DC Comics İncelemeleri

Before Watchmen: Dr. Manhattan

Before Watchmen, dürüst konuşmak gerekirse, hiçbir açıdan öyle fazlasıyla beklediğim bir çizgi roman serisi değildi. Özellikle filmi belli bir miktar gişe başarısı elde ettikten sonra, DC Comics’in öyle ya da böyle serinin üstüne gitmesini bekliyordum, ve dolayısıyla, Before Watchmen’in de tamamen ticari bir hareket olacağını kestirmek pek zor olmuyordu. 

Fakat, bütün bu seriler içinde gerçek anlamda merak ettiğim bir seri de vardı. Her ne kadar genel bir konsept olarak Before Watchmen’le pek ilgilenmesem de, Dr. Manhattan serisini okumak istiyordum.

Seri Hakkında


Yazar: J. Michael Straczynski
Çizer: Adam Hughes
Kaç Sayı: Dört

Watchmen’de Neydi? – Dr. Manhattan, Watchmen’de gerçekten süper güçleri olan tek karakterdi. Yaşadığı bir kaza sonrasında uzay ve zaman üzerinde büyük güçlere sahip olan Dr. Manhattan, hem süper kahramanlık yapıyor, hem de ABD’nin Soğuk Savaş sırasındaki en büyük kozu haline geliyordu.

Bu seriyi diğer serilere göre daha fazla merak etmemin temel sebebi, Dr. Manhattan’ın Watchmen’de hem bir karakter, hem de hikayenin en önemli öğelerinden biri olarak karşımıza çıkmasından kaynaklanıyordu. Alan Moore’un hem insani yanını belli bir ölçüde koruyan bir “süper kahraman”, hem de, başlı başına hikayede rol oynayan bir insandan çok, hikayenin etrafında büyüdüğü, bir anlamda hikayeye neden olan bir “unsur” olarak geliştirdiği bu karakterin, tek başına, bir mini – seride nasıl rol oynayacağını görmenin ilginç olacağını düşünüyordum.

Bu bakımdan hayal kırıklığına uğramadığımı söyleyebilirim. Before Watchmen’in, günümüz süper kahraman çizgi romanlarından pek ayrılmayan doğası ve stili düşünüldüğünde, Dr. Manhattan açık arayla bu serideki tek “farklı” çizgi roman olarak göze çarpıyor. Evrenin tamamını, ve her şeyden önce zamanı “normal insanlardan” çok daha farklı algılayan Dr. Manhattan’ın yansıtılması zor olan bu özelliği Straczynski tarafından eserin merkezine yerleştirilmiş, ve Manhattan’ın X olayınının gidebileceği farklı yolları görmesi, veya daha tanıdık bir başka deyişle, paralel evrenleri / paralel zamanları incelemesi, çizgi romanı büyük ölçüde “olaysız” kılmış – Before Watchmen: Dr. Manhattan, heyecanlı bir hikayeden çok, derin (ya da, derin olmaya çalışan) bir düşünce sekansına benzetilebilir.

Before Watchmen ile ilgili genel yorumlarımı daha sonra tek bir yazıyla zaten paylaşacağım – ama işin ticari bir iş olduğunu bilmeme rağmen bu, açıkçası, en azından yazarların yapmaya çalışılan iş olarak, daha derin, daha entelektüel, Watchmen’in hırsına yakın çalışmalar beklediğim bir seriydi. Tam anlamıyla beklediğim gibi olan, daha ağır bir dil, daha düşüncelere dayalı, karakterlerin kendi düşünce ve psikolojilerinin ön plana çıktığı tek seri, Dr. Manhattan serisi oldu.

Bunun seriyi gerçekten çok beğendiğim anlamına gelmediğinin altını çiziyorum. Dr. Manhattan sonuç olarak hikayesiz ve büyük ölçüde olaysız bir çalışma – ama bu bana sorarsanız Straczynski’nin bilinçli bir tercihinden çok, “olay” olarak sunmaya çalıştıklarının, Watchmen’de zaten gördüğümüz şeyler olmasından,, dolayısıyla biz okuyucuları fazla heyecanlandırmamasından kaynaklanıyor. Aynı durum, Ozymandias ve Moloch serilerinde de mevcut.

Bunun ötesinde, Straczynski’nin Dr. Manhattan’ın dünyaya bakışını da çok başarıyla aktarabildiğini düşünmüyorum. Bu dediğim gibi, çok zor, çok hırslı bir arayış, bu yüzden yazarı böyle bir işe kalkıştığı için bile tebrik etmek gerekebilir, fakat Dr. Manhattan’ın kendi geçmişini, zamanını ve geleceğini irdeleyişi yer yer ilginizi kaybettirecek kadar abartılı boyutlara ulaşıyor. Bunun ötesinde, Manhattan’ın orijinine bu kadar fazla yoğunlaşılması, tek bir aksiyonun Watchmen’de görülen tüm olaylara neden olduğunun ima edilmesi, ve hikayenin “Before Watchmen” adına rağmen, Watchmen’de gördüğümüz olayların ötesine kadar devam etmesi, serinin en önemli “çıkarımları” olarak gösterilebilir.

Farklı anlatı teknikleri, yeni sayfa kullanım çalışmaları da mevcut, ki çizgi romanda postmodernizm ve yeni bitirdiğimiz dijital çizgi roman yazılarını okuduysanız, bunun benim için ne kadar önemli bir konu olduğunu tahmin edebilirsiniz – ama bunlar ne yazık ki büyük ölçüde “çaba” olarak kalmış. Evet, gündeme getirilmeleri bile övgüyü hak ediyor, ama sonuç olarak ağzınızı açık bırakan, “İşte bu!” dedirten bir sahne yok.

Bütün bunlar düşünüldüğünde, Dr. Manhattan, “Before Watchmen’den iki seri okuyacağım!” diyen birine Minutemen ile birlikte tavsiye edebileceğim bir çalışma. Ama bunu, başarılı ve etkileyici bir seri olmasından çok, hem konu, hem de anlatı tarzı olarak, farklı bir şeyler yapmaya çalıştığı, diğer seriler gibi, az ile yetinmediği için söylediğimi de unutmamak gerekiyor.