Farklı Tatlar

Point of Impact

Son birkaç senedir Amerikan Çizgi Romanlarında, tabi türü 1960’lardan beri domine eden süper kahramanlar haricinde, en çok rağbet gören tür polisiye çizgi romanlar oluyor. Image Comics tarafından yayınlanan ve geçen ay sona eren dört sayılık Point of Impact de, bu türe ait bir çizgi roman.

Çizgi romanı yazan kişi, sitemizde de kısa bir incelemesini bulabileceğiniz Near Death’in yazarı Jay Faerber, bu açıdan polisiye türüne fazla yabancı olmayan bir yazar. Eserin çizeri ise, bizim için çok daha anlamlı bir isim, Amerikan Çizgi Romanı piyasasına Point of Impact ile giriş yapan Türk çizer, Koray Kuranel.

Girişte de dediğim gibi, polisiye çizgi romanlar son yıllarda ciddi bir yükselişteler, ve bu açıkçası benim kişisel olarak çok da hoşnut olduğum bir durum değil. Bunun öyle çok detaylı, çok çizgi romanla alakalı bir sebebi yok, ben genel olarak, kitaplarda olsun, filmlerde olsun, polisiye türünü fazla seven biri değilim. Beni daha çok, polisiye türü ile özdeşleştirdiğimiz “twist”lerin, okuyucuyu şaşırtan gelişmelerin ve beklenmedik sonların, başka türler içinde kullanılması etkiliyor – örneğin, Asimov’un Foundation serisi, aslında polisiye türü ile çok uzak gözüken, fakat konuların işlenişinde bu türle benzerlikler taşıyan bir eser, böyle “melez” çalışmalarda polisiye özelliklerini daha çok seviyorum.

Point of Impact’in böyle bir özelliği yok. Polisiye türünü tam anlamıyla yansıtan bir eser olduğunu söylemek mümkün – ki kendini türün diğer çizgi romanlarından ayıran pek fazla bir nokta olmaması da, eseri bana sorarsanız biraz vasat kılıyor. Evet, sık sık sürpiz olması gereken, beklenmedik olması gereken olaylarla karşılaşıyoruz, fakat bunlar “şaşırtıcı” olaylardan çok, “şaşırtıcı olmak için kurgulanmış” olaylar gibi geliyor – yani sizi pek de fazla şaşırtmıyor.

Point of Impact’in birinci sayısı, kapağa dikkatle baktığınızda da anlayabileceğiniz gibi, bir kadının bir çatıdan bir arabanın üstüne atılarak öldürülmesi ile başlıyor. Bundan sonra, Faerber ve Kuranel, olayı üç farklı koldan, git gide açıklığa kavuşturarak analiz etmeye başlıyorlar. Bu üç kol da, Nicole isimli maktulün cinayetini çözmeye çalışan üç karakter tarafından oluşturuluyor.

İlk olarak, tahmin edebileceğiniz gibi işin “resmi” tarafı, polisler var. Dedektifler Warren ve Dewey olayı legal olarak incelemeye başlıyorlar, ve olaydan kişisel olarak en uzak ikiliyi oluşturuyorlar. Tabi Dedektif Warren’ın Nicole’ü uzaktan tanıyor olması, davayı biraz daha ciddiye almasına yol açıyor.

Öte yandan, Nicole’ün kocası, gazeteci Mitchell Rafferty de (gazeteci kimliğinin de yardımıyla) olayın peşini kişisel olarak bırakmamaya karar veriyor. Kendi başına bilgi toplamaya çıkan Rafferty, daha sonra evinde saldırıya uğrayıp, karısının kendisini aldatmakta olduğunu da öğrenince, dava iyice karışmış oluyor.

Hikayenin üçüncü boyutu da, Nicole’ün Mitchell’ı aldattığı eski bir asker olan Patrick Boone tarafından tamamlanıyor. Nicole’ü gerçekten seven Boone, eski bir asker olmasının getirdiği stratejik avantajlarını da kullanarak, kendi araştırmasını yürütse de, zaman zaman hem olayı resmi açılardan araştıran poliselerle, hem de -tahmin edebileceğiniz gibi – Mitchell Rafferty ile ters düşüyor.

 Eserin sonu ve gidişatıyla ilgili daha fazla şey söylemek istemiyorum, çünkü sonuç olarak bir polisiye eseri olduğu için asıl önemli olan da sonunda ortaya çıkan gerçekler. Fakat, son olarak tatmin edici bir sona ulaşıldığını, yavaş yavaş aralanan sır perdesinin giderek artan bir aksiyon grafiği ile sonuçlandığını söyleyebilirim. Yani, bazı dedektif hikayelerinde olduğu gibi, güzel bir şekilde gelişmekte olan bir hikaye, saçma sapan bir sonla okuyucuyu hayal kırıklığına uğratmıyor – fakat yine, bazı dedektif hikayelerinde olduğu gibi, sizi fazlasıyla şaşırtacak, eserin sizi gerçekten etkilemesine yol açacak orijinallikte ve kalitede bir son da beklemeyin.

Koray Kuranel dedik – o halde çizimlerle ilgili bir şeyler söylemeden de olmaz. Bana kalırsa, Point of Impact’in çizimleri hikayesine göre daha kuvvetli. Bunu hikayenin tarzına uymuyor, veya hikayeyi gölgede bırakıyor anlamında söylemiyorum. Kuranel, hem hikayenin tonuna son derece uyan bir eser ortaya çıkartmayı, hem de asıl güçlü yanı bu çizimler haline getirmeyi başarmış. Eser siyah beyaz olarak yayınlandığı için, Kuranel’in çalışmalarını daha “çıplak” bir şekilde görmek de mümkün, ki bana sorarsanız kendisi – tabi bu piyasada çalışmaya devam etmek isterse – comics açısından ciddi bir potansiyele sahip.

Kuranel’in çalışmasına yabancı sitelerde verilen notlar da gerçekten pozitif. Bazı eleştirmenler, kendisinin çinileme yaparken karakterlerin yüz ifadelerini – deyim yerindeyse- anlaşılmaz hale getirdiğini, birkaç panelde karakterlerin yüzlerinin statik, mekanik durduğunu söylemiş. Ben açıkçası okurken bundan da çok rahatsız olmadım, hatta eleştirileri okuyup yeniden dönüp bakana kadar fark da etmedim. Fakat, eleştiriler bir ölçüde doğru: Dedektif Dewey’nin yüz ifadeleri bazen biraz yavan kaçabiliyor – ki bunda da Koray Kuranel’e haksızlık etmemek lazım, siyah beyaz bir eserde siyahi bir karakterin yüz ifadesini kusursuz bir şekilde vermek, çok da basit bir iş olmasa gerek.

Buna karşın, dediğim gibi, yabancı sitelerde bu bahsettiğim durum sadece “küçük bir eleştiri” olarak göze çarpıyor. Onun dışında, pek çok eleştirmen Koray Kuranel’in çizimlerine ve hikayeye kattığı havaya hayran kalmış. Birkaç eleştirmen, kendisini “geleceğin yıldızı” olarak tanımlamış, ki ben de katılıyorum, eğer Yıldıray Çınar ve Mahmud Asrar gibi sektörde kalmayı tercih ederse, önü çok açık.

Çizimlerden bahsedip kapaklardan bahsetmemek de olmaz. Çizgi romanın kapakları, özellikle de birinci sayının kapağı harika. Birinci sayının kapağının boyunu büyütüp, poster olarak evinizin salonuna bile asabilirsiniz, bence o kadar iyi.

Point of Impact, tek cümleyle özetlersek, tam bir polisiye çizgi roman. Bu açıdan, polisiye türünü sevenlerin büyük ölçüde keyif alacağı bir eser olmuş. Benim gibi polisiye türüne fazla ilgisi olmayan okurlar için ise, çok olağanüstü, çok şaşırtıcı bir yan yok, ama yine de kesinlikle keyifle okunabilecek bir eser.

AltEvren’in Notu: 6/10