Marvel Comics İncelemeleri

Winter Soldier # 4

Fear Itself’deki ölüm sahnesinden sonra aslında ölmediği, daha gizli işlerde kullanılmak üzere ölmüş gibi gösterildiği ortaya çıkan Bucky Barnes’ın maceralarını takip ettiğimiz “süper ajan” serisi Winter Soldier, dördüncü sayısıyla kalitesinden ve hızından hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor.

Latveria’nın eski yöneticisi Lucia von Bardas’ın Doctor Doom’u alt etme çabaları, geçtiğimiz sayıda serimizin iki ana karakteri Black Widow ve Bucky’yi, Dr. Doom’la enteresan bir ittifak içine sokmak zorunda bırakmıştı. Üstelik, von Bardas tarafından çalınan ve kendisinin gerçek Dr. Doom olduğuna inanan bir Doombot da, planın bir sonraki aşaması için New York’taki Birleşmiş Milletler binasına gelmişti.

 

 

Her ne kadar geçtiğimiz sayının sonunda Doombot’un Birleşmiş Milletler binası önüne gelmesiyle heyecanlanmış olsak da, bu seride tam bir karizma abidesi olarak resmedilen Dr. Doom bu olaydan neredeyse hiç etkilenmiyor – hatta Lucia von Bardas’ın hiçbir zaman kendisine fazla ışık vermediğini söyleyerek planını küçümsüyor.

Daha sonra da, lafının arkasında durarak Bucky’yi de alarak Birleşmiş Milletler binasına gidip Doombot’u ile yüzleşmeye hazırlanıyor. Bu süreçte Doom’a yardım edecek bir süper ajandan çok Doom’a ayak bağı olan bir çocuk izlenimi yaratan Bucky, iki Doom birbirine girerken hem binadaki asayişi korumaya çalışıyor, hem de daha önceki sayılarda karşımıza çıkmış olan eski Rus ajanlarından biriyle, Arkady ile mücadele ediyor.

Dr. Doom kendi Doombot’unu kısa sürede haşat ederken, Bucky bu kadar şanslı olamıyor, çünkü Arkady, Bucky’nin ilk hatasını değerlendirerek onu yere sermeyi başarıyor. Fakat, bu kargaşa sırasında Bucky’nin silahını aldığı ve Bucky’yi Bucky’nin silahıyla öldürmeye kalktığı için, geri tepen silahla kendisi mort oluyor : Meğer Bucky’nin silahı, sadece kullanıcı tarafından kullanılabilen süper teknolojik bir cihazmış!

Bu noktada, tam Doom ve Bucky işi bitirdi, olayları kontrol altına aldı derken, ölmekte olan Arkady’nin bu savaşın hiçbir önemi olmadığını, çünkü Lucia von Bardas’ın zaten hem uyandırdığı Rus ajanlarından, hem de Dr. Doom’un Doombot’undan istediği bilgiyi aldığını söylüyor. Gerçekten de, sonraki sayfalarda von Bardas’ın perspektifine döndüğümüzde, bunun doğru olduğunu anlıyoruz – von Bardas, ateşleme şifresini ele geçirmiş olduğu bir grup Latveria nükleer bombasının önüne geliyor, ve kendisi pis pis sırıtırken, dördüncü sayımız da sona eriyor.

Yorumlar

Yeni çıkan serileri daha popüler hale getirmek için doğrudan konuk kahramanlar, meşhur figürler kullanmak, Marvel’ın 1960’lardan beri yapmakta olduğu bir şey. Muhtemelen ilk hikayenin Dr. Doom üzerine kurulu olması da Winter Soldier serisinin sağlam bir başlangıç yapma isteğinden kaynaklanıyor.

Fakat, özellikle Deadpool’un ultra popüler olduğu geçtiğimiz senelerden alıştığımızın çok dışında bir “konuk oyuncu” kullanımı var – Doom sadece seride gözükmüyor, yazar Brubaker Doom’u öyle bir kurguluyor ki, okurken sadece bir konuk karakterle karşı karşıya olmadığınızı, Winter Soldier’ın da, Black Widow’un da güç seviyesinin çok üstünde olan, serinin ana karakterlerini karşısında neredeyse çaresiz bırakan muhteşem bir politik figürü okumakta olduğunuzu görüyorsunuz.

 

Serinin akışı güzel, konusu enteresan, önümüzdeki sayılarda yine makineli tüfek kullanan gorillerin gelecek olması elbette iyi bir haber, fakat şu son iki sayıda Doom – Bucky/Widow ilişkisinin ustaca kurgulanması çizgi roman aleminde daha sık görmek istediğim bir özellik. Bunu da açıkçası Brubaker’ın karakterlerini çok iyi tanıyan, belki de bunun ötesinde, kendisi de bir çizgi roman fanı olan bir yazar olmasına bağlayabiliriz.

Uzun lafın kısası, Winter Soldier Marvel’ın mainstream serileri dışında kalan enteresan eserlerinden biri, henüz okumadıysanız mutlaka bir şans verin derim.