Marvel Comics İncelemeleri

Age of Ultron #10 (ve Genel AU Yorumları)

İlk incelemesini 6 Mart tarihinde siteye eklediğim Age of Ultron hikayesi, yaklaşık üç buçuk ay sonra çıkan onuncu sayıyla sona erdi. Brian Michael Bendis’in, “Sonunda olacakları asla tahmin edemeyeceksiniz!” gazı ve bitmek bilmeyen “Marvel Evreni sıfırlanacak” geyiği nedeniyle, çeşitli internet sitelerinde “Acaba Marvel’ın gerçekten köklü değişiklikler yapacağı seri bu mu olacak?” şeklinde sorular sorulmasına yol açan AU serisi, açıkçası çok da şaşırtıcı olmayan bir sonla bitti.

Fakat, önceki sayıları okumuş olanların bekleyebileceği bu son, Marvel Evreni için gerçekten de ciddi sonuçlara yol açtı. Bendis’in iddia ettiği anlamıyla, Age of Ultron’un “sonunun” tahmin edilemez ve çok önemli bir “son” olduğu meselesi tartışmaya açık olsa da, Marvel Evreni’nin yapısında gerçekten ciddi değişikliklerin kapısı açıldı.

Dilerseniz, önce bu sonun ne olduğuna kısaca göz atalım, daha sonra da bu on sayılık seriyi genel olarak yorumlayalım.

Olanlara “kısaca göz atalım” diyorum, çünkü bu sayıda – Bendis’in iddia ettiği gibi – öyle şok edici, şaşırtıcı, hiç beklenmeyen bir son falan yok – her şey, bir önceki sayıda kahramanlarımızın sonuçlanmasını umduğu şekilde sona eriyor.

Age of Ultron hikayesine bir prolog olarak hazırlanan, fakat bu hikaye geciktikçe unutulan Avengers 12.1 sayısının olayları, bu sayının da merkezine koyulmuş. Avengers 12.1’de Spider-Woman’ı Intelligencia’nın elinden kurtarmaya çalışan ve bu sırada Ultron’un yeniden Dünya’ya dönüşüne şahit olan Avengers takımı, bu sayıda aynı olayı bir kez daha yaşıyor.

Ama tabi, Wolverine ve Sue Storm’un zaman yolculukları etkilerini tam bu sırada gösteriyor ve  Ultron’un “durdurulma kodunu” bir video ile “geçmişteki kendisinden” öğrenen Hank Pym, Tony Stark’la iletişime geçerek, ona Ultron’u alt edebileceğini söylüyor. Bunun ardından, Avengers Ultron’la bir oyalama savaşına girerken, Hank Pym gerekli kodu Ultron’un sistemine yüklüyor, ve kendi yarattığı bu dahi robotu da kandırmayı başararak, onu saf dışı bırakıyor.

Böylece, Ultron Çağı da, Wolverine ve Sue Storm’un planladıkları gibi, başlayamadan sona eriyor.

Bunun ardından, bu iki karakterimizi, yeniden Nick Fury’nin uçan arabası içinde, New York’a gelirken görüyoruz. Şehirlerinin olması gerektiği gibi olduğunu görünce mutluluktan Wolverine’e sarılan Sue Storm, hemen çocuklarının yanına gitmek için Logan’ın yanından ayrılıyor ve Logan tam “Bir milenyum boyunca uyuyacağım” şeklinde bir cümle kurarken, serinin o “şok edici” sonu da bizleri karşılıyor.

Bir önceki sayıda, Iron Man’den “zaman yolculuklarıyla her şeyi düzeltemeyeceğini, bunun uzay-zaman devamlılığına zarar vereceği” yönünde bir şeyler duyan, fakat bunları pek kaale almayan Wolverine’in (ve tabi Sue Storm’un) gerçekten de Marvel Evreni’nin, hatta Marvel Multiverse’ünün yapısına zarar verdiklerini anlıyoruz. Wolverine dahil, çeşitli kahramanlar, kendilerinin farklı versiyonlarını gördükleri bir anlık şok yaşarken; daha sonra olayı incelemeye alan Tony Stark, Beast ve Hank Pym, “multi-evrensel bir kaosun” eşiğinde olduğumuzu, tüm evrenin, tüm boyutların etkilendiğini söylüyor, ve olabilecek korkunç olayları tartışıyor.

Serinin sonunda da, bu bağlamda bize çeşitli ipuçları veren bir epiloglar silsilesiyle karşılaşıyoruz.

Ultimate Evreninde Spider-Man (Miles Morales) bir anda Galactus’la karşı karşıya geliyor – ki bu aslında imkansız bir durum, zira Ultimate Evreni’nde Galactus diye biri yok, Gah Lak Tus adlı robotumsu bir varlık var. Marvel Evreni’nde, Ay’a yakın bir yerlerde, Marvel’ın haklarını ele geçirdiği Angela beliriyor ve kendi isteği olmadan buraya getirilmesinden sorumlu olanların peşine düşeceğini söylüyor.

Bu ikisinin arasında yer alan üçüncü bir epilogda ise, Hank Pym, AI teknolojisinin insanlara yardım etmesi gerektiğini, nerede hata yaptığını bir türlü anlayamadığını söylerken, bir anda duraksıyor, ve nerede hata yaptığını anlıyor – ki bu da önümüzdeki günlerde çıkacak Age of Ultron 10AI sayısında, yeni bir Ultron’un habercisi olabilir.

 Age of Ultron – Yorumlar

Öncelikle, muhtemelen herkesin aklında olan ilk meseleyle başlayayım. Age of Ultron serisi, adına rağmen, Ultron konusunda hiçbir şey görmediğimiz bir seriydi. Bu son sayıdaki Ultron sahneleri de, karakterin hem aynı şekilde Avengers 12.1’de gözükmesi, hem de bu seride neredeyse hiçbir şekilde konuya dahil olamaması nedeniyle, pek ikna edici bir “kötü karakter” portresi çizmedi.

Kısacası, ironik bir şekilde Age of Ultron, bir Ultron hikayesi değildi.

Bunu elbette yazarları eleştirmek için söylemek çok zor, zira onlar da muhtemelen hiçbir zaman bir Ultron hikayesi yazmaya çalışmıyorlardı – amaç, Marvel Evreni’nde kökten bir değişiklik yapmaktı ve Ultron sadece bahane olarak kullanıldı.

 Peki, şu büyük son, kimsenin tahmin edemeyeceği final neydi?

Birincisi, öyle insanların beklediği gibi bir reboot falan olmadı. Bunu Age of Ultron Marvel’ı Sıfırlayacak Mı? Podcast’inde de söylemiştim, bence Marvel’ın sıfırlanmayacağı gayet aşikardı. Ama aynı şekilde, Bendis’in dediği gibi, öyle inanılması zor, hiç beklenmeyen bir son da olmadı. Çünkü Age of Ultron baştaki post-apokaliptik görüntüsüne rağmen, aslında bir son hikayesi değildi.

Age of Ultron, eğer iyi kullanılırsa, Marvel için yeni bir başlangıç olacak. Uzay zaman devamlılığının kırılması ile birlikte, Marvel Evreni eskisinden çok daha kaotik, çok daha anlaşılmaz olayların yaşandığı, bugüne kadar birbirlerinden tamamen ayrı olan paralel evrenlerin, Ultimate Marvel Epilog’unda gördüğümüz gibi, birbirleriyle durduk yere çakışabileceği bir gerçekliğe dönüşme potansiyeli taşıyacak – ve bu da, elbette, Marvel Comics şirketi için, pek çok büyük hikayenin kapısını açacak. Bunu çeşit çeşit saçmalık için kullanmak da Marvel’ın elinde, daha epik, daha karışık, daha kompleks hikayeler için kullanmak da.

Marvel’ın günümüzdeki şirket politikasını düşündüğümüzde, karamsar olmamak elde değil. Halihazırda bir karakterini ayda on dergide kullanan, devasa olaylarla normal hikayeleri bir arada devam ettiren, canı sıkıldıkça Spider-Man’ı falan Ultimate Evreni’ne gönderen Marvel’da, “uzay zaman devamlılığının düzgün hali” buysa, bir de kırılmış hali nasıl olacak, Marvel saçmalık üstüne saçmalık yaratıp, bir açıklama olarak, “Eee, zaman şeysi bozuldu ya, ondan, ehe ehe” şeklinde çirkinleşecek mi, bundan korkmamak elde değil. Ufak da olsa, bir umut olarak, Jon Hickman gibi bu işler için yaratılmış yazarların kadroda olması heveslendirici, ama yine de dikkatli olmak gerekiyor.

Bu konu hakkında dedikodular da şimdiden gelmeye başlamış durumda.

Age of Ultron konusundaki pek çok tahmini doğru çıkan Multiversity Comics sitesi, şimdiden Ultimate Spider-Man’ın Mighty Avengers’a katılması ve Avengers vs. Ultimates hikayelerinin gelmesi gibi beklentiler olduğunu açıklamış durumda. Bunların doğruluğunu önümüzdeki günler gösterecek.

Biz Age of Ultron’a geri dönelim.

Marvel, Civil War’dan beri çeşitli boyutlarda “event”ler yapıp duruyor. Bunların bazıları, Civil War gibi, Secret Invasion gibi, Avengers vs. X-Men gibi, çok büyük boyutlara ulaşıp, devam ettikleri sürece Marvel’da başka bir şey olma ihtimalini bizlere tamamen unutturuyorlar. Shadowland, Chaos War, Doomwar gibi bir diğer bölümü ise, haklarında yapılan reklama rağmen, ikinci seviyede kalan, hatırlanmayacak event’ler olmaktan kurtulamıyorlar.

Age of Ultron, bana kalırsa bu ikisinin arasında kalan bir hikaye oldu. Evet, inanılmaz reklamı yapıldı, Marvel’ın yeni büyük olayı olarak görüldü, çeşitli tie-in’lere yayıldı – fakat muhtemelen çıkışı, Marvel NOW döneminin hemen başına denk geldiği için, aslında evren içinde devam eden diğer hikayelerin de pek önüne geçemedi. Dünya Ultron tarafından yok edilmişken, Cyclops’un X-Men takımı “devrimci mutantlar” rolünü aramayı sürdürdü, Hickman Avengers’da kendi kurgusuna devam etti, Uncanny Avengers kendi hikayelerinin peşinden gitti, Fantastic Four ise uzayda kayıptı. O yüzden, Age of Ultron öyle bütün evreni etkileyen, tie-in’leri hikayenin gidişatına çok katkıda bulunan bir seri olmadı.

Bir hikaye olarak, Age of Ultron iyi başlamıştı. Distopik kurgu ve çaresiz kahramanlar, Bendis tarafından başarıyla işlendi – fakat zaman yolculuğu kurgusu ve çizer değişimi nedeniyle, bir anda karşımıza yedinci sayısıyla ikinci sayısı arasında hiçbir benzerlik olmayan, ayrı hikayeler okuyormuş hissi yaratan, istikrarsız bir seri çıktı. Elbette, alıp bir bütün olarak okunduğunda ne hissettireceği tamamen ayrı bir nokta, ama bana kalırsa, sağlam başlangıcına ve umut veren devamına karşın, Age of Ultron eğer bundan beş sene sonra hatırlanırsa, iyi ve güçlü bir Marvel hikayesi olarak değil, Marvel’ın bu yeni düzenini ortaya çıkaran seri olarak hatırlanacak.

Evrenin bütünlüğünün dağılması, Marvel gibi onlarca gerçeklikten oluşan bir evrenler sistemi için iyi bir hikaye kapısı – fakat epik, kozmik hikayeler yaratma potansiyeli olduğu kadar, saçmalama potansiyeli de var. Umalım ki, Age of Ultron’un kapısını açtığı bu yeni dönem, Marvel tarafından başarıyla kullanılsın.