ilerlemiş” New 52 serilerini sıfırlamasından ve okuyucular nezdinde tekrar anormal bir ilgi yaratma girişiminden ibaretti.

Bu ilgi yaratma çabası, evren içinde üç koldan destekleniyordu.

İlk olarak, New 52’nun ortasından itibaren ivmesini kaybeden yeni Superman, yerini “New 52 öncesi” Superman’e bırakıyordu. İkincisi, DC Evreni üzerinde o dönemde henüz “tease” seviyesinde olsa da bir Dr. Manhattan etkisi hissedilmeye başlanıyordu. Üçüncüsü, New 52’nun devamlılık dışına ittiği en meşhur karakterlerden bir tanesi, Wally West, evrene geri yeniden dahil ediliyordu.

Pek çok okur için, Wally West’in geri dönüşü Rebirth sürecinin en önemli halkalarından bir tanesiydi. DC Comics de bu önemli karakterin geri dönüşünün yarattığı heyecanı iyi kullanmış, Wally’yi hem özdeşleştiği takımlardan bir tanesi olan Titans serisinin, hem de ait olduğu Flash ailesinin önemli karakterlerinden bir tanesi olarak değerlendirmişti.

Rebirth – Titans / Flash – Heroes in Crisis gibi bir sürece baktığınızda, Wally’nin yeni DC devamlılığında belli bir rolü olacakmış gibi gözüküyordu. Yeni hikayeler yayımlanıp bu karakterle ilgili yeni gelişmeler okuyuculara sunulurken, hikayenin bir yere bağlanmama ihtimali pek hissedilmiyordu.

Flash Forward serisinin tamamlanması ile, bence Wally West’in Rebirth kapsamındaki hikayesi – ya da en azından bu hikayenin ilk gerçek bölümü – tamamlanmış oldu. Bu noktadan geriye dönüp DC Comics’in bu karakteri kullanma şekline baktığımızda, biraz tatsız, ama bariz bir gerçeği görmememiz pek mümkün değil: DC Comics’in Rebirth sürecinin başından itibaren Wally West ile ilgili somut bir planı yoktu.

Wally, okuyucuların ilgisini çekecek ve onları meraklandıracak bir unsur olarak, artık ait olmadığı bir evrene getirilmiş, ilk anda yaratılan bu “heyecan” ve “nostalji” duyguları azalınca da bir “sorun” haline gelmişti. İşin sonunda, bu evrende kendisine bir yer bulunamadı ve Heroes in Crisis – Flash Forward ikilisiyle, Wally yeni evrenin kıyısına itildi.

Bu noktada, Wally West’in güncel DC devamlılığı içinde neden ideal bir konuma getirilemediği ile ilgili bazı şeyler söylemek de mantıklı olabilir.

Uzun yıllar evrenin “ana Flash” karakteri olarak gözüken Wally, bu konumu tekrar Barry Allen’a kaptırdığı için evrende gerçekten önemli bir role taşınmayacaktı. Evet, Joshua Williamson’un serisi içinde, ona prestij kazandıracak bazı hikayeler anlatıldı; hatta Barry’den hızlı olduğu bile gösterildi – ama hikaye anlatımı açısından, DC’de yeni evrenin asıl Flash’i tartışmasız olarak Barry Allen’dı.

İlk dönemlerde makul bir başlangıç yapan Titans serisinin ilerleyişi de azalan bir kalite grafiğinde ilerledi. Wally West’in bu devamlılıktan silinmesi ve birisinin sürekli olarak insanların hayatları ve hatıralarıyla oynadığı gerçeği, Titans serisinin en merak uyandırıcı unsuruydu. Okuyucuların bu seriyi okumaya devam etmesi ve serinin evren içinde bir ağırlığı olabilmesi için, hikayenin bize bu açıdan bir takım cevaplar sunması gerekiyordu.

Elbette, bu sürecin arkasındaki isim Dr. Manhattan olduğu ve asıl sırlar büyük bir event hikayesi olan Doomsday Clock‘a saklandığı için, burada da uzun vadede okuyuculara gerçek anlamda hitap eden bir hikaye oluşturulamadı.

Bütün bunlar da, Wally West’in Heroes in Crisis süreci içindeki rolüne ve bu serinin finalinde yaptıklarına bağlandı.

Flash Forward – Yeni Bir Başlangıç

Flash Forward serisini tek cümleyle tanımlamak gerekirse, bu seriyi “Heroes in Crisis’ten sonra Wally West’e ne oldu?” sorusunun cevabı olarak gösterebiliriz. Toplamda altı sayı süren serinin temel amacı ve size verdiği temel bilgi bundan ibaret olduğu için, seriye de her şeyden önce bu bakış açısıyla yaklaşmak gerekiyor.

“Wally West’e ne oldu?” sorusunun cevabı da tabi ki Heroes in Crisis’in finali ile başlıyor.

Wally bu serinin finalinde suçlarını üstlenip hapse girdiği için, Flash Forward’ın da başka hiçbir meseleye bulaşmadan önce ana karakterini dört duvar arasından kurtarmak gibi bir sorunu var. Flash Forward’ın birinci sayısı, tamamen bu meseleye ayrılmış bir sayı.

Süper kahraman çizgi romanlarında, bir karakterin hapisten kurtarılması yönünde izleyebileceğiniz birkaç farklı strateji bulunuyor. Ciddi bir alternatif, elinizdeki karakteri gerçekçi bir şekilde ele alıp, onun işlediği suçlarla yüzleşmesi, arkadaşlarıyla karşı karşıya gelmesi, hatta mahkeme salonlarında yargılanması gibi kurgular üzerinden şekillenebilir. Veya söz konusu süper kahramanlar olduğu için, her zaman kozmik / sihirli bir asayı sallayıp, dört duvarın ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz.

Flash Forward, ikinci yöntemi seçen bir seri. Serinin ilk sayısında, Flash “kozmik bir güç” tarafından, evrende üstlenmesi gereken daha büyük bir rolü olduğu gerekçesiyle hapisten kurtarılıyor ve DC Multiverse’ünün farklı köşelerine uzanan bir macera yaşıyor.

Burada, iki kavramı biraz daha açarak değerlendirmek istiyorum.

Wally West’i kurtarması için seçilen “kozmik gücün” kimliği bence biraz enteresan. Yukarıda görebileceğiniz gibi, Wally Tempus Fuginaut isimli, Multiverse çapında rol oynayan bir karakter tarafından kurtarılıyor.

Multiverse çapında rol oynayan diyorum, ama bunun karaktere gereğinden fazla önem vermesini istemem – Tempus Fuginaut, DC Comics’in Metal serileri sonrasında yarattığı New Age of Heroes konsepti kapsamında Sideways serisinde yaratılan ve henüz bu seri dışında fazla rol oynamamış bir karakter.

Bence Wally’nin kurtarılmasında rol oynayan karakterin gerçek anlamda yerleşmiş bir karakter olmaması, henüz yeni yaratılan ve kalıcı olup olmayacağı pek bilinmeyen bir varlığın bu rolde kullanılması ilginç. Bunu biraz sembolik olarak, Wally’nin hikayesinin önemsizliğine ve evrenin “uçlarında” kalmasında bağlamak bile mümkün.

Eşit ölçüde makul bir açıklama, Tempus Fuginaut’un Metal serisiyle yaratılan Dark Multiverse ile alakalı bir karakter olması. Fuginaut ırkının temel görevi, DC çoklu evrenine farklı yerlerden, özellikle de Dark Multiverse’den hiçbir şeyin “sızmamasını” sağlamak olarak tanımlanıyor. Bu seride de, Wally West sadece DC Çoklu Evreni’nden değil, Dark Multiverse’den gelen tehditlerle de mücadele ediyor.

Serinin finalinde de, Wally West’in bu konsept içinde yarattığı korkularla yüzleşmesini ve bir anlamda bunları ortadan kaldırmasını görüyoruz.

Bence burası da üzerinde durulabilecek bir nokta. Günümüz koşullarında, ana akım çizgi romanlarda bile farklı hikayeler, karakterlerin iç dünyalarıyla ilgili derin kurgular okuyuculara aktarılabiliyor. Heroes in Crisis’in yazarı Tom King’in Mister Miracle ve Strange Adventures serileri buna örnek olarak gösterilebilir.

Tipik bir süper kahraman kurgusuyla, bir evrenden diğerine getirilen Wally West karakterinin, bildiği hayatı tamamen geride bırakmak zorunda olması; ailesinin, çocuklarının hiçbir zaman var olmadığı yeni bir gerçeklik içinde yaşamak zorunda bırakılması, çok ciddi potansiyel taşıyan konular.

Heroes in Crisis’in de bende bu kadar büyük bir hayal kırıklığına sebep olmasının temel sebebi bu: Gerçekten üstüne gidilebilecek ve serinin yazarına uygun bir kurgu varken, bunun yerine basit, anlamsız bir zaman yolculuğu hikayesiyle sınırlı kalmak…

Flash Forward da, dürüst konuşmak gerekirse, bu konuda farklı bir yaklaşım sergilemiyor.

Seri boyunca, Wally West’in ailesine olan özlemi, onları kaybetmiş olmanın verdiği acı merkeze konuluyor. Ancak tamamen Wally ile alakalı olmasını bekleyeceğiniz bu süreç, tamamen onun kontrolü dışında, çok farklı kurgular ve gerçeklikler içinde anlatılıyor. Hatta bir anlamda, Wally eser içinde fazla inisiyatif gösteremeyen, maceralar yaşamak yerine, kendi iradesi dışında maceradan maceraya sürüklenen bir karakter olarak yazılıyor.

Bu bağlamda yaşadığı acı da; gerçek bir insanın yaşayacağı, gerçek bir acı olarak değil, Wally’nin kafasında yaratılan bir paralel evren üzerinden irdeleniyor. Wally’nin bu sahte evrenden vazgeçmesi ile, bu konu da kapatılmış oluyor.

Bu nedenle, Flash Forward bana göre, Heroes in Crisis sonunda Wally West’in nasıl değerlendirildiğini görmek isteyen okuyucular hariç, pek fazla insanın ilgisini çekmeyecek bir seri.

Wally West’in Yeni Rolü

Peki, bu serinin sonunda Wally West’e ne oluyor? Flash Forward’ın ilk sayısında hapisten kurtarılan ve kozmik bir macera silsilesi yaşamaya başlayan Flash, evrende nasıl bir konuma getiriliyor?

Fazla merakta bırakmadan, cevabı şu görselle paylaşayım:

Flash, DC Evreni ile ilgili her türlü bilgiyi içeren, kullanan kişiye sonsuz bir bilgi ve erdem veren Mobius Chair isimli koltuğun yeni sahibi oluyor. Bu koltuğun asıl sahibi olarak tanıdığımız Metron, New 52’nun son dönemlerinde Dr. Manhattan tarafından buharlaştırıldığı için, Wally’nin gelecekte de bu rolü koruması muhtemel.

“E bu fena bir rol değil, DC’nin kozmik boyutunda Wally West’in büyük bir önemi olacak!” diye düşünebiliriz. Bu noktada, bir süre önce Marvel’ın yaptığı çok benzer bir kurguyu hatırlatmak istiyorum.

Wally West ve Nick Fury

2010’lu yıllarda MCU’nun giderek yükselmesi ile birlikte, Marvel çizgi romanlarında bir Nick Fury sorunu baş göstermişti. Nick Fury, Marvel’da geleneksel olarak hep önemli roller oynamış olan, kritik bir karakterdi, fakat yanları kırlaşmış saçları, purosu ve göz bandı ile tanıdığımız bu adam, sinema evreninde karşımıza çıkan Nick Fury’den oldukça farklı gözüküyordu.

MCU atağı ile birlikte – çizgi romanların, daha popüler mecralardaki kullanımlardan etkilenmesinin bir boyutu olarak – geleneksel Nick Fury karakteri yavaş yavaş evrenin dışına itilmeye başlandı. Önce rolü azaltılan bu karakter, daha sonra yerini (sinemadaki versiyona epey benzeyen) oğlu Nick Fury Jr.’a bıraktı.

2010’ların ortasına geldiğimizde, artık “eski” Nick Fury’nin Marvel evreninde önemli bir rol oynayamayacağı, bu evrende anlatılacak bir hikayesinin kalmadığı büyük ölçüde barizdi. Tabi Marvel’ın yetkilileri için, tarihlerinin önemli bir parçası olan bu karakteri bir anda ortadan kaldırmak, onu hiç yokmuş gibi kenara itmek de çok kolay bir karar değildi.

Marvel, buna şöyle bir çözüm buldu. Original Sin hikayesi ile birlikte, Marvel’da evreni gözetlemekten sorumlu olan karakter, Uatu the Watcher öldürüldü. Detaylı özetini buradan okuyabileceğiniz hikayenin finalinde, Nick Fury Uatu’nun konumuna getirildi – böylece Marvel’ın köklü karakterlerinden bir tanesi, ana akışın dışına çıkartılmış, fakat yine de evren içinde “prestijli” bir konuma getirilmiş oldu.

Peki, bu prestijli konum daha sonra kullanıldı mı?

Pek değil. Nick Fury’nin Mark Waid’in yazdığı Black Widow serisinde, Exiles’da ve Thor hikayelerinde rolleri oldu, ama pratik olarak baktığınızda, Nick Fury’nin Marvel çizgi romanları içindeki hikayesi büyük ölçüde tamamlanmıştı.

Gelecekte ne olur, bir yazar veya yaratıcı ekip çıkıp, Nick Fury’yi eski haline döndürüp, onu tekrar Marvel Evreni içinde kullanır mı, bunu bilmemiz mümkün değil. Ama şimdilik gözüken, bu “jübile” hikayesi ile birlikte, Nick Fury’nin tamamen sembolik bir role getirildiği yönünde.

Bana göre, Flash Forward hikayesinde yaşanan olay da buna benziyor. Mobius Chair, Batman’in Darkseid War hikayesindeki bu sandalyeyi kullanmasından sonra, yani yaklaşık dört – beş yıl boyunca kullanılmamış bir konseptti. İlerleyen hikayelerde de, Wally West’in bu koltuğun sahibi olarak evren içi hikayelerde çok fazla bir rol oynaması muhtemel gözükmüyor.

Bununla birlikte, serinin son panellerinde aksi yönde bir mesaj da mevcut. Tıpkı Marvel’da Uatu durumunda olduğu gibi, Mobius Chair de her şeyden önce öğrenmek ve bilmek ile alakalı bir cihaz – ancak Wally, hikayenin sonunda işin bu doğasına biraz isyan ediyor ve serinin sonunda daha müdahil bir karakter göreceğimiz hissettiriliyor:

Yakın Vade – Uzak Vade

Tabi bu yorumları yaparken, Flash Forward’dan hemen sonra yaşanacaklarla daha ileride yaşanacakları ayırt etmek lazım.

Flash Forward hikayesinin tamamlanması ile birlikte, DC Comics Wally West’i merkeze koyan bazı mesajlar vermiş durumda. Bunlardan bir tanesi, geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan Flash #750 dergisinde Flash Forward serisine yazılan bir “ek bölüm” ile alakalı. Bu bölüm, ilerleyen günlerde Covid-19 salgını ile ertelenen Generation Zero sayısında da tekrar basılacak.

Bu hikaye oldukça kısa ve bize fazla bir şey göstermiyor, ama tanıtımda da görebileceğiniz son derece kritik bir nokta var.

In order to save his children and the multiverse itself, Wally West makes the ultimate sacrifice, taking his place in the Moebius Chair. Unbeknownst to him, the chair is packing a little extra power, having been imbued with the godlike powers of Dr. Manhattan! Now armed with infinite knowledge – and the powers of a god – Wally West can see the past, present and future of the DC Universe all at once.

Bu ifade, Wally West’in yalnızca Mobius Chair’in geleneksel güçlerini değil, aynı zamanda Doomsday Clock sonrasında ortadan kaybolan Dr. Manhattan’ın da güçlerini aldığını gösteriyor.

Bütün bunlar kafa karıştırıcı olabilir, ama DC Comics için biraz nadir bir durum olsa da, şu anda bütün bu kurguların nereye bağlanacağını az çok görebiliyoruz. Wally West’in DC Evreni’nin geleceğinde oynayacağı rol, büyük ölçüde DC’nin bir sonraki büyük hikayesine, Death Metal‘e bağlanacak. Death Metal hikayesinden sonraki dönemde de, hem DC Evreni’nin devamlılığında, hem de Wally West’in bu devamlılık içindeki konumunda bir netleşme olacağını tahmin edebiliriz.

Tabi hem bu süreçte, hem de ileriki hikayelerde şöyle bir durum da var. Yukarıda gördüğünüz panel bir gerçekliği yansıtsa — yani Wally West ilerleyen süreçte DC çizgi romanlarında ciddi bir rol oynasa — bile, bu kozmik rol onu Wally West’ten başka birisi haline getirecek.

Marvel’da Nick Fury’nin durumu ile DC’de Wally West’in durumu arasındaki ortak noktalardan bir tanesi, bu kozmik güçlerin karakterlerin kişiliği üzerinde ciddi etkilere sahip olması. Sözgelimi, burada oturup Nick Fury’nin The Unseen olarak karşımıza çıktığı tüm çizgi romanların bir listesini yapmanın çok bir anlamı yok, zira asıl önemli nokta bu karakterin artık bizim bildiğimiz Nick Fury olmamasında yatıyor.

Aynı şekilde, Mobius Chair’e oturarak evrendeki tüm bilgilere sahip olan, Dr. Manhattan’ın güçlerine erişen Wally West’in de, gerçek anlamda Wally West olarak kalmasını beklemek çok doğru değil.

Wally, ilerleyen süreçte DC Comics çizgi romanlarında önemli bir rol oynayacak olsa bile, bunu artık sadece prestijli bir konuma getirilerek emekliye ayrılmış, kendisini Wally West yapan özellikleri büyük ölçüde kaybetmiş bir karakter olarak yapacak.

Ben kişisel olarak, Wally’nin Death Metal’de bir nebze rol oynamasını, ama bu sürecin sonunda, ya kendini feda edip evrenden ayrılmasını, ya da Nick Fury’nin Marvel’daki rolü gibi sembolik, ama pek sık kullanılmayan bir rolde bulunmasını bekliyorum.

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

DC Evreni'ni Yakından Takip Edenlere

Flash Forward, Rebirth sürecinde sıkıntılı bir dönem geçiren Wally West'in kaderi ile ilgili bir çizgi roman - bunun ötesinde çok fazla bir şey yok.

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Heroes in Crisis'ten sonra Wally West'e ne olduğunu merak ediyorsanız

Bu süreçte Wally'nin karakter gelişiminden hoşlandıysanız

Kozmik, paralel evrenlerle alakalı, büyük çaplı süper kahraman hikayelerinden hoşlanıyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Başta Heroes in Crisis olmak üzere, 2015 sonrası DC Evreni'nin büyük hikayelerini takip etmediyseniz - bu seride ucu açık kalacak pek çok nokta var.

Spesifik olarak bir karakterin gidişatıyla ilgilenmiyor, genel olarak keyifli ve kendi içinde mantıklı bir "hikaye" arıyorsanız

[/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!