Karakter Profilleri

Marvel’ın “Realm”leri

Özellikle Marvel Sinema Evreni’ndeki Thor filmleri sayesinde, artık pek çoğumuz bu karakter etrafındaki mitolojiyi de daha yakından tanıyoruz.

Thor çizgi romanlarına ilham veren Kuzey Mitolojisi’nde olduğu gibi, Marvel’da da normal yollarla seyahat edilemeyen, farklı varlık boyutlarında bulunan diyarlar – İngilizce kavramla “realm”ler bulunuyor.

Bunlar karakterin önemli bir boyutu olduğu için, Thor serileri de genellikle bu boyutları bir şekilde merkeze koyuyor. Jason Aaron’un 2010’lu yıllar boyunca devam eden Thor yazarlık süreci de buna bir istisna değil. Hatta bu sürecin doruk noktası, War of the Realms serisi diyarlar arasındaki büyük çatışmayı merkeze koyuyor.

Bu yazıyı kullanarak, Marvel’ın bu ilginç diyarları hakkında daha kapsamlı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Realm’lerin Yapısı

Bu yazıda bahsettiğimiz diyarlar veya “realm”ler, başta “bizim dünyamız” olarak tanımlayabileceğimiz Midgard ve Thor’un evi Asgard olmak üzere, Kuzey Mitolojisinden esinlenilerek yaratılmış dokuz farklı yeri ifade ediyor.

Çizgi roman okurlarının buna aşina olacağına eminim, fakat bu “diyarlardan” bahsetmeden önce Marvel çizgi romanlarında gördüğümüz gerçekliğin yapısı hakkında bir şeyler söylemek gerekiyor.

Marvel çizgi romanları oldukça karmaşık bir gerçeklik içinde yer alıyor. Bunun içinde paralel evrenler, farkı boyutlar, “alt-gerçeklikler”, farklı zamanlar ve buna benzer pek çok unsur var.

Yıllar boyunca yazılıp – çizilen onlarca çizgi romanda, bunların doğası da farklı şekillerde açıklandığı için, bütün bu gerçeklikler arasındaki hiyerarşi ve ilişkinin ne olduğunu net bir şekilde ifade edebilmek pek mümkün değil.

Örneğin, Marvel Sinema Evreni’nde, Asgard, Midgard ve Svartalfheim gibi yerler birbirlerinden fiziksel olarak çok uzak olan, fakat Yggdrasil isimli kozmik yapı vasıtasıyla birbirlerine bağlanan gezegenler olarak resmediliyor.

Çizgi romanlarda ise bunlar genellikle galaksinin farklı köşelerindeki gezegenler olarak değil, farklı varlık düzlemleri olarak değerlendiriliyor. Genellikle fiziksel olarak seyahat ederek bu diyarların birinden diğerine geçemiyorsunuz, fakat çeşitli doğaüstü vasıtalarla – örneğin Heimdall’ın koruduğu Bifrost ile – bunlar arasında gidip gelmek mümkün olabiliyor. Bazı haritalarda – bu farklı varlık düzlemlerinden bazılarının aynı fiziksel yapı üzerinde bulunduğu da resmedilebiliyor.

Peki – paralel evrenler, farklı boyutlar ve benzeri unsurlar ile bu diyarların arasındaki hiyerarşi nasıl? Bu soruyu cevaplamak çok kolay değil.

Bu, süper kahraman çizgi romanlarında sık sık karşımıza çıkan, yüzde yüz mantıklı bir açıklaması olmadan kabul edilmesi gereken bir yapı aslında.

Realm’ler

Bu kadar ön açıklama yeterli. Bunları aradan çıkarttıktan sonra, Marvel çizgi romanlarında karşımıza çıkan diyarlara göz atmaya başlayabiliriz.

2010’lu yıllara kadar, tıpkı Kuzey Mitolojisi’nde olduğu gibi, Marvel çizgi romanlarında da dokuz farklı “realm” yer alıyordu. Jason Aaron’un Thor yazarlığı döneminde, bunlara bir onuncusu eklendi – bu konuda daha detaylı bilgi onuncu madde altında yer alıyor.

Listeye geçmeden, yazıda göreceğiniz bilgilerin Nors Mitolojisi, Marvel Sinema Evreni veya başka bir kaynakla ilgili olmadığını, bu olguların Marvel çizgi romanlarında kullanılışı ile alakalı olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Ayrıca – bu yazı Jason Aaron’un Thor’u – Okuma Rehberi kapsamında yazıldığı için, pek çok diyarı bu bakış açısıyla değerlendiriyorum.

1 – Midgard

Bu on diyar içinde açıklaması en kolayı Midgard. Midgard, Nors Mitolojisinde dünyaya verilen isim ve Marvel çizgi romanlarında da aynı kullanım devam ediyor. Thor’un koruyuculuğunu üstlendiği Midgard, dokuz diyardan bir tanesi.

2 – Asgard

Çizgi romanların bakış açısından on diyarın en meşhuru ve en önemlisi. Nors mitolojisinin tanrıları burada yaşıyor. Odin, Thor, Balder gibi karakterlerin geldiği Asgard; ölen onurlu savaşçıların gittiği Valhalla gibi alt-diyarlara da ev sahipliği yapıyor. Jason Aaron’un serisinde Valhalla’nın durumu hakkında daha detaylı bilgi almak için, Niffleheim bölümüne de göz atabilirsiniz.

2010’lu yılların Thor serilerine geldiğimizde, Asgard’ı ve Thor çizgi romanlarının geçtiği diyarı tanımlamak ne yazık ki bu kadar basit değil.

2000’lerin başındaki Ragnarok hikayesinden sonra, Thor’un evi Asgard yok oluyor. Bundan sonra Thor, Asgard’ın en önemli merkezini dünyaya getiriyor ve Asgard Amerika’nın Oklahoma eyaleti üzerinde varlığını sürdürmeye başlıyor.

Asgard – Oklahoma’nın üzerinde

Siege hikayesi sırasında bu şehrin yok olmasının ardından, Tony Stark’ın da yardımıyla büyü ve teknolojinin ortaklığıyla “Asgardia” isimli yeni bir yer yaratılıyor ve Asgard tanrıları burada yaşamaya başlıyor. Jason Aaron’un yazarlık dönemi başladığında, Asgard’ın durumu aşağı yukarı bu şekilde.

Asgardia önce dünyadaki konumunu korusa da, Jason Aaron’un yazarlık döneminin ilk yıllarında burayı terk ediyor ve uzayda yer almaya başlıyor.

Bir tarafta bunlar olurken, diğer tarafta Odin orijinal Asgard’ı geri getiriyor ve Fear Itself serisinin olayları sırasında kendisini yaşanmaz halde olan bu diyarda sürgüne mahkum ediyor.

Asgard ile ilgili bilgilerin geri kalanı War of the Realms ve buna bağlı Thor serileri hakkında ciddi spoiler içeriyor!

War of the Realms hikayesine giden yolda, Asgardia da yok oluyor. Bu sürecin ardından, Asgard tanrıları yeniden orijinal evlerine dönüp, burayı tekrar yaşanabilir bir hale getirmeye çalışıyor.

3 – Vanaheim

Vanaheim, bu diyarlar içinde biraz daha arka planda kalanlardan bir tanesi.

Vanaheim’da yaşayan ırk “Vanir” olarak bilinen eski, tanrısal bir ırk. Vanir ırkı, daha sonra Asgard’da yaşayan Aesir ırkıyla birlikte Asgardlıların ortaya çıkmasını sağlıyor. Ancak burası, biraz daha “dönemi geçmiş”, artık harabelerle, terk edilmiş şehirlerle dolu bir yer olarak resmediliyor.

Odin’in karısı Freyja ve Bifrost’un koruyucusu Heimdall’ın kökleri de buraya dayanıyor.

4 – Svartalfheim

Yine tanınan diyarlardan bir tanesi Svartalfheim. Svartalfheim’ın adı burada yaşayan “Kara Elf”lerden geliyor; Svart “siyah”, “alf” veya farklı yazılışıyla “alph” ise “elf” demek.

Svartalfheim’ın en çok tanınan yerlisi sanıyorum Thor: The Dark World filminin kötü karakteri olarak da karşımıza çıkan Malekith.

Jason Aaron’un serisinde de Svartalfheim ve Malekith önemli rol oynuyor. Aaron’un yazarlık döneminin başlangıcında serbest kalan Malekith, ilerleyen noktalarda yeniden Svartalfheim’in kralı oluyor ve diğer tüm diyarları ele geçirme çabasıyla War of the Realms’in de ana kötü karakteri haline geliyor.

5 – Alfheim

İskandinav dillerinin zor boyutlarına hakim olmadan bile anlayabildiğimiz gibi, Alfheim “kara” olmayan elflerin diyarı.

Daha karanlık bir diyar olan Svartalfheim’in aksine, Alfheim büyük ölçüde canlı, renkli ve mutlu bir yer olarak resmediliyor. Jason Aaron’un Thor yazarlığında buradan tanıdığımız önemli karakterlerin başında elflerin kraliçesi Aelsa Featherwine ve Sir Ivory Honeshot gibi karakterler var.

Aelsa Featherwinde, serilerin ilerleyen noktalarında zorla Malekith ile evlendiriliyor.

6 – Jotunheim

Jotunheim, Asgardlıların belki de en büyük düşmanları olan buz devlerinin, “Frost Giants”ın evi. Buradaki en önemli karakterler olarak Frost Giants’ın lideri Laufey ve – Asgard’da büyümesine karşın – aslında onun oğlu olan Loki gösterilebilir.

Jason Aaron’un yazarlığı döneminde, War of the Realms’e giden süreçte Laufey yeniden hayata döndürülüyor ve bu savaşa katılıyor.

7 – Niffleheim

Jotunheim ve Svartalfheim ikilisi de genellikle “kötü” diyarlar olarak gösterilse de, Niffleheim ve Muspelheim bunlardan da rahatsız edici iki yer olarak dikkat çekiyor. Ölülerin diyarı olarak tanımlayabileceğimiz Niffleheim, tamamen buzdan oluşan, pek bir hayatın yer almadığı olumsuz bir realm.

Niffleheim, aynı zamanda Hel isimli bir bölgeyi de içinde barındırıyor. Niffleheim genellikle onursuz bir şekilde ölenlerin gittiği yer olarak tanımlanırken, Hel daha “nötr” ölümler yaşamış kişilerin adresi oluyor.

Jason Aaron’un Thor yazarlık sürecinde, Valhalla da Niffleheim içinde yer alan, ancak konumu sadece Odin tarafından bilinen bir alt diyar olarak kurgulanıyor.

Niffleheim’ın tanıdık karakterlerinin başında ise, Hela geliyor.

8 – Muspelheim

Yine korkunç bir diyar olan Muspelheim, tamamen buzdan oluşan Niffleheim’ın tam zıttı olarak tanımlanabilir. Tamamen ateşten oluşan Muspelheim, çizgi romanlarda genellikle Thor’un düşmanı Surtur ile özdeşleştiriliyor.

Jason Aaron’un yazarlık döneminde, Surtur’un kızı Sindr tarafından yönetiliyor.

9 – Nidavellir

Geleneksel “dokuz realm” listemizin tek eksik halkası da Nidavellir. Cücelerin yaşadığı bu diyar – başta Thor’un çekici Mjolnir olmak üzere – pek çok güçlü, mistik silahın üretildiği bir yer olarak biliniyor.

10 – Heven

Bildiğiniz gibi, İskandinav mitolojisinde dünyanın da dahil olduğu dokuz diyar var. Marvel çizgi romanlarında da, çok uzun süre, bu yapı korunuyor ve yukarıda listelediğimiz bu “diyarlar” Nine Realms olarak biliniyor.

Jason Aaron’un Thor yazarlık döneminin en önemli gelişmelerinden bir tanesi, bu yapıya onuncu bir diyarın, “Heven”in eklenmesi.

Heven biraz ironik bir diyar – ismi “cennet” gibi bir anlam çağrıştırsa, hatta burada yaşayan ırkın adı “Angels” – yani melekler olsa da, Heven aslında daha çok kötü niyetli, şiddet yanlısı bir ırka ev sahipliği yapıyor.

Peki – nereden çıkıyor bu Heven? Burada da diğerlerinde olduğu gibi kısa bir açıklamanın yeterli olmasını isterdim, ama bu konuda lafı biraz uzatmak zorundayım.

Angela’nın Marvel Evreni’ne Dahil Edilmesi

Heven diye bir diyarın yaratılması, aslında bir Image Comics karakteri olan Angela ile alakalı. Meşhur Spawn serisinin ilk sayılarında Neil Gaiman – Todd McFarlane ortaklığında yaratılan Angela, daha sonra bu serinin önemli karakterlerinden biri haline geliyor, hatta kendi serileri de yayımlanıyor.

Ancak bütün bu süreçte, Neil Gaiman ve Todd McFarlane arasında karakterin hakları konusunda tartışmalar başlıyor. Neil Gaiman bu karakterin haklarının kendisinde olduğunu iddia ederken, Todd McFarlane Gaiman’ın bu karakteri Image Comics için yarattığını ve dolayısıyla karakteri istedikleri gibi kullanabileceklerini söylüyor.

Uzun bir mahkeme sürecinin sonunda, Angela’nın haklarını Neil Gaiman kazanıyor – ve bu karakterle fazla bir şey yapmak istemediğinden olacak – kazandığı gibi karakteri Marvel’a satıyor. Yani tuhaf bir olaylar zinciri sonucunda, Spawn çizgi romanlarında yaratılmış, burada popülarite kazanmış Angela, Marvel Evreni’ne dahil ediliyor.

Marvel, kendi geçmişleriyle hiçbir alakası olmayan bu karakteri, uzay – zaman devamlılığının kırıldığı Age of Ultron serisiyle kullanmaya başlıyor. Ve bundan yaklaşık bir sene sonra, Original Sin kapsamındaki Thor & Loki: The Tenth Realm serisiyle, Angela’nın Heven isimli “onuncu diyardan” geldiği anlaşılıyor.

Onuncu diyarın hikayesi şu şekilde: Zamanında, bu yapı içinde on diyar bulunurken, Heven ve Asgard arasında bir savaş çıkmış. Bu savaşı kazanan Odin, yaptıklarından dolayı Heven’ı diğer tüm diyarlardan kopartmış ve varlığının unutulmasını sağlamış.

Tenth Realm hikayesi ile birlikte, bu diyar da bir anlamda “geri dönmüş” oluyor. Tabi hikayenin gidişatı içinde, yaşadıkları savaştan önce Odin ve Heven’ın kraliçesi arasında bir ilişki olduğu, Angela’nın da bu ilişkiden doğan çocuk olduğu ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle, Jason Aaron’un yazarlık süreci yalnızca Angela’yı Asgard mitolojisi içine dahil etmekle kalmıyor, onu aynı zamanda Thor’un kardeşi yapıyor.

Birkaç Ufak Ek

2010’lu yılların sonunda, Marvel’ın “diyarlarındaki” durum aşağı yukarı bu şekilde. Ancak son dönemin Thor çizgi romanlarında karşımıza çıkan bazı enteresan unsurlar da yok değil.

Congress of Worlds

Bahsettiğimiz dokuz diyarın hikayeleri ve kaderleri çoğu zaman birlikte ilerlediği için, modern dönem hikayelerinde bunların bir “konseyi” de bulunuyor. Her diyardan bir veya birkaç temsilcinin katıldığı bu kongre, önemli kararların herkesin eşit katılımıyla alınmasını sağlıyor.

Congress of Worlds’ün yaratılışı aslında Jason Aaron’un yazarlık döneminden öncesine, Matt Fraction’un Thor yazarlığına dayanıyor, ama bu meclis 2010’lu yılların Thor hikayeleri boyunca sık sık gündeme geliyor.

Dark Council

Jason Aaron döneminde yaşanan önemli bir gelişme, Congress of Worlds’e “karanlık” bir alternatif olarak Dark Council’in ortaya çıkması. İyi bir organizasyonun “tersinin” ortaya çıkması çizgi romanlarda sık sık gördüğümüz bir özellik – dolayısıyla Congress of Worlds diyarları korumak, barış sağlamak için kararlar alırken, Malekith’in önderliğindeki Dark Council de zıt amaçla, buraları mümkün olduğunca karıştırma amacıyla hareket ediyor.

The League of Realms

Bunların yanı sıra, yine Jason Aaron döneminde, farklı diyarlardan gelen karakterlerin özellikle Malekith’e karşı mücadele etmek için bir araya geldiği yeni bir ekip kuruluyor. The League of Realms adı verilen bu takım, genellikle çok ön plana çıkmasa da, War of the Realms’e giden süreçte ve War of the Realms sırasında çeşitli olaylarda rol oynuyor.

Marvel’ın diyarları ile ilgili bilmeniz gerekenler aşağı yukarı bunlardan ibaret – bu özel dosyanın geri kalanı için Jason Aaron Thor – Okuma Rehberi isimli özel dosyamıza bakmayı unutmayın!