Marvel Comics Yazıları

Avengers X-Sanction – AvX’e Doğru…

Sayı İncelemeleri bölümümüz açıldığından beri, kendi yorumlarımı incelemelerin sonuna ekleyerek paylaşıyordum. Avengers X-Sanction serisi için bunu yapmaya çalıştığımda hem son sayının incelemesi çok uzadı, hem de konu daha önceki sayılarla alakalı olmaya başladı,  o yüzden bu seri hakkında tüm yorumlarımı şöyle bir toplarlayacağım, bunun da ötesinde, bu seride gördüğümüz olayların Avengers vs. X-Men hikayesine nasıl yansıyabileceği konusunda bazı spekülasyonlar yapacağım ayrı bir yazı yazmak istedim.
 
Öncelikle, genel olarak serinin yazımını hiç beğenmediğimi söyleyerek başlayayım. Jeph Loeb aslında çok da negatif yaklaştığım bir yazar değil, ama bu seride hiç olmamış. Bir çizgi roman serisinde (daha doğrusu, genel olarak herhangi bir yazıda) yazarın başarısını temel olarak iki açıdan değerlendirebilirsiniz. Birincisi, kurgunun kalitesidir. Konu ilginç mi, fikir orjinal mi, kurgu başarılı mı, vs. İkincisi ise, hikayenin nasıl yazıldığıdır. Yani, yazarın dili sürükleyici mi, hikayenin geneline uyuyor mu, diyaloglar etkileyici mi, vesaire.

 

 

Böyle bir seride, yani şirketin genel olarak ilgilendiği bir “crossover”da, muhtemelen yazarın birinci açıdan değerlendirilmesi pek doğru olmaz, çünkü hikaye fikri, sadece Loeb’den değil, konu ile ilgili fikir alışverişi yapan tüm yazarlardan çıkıyordur. Fakat, ikinci açıdan, Jeph Loeb Avengers X-Sanction’da on üzerinden sıfırlık bir performans göstermiş. Uzun zamandır, yazarın bu kadar bariz olarak kötü olduğu, yazı tarzının, diyalogların bu kadar overselling çabası içinde olduğu, diyalogların bu kadar çocukça gözüktüğü, yani, özetle, yazımın kötülüğünün çizgi romanı okuma keyfinin önüne geçtiği bir çizgi roman okumamıştım. Loeb’ın Marvel’da şu anki görevi aslında televizyonla alakalı. Muhtemelen televizyon işlerine o kadar alışmış ki, Avengers X-Sanction için diyalogları yazarken de bir Marvel animasyonuna diyalog hazırlarmış gibi çalışmış, çünkü serinin genelinin yazımı, Free Comic Book Day çizgi romanlarında bile göremeyeceğiniz kadar kötü. 

 
alt
Örneğin yukarıdaki diyaloglar – utanmasalar “Hey dostum, ben vergilerini ödeyen bir vatandaşım” falan diyecekler…
 
 
Bunun ötesinde, genel olarak serinin kurgusunun da çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Ana hikayeyi, yani “Gelecekte kızına zarar verilen Cable’ın, bundan sorumlu olanları bulup öldürmeye çalışması” hikayesini, kabul ettiğimizi varsayalım. Bu hikayenin sunumu; Cable’ın Avengers’ın tüm üyelerini teker teker yok etmesi, kırk senedir Avenger olan adamların tıpış tıpış tuzaklara düşmeleri, seri boyunca şaşırtıcı, değişik hiçbir şey olmaması, birden fazla sayının sadece kavga – dövüşe odaklanması, bence genel etkileyiciliğini bozmuş serinin.
 
Kısacası, serinin kurgusu ortalama. Ama bu kurgunun sunumu ve yazımı konusunda, Loeb’ın başarısız olduğunu söylemek zorundayız.
 
Gelelim artı yönlerine. Loeb yukarıda sıraladığım alanlarda genel olarak başarısız olmasına rağmen, birkaç güzel ekleme de yapmış hikayeye. Örneğin, Cable’ın geleceğinde bulduğu Avengers’ın anti-mutant silahlara, serinin sonunda Cap tarafından el konulması hoş bir detay olmuş. Hatta, dikkatli düşününce, Avengers’ın aslında kendileri icad ettikleri bir grup ekipmanı, henüz icad etmeden kullanabilecek olmaları, Asimov’un End of Eternity’si tadında, hoş bir zaman yolculuğu paradoksu olarak bile düşünülmüş olabilir, ki gayet eğlenceli bir detay bu.
 
İyi kullanılırsa Marvel’ın geleceğini bile şekillendirebilecek bir unsur ise, serinin sonu, yani tekno-organik virüsün Cable’ın vücudundan tamamen atılması olmuş. Önce gerekli bilgileri vereyim: Silahlarla özdeşleşmiş görünümünün ardında, aslında Cable Marvel’ın en güçlü üç dört mutantından bir tanesi.
 
Fakat, çocukluğunda vücüduna bulaşan tekno-organik virüs, her an Cable’ın vücudundaki hücreleri ele geçirmeye ve onu akılsız bir makineye dönüştürmeye çalışıyor – Cable’ın hayatta kalabilmesinin sebebi ise, bu güçlerini kullanarak, virüsü kontrol altında tutması. Bu şekilde, virüsün yayılmasını ve kendini öldürmesini engelleyebiliyor, ama tabi gücünün de çok büyük bir kısmını feda etmiş oluyor.
 
Tekno-orgnaik virüssüz bir Cable ise, bu sınırlama olmadığı için, gücünün tamamını kullanabiliyor.
 
 
Burada sorulması gereken soru şu. Gücünün tamamını kullanabilen Cable, tam olarak ne kadar güçlü?
 
 
 
Cevap: Avengers vs. X-Men hikayesini gereksiz kılacak kadar. Güçlerinin tamamına halim olan bir Cable, yerinden kıpırdamadan, saniyeler içinde tüm Avengers takımını haşat edebilecek potansiyele sahip.
 
Şöyle bir örnek verelim, Cable tekno organik virüsten kurtulmuş olduğu son hikayede, devasa bir adayı su üstünde tutarken, kendisini dünya üzerindeki tüm insanların zihnine bağlıyor, aynı anda Silver Surfer ile savaşıyor ve savaşmakla da kalmayıp, Surfer’ın kırılması imkansız olan sörf tahtasını parçalıyordu. Sonunda Surfer -oldukça uzun bir mücadelenin ardından – Cable’ı alt etmeyi başarıyordu, ama, Surfer’ın kozmik bir varlık olduğunu, ve nerd otoriteler tarafından kozmik karakterlerin normal karakterlerle spekülatif karşılaşmalarda (i.e. Forumlardaki “X vs.Y” gibi konularda) bile genelde karşılaştırılmadıklarını hatırlatalım. 
 
Hatta, internette fanlar Cable’un bu güç seviyesini tanımlamak için “Jesus Cable” gibi bir tanım yaratmışlardı, Google’da ararsanız enteresan sonuçlar bulabilirsiniz.
 
Neyse. Başta da dediğim gibi, bu olayın “iyi” kullanılması önemli. Eğer Cable’ın güçlerinin tamamını kullanmasına izin verilirse, fazla rakipsiz kalan bir karakter oluyor. Öte yandan, tekno organik virüs gitti deyip güçlerini de yok sayarsanız, bu sefer de karakterin orijinine ve hikayelerinize karşı geliyorsunuz. O yüzden, Marvel’ın bu konuda bir netleştirme yapması gerekecek muhtemelen.
 
Bunun dışında, Loeb’in Cable karakterini iyi tanımasının da getirdiği bir artı yön olarak, Cable’ın geçmişinden faktörlerin seriye katılması, Blaquesmith’in yeniden gözükmesi, Cyclops ve Cable arasındaki  “Baba – Oğul” ilişkisini ve bu ilişkide zaman zaman rollerin değişmesini, gayet güzel yansıtmış. Zaten, serinin genelinde de ortalama bir çizgi roman okuyucusunun da en çok keyif alacağı sahneler, Cable ve Blaquesmith’in gelecekteki diyalogları, Hope-Cable ilişkisi ve bunun gibi aktif olarak aksiyonun dışında kalan sahneler olacaktır.
 
Tek cümleyle özetlemek gerekirse, Avengers X-Sanction başarılı bir çizgi roman olmamış. Evet, Avengers vs. X-Men açısından muhtemelen önemli olacak bazı faktörler içeriyor, ama yine de, tek başına keyif alınacak, bir sonraki sayısını heyecanla beklediğiniz bir çizgi roman değil.