Genel Çizgi Roman Yazıları

Neden Süper Kahraman?

 Çizgi roman, okuyucu kitlesi bakımından düşünüldüğünde, çok enteresan bir olay. Bunu çok daha detaylı olarak, ÇROY yazı dizimizde ele alıyoruz, fakat bu kitle arasında gözlemleyebildiğim enteresan bir konuyu, kendi içinde ele almak istiyorum: “Süper kahraman nefreti.”

Çizgi romana yeni başlayan, veya bu sanat dalının, Marvel – DC dışındaki zenginliğini henüz keşfetmemiş olan bir okuyucumuz için, süper kahraman nefreti gibi bir kavram, çizgi roman içinde çok mantıklı gelmeyebilir. Daha “tecrübeli” okuyucularımızın neden bahsettiğimi az çok anlayacağını tahmin ediyorum, fakat yine de, yazıya başlamadan önce, ne demek istediğimi biraz daha açmaya çalışacağım.

İnsanlar çizgi roman konusunda ciddileştikçe; bu alanı bir “sanat” olarak görmeye başlayıp, daha “entelektüel” bir uğraş olarak ele almaya başladıkça, “süper kahraman” türü dediğimiz, çizgi romanların en dominant türünden yavaş yavaş uzaklaşıyorlar, hatta, bunu çizgi romana zarar veren bir tür olarak görmeye başlıyorlar.

Süper kahraman türünün, yer yer kullanılan pejoratif bir deyimi hatırlatmak gerekirse – “ışıklar saçarak birbirleriyle savaşan adamlardan” ibaret olduğuna inanan bu okuyucu kitlesi, çizgi romanın saygı görmeyen bir alan olmasının, sadece çocukların okuduğu bir şey olarak görülmesinin tek sorumlusu olarak bu türü görüyor ve dolayısıyla, süper kahramanlardan uzak durup, mümkünse, bunlar hiç yokmuş gibi davranmaya çalışıyor.

Bu bahsettiğim okur kitlesinin varlığını ve düşünce yapısını, çizgi roman forumlarında, sitelerinde vs. görebileceğiniz gibi, aynı zamanda çizgi romanın bir “ders” olarak sunulduğu üniversitelerin ilgili ders programlarına, okuma listelerine bakarak, bunları biraz inceleyerek de görmeniz mümkün. Yanlış anlaşılmasın, bahsettiğim “ders”ler  “çizgi roman hazırlama” konulu dersler, sanat okulları, “workshop”lar vesaire değil, normal üniversitelerde, edebiyat dersi formatında, çoğu zaman seçmeli olarak sunulan dersler.

AltEvren’de çizgi romanı ne kadar ciddiye aldığımızı görebildiğinizi düşünüyorum – fakat yine görebileceğiniz gibi, bizim süper kahraman türüne karşı böyle bir tutumumuz yok. Bunu bana yer yer arkadaşlarım da soruyor, “Madem çizgi romanın entelektüel yönüyle, sanat yönüyle bu kadar ilgilisin, neden hala Marvel/DC ile bu kadar ilgileniyorsun?” diye.

Bu soruya, hem ileride okuyucularımızın da merak edebileceğini düşünerek bir cevap vereyim, hem de üzerine düşünülebilecek bir konu olduğundan, fikirlerimi paylaşayım istedim.

Açıkçası süper kahramanları neden “elitist” bir tutum sergileyerek çizgi romanın dışına itmediğimi uzun uzun açıklayabilirim – fakat bunu yapmak muhtemelen bu yazıda kullanmak istediğimden çok daha kompleks, çok daha uzun ve okuması çok daha zor bir stil gerektirir. Bu yüzden, hem kendim, hem de yazıyı okuyacaklar için, “Neden süper kahramanların çizgi romanın önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum?” ve “Neden AltEvren’de süper kahramanları ele almaya devam ediyorum?” sorularının ikisinden birine, ve çoğu zaman, ikisine birden cevap veren “gerekçeleri”, madde madde sıralamanın en mantıklısı olacağını düşündüm. Bu listede, herhangi bir “önem” sırası yok, yani birinci madde beşinci maddeden daha önemli, veya son madde en önemlisi gibi bir durum yok – aklıma geldikleri sıra ile yazıyorum.

0 – Öncelikle, sadece “Neden AltEvren’de ele alıyoruz?” sorusuna cevap verecek dürüst bir gerekçe ile başlayayım: Popülarite, tabi ki bir faktör. Zaman zaman, sadece sanatsal ve edebi çizgi romanları ele alan bir site yapmanın nasıl olacağını merak ediyorum – fakat şöyle bir durum var ki, böyle bir sitenin asla okuyucu çekmeyeceğinin de farkındayım.

Çizgi romanı ne kadar ciddiye aldığımı anlatmakla uzun uzun vakit kaybetmediğim gibi, sırf popülarite için hiçbir şey yapmadığımızı da bilen zaten biliyor, bunun üstünde durmaya çok gerek yok. Ama yine de, eğer yazılarımızın hiç okunmamasını istesek, bunları bilgisayarımızda tutar, site yapmazdık.

Gerçek şu ki, bir Avengers vs. X-Men incelemesi, veya bir Age of Ultron incelemesi her zaman bir Nikopol incelemesinden daha çok ilgi çekiyor. Bu önemli bir sebep değil, ama hiç olmazsa çizgi romanın asıl popüler olan kısmıyla ilişkimizi kesmemek için, bu okuyuculara da hitap edebilmek için, süper kahramanı bir yana bırakmadığımız bir gerçek.

1Çizgi roman ile süper kahraman, fazlasıyla birbirine bağlı olan iki kavram. Muhtemelen, dünyada hiçbir mecra ile bir tür bu ikisinin olduğu kadar iç içe, birbiriyle özdeşleşmiş değil. O yüzden, çizgi romanda temelinizi “Amerikan” çizgi romanları üzerine kurduğunuzda, süper kahramanları “dışlayan” bir tutum edinmek demek, bu türün aşağı yukarı %90’ını ilgi alanınızın dışına atmak oluyor.

Ki bu da, yapılması meşru olan elitist bir tercih olsa da, biraz fazla “dışlayıcı” bir tutum bana kalırsa.

2 – Burada belki biraz yargılayıcı bir tutuma başvuracağım ama, bence “süper kahraman” çizgi romanlarına şiddetle karşı çıkan kesimin büyük çoğunluğu, birkaç hafta önce hazırladığım Prezi’lerde de sık sık değindiğim bir ayrımı yapmıyor veya yapamıyor: Her mecra içinde, “sanat için” ve “eğlence için” üretilen eserler vardır, ve bu normal bir durumdur.

Süper kahraman çizgi romanları çoğu zaman ikinci grup için üretiliyor ve bu yanlış bir şey değil. Hiç kimse hayatının tamamını sanatsal ve entelektüel konularla geçirmez, herkes mutlaka eğlenmek ve rahatlamak için de bir şeyler yapar. Nasıl ki arada bir Stephen King romanı okumamız bir “edebiyat-sever” olduğumuz gerçeğini değiştirmiyorsa, nasıl ki arada bir sinemada saçma sapan bir aksiyon filmi izlemeye gitmemiz, “sinefil”liğimizi etkilemiyorsa, neden aynı şekilde “süper kahraman” çizgi romanlarını da oldukları gibi, fazla ciddiye alınmaması gereken eğlencelik eserler olarak görmeyelim?

Bu konu hakkında daha fazlası için: ÇROY 6 – Standartlarınızı Düşürün!

3 – Yukarıdaki ile alakalı olarak; her süper kahraman çizgi romanının da, basit ve eğlencelik bir eser olmadığını görebilmek gerekiyor. Nasıl ki çizgi romanları sadece süper kahramanlardan ibaret sanan birine, çizgi roman severler olarak negatif yaklaşıyorsak, bence süper kahramanları sadece kötü, basit ve sıradan hikayelerden ibaret sananlara da negatif yaklaşmalıyız.

Her ne kadar sektörün büyük çoğunluğu gerçekten “basit” işlere yönelmiş durumda olsa da, süper kahraman çizgi romanları içinde de oldukça kaliteli işlere rastlıyoruz. Earth X gibi, Kingdom Come gibi, The Dark Knight Returns gibi, geçen sene uzun uzun bahsettiğimiz Hickman’ın Fantastic Four’u gibi pek çok eser, süper kahraman türünün de ciddi ve sanatsal bir boyutu olabileceğini gösteriyor, ki sadece bu durum bile, süper kahramanlara sırt çevirmemek için (bence) yeterli bir sebep.

4 – Yine yukarıdakilerle alakalı olarak, “Bağımsız çizgi roman = Kalite”, “Süper kahraman çizgi romanı = Kalitesiz” gibi bir yaklaşımın da tamamen saçma olduğunun altını çizmek istiyorum. Yine Prezi’lerde kullandığım bir cümleyi tekrarlayayım: İnsanlar imajlarını güçlendireceğini düşündükleri konularda ahkam kesmeye bayılıyorlar.

Çizgi roman konusunda da, “Ben süper kahraman okumam, benim olayım sanatsal çizgi romanlar…” mantığı zaman zaman böyle kullanılıyor. Tabi ki bu tercihi yapan herkes bu şekilde düşünüyor diyemem, ben de çoğu zaman Marvel ve DC’ye göre bağımsız eserleri tercih ediyorum, fakat böyle vakalar da ne yazık ki mevcut.

Bu gibi örneklerde de görebileceğiniz gibi, her bağımsız çizgi romanı otomatik olarak başarılı sanmak, bunu bir şov meselesi haline getirmek, tamamen yanlış ve süper kahraman türünün kaliteli yapıtlarını da kaçırmaya yol açan bir tutum.

Aynı zamanda, bir çizgi roman “bağımsız” bir yayınevinden çıkmış, Marvel – DC harici bir çizgi roman diye, “kaliteli” olması, sanatsal yönünün çok güçlü olması gibi bir durum da yok.

Bu konuda daha fazlası için, Mete’nin yazdığı şu yazıyı, ve özellikle de son üç paragrafı okuyabilirsiniz.

5 – Bir ara sebep olarak, hatta tam bir sebep olmasa da, akılda tutulması gereken bir bilgi olarak, şunu da aradan çıkartmak istiyorum: Her Marvel / DC çizgi romanı süper kahraman çizgi romanı değildir. Hatta, içinde her süper kahraman olan çizgi roman da süper kahraman çizgi romanı olmayabilir.

Her ne kadar ezici çoğunluğu süper kahramanlara ayırıyor olsalar da, Marvel ve DC aslında farklı türlerden de eserler veriyorlar. Fantastik, bilim kurgu, polisiye, casus ve çok daha fazla türde eser de, bu yayıncıların ilgi alanına giriyor.

Bu yüzden, artık “süper kahramanı” bir türün ötesinde, bir “kimliğe” dönüştürmüş olan bu şirketlerin çıkarttığı her yayın da, süper kahraman türüne ait olarak görülmemeli. Bir seride, doğa üstü güçleri olan bir karakterin bulunması, o dergiyi otomatik olarak bir süper kahraman dergisi yapmaz. Nasıl ki Isaac Asimov’un Foundation serisindeki öykülerde polisiye özellikleri olması, Foundation’u bir polisiye yapmıyorsa, örneğin, Jonathan Hickman’ın Marvel’daki yükselişini başlatan Secret Warriors serisinde süper kahramanların bulunması da, bu seriyi bir süper kahraman çizgi romanı yapmaz.

Bu dediğim gibi, süper kahramanları savunmak için yazılmış bir madde değil, ama yine de akılda tutulması gereken bir konu.

Biraz daha ciddi konulara girmek istiyorum.

6 – Bunu tam olarak açıklayamayacağım, fakat ben süper kahramanların insanlara çekici gelmesinin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Sosyoloji ve psikoloji konusunda üniversitede aldığım birkaç ders dışında çok fazla şey bilmiyorum, o yüzden uzun uzun konuşup ahkam kesmeyeceğim, ama bence, süper kahraman çizgi romanlarının insanlara bu kadar hitap etmesi, “Çocuklar için yapıyorlar işte ya…” mantığıyla açıklanabilecek bir şey değil.

Bunu ister pek çok yazar ve akademisyenin kullandığı gibi “modern mitoloji” benzetmesiyle açıklayın, ister “iyi ile kötü arasındaki mücadelenin” bir uzantısı olarak yorumlayın, isterseniz de “insanların sahip olmak istedikleri sıradışılığı yansıttığını” söyleyin, ben bir şekilde süper kahraman konseptinin bizlere hitap ettiğini düşünüyorum. Bu açıdan, süper kahramanı eleştirmenin, “Ben hiç süper kahraman okumam, keh keh keh…” gibi bir tutumdan ziyade, türün nasıl bu endüstriyelleşmiş halinden kurtarılabileceğiyle, ve insanlara kendisini okutmayı bu kadar kolay bir şekilde başaran bir olgunun, nasıl daha iyi kullanılabileceğiyle alakalı olması gerektiğini düşünüyorum.

Bir başka deyişle, tıpkı çizgi romanın kendisi gibi, neredeyse seksen yıllık geçmişlerine rağmen, süper kahramanların potansiyelinin henüz tam olarak keşfedilmediğine ve kullanılmadığına inanıyorum.

Süper kahramanların, layığıyla aktarılmaya başladıktan sonra, sinemada da bu kadar büyük bir kitleyi kendilerine çekebilmesinin de bu yönde ekstra bir kanıt olabileceğini de düşünmüyor değilim.

7 – Bu soyut ve belki de biraz “bulanık” açıklamanın ötesinde, bir bütün olarak çizgi romanları anlamak için, süper kahraman türüne yönelik bir altyapı da bana sorarsanız gerekli. Bunu uzun uzun açıklamaya çalışacağım.

Dünya üzerindeki her sanat türünde, eserler kendilerinden önce yaratılmış eserlerden etkilenirler, ve bunlardan bir şeyler taşırlar. Bir ressam, çizmeye başlamadan önce, mutlaka diğer resimlere bakarak bu ilgiyi edinmiştir. Bir romancı (en azından iyi bir romancı), bir “yazar”dan önce mutlaka bir “okur” olmuştur.

Bu yüzden, bugün çizgi roman yazıp – çizen herkes, mutlaka ve mutlaka bir noktada süper kahraman olayıyla ilgilenmiş, süper kahraman çizgi romanları okumuş, ve çok çok anormal bir çizgi roman kültüründen gelmiyorsa, çok büyük ihtimalle çizgi roman işine süper kahramanlarla başlamıştır.

Buradaki “etkilenme” pozitif bir etkilenme elbette olmayabilir. Fakat, bu da süper kahramanların neden “gerekli” olduğuna dair başka bir konuya bağlanır: Sanatlar içindeki akımlar, kendilerinden önceki akımlara bir şeyler ekleyerek, veya bu akımlara karşı çıkarak ilerlerler. Mutlaka bir yerlerde, “X akımı, Y akımına bir tepki olarak doğdu.” gibi klişe bir cümleyi okumuşsunuzdur – işte çizgi romanın “daha ciddi”, “daha karışık” örnekleri de, bir noktada bu konuyla alakalıdır.

Örneğin, pek çok okur tarafından tüm zamanların en iyi çizgi romanlarından biri olarak görülen Watchmen, her şeyden önce, bir “süper kahraman” ve “çizgi roman endüstrisi” eleştirisi, “süper kahraman dünyasıyla özdeşleşmiş çizgi roman” fikrine karşı bir tepkidir. Bir okur, belki süper kahramanlar hakkında bir şey bilmeden Watchmen’i okuyup zevk alabilir, fakat Watchmen’i gerçekten anlamak, veya en azından, Watchmen’in neden çizgi roman sanatı için anlamlı olduğunu görebilmek, neden bu kadar “önemli” bir eser olduğunu anlayabilmek için, bir süper kahraman “altyapısı” da gereklidir.

Aynı şekilde, hayatında hiç çizgi roman okumamış bir insan pekala gidip Walking Dead okumaktan keyif alabilir. Ama Walking Dead’in neden çizgi roman okurları arasında bu kadar popüler olduğunu anlamak, nasıl böyle bir yükselişe geçtiği konusunda daha geniş bir perspektif edinmek için, yine, dönemin süper kahraman çizgi romanlarındaki bazı “trend”leri, ve Walking Dead’in bunlara nasıl cevap verdiğini görebilmek gereklidir.

Bu açıdan, süper kahramanlar iyi bir çizgi roman altyapısı için – türle bu kadar bütünleşmiş olduklarından – gerekli bir unsur olarak da düşünülebilirler.

Sitemizi takip eden okuyucularımız için, fazla şaşırtıcı olmayan bir yazı olduğunu tahmin ediyorum: Sonuçta vermeye çalıştığım mesajlar, pek çok yazı / podcast ve cevapta olduğu gibi: Önyargılı olmayın, abartılı, yanıltıcı genellemeler yapmayın, kendiniz okumadan karar vermeyin, ve hiçbir şey uğruna değilse, sağlam bir altyapı edinmek uğruna göz ardı etmeyin.

Süper kahramanlar ve süper kahraman çizgi romanları ile şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar, ama bunların gerçekten çizgi roman için, en azından şimdilik, vazgeçilmez ve vazgeçilmemesi gereken öğeler olduğunu düşünüyorum. Tabi ki kimse “X” bir türü sevmek, sevmese de zorla okumak, çıkan her yayını takip etmek zorunda değil, bunu söylemeye çalışmıyorum. Fakat bir türden, bir bütün olarak “nefret etmek”, (tıpkı çizgi romanın kendisi gibi) kötü örnekleriyle özdeşleştikleri için tamamen dışlamak ve küçük görmek, bence son derece yanlış bir tutum. 

Özel Not: Bu aslında bir oturuşta yazılmış, tek bir seferde tamamlanmış bir yazı değil – benim süper kahramanlar ve gelen tepkilerden yola çıkarak sağda solda aldığım notları birleştirerek ve bir araya getirerek oluşturduğum bir yazı. Bunları aradaki çizgilerle birbirinden ayırdım ve sitemizde her zaman olduğu gibi sağlam bir metin olarak sunmaya çalıştım, ama dilbilgisi hataları, zaman uyumsuzlukları vs. olduysa affola :)