DC Comics Yazıları - DC Tarihi

Dark Nights: Metal – DC Tarihi

DC Comics’in Rebirth kapsamında yaptığı ilk büyük hikaye Justice League vs. Suicide Squad hikayesiydi. Ancak bundan çok daha büyük çaplısı, Haziran 2017 – Nisan 2018 tarihleri arasında yayımlanan Dark Nights: Metal isimli hikaye oldu.

Bu yazıda, DC Tarihi projesi kapsamında Dark Nights: Metal’in bir özetini yapıyoruz.

Serinin bir çizgi roman olarak incelemesi için bu yazıya, okuma listesine ulaşmak için ise buraya tıklayabilirsiniz.

Dark Multiverse

Önce temel bir uyarıyla başlayayım: Metal süper kahraman çizgi romanlarında çok sık karşılaştığımız “karmaşık” serilerden bir tanesi. O yüzden hikayenin belli noktaları daha önceki DC Tarihi dosyalarını okuduysanız bile biraz karışık gelebilir. Normal şartlarda da bu hikayeleri basit bir şekilde anlatmak için elimden geleni yapıyorum, ancak serinin doğası nedeniyle burada bu pek mümkün olmayabilir.

Bunların nedenleri için, Dark Nights: Metal inceleme yazısına göz atabilirsiniz. Dark Nights: Metal’in en büyük özelliklerinden bir tanesi sonunda yaşananların daha sonraki maceraları etkileme olasılığı, bu nedenle yazıyı çok karmaşık bulsanız veya okumamayı tercih ederseniz bile, bu yazının sonuna bir göz atmanızı tavsiye ederim.

Dark Nights hikayesi, bize DC evren yapısı içinde yeni bir konsepti tanıtıyor: DC’nin tüm paralel evrenlerinin içinde bulunduğu Multiverse’ün yanı sıra, bir de “Dark Multiverse” adı verilen; insanların korkuları, kabusları ve şüphelerinden beslenen karanlık bir çoklu evren yapısı var(mış). Dark Nights: Metal serisi, bize bu Dark Multiverse’ün DC Evreni’ni ele geçirme ve yok etme çabasını anlatıyor.

Bu işin başında Dark Multiverse’ün “tanrısı” konumundaki ejderha-vari yaratık Barbatos bulunuyor. Serinin ilerleyen noktalarında, Dark Multiverse’ün aslında “Forger” isimli kozmik bir varlığın kontrolünde “World Forge” adlı bir gerçeklik olarak başladığını, ancak “dengesiz” evrenleri yok etmekle sorumlu olan Barbatos’un zamanla kontrolden çıkıp Forger’ı da öldürerek burayı kontrol etmeye başladığını anlıyoruz.

Dark Multiverse ve merkezindeki “Forge of Worlds”

Bu bilgiler aslında hikayenin ortalarına doğru bizlerle paylaşılıyor, ama serinin temelini anlamak için Dark Multiverse’ün ne olduğunu bilerek başlamakta fayda var.

Batman, Hawkman ve Metaller

Hikayenin başında merkezde iki karakter bulunuyor: Hawkman ve Batman.

Dark Multiverse’ün “kapılarının açılabilmesi,” buradan DC Evrenlerine geçilebilmesi için anahtar konumda olan beş farklı “metal” var: İlk ikisi geçmiş Batman serilerinde önemli rol oynayan Electrum ve Dionesium; diğer ikisi ise DC Evreni’nde çeşitli maceralarda karşımıza çıkan Promethium ve DC Evreni’nin önemli unsurlarından bir tanesi olan Nth Metal. Beşincisine birazdan değineceğiz.

Hawkman’in buradaki önemi, Nth Metal üzerinde yaptığı çalışmalardan kaynaklanıyor ve bu seri başladığında kendisini sadece yazdığı hatıra defterinden takip ediyoruz. Bir şekilde, bu yaptığı çalışmalar onun kaybolmasına yol açmış durumda.

Batman’in rolü ise tabi daha kritik. Batman uzun süredir yaşadığı olaylarla bu metallere maruz kaldığını, bunların vücudunda yer aldığını biliyor ve doğaüstü özellikleri olan bu metalleri daha iyi anlamaya çalışıyor; esrarengiz bir şekilde bu metallerin kendisine göndermeye çalıştığı bir mesaj, bir “tını” duyuyor ve bütün bunların amacını anlamak için, Justice League üyeleri ile pek de paylaşmaya yanaşmadığı deneyler yapıyor.

Serinin ilk sayısında, sıradan gözüken bir maceranın ardından dünyaya dönen Justice League üyeleri, Gotham’ın ortasında devasa bir dağın ortaya çıktığını, şehirde büyük bir yıkım gerçekleştiğini görüyor. Bu dağın içinde bir kapı bulan ve buradan içeri giren Justice League, Kendra Saunders ile karşılaşıyor. Kendra Saunders genellikle Hawkgirl olarak tanınsa da, serinin başlarında “Lady Blackhawk” olarak tanınıyor. 

Lady Blackhawk, Hawkman’in çalışmalarından hareketle, JL üyelerine Dark Multiverse’den bahseden ilk kişi oluyor. Yaptığı gizemli araştırmaların bu konuyla alakalı olup olmadığı sorusunu cevapsız bırakan Batman, ekip buradan ayrılınca çalışmalarını sürdürüyor ve ilk sayının sonunda önemli bir karakterle, Sandman serisinden tanıdığımız Dream ile karşılaşıyor.

Beşinci Metal ve Serinin Başlaması

İkinci sayının başında diğer kahramanlar Batman’den bazı cevaplar almaya çalışıyor, ancak Batman sandıkları herkesin onun tarafından hazırlanmış dublörler olduğu ortaya çıkıyor. Bu sırada kendi bildiğini okumaya devam eden Batman Dream ile konuşup yaptığı planın doğru olup olmadığını soruyor, ama net bir cevap alamıyor.

Serideki olayların asıl başlangıcı da burada yaşanıyor. Wonder Woman ve Superman sonunda gerçek Batman’i bulup ondan bazı somut cevaplar isterken, Darkseid War’dan hatırlayacağınız bebek Darkseid’ın ve Court of Owls’un da dahil olduğu bir sürecin sonunda, Batman beşinci metalin de ne olduğunu öğreniyor: Gelişimini – Barbatos’a hizmet eden – Court of Owls’un sağladığı bir element: Batmanium.

Batmanium’un ilk gözüktüğü an, Dark Nights: Metal’den önce.

Burada özete ufak bir ara veriyorum – bunu okurken, “Gerçekten mi? Batmanium mu?” gibi bir şey düşünmüş olmanız muhtemel, çünkü internet genelinde bu beşinci metalin Batmanium olduğunu öğrendiğimizde verilen tepkiler aşağı yukarı bu şekildeydi. İşin aslı şu, Batmanium denen bu metal aslında Metal serisi kapsamında oluşturulmuş bir şey değil, Scott Snyder’ın Batman serisinden devam eden ufak bir detay ve isminin Batmanium olmasının bir sebebi var – ama işin genel okur için saçmalığını azaltıyor mu derseniz, sanırım hayır, azaltmıyor.

Bu beşinci metalin de ortaya çıkması ile, Batman DC Evreni ile Dark Multiverse arasında bir kapı haline geliyor, ve kendisi Dark Multiverse’de hapsolurken, aşağıda gördüğünüz arkadaşlar DC Evreni’ne geliyor:

Dark Knights

Okuma listesinden daha detaylı inceleyebileceğiniz tie-in sayılarında önemli rol oynayan bu tipler, Dark Multiverse içindeki farklı paralel evrenlerden gelen, “korkunç” Batman versiyonları ve seride bir grup olarak Barbatos’un “Dark Knights” – yani Kara Şövalyeleri olarak adlandırılıyorlar.

Bir tanesi hariç hepsinin ortak özelliği, bir noktada “akıllarını kaçırıp” Justice League’deki partnerlerine karşı savaşmış, onlara benzer (veya onlarla alakalı) güçler elde etmiş olmaları. The Red Death Batman ile Flash’in bir birleşimi, The Drowned Batman – Aquaman’in bir birleşimi, The Murder Machine Batman ile Cyborg’un birleşimi, vesaire…

Bu alternatif Batman versiyonlarının başında, kendi evreninde yaptığı korkunç şeyler nedeniyle Joker’i öldüren, ancak hayatını kaybetmekte olan Joker tarafından tuhaf bir gaz bulaştırılan Batman Who Laughs bulunuyor. Joker ile Batman’in karışımı olarak tanıtabileceğimiz bu karakter, kendi varlıklarını yok olmaktan kurtaracağına inandığı Barbatos’a hizmet ediyor ve bu amaç uğruna diğer Batmanleri de bir araya getiriyor. Her ne kadar serinin “büyük kötüsü” Barbatos olsa da, aslında Batman Who Laughs odak noktaya biraz daha yakın.

Batman Who Laughs, “Gülen Batman”

Bu noktadan sonra, serinin gidişatı tipik bir “distopik event” halini alıyor – Dark Multiverse’den gelen Kara Şövalyelerinin de yardımıyla, Barbatos dünya genelinde terör estirmeye başlıyor ve direnmeye çalışan kahramanlar gerçekliğin bir köşesinde kalmış ufak bir yere, Oblivion Bar’a sığınmak zorunda kalıyor. Üçüncü sayıda, böyle bir savaşta en büyük umut olmasını bekleyeceğimiz Superman de Dark Multiverse’e hapsediliyor.

Dünyada kalan karakterler Dark Multiverse’ün etkileriyle mücadele etmeye çalışır, Kendra Saunders’ın (Blackhawk) değişim geçirerek Barbatos’a hizmet etmesiyle uğraşırken, Superman ve Batman de bu gizemli evrenin yukarıda bahsettiğim sırlarını öğreniyor. Onları Dark Multiverse’de serbest bırakan, buranın gerçek doğasını açıklayan ve bu yerin çıkış noktası olan “Forge”a götüren yine Dream oluyor.

Dream, Superman ve Batman’e Dark Multiverse’ü açıklıyor.

Superman ve Batman, burada Nth Metal konusundaki araştırmaları sırasında Dark Multiverse’e gelen ve Barbatos tarafından kontrol edilerek onun “ejderhasına” dönüşen Carter Hill ile, Hawkman ile mücadele ediyor. Fakat ne onlar, ne de dünyadaki karakterler fazla bir başarı elde edebiliyor, zira Batman Who Laughs ve Barbatos’un planları hep bir adım önde ilerliyor.

Forge ve Hikayenin Sonu

Bu durumu değiştiren, Kendra’nın bilincini geri kazanmasını sağlayan Wonder Woman oluyor. Wonder Woman ve Kendra’nın Forge’un merkezine gitmesiyle Hawkman de gerçek kimliğini hatırlıyor ve bununla birlikte Dark Multiverse’ün çıkış noktası olan Forge yeniden aktif hale geliyor.

Serinin son sayısına kadar sanki Barbatos ve Karanlık Şövalyeleri başarıya ulaşacakmış gibi gözükse de, Forge’un yeniden aktif olması ile birlikte iş kahramanların lehine dönüyor. Hawkman’in kendine gelmesiyle, Forge’a gücünü veren “Tenth Metal”, ya da Element X de çıkıyor.

Düşüncelerden hareket ederek yeni evrenler yaratma gücünün merkezinde olan bu elementin Multiverse içindeki her maddenin içinde az miktarda bulunduğunun anlaşılmasıyla, Wonder Woman, Superman ve Batman önderliğindeki Justice League Dünya’yı Dark Multiverse’ün etkisinden kurtarmayı başarıyor.

 

Bundan kısa süre sonra, Barbatos ve en sadık yardımcısı Batman Who Laughs belirledikleri “B Planı”nı uygulamaya, serinin başından beri ellerinde olan Over – Monitor’u kullanarak her şeyi yok etmeye karar veriyor.

Seri genelinde, Batman Who Laughs’e yüklenen bir özellik var: DC serilerini takip ediyorsanız, Batman’in genellikle her şeyi planlayan, her şeye hazırlıklı olan, öngörülmesi imkansız olan şeyleri bile tahmin eden bir adam olarak yazılmasına aşina olduğunuzu tahmin ediyorum. Metal boyunca, Batman Who Laughs bu özelliği abartılı bir seviyede taşıyan ve hiçbir etik kurala inanmadığı için belli noktalarda Batman’den bile etkili olan bir adam olarak kurgulanıyor.

Ancak bu son plan, gerçek Batman tarafından boşa çıkarılıyor, çünkü karşısındakinin sadece kendisinin bir yansıması olduğunu bilen Batman, kendisinin asla beklemeyeceği bir şey yaparak Joker ile birlikte çalışıyor ve bu son planı da boşa çıkartmayı başarıyor.

Dark Nights: Metal’in Sonuçları

Bu yazıları aslında her şeyden çok çizgi romanları okumayan kişiler önemli noktaları ve “eventler” arası devamlılığı takip edebilsin diye yazıyorum. Dark Nights: Metal kendi içinde karmaşık bir seri, daha önceden yaşanan pek çok şeyi bilmenizi gerektiriyor ve bazı noktalarda basit bir süper kahraman hikayesi anlatma amacından ayrılıyor.

Fakat serinin sonunda yaşanan büyük bir olay, bu hikayenin etkilerini anlamayı gerekli kılıyor. Dark Nights: Metal’in sonunda, kahramanlar Dünya’yı Dark Multiverse’ün etkisinden kurtarmak için Element X’i kullanarak, Dünya’nın Dark Mültirverse’ten kurtulmasını istiyorlar – buna ister irade gücü kullanmak, ister “dilek tutmak”, ister zihinlerini kullanarak Element X’i manipüle etmek diyin, ama işin sonunda olay bu sahneyle çözülüyor:

Tabi Element X’in bu yoğunlukta kullanılması, DC Evreni için büyük bir tepkiye yol açıyor. Kahramanlar, kendi varlıklarını Dark Multiverse’ün etkisinden kurtarırken, DC Çoklu evreninin sınırlarında bulunan ve bir anlamda bu evrenlerin sınırını çizen Source Wall’u yıkmış oluyor.

Source Wall’un yıkılmasını iki şekilde açıklayabiliriz: Birincisi belli ölçüde çizgi roman jargonu içinde kalarak, ikincisi ise işe dünya bakış açısından bakarak.

Birincisi şöyle: Source Wall’un ortadan kalkması, Multiverse’ün artık kendi içinde bir bütün olmadığını, “dışarıdan gelen” farklı unsurlardan etkilenebileceğini, çoklu evren yapısının daha önce bilinmeyen tehditlere açık olduğunu ifade ediyor. 

Gerçek dünya bakış açısından anlatmak belki de daha kolay: Yazar ve çizerler artık tek tek açıklamaya, tek tek detaylandırmaya gerek duymadan çok büyük çaplı değişiklikler yapabilir ve bunların tek açıklaması olarak Source Wall’ın ortadan kalkmış olmasını gösterebilir.

Dark Nights: Metal’in incelemesini serinin yayımlanmasından bu kadar uzun süre sonra yapmanın avantajlarından bir tanesi de bu: Kahramanların Dünya’yı kurtarırken Source Wall’u yıkmış olması; Metal’i takip eden No Justice serisinde, yeni başlayan Justice League hikayesinde, Aquaman serisinde, Flash serisinde ve daha pek çok yerde merkeze konulan bir tema haline geldi bile. Dolayısıyla metal hakkında hiçbir şey bilmeseniz bile, bu özelliği ileriki DC Comics serilerinde hatırlamanızda fayda var.