Eğer 90’lı yıllarda Marvel’ı takip eden bir okuyucuysanız, Clone Saga ismini duyunca neler düşündüğünüzü hayal edebiliyorum: Ne!? Clone Saga mı!? Yahu yıllardır kurtulamadılar mı şu işten! Açıkçası, hem evet, hem hayır. Çünkü, Scarlet Spider # 1 her ne kadar kötü bir dergi olması için tüm gerekenler toplanmış olsa da, hiç de fena bir başlangıç sunmuyor!
Şimdi, bir de Marvel’ın bütün bu kavram kargaşasına aşina olmayan okuyucularımız için kısaca açıklayalım. Kaine dediğimiz bu eleman, Marvel’ın yıllar önce Spider-Man’in bir sürü klonunu ortaya çıkarttığı rezalet seri Clone Saga’dan fırlamış bir Peter Parker klonu. Fakat, Peter’ın tam olarak kusursuz bir klonu değil. Kendisi bu klonları yaratjmaya çalışan The Jackal isimli çılgın bilimadamının ilk denemesi, ve oldkukça başarısız bir deneme.
Kaine’in başarısız bir deneme olmasının sebebi, zihinsel olarak çeşitli sıkıntılar yaşaması. Bu ona Peter’a göre bazı ekstra güçler (örneğin, Peter’ınkinden daha güçlü bir Spider Sense) veriyor, fakat sonuç olarak asıl klon Ben Reilly ortaya çıkınca Kaine de arka plana atılıyor. Ki bu da bozuk olan akli dengesini biraz daha bozuyor sadece.
Tarihsel olayları bir yana bırakırsak, Kaine’in günümüzle alakası şu: Spider-Man’ın 2011 yılındaki macerası Spider-Island’dan hemen önce Kaine, Peter’ın hayatına geri dönüyor. Bu olayın sonunda da, biraz daha “mentally stable” bir şekilde, yeni güçler ve kaybettiği bazı özelliklerle birlikte New York’tan ayrılarak Houston’a taşınıyor ve burada, zamanında Peter’ın asıl klonu Ben Reilly’nin kullandığı Scarlet Spider kimliğini kullanmaya başlıyor.
Scarlet Spider # 1 neden başarılı bir giriş olmuş? Çünkü belli ki karakteri ve karakterin geçmişini iyi tanıyan ve bunları kullanmaktan çekinmeyen bir yazar tarafından yazılıyor.
Kaine geçmişindeki bazı karanlık olaylardan kurtulmuş olmanın getirdiği bir rahatlıkla, biraz istemeye istemeye kahramanlık hayatına atılmasına atılıyor, fakat ilk sayının kapağında da açıkça belirtildiği gibi, Peter’ın gücünün tamamına sahip olmasına rağmen, aynı sorumluluk anlayışını kesinklikle paylaşmıyor.
Şu an için, Scarlet Spider diğer Spider-Man serileriyle, veya Marvel’ın önemli olaylarıyla kesişecek kadar önemli bir yere sahip olmayacakmış gibi gözüküyor. Ki bu da, basit ve okunabilir bir çizgi roman arayışında olanlar için kaçırılmayacak bir fırsat. Eğer iyi kurgulanmış, daha doğrusu iyi kurgulanmakta olan, eğlenceli ve okunabilir bir karakterin olduğu basit, farklı bir seri arıyorsanız, henüz daha ilk sayısındayken bu şansı kaçırmayın ve Scarlet Spider’ın ilk sayısına bir göz atın derim.
Benim kişisel olarak hoşuma gitti, ikinci sayının bir incelemesini de Şubat ayında çıktıktan sonra eklemeye çalışacağım.