Marvel Comics İncelemeleri

Wolverine and the X-Men #15

X-Men Schism sonrasında, Wolverine ile birlikte Utopia’yı terk eden mutantların ve Wolverine’in açtığı yeni okulun konu alındığı Wolverine and the X-Men serisi, AvX’in başlamasıyla bu rolünü bir süreliğine terk etmiş, ve ancak geçtiğimiz sayıyla okul ile ilgili olaylara geri dönüş yapmıştı.

Okuldaki olaylara geri dönüş yapmasına rağmen, tam anlamıyla “okul” hakkında bir sayı olduğunu söylemenin mümkün olmadığı on dördüncü sayıdan sonra, bu sayıda, Wolverine and the X-Men serisi tamamen Wolverine’in okuluna, bu okuldaki normalleşme ve yeniden açılma çabalarına, ve Cyclops ile olan savaşın son bölümüne yoğunlaşıyor.

 

 

Sayıyı normal bir sayı incelemesinde olduğu gibi özetlemek çok zor, çünkü temel olarak Wolverine and the X-Men, “Wolverine’in okulundan gündem maddeleri” şeklinde kurgulanmış. Konudan konuya atlayarak, Wolverine’in okulundaki hayata farklı açılardan bakmayı seçen Jason Aaron, okuma keyfi açısından çok kötü olmasa da, özetleme çabası açısından irdelenmesi zor olan bir sayıya imza atmış.

Sayıdaki önemli gelişmeler neler?

Herhangi mantıklı bir sırayla olmamakla beraber;

1 – Angel, bu sayıyla birlikte Jean Grey School for Higher Learning’in ilk mezunu oluyor. Hafızasını kaybettikten sonra bir öğrenci olarak okula başlayan Angel, böylece kısa sürede mezun olan ilk karakter oluyor, ve Wolverine’in okulunda “asistanlığa” yükseliyor. Bana sorarsanız, Angel’ı saygın bir role yükseltmek için yapılmış saçma bir hareket, fakat tabi Angel’ın en başta okula başlaması da aynı derecede saçmaydı, o yüzden çok da takılmamak gerekiyor.

2- Logan ve artık Avengers tarafında savaşa devam eden Hope, aralarındaki buzları eritiyorlar, böylece bu iki ismin aynı tarafta olduğu konusunda bir güvence görmüş oluyoruz.

3- Kid Gladiator, en sonunda Phoenix’li Cyclops tarafından bir güzel dövülmüş olan babası Gladiator tarafından Dünya’dan götürülüyor. Buna karşın, bu serinin önceki sayılarında kendi bakış açısından hikaye anlatılacak kadar önemli bir karakter olarak kullanılan Warbird, Dünya’da bırakılıyor. Hatırlarsanız, Warbird’in ana karakter olarak seçimlesinin anlamsız olduğunu yazmıştım, bu anlamsızlık da bir nevi ortadan kalkıyor.

4- Iron Man, Beast ve Iron Fist, okulun altındaki laboratuvarda Phoenix Force ile ilgili analizlere devam ediyorlar.

5- Kitty Pryde ile Iceman arasındaki yakınlaşma son sürat devam ediyor. Bu arada, Iceman de Wolverine’i terk edip Cyclops tarafından savaşa katıldığı için Wolverine’den özür diliyor, fakat Logan bunun bir diktatörlük olmadığını, herkesin yapmak istediklerini yapmakta özgür olduğunu, ve Iceman’e kırgın veya kızgın olmadığını söylüyor. Iceman de, bunun üzerine, işini geri almış oluyor.

6- Quentin Quire, Profesör Xavier ile Rachel Summers arasındaki telepatik bir konuşmaya dahil olmaya çalışınca, bu ikili tarafından bir güzel rezil ediliyor. Xavier, Quire’ı okul başkanlığı için aday gösteriyor, ve kendisini okuldaki herkesten üstün gölen Quire bu duruma son derece kıl oluyor.

Yorumlar 

Temel olarak fazla gerekli görmediğim bir kaç sayfalık bölümler daha var, fakat sayının öne çıkan olayları bu altı maddeyle özetlenebilecek şekilde.

Wolverine and the X-Men # 15’in iyi yanı, geçen haftaların Avengers ve New Avengers’ının müzdarip olduğu sorundan, yani “aslında güzel bir sayı olabilecekken, çıkması gerektiğinden geç bir dönemde çıktığı için anlamsız olma” durumundan özgür olması. Wolverine and the X-Men, tam AvX hikayesinin genel ilerlemesinin bulunduğu noktada geçiyor.

Bu açıdan, belki sayı da fazla iddialı olmadığı için, göze batan, eleştirilmesi gereken çok fazla bir nokta yok. Fakat Wolverine and the X-Men’i sürekli takip etmeyen okuyucular için biraz karışık ve anlamsız olduğunu söyleyebileceğimiz bir sayı olmuş. Dolayısıyla, Avengers vs. X-Men tie-in’lerini seçerek okuyanların gönül rahatlığıyla atlayabileceği bir sayı.

Bunun dışında, sayının ilginç bir noktası, Aaron’un belki isteyerek, belki de istemeyerek yarattığı atmosferden kaynaklanıyor. Bu sayı, temel olarak Logan’ın okulundaki “normalleşme sürecine” yoğunlaşıyor, ki arada Phoenix Force tehdidinin hala bulunduğunu gayet net olarak hatırlatan birkaç sahneye rağmen, bu durum ufak bir zafer havası yaratıyor. Yani, sayıyı okurken, sanki Avengers vs. X-Men hikayesi bitmiş de, okul öyle açılıyormuş gibi bir izlenim edinebiliyorsunuz.

Ama bunu sayı ile ilgili negatif bir not olarak söylemiyorum, çünkü sadece benim yorumum, veya benim algıda seçiciliğim olabilir.