Marvel Comics İncelemeleri

Avengers X-Sanction # 2

avengers_x-sanction_vol_1_2Cable’ın Hope Summers’ı gelecekten getirdiği ve bu sırada kendini feda ettiği “Second Coming” hikayesinde ölmediğinin ortaya çıktığı Avengers X-Sanction serisi, tüm hızıyla devam ediyor. Neden tüm hızıyla devam ediyor diyorum?

Çünkü seri tam anlamıyla bir Jeph Loeb klişesi olma yönünde emin adımlar atıyor. Durmak bilmeden süren anlamsız, gereksiz bir aksiyon, kocaman silahlar, gelecekten getirilen daha da kocaman silahlar, ve birbirlerini anlamaya teşebbüs bile etmeden hunharca savaşan kahramanlar…

Konunun biraz dışına çıkarak ufak bir parantez açacağım, sonra Avengers X-Santcion’un ikinci sayısını yerden yere vurmaya devam edeceğim. 21. yüzyıl, bir olgunun varolması için gereken kavramların o olgunun içinden çıkarılabildiği bir dönem. Evet, saçma bir cümle kurduğumun farkındayım, örneklendireceğim: Mesela, post-modernist yazarlar, edebiyatın içinden “şart” olduğunu düşündüğümüz pek çok şeyi, bazen anlatıcıları, bazen karakterleri, bazen olayları çıkarıp atıyor, ve son derece başarılı eserler ortaya koyabiliyorlar. Josep Guardiola, futbol için olmazsa olmaz denilen forvet pozisyonunu tamamen kaldırıp, Barcelona ile başarıdan başarıya koşabiliyor. Benim anladığım kadarıyla, Marvel’ın kafasında da benzer bir fikir var: “Villain”, yani kötü adam konseptini çizgi romanın tamamen dışına çıkartmak!

Son yılların en çok ses getiren hikayelerini ele alalım. Civil War’da, bütün Avengers üyeleri, birbirlerine girmişti. X-Men: Schism’de, Wolverine ve Cyclops yollarını oldukça şiddetli bir şekilde ayırdı. 2012’de, bu sefer bu iki takım birbiriyle karşı karışya gelecek. Sanki Marvel dünyasında kötü adam kalmamış da, bunlar sürekli birbirlerini yemeye çalışıyorlar gibi bir durum var ortada.

İşte Avengers X-Sanction da, bu Avengers vs. X-Men hikayesine önayak olduğu için önemli. Onun dışında, en azından ikinci sayısı göze alındığında, beş para etmeyecek bir seri. Avengers X-Sanction # 1 yazısında, ilk sayının ortalama bir çizgi roman olduğunu, fakat hiç olmazsa Cable ve Captain America arasındaki ilişkiye değindiği için okunabilir olduğunu söylemiştim. Bu sayıda, Iron Man ve Cable’ın hatırlayabildiğim kadarıyla ortak bir geçmişleri de olmadığı için, okunmaya değer hiçbir şey olmuyor.

İkinci sayımızın konusu da bu işte. İlk sayıda Captain America’yı avlayan Cable, bu sayıda Tony Stark’ı da etkisiz hale getirmeyi başarıyor. Avengers X-Sanction’un üçüncü sayısında ise, rakibi Red Hulk olacak.

Favori çizgi roman karakterlerinden biri Cable olan bir çizgi roman okuru için, ikinci sayıyı adam gibi eleştirmek gerçekten zor. Size fikir verebilecek birkaç noktayı madde madde paylaşmak istiyorum:

– Avengers X-Sanction 2’de, çok sıradan bir 90’lar çizgi roman havası var. Yanlış anlaşılmasın, doksanlar büyük ihtimalle X-Men’in altın çağlarından biriydi ve Cable’ın kesinlikle altın çağıydı, fakat bu 90’larda çıkan çizgi romanların basit bir taklidi, ve çoğunlukla bu dönemin kötü özelliklerini hatırlayor.

– Diyaloglar rezalet. Kendisi genel olarak okunduğunda kötü bir doksanlar çizgi romanı havası veren Avengers X-Sanction 2’yi, diyaloglar açısından düşünürseniz, belki bir 60’lar çizgi romanını andırıyor. Yani “kötü” veya “başarısız” olmanın ötesinde, demode bir anlatım var.

“If this doesn’t spell “trap” with a capital T!”, “Who would do this – and why?!” gibi saçma sapan Iron Man cümleleri, derigiyi yere atma hissi uyandırıyor.

– Temel karakter özelliği olarak bir dahi olan Tony Stark’ın, en aptal halini sanırım bu sayıda görüyoruz. Iron Man sadece bir tuzak olduğu her halinden belli olan bu savaşa (tek başına!) koşa koşa girmekle kalmıyor, aynı zamanda, yukarıda belirttiğim cümleleri de sarfediyor. “Who would do this and why?”mış. Çünkü sen Avengers üyesisin ve dünya nüfusunun yarısı senden nefret ediyor, that’s why.

Sonuç olarak, Avengers vs. X-Men için bir prolog olmaktan başka hiçbir şeye yaramayacak olan bir seri ile karşı karşıyayız ikinci sayıda. Jeph Loeb kendisini rezil etmeyi sürdürüyor, çizer Ed McGuinnes de her ne kadar iyi niyetle bir şeyler çizmeye çalışsa da, kas manyaklığından kurtulamıyor. Üçüncü sayıda, abartılı kaslı çizdiği Cable’ı Red Hulk ile karşı karşıya getirdiğinde nasıl bir çizim ortaya çıkacak bilmiyorum ama, serinin ikinci sayısının Free Comic Book Day’de bile verilemeyecek kadar kötü olduğu kanısındayım.

Bir sonnot olarak, seriden anladığımız kadarıyla Cable’ın geri dönüşünün de uzun süreli olmadığını, karakterin muhtemelen gerçekten de tekno-organik virüs tarafından öldürüleceğini de ekleyelim.