Marvel Comics İncelemeleri

AvX Vs. # 1

Marvel’ın büyük hikayeleri, bildiğiniz gibi sadece hikayenin adını taşıyan dergilerle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda bu dergilere, olayı farklı açılardan inceleyen pek çok “yan sayı” da eşlik ediyor. Büyük event’ler sırasında, başlıca dergilerinin tamamını bu şekilde “yan sayılara” – veya İngilizce kullanımıyla “tie – in”lere çeviren Marvel, bununla birlikte çok sayıda irili ufaklı mini seri de hazırlıyor. 

Avengers vs. X-Men, bir anlamda Marvel için bir değişiklik oldu. Evet, yine tüm önemli serilerini, Avengers’ları, X-Men’leri, tie-in sayılarına çevirdiler, fakat yeni serileri abartmadılar, sadece bir “tie-in” ile sınırlı tuttular: AvX VS.

 

 

 

Tek tie-in serisiyle çalışmaları, Marvel’ın kafasında iki plan olabileceğini gösteriyordu: ya AvX Vs. hikayenin gidişatında önemli bir rol oynayacak ve hikaye temel olarak AvX ve AvX Vs. üzerinden akacaktı; ya da AvX hikayeyi geliştirirken, AvX VS. daha önemsiz konulara yoğunlaşacaktı.

İlk sayıdan çok net bir şekilde anladığımıza göre, Marvel AvX’i tamamen hikayenin akışına ayırmış, AvX Vs.’u da AvX’in sayfalarında gördüğümüz savaşları detaylandırmak için kullanmış. 

Size durumu şöyle özetleyeyim: Avengers vs. X-Men serisi ilk açıklandığında, pek çok insan bana bu hikayenin zaten daha önce benzerlerinin yapıldığını, “vs.” gibi serilerin nasıl olup da böyle büyük bir event gibi önümüze sunulabildiğini sordu. 

Tabi “yeni iPad çıkarttık, o halde ismini The New iPad koyalım” tarzı bir mentaliteyle ismi konulan “Avengers vs. X-Men”in böyle algılanması normaldi. Fakat, temel olarak önemli mesele şu ki, Avengers vs. X-Men – sadece Avengers vs. X-Men’den ibaret değil. Yani, Marvel vs. DC gibi, o bunu yendi, bu onu yendi, 4-3 bunlar kazandı gibi bir mantık yok – Avengers vs. X-Men, gerçek anlamda meşru ve ciddi bir çizgi roman crossover’ı, bir “hikaye”. 

AvX Vs. ise, tam da o bunu yendi, bu onu yendi, 4-3 bunlar kazandı mantığında hazırlanmış bir seri. Serinin hikayenin gidişatı açısından herhangi bir ciddiyeti yok, ve yaptığı şey basitçe Avengers vs. X-Men kaosunu “pause” edip, büyüteçle çeşitli savaşlara konsantre olmak. Dolayısıyla, serinin kötü yanı hikaye namına hiçbir şey sunmuyor olması, güzel yanı ise, yazarların yazdıklarının hiçbir şey ifade etmediğinin bilinciyle, bütün sayı boyunca makara yapıyor olması. 

Bu noktada dediklerimi tekrar ederek ileride gelebilecek soruları da cevaplamak istiyorum. 

1- Ortada çok benzer isimli iki tane seri var. 

2- 12 sayılık Avengers vs. X-Men’de, bu iki takımın birbirleriyle zıt düşmesini merkeze alan karışık bir hikaye anlatılıyor. 

3- Altı sayılık AvX Vs. veya, Avengers vs. X-Men VS. serisi ise, bunun bir “tie-in”i ve ana seride kendine fazla yer bulamayan savaşları detaylandırmaya yarıyor. 

4- Ana hikaye “Avengers vs. X-Men”, “AvX Vs. ise fazla ciddiye alınmaması gereken, eğlencelik bir “Kim kimi döver?” serisi. 

İlk sayının içeriğine dönecek olursak, burada olanları aktarmaya başlamadan önce, sosyal medyada çektiği tepkileri kısaca açıklayarak başlamak istiyorum. Görebildiğim kadarıyla, bu sayının iki savaşı “Magneto vs. Iron Man” ile “The Thing vs. Namor” karşılaşmalarının sonucu, kimseyi tam olarak tatmin etmemiş. Bana kalırsa, savaşladan birinin sonucu gerçekten de saçmaydı. Diğerinde ise, aslında gelen tepkilerin gösterdiği kadar ciddi bir durum yoktu. 

İlk sayımızın ilk savaşı, Iron Man ile Magneto’yu karşı karşıya getiriyor. Kendisini Magneto’nun manyetik güçlerine karşı olabildiğince korumuş olarak savaş alanına gelen Iron Man, Magneto’yu savaş sırasında durdurmayı başarıyor, ve en sonunda, Magneto’nun Phoenix Force’un uzayda yaptıklarını bir an için hissetmesiyle dikkatinin dağılması ve savaşmayı bırakmasıyla, bir yumrukla onu yere seriyor. Kısacası, bütün savaş süresince ortada gidip gelen karşılaşmayı, Magneto’nun deyim yerindeyse ikisinin savaşının ne denli önemsiz olduğunu anlamasıyla, Iron Man kazanıyor. Magneto’nun yenildikten sonra söyledikleri de, seriye daha sonra dahil önemli bir karakter ile ipuçları verir nitelikte: 

Beni şaşırtan şey, bu savaşı Iron Man’in kazanmasına çok şaşıran, hatta bunu saçma olarak nitelendiren pek çok okuyucumuzun olmasıydı. Magneto’nun güçlerinin, Iron Man’in güçlerine ne kadar ters olduğunu; Magneto’nun hazırlıksız bir Iron Man’i isterse çatal bıçak takımı haline bile sokabileceğini herkes biliyor, burada hemfikiriz.

Zaten, bunu görmek için çizgi roman okuru olmaya falan gerek yok: “Demiri kontrol eden bir adam mı yener, yoksa Demir Adam mı?” sorusunu bir anaokulu öğrencisi bile cevaplayabilir. O yüzden, Marvel’ın bu savaşı yazmaya karar vermesi demek, bizi bir şekilde şaşırtmaya çalışacağını gösteriyordu. Ya Iron Man Magneto’yu yenecekti, ya da savaş bir şekilde olması gerekenden çok daha fazla uzayıp heyecanlı hale getirilecekti. 

Dolayısıyla, tabi ki Iron Man bir şekilde Magneto ile karşılaşma riskine hazır olarak resmedildi, ve bana kalırsa bu oldukça mantıklı bir seçim. Açıkçası, benim için savaş Magneto’nun kesin üstünlüğüyle bitse “saçma” olurdu. Dünyanın en akıllı dört beş adamından biri olan Tony Stark, Magneto tehlikesini bilmeden, buna hazırlanmadan X-Men ile savaşa mı girecekti? Tony Stark, kendisini sağa sola fırlatabileceğini bile bile Magneto’yla savaşmaya mı kalkacaktı? Tabi ki hayır. 

Senin bu konudaki tam fikrin nedir derseniz, bana kalırsa Magneto gerçekten de Iron Man’i – hazırlıklı veya hazırlıksız- yenebilmeliydi. Fakat, savaşın nasıl bittiğini düşünürseniz, yani Magneto’nun temiz bir dayak yiyerek değil, savaşmayı bırakarak yenildiğini düşünürseniz, ilk savaşta skandal denebilecek bir yan yoktu. 

En azından, ikinci savaşla karşılaştırıldığında! 

Sayının ikinci savaşında, Magneto ve Tony Stark’dan çok daha geleneksel iki karakter, çok daha ciddi geçmişleri olan iki isim karşı karşıya geliyor: Namor ve The Thing. Olay sadece bir savaştan ibaret olduğu için, fazla detaylı anlatılacak bir şey yok: Namor ve Thing’in savaşı denize taşınıyor, ve denizin dibinde Thing, iki devasa balık dişini Namor’un iki tarafına saplayarak onu etkisiz hale getirmeyi başarıyor ve durumu Avengers lehine 2-0’a taşıyor. Evet, yanlış okumadınız, Thing, Atlantis’in kralı, denizlerin imparatoru Namor’u suyun içinde yeniyor. Sonucunun saçmalığına kızacak bir olay arıyorsanız – işte bu! 

Namor’un denizin içinde yenilmesi, Magneto’nun tamamen metalden yapılmış bir gezegende çıplak bir Tony Stark’a yenilmesi, Superman’in sarı bir güneşin önünde Batman’e yenilmesi, veya Fenerbahçe’nin Şükrü Saraçoğlu’nda yenilmesi gibi bir şey. Magneto – Iron Man arasındaki mantığı görebiliyorum, ama bu mantığı anlamam mümkün değil.

Neyse, serinin –zaten çok da önemli olmayan olaylarını-  bir kenara bırakalım. AvX VS. #1’in en güzel yanlarından biri, yaratıcı ekibin pek de ciddiye alınmadıklarını bilerek, seriyi eğlenceli hale getirmeleri olmuş. Zaten dergi, kimse bu sayılardan bir şey beklemesin, sadece savaş var diye açılıyor; ve eğlenceli, yarı ciddi Fun-Fact’lerle devam ediyor. Karakter diyalogları çoğunlukla klişe fırtınası şeklinde geçse de, genel olarak sunuş güzel.

Kısacası, uzun uzun düşünüp, omuz silkerek “Eh.” denebilecek bir seri AvX VS., okumasanız da olur gibi şimdilik.