Marvel Comics İncelemeleri

Wolverine and the X-Men #16

Avengers vs. X-Men kapsamına dahil olmasıyla, sitede incelemeleriyle yer bulan Wolverine and the X-Men serisi, bu hikaye kapsamındaki on alrtıncı sayısıyla hem AvX’e, hem de sitemize veda ediyor.

Bütün tie-in serileri içinde, en zayıf bulduğum ve en az keyif aldığım seri olan Wolverine and the X-Men, bu anlamda son sayısıyla da beklentilerimi boşa çıkarmıyor, ve yazarken bile vakit kaybettiğimi düşündüren bir sayıyla karşımıza çıkıyor.

 

Hikayemiz, Colossus, Magik, Cyclops, Emma Frost ve Namor’dan oluşan Phoenix Five’ın hiçbiri henüz güçlerini kaybetmediği bir dönemde geçiyor. Schism serisinde X-Men’in ikiye bölünmesinde büyük rol oynayan, Hellfire Club lideri on iki yaşındaki Kade Kilgore’a yoğunlaşan bu sayı, AvX ile aslında çok da alakalı değil.

Sayıya, Kade Kilgore ve Hellfire Club’daki diğer çocukların, dünya devletlerinin liderlerine özel geliştirdikleri Sentinel’lardan sattıkları bir sahneyle başlıyoruz. Phoenix ile birleşen X-Men üyeleri nedeniyle, işleri oldukça yolunda gitmekte olan ve son derece iyi miktarda para kazanan çocukların keyfi, oldukça yerinde gözüküyor, fakat kısa süre sonra, Phoenix Five olay yerine geliyor.

Bu noktada, Schism’den beri bizim bildiğimiz bu durumu, yani Hellfire Club’un başında bir çocuğun olduğu gerçeğini, X-Men tarafının da sonunda öğrenmesine tanık oluyoruz. Cyclops, başta Hellfire Club’un bu çocuklar tarafından yönetildiğine inanamıyor, fakat Emma Frost’un bu çocukların nomral olmadığı, kafalarının içinde çeşit çeşit manyaklık yattığı ve derhal öldürülmelerinin en doğrusu olacağını söylemesiyle, ikna oluyor.

Cyclops, Kade Kilgore’u öldürmeye yanaşmıyor, ve onu Rykers Island hapishanesine göndererek bu sorunu çözdüğüne inanıyor. Fakat, bir çocuğun nasıl hayatta kalacağını merak ettiğimiz hapishanede, Kilgore, en baba mahkumun yanına giderek, bu adamı öldürecek kişilere para ödülü vaadediyor, ve böylece hapishanede bile “uslu durmayacağını” göstermiş oluyor.

Bundan sonra, “Bu çocuk neden böyle olmuş?” sorusuna cevap niteliğinde olan uzunca bir flashback sahnesi görüyoruz – çocukluğundan itibaren sessiz ve içine kapanık bir çocuk olan Kade, zaten pek de normal olmayan bir izlenim çiziyor. Daha sonra, babası bir akşam eve sarhoş gelip, kendisine annesini öldürdüğünü itiraf edince, “Babam beni öldürmeden, ben onu öldürmeliyim.” diye düşünmeye başlıyor, ve babasının üyesi olduğu Hellfire Club’a da girerek, babasının yerini alıyor, bundan sonra da yavaş yavaş Hellfire Club’u bugün dönüştüğü saçma sapan hale sokuyor.

Neyse, bu anlamsız flashback sahnesinden sonra, Kilgore ve arkadaşları, Rykers’ın önüne inen bir helikopter yardımıyla hapisten kaçmayı başarıyorlar. “Bize para borçlusun!” diyen mahkumları da adamlarına öldürten Kilgore, daha sonra helikopterine biniyor, ve sayının son sayfasında, kendisinin, arkadaşlarıyla birlikte, Salem Center’a, yani X-Mansion’un bulunduğu yere ulaştığını görüyoruz.

Yorumlar

Hellfire Club gibi ciddi bir geçmişi olan ve X-dergilerinde hatrı sayılır bir konuma yükselmiş aristokrat bir organizasyonun, iki üç çocuğun eline düşürülmüş olması, ve bu çocukların abartılı, neredeyse karikatürize sosyopat karakterleri, benim için yeteri kadar büyük bir sıkıntı kaynağı.

Bir de bu arkadaşlara, Avengers vs. X-Men gibi, hikaye olasılıkları neredeyse sınırsız olan bir hikayede, hikayeyle hiçbir alakaları olmamasına rağmen katlanmak zorunda kalınca, insanın Wolverine and the X-Men’e küfretmek istemesi kaçınılmaz hale geliyor.

En kötü AvX tie-in’lerinden birisi bana kalırsa.