Son yıllarda DC Comics gündemini meşgul eden, daha doğrusu yeri geldiğinde meşgul edip, yeri geldiğinde biraz unutturulan “Üç Joker” meselesi, yapılan son açıklamalarla netlik kazanmaya başladı.
Yazar Geoff Johns‘un uzun ertelemeler sonucunda tamamlanan Doomsday Clock serisinin ardından, çizer Jason Fabok ile birlikte çalıştığı Three Jokers hikayesi için resmi bir açıklama geldi.
Black Label etiketi altında yayımlanacak çizgi romanın ilk sayısı, 17 Haziran 2020 tarihinde piyasaya çıkacak.
Three Jokers, adına da uygun bir şekilde, üç sayı süren bir seri olacak.
Three Jokers Hikayesi Neydi?
“Üç Joker” meselesinin köklerine baktığınızda, oldukça geriye, 2016 yılına kadar gitmeniz gerekiyor.
O dönemde yayınlanmakta olan Justice League serisinin 42. sayısında önemli bir gelişme yaşanmış, serinin ellinci sayısında Joker’ın gerçek kimliğinin açıklanacağı duyurulmuştu.
Hatta, bu dönemde sitede yazdığımız bir yazıda bu süreci değerlendirmiş, Joker’ın gerçek kimliği ve bu kimliğin tarihçesi üzerinde durmuştuk.
Justice League serisinin ellinci sayısına geldiğimizde ise, Joker’ın gerçek kimliği açıklanmadı, bunun yerine DC Evreni’nde “üç Joker” olduğu yönünde bir bilgi paylaşıldı. Ortaya atıldığı anda ilgi uyandıran bu gelişme, Rebirth sürecinin başlaması ile biraz unutuldu ve aradan geçen yıllarda da bu konuyla ilgili bir gelişme yaşanmadı.
2019’un sonlarından itibaren, özellikle Jason Fabok’un Twitter paylaşımlarıyla tekrar hareketlenen bu konuyu, AltEvren – Türkçe Çizgi Roman Podcasti‘nin bir bölümünde de kapsamlı olarak konuşmuştuk.
Bu podcast’in yayımlandığı dönemde, bu üç Joker meselesi uzun süredir havada kalmış bir durumdaydı. Bir noktada bu konuyla ilgili tüm soruları cevaplayacağı duyurulan Three Jokers hikayesinden de uzun süredir pek ses seda çıkmıyordu.
Bu serinin yayımlanma tarihinin açıklanması ile birlikte, neredeyse beş yıldır aklımızı kurcalayan bu soru işaretlerinin de net bir cevaba ulaşmasını bekleyebiliriz.
Seri ile İlgili Neler Biliyoruz?
Three Jokers’ın yayın tarihi açıklanırken, seri ile ilgili bazı önemli detaylar da paylaşıldı.
Her ne kadar şu anda seri ile ilgili bilebileceklerimiz çok kapsamlı olmasa da, hikayenin yalnızca Joker (ve muhtemelen Batman) etrafında dönmeyeceği, aynı zamanda Joker’den en çok etkilenen iki karakter olarak gösterebileceğimiz Barbara Gordon ve Jason Todd’un da hikayede rol oynayacağı açıklandı.
The Killing Joke serisinde Joker tarafından vurulan Barbara Gordon tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş, Batgirl olarak devam ettiği süper kahramanlık kariyerine nokta koyup diğer süper kahramanlara Oracle adıyla lojistik ve teknolojik destek vermeye başlamıştı.
Tabi son on yılda, bu önemli hikayenin konumu biraz değişti, zira New 52 dönemiyle birlikte, Barbara Gordon tekrar Batgirl olarak karşımıza çıkmaya başladı.
Joker’ın belki Barbara Gordon’dan bile daha korkunç bir zarar verdiği karakter ise Jason Todd’du. Batman’ın ikinci Robin’i olarak karşımıza çıkan Jason Todd, Joker tarafından kaçırıldıktan sonra vahşice dövülerek öldürülmüştü.
Çizgi roman dünyasının kaçınılmaz bir sonu olarak, Jason Todd Infinite Crisis hikayesi ile birlikte hayata geri dönmüş ancak Red Hood adı altında çok daha sert, çok daha agresif bir figür haline gelmişti.
Yaratıcı ekibin yaptığı açıklamalara göre, Joker’ın yarattığı travmalardan en çok etkilenen bu iki karakter, serinin odak noktaları arasında yer alacak.
Serinin estetik yapısıyla ilgili sahip olduğumuz bilgilerden bir başkası, hikayenin görsel anlatısına The Killing Joke’un ilham olacağı yönünde. Jason Fabok, Killing Joke’un aylardır çalışma masasından eksik olmadığı yönünde esprili bir açıklama yapmış – bu serideki karanlık görsellik anlayışı The Killing Joke’a da hakim olacak gibi gözüküyor.
Elbette, bu kadar uzun bir belirsizliğin ardından yayımlanacak bir çizgi roman konusunda bazı endişelerimizin olması normal. Bunların başında, bu serinin tamamlanıp tamamlanmayacağı, yine uzun süreli bekleme dönemlerinin yaşanıp yaşanmayacağı sorusu geliyor.
Fabok ve Johns’un açıklamaları, bu konuda içimizi rahatlatacak yönde. Yapılan açıklamalara göre, bu kadar uzun bir bekleme sürecinin gerekçelerinden bir tanesi serinin yüzde yüz olarak tamamlanması ile alakalıymış Anlayacağınız, seri çıkmaya başlayınca sürekliliği de büyük ölçüde garantilenmiş olacak.
Henüz bir sayısı bile çıkmamış bir çizgi roman için beklentilerden bahsetmek pek doğru değil. Ama kişisel olarak benim tek beklentim, “Joker’ın gerçek kimliği nedir?” – “Nasıl üç tane Joker olabilir?” sorularına somut ve mantıklı bir cevap verilmesi yönünde.
Bu çizgi roman okurlarına beş yıldır sunulan ve beş yıldır net bir cevaba ulaşmayan bir mesele – o yüzden “Üç Joker yolda edindiğimiz dostluklardır!” doğasında, “Aslında bir Joker var ama kendi içinde üç alt kimliği, üç yansıması var!” gibi klişe bir cevabın pek olumlu karşılanması mümkün değil. Aynı şekilde, bir paralel evren hikayesinin de iyi bir cevap olmayacağına inanıyorum.
O yüzden normal çizgi roman beklentilerimin ve normal çizgi roman anlayışımın da biraz dışına çıkarak, burada gerçekten verilecek cevaplara ve karakter gelişimine önem verdiğimi söyleyebilirim.
Fabok ve Johns’un Joker; Joker – Batman ilişkisi ve karakterler üzerinde yaratılan travmalar konusunda güçlü bir hikaye anlatacağından çok şüphem yok. Her ne kadar bu konular üzerinde çok yazılıp çizilmiş konular olsa da, bu yaratıcı ekipten olumlu bir hikaye beklemek yanlış olmaz.
Ancak bu kadar uzun süreli bir bekleyişin ardından, “cevaplar” biraz daha fazla önem kazanıyor.