Marvel Comics İncelemeleri

X-Men Legacy # 269

Geçtiğimiz sayısında X-Men tarafından tek bir üyeyi, Frenzy’yi konu alan X-Men Legacy serisi, bu konuyu işlemeyi bu sayıda da sürdürmüş. Bu sefer seçilen üye ise, Frenzy’den daha tanıdık bir karakter, Rogue.

X-Men Legacy’nin 269. sayısı, son dönemde çıkan diğer AvX dergileriyle büyük benzerlik taşıyor, çünkü temel olarak Phoenix Five dediğimiz X-Men üyelerinin gezegeni güzelleştirdiği ve yaşam kalitesini yükselttiği dönemi anlatıyor. Fakat, X-Men Legacy # 269’un bir de önemli özelliği var: İlk kez bu sayıda, Phoenix Five üyelerinden birinin, bu gücün kontrolünü fazla sağlayamayacağını hissediyoruz.

 Çizgi romana, Dünya’yı Utopia önderliğinde bir ütopyaya çevirme çalışmalarına son sürat devam eden X-Men takımının önemli projelerinden biriyle, başlıyoruz: Magik tarafından verimli hale getirilmiş toprakların bulunduğu geniş bir alan, Iceman ve Rogue’un da yardımıyla tarıma hazırlanıyor, halk X-Men’e teşekkür ediyor, işçiler – askerler Rogue’a sempatiyle yaklaşıyor, ve Avengers vs. X-Men kapsamında çıkan son sayıların tamamında olduğu gibi, her şey X-Men’in istediği gibi gidiyor.

Dünya’da açlığı bitirmiş olmanın haklı yorgunluğuyla dinlenmeye çekilen Rogue’un huzuru, bir süre sonra, kendisine bir helikopterden yardım sinyali geldiğinin söylenmesiyle sona eriyor. Helikopteri bulup içinde yaralanmış olabilecek askerleri kurtarma düşüncesiyle sinyali bulmaya giden Rogue, bir anda sayının ana noktasını oluşturacak sürprizle karşılaşıyor: Ortada bir helikopter falan yok, sinyali gönderen de Rogue’un bir dönem dokunarak güçlerini aldığı ve neredeyse öldürdüğü Ms. Marvel’dan başkası değil!

Tamamen farklı bir şey beklerken bir anda karşısında Ms. Marvel’ı gören Rogue, biraz da haklı olarak bunun bir tuzak olduğunu düşünüyor, ve hızla ona saldırıyor. Ms. Marvel’ın tüm konuşma çabalarına rağmen, Rogue durmayınca, hatta ve hatta, yıllar önce yaptığı gibi Ms. Marvel’a dokunup güçlerini almaya çalışınca, bir anda Ms. Marvel’ın kendisi de kontrolden çıkıyor ve ikisi amansız bir savaşa sürükleniyorlar.

Ms. Marvel’ın yer yer “Sadece konuşmak istiyorum” diyaloglarına rağmen, ikili bir türlü savaşmayı bırakamıyor, ve Ms. Marvel Rogue’u alt etmeye çok yaklaşsa da, sonunda kazanan sayının başında güçlerini “ödünç aldığı” Iceman’in özelliklerini kullanan Rogue oluyor, ve bir tutsağı olduğunu kendisiyle birlikte çalışan Phoenix Five’dan Magik’e bildiriyor.

Sayının büyük bölümü, Rogue ile Ms. Marvel arasındaki savaşa ayrılmış olsa da, asıl çarpıcı bölümü bundan sonrası. Magik, Ms. Marvel’ın şu ana kadar ele geçirilmiş birkaç diğer Avengers üyesi ile birlikte göz altında tutulacağını söylüyor. Rogue Ms. Marvel’ın herhangi bir hücrede tutulup tutulamayacağı ve tüm Avengers üyelerini aynı yerde tutmanın mantıklı olup olmayacağı konusundaki şüphelerini dile getirirken, biz de Magik’in “göz altına alma” fikrinin ne olduğunu merakla bekliyoruz.

Ve, sayının sonunda, Ms. Marvel’ın Magik’i gördükten sonra söylediği, “Bu işin kontrolünü ilk kaybeden sen olacaksın” lafı doğru çıkıyor, ve Magik’in – mistik bir bağ paylaştığı, cehennemi andıran bir alt-evren / boyut olan – Limbo’nun bir kısmını Dünya’ya taşıdığını, ve Avengers üyelerini burada tutsak ettiğini görüyoruz.