DC Comics İncelemeleri

Strange Adventures (2020) #2

Bir önceki sayının incelemesinde, Strange Adventures serisinin neden çizgi roman dünyasında ciddi anlamda heyecan yarattığını ve bu seriden bekleyebileceklerimizi kapsamlı şekilde konuşmuştuk. Tabi, ortada yeni bir serinin, yeni bir hikayenin ilk sayısı olduğu için üzerinde durulabilecek pek çok önemli konu da vardı.

Strange Adventures serisinin ikinci sayısı, bize biraz daha sakin bir çizgi roman sunuyor. Hal böyle olunca, seri ile ilgili detaylar yerine ana ilerleyişe yoğunlaşmak ve gerçek anlamda bir çizgi roman okuması / incelemesi ile sınırlı kalmak da mümkün hale geliyor.

İkinci Sayının Yapısı

İkinci sayıda, yaratıcı ekip büyük ölçüde basit bir yapı kullanmış. Tıpkı ilk sayıda olduğu gibi, Adam Strange’in Rann’da yaşadığı maceralar flashback sahneleri üzerinden bize aktarılıyor – burada değişen bir şey yok.

Ancak hikayenin ikinci boyutunda, bu sefer Adam Strange’in güncel hayatını değil, Mr. Terrific’in güncel hayatını takip ediyoruz. Hatırlarsanız, geçtiğimiz sayıdaki cinayet suçlamalarının ardından Adam Strange Batman’den bu vakayı incelemesini istemiş, ancak Batman arkadaşı Adam Strange’e karşı adil davranamayacağı için işi Mr. Terrific’e devretmişti.

Strange Adventures #2, bize Mr. Terrific’in hayatından oldukça geniş bir kesit sunuyor. Terrific odaklı sahneleri, onun bitmek bilmeyen bir “Trivia” oyunu oynar gibi bilgi soruları cevapladığı farklı sahneler ve vücudunu olabilecek en iyi kondisyonda tutmak için spor yaptığı sahneler olarak ikiye ayırmak mümkün.

Neredeyse bütün sayının ona ayrılması bize şunu gösteriyor: Öyle ya da böyle, Mr. Terrific bu serinin önemli karakterlerinden biri haline gelecek — ve eğer Adam Strange gerçekten masumsa, bunu kanıtlaması için epey uğraşması gerekecek.

Bu son kurduğum cümle de, ikinci sayının finaline bağlanıyor. Adam Strange’in flashback sahneleri ve Mr. Terrific sahneleri dışında, ikinci sayının bize açıkladığı çok büyük bir gelişme de var.

Kısa Bir Edebi Arka Plan

Hikayenin bize sunduğu üç temel unsuru listelemek kolay. Normal şartlarda biraz daha zor olması gereken, bu üç unsurun bize neden sunulduğunu anlamak olmalı. Sevindirici haber: İkinci sayı için bu da çok zor değil…

Edebiyat ve edebiyatla bağlantılı olduğunu söyleyebileceğimiz sanat dalları içinde, en önemli ögelerin başında hikaye içinde takip ettiğimiz karakterler geliyor. Bu karakterlerin okuyucuya ulaştırılma, tanıtılma şekilleri de edebiyatın en önemli konuları arasında yer alıyor.

Bir edebi eserde karakterlerin oluşturulma ve okuyucuya tanıtılma süreçlerini tanımlamak için, “karakterizasyon” kelimesini kullanıyoruz. Tabi karakterizasyon için oluşturulabilecek anlatı yöntemleri sınırsız olsa da, edebi eserlerde gördüğümüz karakter oluşturma yöntemleri genel olarak ikiye ayrılıyor. Birincisi, “direkt”, ikincisi ise “endirekt” karakterizasyon.

“Direkt Karakterizasyon”, metnin, senaryonun veya filmin (veya aklınıza gelecek herhangi başka bir sanat dalının) anlatıcısına dayanıyor. Metnin anlatıcısı, bir karakteri size tanıtırken, doğrudan onun nasıl birisi olduğunu söylüyor, bu sayede etkili bir şekilde, onun temel özelliklerini size, yani okuyucuya aktarmış oluyor.

Bir örnek vermek gerekirse, “Ahmet Bey sabırlı, ama yeri geldiğinde öfkesini kullanmaktan çekinmeyen bir adamdı.” ifadesi, direkt karakterizasyonun iyi bir örneği olarak gösterilebilir.

Bu durumda, endirekt karakterizasyon da karakter hakkında açıkça cümleler kurmadan, onun yaptıklarından karakteri hakkında sonuçlar çıkartmayı okurlara bırakarak yürütülen bir karakter inşasını ifade ediyor.

Strange Adventures #2, baştan sonra, endirekt karakterizasyon üzerine kurulmuş bir sayı.

İkinci Sayının Yapısını Okumak

Bu iki bölümde söylediklerimizi bir araya getirmek için, King – Shaner – Gerads üçlüsünün bu sayıda bize neler gösterdiğini kısaca inceleyelim.

Flashback sahnelerinde, Rann’ın bilmediği bir köşesinde, çölde mahsur kalan Adam Strange’in hayatta kalmak ve eşini kurtarmak için yaptıklarını görüyoruz. Önemli detaylar, açlık ve susuzluktan ölmemek için bu bölgede yaşayan büyük bir canlıyı tuzağa düşürüp, öldürüp, onun kanını içmesi ve daha sonra bölgenin yerel halkıyla muhattap olma şekli.

Çıkartılacak endirekt karakterizasyon sonucu? Evet – Adam Strange ilk sayıda bir “kahraman”, herkes tarafından sevilen bir “altın çocuk” olarak görülüyor, ama bu adam aslında hayatta kalmak, sevdiklerini korumak için korkunç şeyler yapmaktan da çekinmeyecek bir adam.

Bu, başlı başına serinin geri kalan kurgusunu daha ilginç hale getiren bir detay.

Mr. Terrific tarafında, Adam Strange’in davasını kabul edip etmemek konusunda tereddüt eden, bu kararı vermek için Adam Strange ile ilgili daha fazla şey öğrenmeye çalışan, onun kitabını büyük bir dikkatle okuyan bir adam portresi görüyoruz.

Ama bundan çok daha önemlisi, Mr. Terrific’in kişisel asistan robotuyla (karakteri yakından tanıyanların bileceği ifadeyle, T-Sphereleri ile) sürekli olarak devam ettirdiği bitmek bilmeyen “Trivia” oyunu. Terrific, sayı boyunca karşımıza ne zaman çıksa, ya sabanın köründe kalkıp koşan, spor yapan; ya da herhangi bir anda; fizik, kimya, matematik, tarih, felsefe veya edebiyat ile ilgili son derece kapsamlı soruları cevaplayan bir adam olarak gözüküyor.

Peki, yaratıcı ekibimizin bu sayıda Mr. Terrific’e Kierkegaard, Shakespeare, Montaigne alıntıları üzerinden sınavlar yapmasının, anormal matematik ve fizik denklemleri çözdürmesinin, Türkmenistan’ın ulusal tasarruf oranını sormasının sebebi ne?

Bütün bunlar, Mr. Terrific’in karakterini okuyucuya aktarmak için kullanılan endirekt karakterizasyon yöntemleri. Tom King, hiçbir noktada bize, “Michael Holt süper kahramanların, uzaylıların ve doğaüstü varlıkların bulunduğu DC Evreni’nde, potansiyeline ulaşmak için hiç durmadan çalışan bir adamdı…” gibi bir cümle kurmuyor.

Ancak bize gösterdikleri üzerinden, onun vücudunu en iyi duruma getirmek için büyük bir çaba gösteren, zihnini “keskin” tutmak için sürekli kendini zorlayan bir adam olduğunu anlıyoruz. Mr. Terrific’in neredeyse takıntı seviyesine varan kendini kusursuzlaştırma çabası, onu kendine verilen sorumlulukları ciddiye alan, işini mükemmel bir şekilde yapmak isteyen, amaçlarına ulaşmak için hiçbir zorluktan kaçınmayan bir adam olarak görülmesini sağlıyor.

Hatta bu durum, Adam Strange’in davasını üstlenmeyi kabul etmesine karşın, kesin bir sonuca ulaşana kadar Batman’e veya Justice League’e “rapor vermeyi” reddetmesiyle daha da büyük önem kazanıyor. Belki bir anlamda, Mr. Terrific’in gösterdiği bu çabanın yoğunluğu, onu doğaları gereği “üstün” varlıkların olduğu bir dünyada, daha insani bir karakter olarak konumlandırıyor.

Ve Büyük Sır…

Hatırlarsanız, ilk sayının en önemli unsurlarından bir tanesi, Adam Strange’in artık onunla birlikte olmayan – ve satır aralarında ima edilen mesajlardan öldüğünü anladığımız kızıydı.

Bu kadar önemli bir sırrın ve Mr. Terrific’in Adam Strange hakkında yaptığı araştırmanın büyük sonuçlarının daha ikinci sayıdan bizlerle çok paylaşılmamasını bekleyebilirdik. Yaratıcı ekip ise beklememeyi tercih ediyor, zira Mr. Terrific bu sayıda Adam Strange’in kızı ile ilişkisi hakkında çok ciddi bir sonuca ulaşıyor.

Öncelikle, geçtiğimiz sayıda ima edilen şey, yani Adam Strange’in kızının ölmüş olduğu düşüncesi, bu sayıda net bir şekilde dile getiriliyor. Hatta, Adam Strange’in yazdığı kitabı kızının hatırasına adadığı görülüyor.

Ancak Mr. Terrific, sadece kitabı okuduktan sonra, Adam Strange’in kızının ölmediği, dahası, Adam Strange’in bu konuda bilinçli olarak yalan söylediği sonucuna varıyor. “Kızının ölümü hakkında yalan söyleyen bu adam, başka ne gibi sırlar saklıyor olabilir?” gibi bir düşünce yapısı da, üçüncü sayıyı beklerken, okuyucuları oldukça heyecanlandıracak cinsten…

Özetle, Adam Strange’in ikinci sayısı hareketli ve önemli bir sayı. Serinin üçüncü önemli karakterinin tanıtıldığı Strange Adventures #2, hikayenin devamı konusunda pek çok önemli soru işareti yaratan, – biraz “işlevsel”, fakat sağlam bir çizgi roman.