Genel Çizgi Roman Yazıları

Çizgi Roman Tarihi 1 – İlk Uçan Süper Kahraman

Çizgi roman tarihi, yaratılan karakterlerden bunları yaratan sanatçılara, şirketlerden okuyuculara, oldukça ilginç detaylar içeren bir alan. Sitede bu konuda hali hazırda pek çok yazı yer alıyor, ama doğrudan çizgi roman tarihi ile ilgili olan yazıları biraz daha rahat bir şekilde bir araya getirebilmek için, hem site üzerinde, hem de AltEvren – Türkçe Çizgi Roman Podcasti üzerinde devam edecek yeni bir seriye başlamak istedim.

Çizgi Roman Tarihi serimizin ilk konusu da, bekleyeceğinizden çok daha ilginç bir mesele haline gelen “İlk uçan süper kahraman kimdi?” sorusu oldu. Biraz daha hızlı bir tartışma için, podcastin ilgili bölümünü dinleyebilirsiniz.

Yazının içeriği, büyük ölçüde podcast ile aynı şekilde ilerliyor, ama aşağıda ilk uçan süper kahramanın kim olduğu ile ilgili biraz daha kapsamlı detaylar yer alıyor.

Elbette, bu tarihi süreci kapsamlı bir şekilde okumak isteyenler olabileceği gibi, cevabı öğrenip hızlı bir şekilde devam etmek isteyenler olması da muhtemel.

Bu nedenle, yazıya cevabı vererek başlamak istiyorum: Eğer bütün çizgi roman camiasının gözden kaçırdığı özel bir durum yoksa, modern süper kahramanlar içinde uçan ilk karakter, Marvel’ın (o zamanki adıyla Timely Comics’in) 1939 yılında yarattığı Namor the Sub-Mariner olmalı.

Bu biraz tuhaf bir cevap, dolayısıyla konuyla kapsamlı olarak ilgilenenler için, işte detaylar…

İlk Uçan Süper Kahraman Kim Değil?

Çizgi Roman Tarihi serimizin ilk bölümüne adını veren soru, aslında oldukça basit bir soru. İnsan cevabın da aynı şekilde basit olmasını bekliyor. Hatta ilk bakışta, cevabın karmaşık olmasını gerektiren herhangi bir konu da yokmuş gibi gözüküyor.

Neden?

Çünkü modern anlamda ilk süper kahramanın DC Comics’in (yine, o zamanki adıyla National Comics’in) 1938’de yarattığı Superman olduğu gayet iyi biliniyor. Üstelik, Superman’in “uçan” bir süper kahraman olduğu da gayet net olarak bilinen bir durum. O halde nasıl oluyor da, ilk süper kahraman, aynı zamanda uçan bir karakterken, “ilk uçan süper kahraman” olamıyor?

Bunun cevabı, yaratıldığı dönemde Superman’in uçmak gibi bir özelliğinin olmaması ile alakalı.

Evet, ilginç gözüküyor. Günümüzde süper kahramanlarla özdeşleşen en önemli iki “süper güç” uçmak ve fiziksel olarak insanüstü bir kapasiteye sahip olmak. Ancak süper kahramanların yaratıldığı günlerde, pek çok karakter böyle bir özellikle yola çıkmıyor. Superman ilk yaratıldığında uçmak gibi bir özelliğe sahip değil. Olağanüstü güçlü bacak kasları sayesinde — günümüzde Hulk’ın hareket etme şekline benzer bir şekilde — abartılı seviyelerde zıplayabiliyor, tek bir sıçrayışta binaları aşabiliyor, ama havada süzülerek ilerlemek gibi bir özelliği yok.

“Zıplaya zıplaya” ilerleyen karakterlerin yanı sıra, Wonder Woman gibi “görünmez jet” tarzı vasıtalarla uçan karakterler var, ama hiçbir desteğe, hiçbir teknolojik ekipmana sahip olmadan uçan bir karakter daha önce görülmüyor.

Neden Namor?

Superman’in 1938’de yaratıldığını ve modern süper kahramanların onunla birlikte ortaya çıktığını kabul ettikten sonra, ilk uçan süper kahramanın kim olduğunu bulmak aslında basit bir kronoloji meselesi haline geliyor: Superman’den sonra yaratılan süper kahramanları inceleyip, uçma özelliğini taşıyan ilk karakteri belirliyoruz.

Burada öne çıkan enteresan adaylardan bir tanesi, dönemin popüler yayıncılarından Fawcett Comics tarafından yaratılan Captain Marvel karakteri. Captain Marvel, neredeyse her anlamda Superman’in bir kopyası olarak yaratılan, Superman’in elde ettiği başarıdan pay elde etmek için ortaya çıkartılan bir karakter. Bugün daha çok Shazam adıyla tanınan karakter, ilerleyen yıllarda DC’ye devrediliyor.

Captain Marvel Superman’in bir kopyası olsa da, çizgi roman tarihinin satır aralarına baktığınızda, bir “kopya” olarak yaratılan bu karakterin daha sonra pek çok anlamda “orijinal” karakteri etkilediğini görüyoruz. Örneğin, karakterin en büyük düşmanı olarak kel, çok akıllı bir bilim adamının kullanılması, Lex Luthor ile Superman’den önce, Doctor Sivana ile Captain Marvel’da gördüğümüz bir durum.

Captain Marvel’ın Superman’den önce yaptığı şeylerden bir başkası da uçmak.

Aşağıda biraz daha detaylı değineceğimiz gibi, Superman’in tam olarak ne zaman net bir şekilde uçmaya başladığı ile ilgili bir tarih vermek zor. Ama en erken durumda bile, karakterin bu özelliği sergilemesi 1941 yılını buluyor. Captain Marvel ise, 1940 yılında yayımlanan çizgi romanlarında, açık ve net bir şekilde uçabiliyor.

Dürüst konuşayım, aslında ilk uçan karakter Captain Marvel gibi, bu güçle özdeşleştirdiğimiz bir karakter olsa bu yazı o kadar da ilgi çekici olmaz, çizgi roman tarihi ile ilgili ufak bir dipnot olarak kalırdı. Ancak ilginç bir şekilde, Captain Marvel’dan önce uçan karakterler de var ve bunlar ne Superman, ne de Captain Marvel kadar tanınan karakterler.

Bu konuda karşımıza çıkan önemli adaylardan bir tanesi, o zamanki adıyla Timely Comics tarafından yaratılan The Human Torch karakteri.

Burada daha fazla detaya girmeden, bir ek açıklama daha yapmak lazım. Marvel’da, The Human Torch ismini kullanan birden fazla karakter var. Bugün daha çok tanıdığımız karakter Fantastic Four’un üyesi olan Human Torch. Fakat burada bahsettiğimiz karakter bu değil, zira Fantastic Four’un Human Torch’u ekibin geri kalanıyla birlikte 1960’lı yıllarda yaratılıyor.

Marvel’da bu ismi Johnny Storm’dan çok daha önce kullanan karakter, insani özellikler taşıyan bir android, veya “gerçek” ismiyle Jim Hammond. Human Torch ilk ortaya çıktığı sayı olan Marvel Comics #1’de çeşitli sahnelerde “havada” gözüküyor.

Ama burada önemli detay, onun tam olarak ne yaptığı. Human Torch uçuyor mu, yoksa dönemin diğer süper kahramanları gibi, insanüstü mesafelere sıçrıyor mu? Sayının geneline baktığınız zaman, onun net bir şekilde uçtuğunu gördüğümüz herhangi bir sayfa yok. Aşağıda görebileceğiniz sayfanın son paneli, Human Torch’u konu alan hikayeyi bitiriyor, yani burada da soruya somut bir cevap verilmemiş oluyor. Paneldeki anahtar kelimelere göz attığınız zaman ise, leap, yani “sıçrama” ifadesi net bir şekilde okunabiliyor.

Bu nedenle, Human Torch’u ilk uçan süper kahraman olarak ilan etmek de pek mümkün değil.

Bu da bizi Namor’a getiriyor. Namor’un ilk gözüktüğü sayı, Human Torch’unkiyle aynı. 1939 yılında yayımlanan Marvel Comics #1’de, Namor açık ve net bir şekilde uçtuğunu gördüğümüz ilk süper kahraman oluyor.

Namor’un ilkleri ve Marvel

İlk uçan süper kahramanın bu kavramla bu kadar özdeşleştirdiğimiz Superman, Captain Marvel gibi karakterler olmaması, denizaltı – Atlantis konseptinden yola çıkılarak hazırlanmış Namor olması son derece ilginç bir durum.

Namor’un kesin bir şekilde uçtuğuna dair çok bir soru işareti yok. Panellerde gördüğümüz sahnelerin yanı sıra, karakterin ayak bileklerindeki ufak kanatlar da bu durumu onaylar nitelikte.

Bu nedenle, her ne kadar bu çok tuhaf bir durum gibi gözükse de, tarihi olarak uçma özelliğine sahip olan ilk süper kahraman, Namor the Sub-Mariner gibi gözüküyor. Üstelik bu Namor’un “ilk” olduğu tek ilginç durum da değil.

Bu da oldukça ilginç bir durum gibi gözükse de, X-Men’den yaklaşık yirmi beş yıl önce yaratılan Namor, aynı zamanda Marvel’ın ilk “mutantı” olarak da tanıtılmış olan bir karakter. Hatta, bu ismi taşıyan bir serisi bile var:

Bu “uçma” konusuna göre biraz daha karmaşık bir mesele, ama Namor ile ilgili daha fazla detay ortaya çıktıkça, onun yalnızca bir Atlantisli – İnsan kırması olmadığı, her iki türde de gözükmeyen bazı genetik özelliklere sahip olduğu, bu nedenle onun Marvel’ın ilk mutantı olduğu yönünde açıklamalar yapılıyor. Tabi ki, X-Men tarihine baktığınız zaman, ondan çok daha önce doğan mutantlar (örneğin, binlerce yıl önce doğmuş olan Apocalypse gibi örnekler) mevcut – ancak “yayımlanma tarihi” açısından Namor böyle bir özelliğe de sahip.

Bu durum, Marvel çizgi romanlarında farklı yorum ve alternatif açıklamalarla ara sıra gündeme geliyor – ama bu başka bir yazının, hatta belki de başka bir “Çizgi Roman Tarihi” yazısının konusu.

Bir önemli parantez de Marvel konusunda. İlk uçan süper kahramanın Marvel tarafından yaratılmış olması pek çok çizgi roman okuru tarafından “normal” bir durum gibi karşılanabilir: Çizgi roman dünyasının iki devi olduğunu düşünürsek, ilk uçan süper kahraman DC tarafından gelmiyorsa Marvel tarafından gelmesi kadar normal bir durum yok.

Ancak işin bu noktasında da ilginç detaylar var. Malum, bu yazıda süper kahraman çizgi roman dünyasının ilk dönemlerinden, 1938 – 39 – 40 – 41 gibi tarihlerden bahsediyoruz. Bu yıllarda, çizgi roman dünyasının iki devi olarak Marvel ve DC gibi bir denklemden söz etmek mümkün değil. Bu dönemde DC Superman, Batman, Wonder Woman, Flash, Green Lantern, JSA gibi pek çok konseptle çizgi roman dünyasının en önemli markası haline gelmiş durumda.

O zamanlar Timely adını kullanan Marvel’ın ise, Human Torch, Sub-Mariner ve Captain America gibi karakterler dışında sektör içinde çok bir ağırlığı yok – hatta bu karakterlerin bile ne kadar ağırlığı olduğu tartışılabilecek bir konu. Örneğin bu yazı içinde adı geçen Fawcett Comics, bu dönemde Timely’ye göre çok daha popüler ve çok daha önemli bir yayınevi.

Marvel’ın Fantastic Four, Avengers, Spider-Man, X-Men gibi karakterlerle çizgi roman dünyasının bir devi haline gelmesi, başta Stan Lee, Jack Kirby ve Steve Ditko gibi yazar ve çizerler sayesinde, 1960’lı yıllarda, yani şu anda bahsettiğimiz süreçten yaklaşık yirmi yıl sonra gerçekleşmiş bir olay.

Bu nedenle, “Eh, tabi ki, ilk uçan süper kahraman DC’den gelmediyse çizgi roman dünyasının diğer devinden, Marvel’dan gelecekti” gibi bir cümle kurmak, tarihsel açıdan yanlış bir bakış açısına dönüşüyor. Çünkü Marvel, bu dönemde ABD’de süper kahraman çizgi romanı furyasına katılmış irili ufaklı şirketlerden yalnızca bir tanesi ve bu dönemde DC ile kıyaslanabilecek bir popülariteleri bulunmuyor. Bu nedenle, böyle bir cümle kurulacaksa, işe diğer taraftan yaklaşmak, yani “İlk uçan süper kahramanı yaratan şirket, daha sonra çizgi roman dünyasının devlerinden biri haline geliyor” gibi bir kronoloji oluşturmak gerekiyor.

Bu da ilk uçan süper kahraman etrafındaki ufak, ilginç detaylardan bir başkası.

Superman’in Uçmasının Tarihi

Bu kadar detay vermişken, bizi bu kadar “uğraştıran” olaydan, 1938 yılında yaratılan ilk süper kahraman olan Superman’in, uçma özelliğini bundan birkaç yıl sonra kazanmasından da detaylı olarak bahsedelim.

Yazının akışını biraz daha rahat tutabilmek için, önce bu alanda da genel olarak kabul edilen süreci aktarıp, daha sonra bunu nasıl sorgulayabileceğimize değinmeye çalışacağım, çünkü tahmin edebileceğiniz gibi, burada da hoş detaylar var.

Birincisi, yukarıda dediğim gibi, Superman yaratıldığında uçabilen bir karakter değil. Tıpkı günümüzdeki Hulk gibi, uzun mesafeleri sıçrayarak aşıyor.

Superman giderek popüler hale gelip, yalnızca çizgi roman dünyasının değil, bütün popüler kültürün bir ikonu haline gelince, bu karakter farklı mecralarda da ortaya çıkmaya başlıyor. Bunun ilk örneklerinden bir tanesi, 1940’lı yılların başında hazırlanan Superman çizgi filmi.

Bu çizgi filmin hazırlık aşamasında, animasyon süreci üzerinde çalışan sanatçılar, Superman’in oradan oraya atlayarak ilerlemesini oldukça sıkıntılı bir süreç olarak değerlendiriyor. Karakterin zıplama animasyonunu yapmak zorlayıcı bir mesele olduğundan, onu çizgi filme daha rahat aktarılabilecek bir şekilde hareket ettirmeye karar veriyorlar. Böylece, Superman çizgi filminde karakter karşımıza “zıplayan” bir karakter değil, “uçan” bir karakter olarak çıkıyor.

Çizgi filmin yayımlanmaya başlamasından kısa bir süre sonra, bu değişiklik çizgi romanlara da yansıyor. İnanmayacaksınız ama, burada da üzerinde durulabilecek enteresan bir nokta var.

Günümüzde çizgi roman okurları filmlerin tanıdıkları karakterleri farklı şekillerde ele almasından rahatsız olabiliyor. Hatta bazen, filmlerde farklı şekillerde ele alınan özellikler, dönüp dolaşıp çizgi romanları da etkileyebiliyor. Özellikle günümüzün popüler Marvel filmlerine baktığınızda, bunun pek çok örneği var. Marvel Sinema Evreni’nde, Avengers ekibini bir araya getiren önemli karakterlerden bir tanesi olan Phil Coulson’ın daha sonra çizgi romanlara da aktarılması bunun güzel bir örneği.

Çizgi roman okurları, özellikle hoşlarına gitmeyen değişiklikler söz konusu olduğunda, farklı mecraların çizgi romanları etkilemesinden rahatsız olabiliyor. Bu anlaşılabilecek bir yorum, ama bu durumu çok güncel bir olaymış gibi değerlendirmemek lazım. Çizgi filmde uçan Superman’in, daha sonra çizgi romanlarda da uçması durumunda görülebileceği gibi, farklı alanlarda yapılan değişikliklerin çizgi romanları etkilemesi, neredeyse süper kahraman çizgi romanlarının tarihi kadar eskiye dayanan bir durum.

Peki, tüm hikaye bundan ibaret mi? Çizgi romanlarda uçmayan bir karakter olan Superman, uçma özelliğini bir animasyon sıkıntısı nedeniyle çizgi filmlerde kazanıp, daha sonra bu özelliği çizgi romanlarda da mı göstermeye başlıyor?

Bu çizgi roman dünyasında çok yaygın olarak dile getirilen bir hikaye olsa da, işin içinde bazı enteresan detaylar da var.

Bunlardan bir tanesi, Superman’in yanlışlıkla uçarken resmedildiği 1941 tarihli bir çizgi roman. Çizgi filmlerin de etkisiyle, Superman’in çizgi romanlarda gerçek anlamda uçmaya başlaması 1943 yılını buluyor. Hatta, bu dönemde çıkan ve Superman’in uçtuğu ilk sayıyı net bir şekilde ifade edebiliyoruz: Action Comics #65.

Ancak bundan önce, Superman 1941 tarihli Superman #10′da da uçarken resmediliyor. Bunun o dönemde Superman’i çizmeye yeni başlayan çizerin ilk sayısı olması ve aynı sayıda Superman’in uçmadığının net bir şekilde belirtilmesi nedeniyle, bu sadece teknik bir hata olarak belirtiliyor. Bu konunun detaylı bir tartışması bu linkte mevcut.

Karakterin uçması ile ilgili ilginç kaynaklardan bir başkası da, yine o dönemde çok popüler olan radyo programı. Bir karakter olarak Superman ile en çok özdeşleştirdiğimiz cümlelerden bir tanesi şu:

It’s a Bird… It’s a Plane… It’s Superman!

Tıpkı uçma meselesinde olduğu gibi, Superman’i Superman yapan özelliklerden bir tanesi olan bu cümlenin de kaynağı çizgi romanlar değil. Bu cümle de, Superman’i çizgi romanlardan oldukça farklı bir şekilde ele alan radyo programından geliyor ve bu radyo programının tarihi çizgi filmlerin de epey öncesine dayanıyor.

Radyo programında bu şekilde tanıtılan karakterin, zıplayarak ilerlemekten çok uçması daha makul bir durum gibi gözüküyor. O yüzden, eğer biraz daha görsel bir olay olan “uçma” meselesinde, bir radyo programını kabul ederseniz, bu mecrada da Superman’in çizgi romandan önce uçtuğunu, hatta ilk uçtuğu mecranın bu olduğunu söylemek bile mümkün.

Özetle, Superman 1938 yılında yaratılsa da, uçma özelliğini (kabul edeceğiniz referanslara göre) 1940’lı yılların başında kazanıyor. Eğer sadece çizgi romanları kabul ediyorsanız ve 1941 yılında yapılan ufak, teknik bir yanlışlığı saymazsanız, karakterin uçmaya başlaması 1943 yılını buluyor.

Bu durumda, uçan ilk süper kahraman unvanı da gökyüzünden çok suların altıyla özdeşleştirdiğimiz bir karakter, Namor the Sub Mariner oluyor.