Marvel Comics Yazıları

X-Men: Schism’e Son Bir Bakış

X-Men_Schism_Vol_1_5

Yoğunluk nedeniyle bu seriyi istediğim kadar hızlı okuyup teker teker her sayı için düşüncelerimi yazamadım, ama yine de artık bittiğine göre bir yazıyla tüm seriyi incelemek istiyorum.

Seriyi henüz okumamış, ya da bitirmemiş olanların okumasını tavisye etmiyorum, çünkü genel olarak beş sayının tamamıyla ilgili görüşlerim olacak yazıda, okuma keyfinizden bir şeyler kaçırmayayım.

Schism’in beşinci sayısını bitirdiğimde, sanki bir seriyi bitirmiş gibi değil de, bir serinin başlangıcını okurmuş gibi bir hisse kapıldım. Çünkü şöyle bir dönüp beş sayıya baktığımda, o kadar az şey olmuş, o kadar az olay yaşanmış gibi geldi ki, sanki Wolverine and X-Men’in birinci sayısını okuyormuşum da, başlamadan önce “Previously…” bölümüne göz atıyormuşum gibi geldi.

 

Marvel (artık her seriye yaptığı gibi) bu seriyi de o kadar pohpohladı ki, sanki bu seride çok dramatik, çok büyük olaylar yaşayacakmışız, unutulmaz sahneler görecekmişiz gibi bir beklenti oldu. Ama, dediğim gibi, akılda kalan sahne sayısı oldukça az.

Seri başlamadan, hatta başladıktan iki sayı sonra, hep bir noktada ısrar ediyordum: Evet, Cyclops’a alternatif bir mutant lideri, hatta haydi biraz kendimizi ve çizgi romanları fazla ciddiye alalım, alternatif bir mutant ideolojisi enteresan bir fikre benziyor, ama bu lider Wolverine olmamalı. Seri bitti, olanlar oldu, Wolverine kendisinin yanında gelmeyi kabul eden bir grup X-Men üyesi ile birlikte Xavier’ın okuluna geri döndü.

 

Serinin yazarları, başından beri Wolverine ve Cyclops’un, kendilerinden beklenmeyen hareketlerde bulunup, kendilerinden beklenmeyen seçimler yapacaklarını söyleyip duruyorlardı. Çeşitli internet sitelerinde de, Wolverine ve Cyclops’un, bir anlamda, birbirleri ile özdeşleşmiş karakter özelliklerini kullanacakları (Cyclops’un kazanmak için çocukları kullanması vs. Wolverine’in ilk tercih olarak Westchester’a dönmesi, gibi) yazılıp çiziliyordu. O yüzden, aslında çizgi romanları okurken, bunları bekliyordum ve aslında olanlara fazla şaşırmadım.

Fakat, Wolverine kendisini takip edenlerle birlikte New York’a ulaştığında bu durumu yadırgamadım desem yalan olur. Neden yadırgadım? Çünkü aslında, her ne kadar kendisinden beklemediğim hareketleri göreceğimi bilsem de, aslında yazarların benim Wolverine’den bekleyeceğim hareket spekülasyonu yanlıştı.

 

Biliyorum, çok saçma oldu, tekrar yazıyorum: Yazar ekibi, benim Wolverine’in amacına ulaşmak için çocuklarla savaşmaya karar vereceğine inandığımı sanıyordu. Yazar ekibi, benim Wolverine’in ne olursa olsun sert ve badass yolu seçmesini beklediğime inanıyordu. Ama gerçek şu ki, benim kafamdaki Wolverine imajı, bunlarla pek alakalı bir imaj değil.

 

Schism gibi bir olayda, benim ondan beklentim şu olurdu: Wolverine kimseden emir falan almadan önüne çıkanı kessin, biçsin, çizgi roman deyişiyle, “en iyi yaptığı işi” yapsın, ve savaş kazanıldığında çıkıp bira – puro içmeye gitsin.

Wolverine karakterinin geliştirilmesine, ona ayrı bir boyut kazandırılmasına karşı değilim. Ama Schism bunun için çok kısa bir seriydi. Birinci ve ikinci sayılarda Wolverine ve Cyclops “canım, cicim, dostum kardeşim” modundayken, üçüncü sayıdan itibaren bir anda birbirlerine girdiler. Bu ilk iki sayıda Cyclops ve Wolverine arasındaki saygı – yoldaşlık ilişkisinin yazarların ayrılığı dramatikleştirmek için yaptığı ne kadar basit bir hikaye anlatma tekniği olduğundan bahsetmeden geçiyorum.

Asıl soru şu: Wolverine ne ara Cyclops’la bu kadar ciddi bir fikir ayrılığına düştü? Wolverine neden o çocukları savaşmak için kullanmayan bir adam tribine girdi? Tekrar ediyorum, Wolverine karakterine yeni bir boyut eklenmesine karşı değilim, fakat karakterin bir Sentinel (tamam, öyle bildiğimiz Sentinel’lerden değil, ama yine de) ile savaşmak için Cyclops’la birbirine girmesini değil de, gerçek anlamda fikir ayrılığına düşmesini, belki o meşhur bar sahnelerinden birinde olanları kafasında irdelemesini,okurun, Wolverine’in yaptıklarını neden yaptığını gerçekten anlayabilmesini isterdim.

Kısacası, Schism çok kısa süren bir seri olup bitti. Anladığım kadarıyla, yazarların uzun vadeli planı, önemli olayları bu event’te değil, bu event’ten sonra olacaklarda kullanmak. Schism de, bu olaylara hızla başlayabilmek için yapılmış, belki de, biraz aceleye getirillmiş, vasat, hatta belki vasatın biraz daha altında bir crossover oldu.