Marvel Comics İncelemeleri

Avengers # 28

Avengers vs. X-Men’in en önemli “tie-in” dergilerinden birisi olan Avengers, bu sayıda karşımıza tek bir karaktere yoğunlaşarak çıkıyor. Kapaktan da rahatlıkla anlayabileceğiniz gibi, bu karakter de Red Hulk’tan başkası değil.

Avengers vs. X-Men serisinde neredeyse her savaşta karşımıza Avengers’ın “tank” elemanı olarak çıkan, fakat rolü daha çok her savaş sahnesinde gözükmesi gereken bir figürana indirgenen Red Hulk da, böylece AvX kapsamında (Vs. serisi hariç) ilk kez ciddi anlamda bir rol oynuyor.

 

 

 

Avengers # 28’i, aslında iki bölüme ayırarak incelemek mümkün. İlk bölüm, Red Hulk’un kendi psikolojisini, AvX sırasında hissettiklerini, ve Avengers takımı içindeki rolü hakkında düşündüklerini okuyucuyua aktarıyor. İkinci bölüm ise, daha çok aksiyona ayrılıyor.

İlk bölümde, yani Red Hulk’un – deyim yerindeyse- içini döktüğü bölümde, “Thunderbolt Ross – Red Hulk” kimlik karmaşası ile karşı karşıya kalıyoruz. Bir yandan Hulk’u avlayan biri olarak şimdi bir Hulk olmasının ironisine değinen Red Hulk, diğer yandan da, belki Captain America’dan bile fazla savaş tecrübesi olan bir general olmasına karşın, Avengers üyeleri tarafından kendisine bilinçsizce yüklenen “akılsız bir yok etme makinesi” imajından yakınıyor.

Her şeye rağmen, Captain America’nın kendisine duyduğu güvenden ve kendisine gösterdiği saygıdan mutlu olan Red Hulk, Cap’in kendisinden beklediği bir şeyi yapmaya karar veriyor, ve son derece maksimalist bir düşünceyle, gizlice Utopia’ya sızıp, X-Men’in liderine, Cyclops’a bir suikast girişimi düzenlemeye hazırlanıyor.

Gerçekten de, Utopia’da olabilecek her şeye karşı son derece hazırlıklı olarak oraya varıyor, ve Red Hulk formundan General Thunderbolt Ross formuna dönüşüyor. Magneto’nun kendisini hissedememesi için metal silah parçası bile taşımamayı akıl eden Ross, sinsice hareket ederek Utopia’da güzel bri yer buluyor, ve Cyclops’u menziline alıyor. Silahını hazırlayıp tam ateş etmeyi düşündüğü sırada ise, bir anda parmağını hareket ettiremediğinin farkına varıyor.

Bir an için, parmağının tetikte donakalmasının sebebini anlayamıyoruz, fakat daha sonra, Emma Frost kendisinin arkasında beliriyor, ve Ross’un Frost tarafından telepatik olarak durdurulduğunu görüyoruz. Bu sahneyle birlikte, Ross’un psikolojisinin anlatıldığı sahneler de sona eriyor, ve akisyon sahneleri başlıyor.

Aslında, akisyon sahnesi dediğime bakmayın, çok da heyecanlı bir şey yok ortada. İlk olarak, Emma Frost fazla ses çıkartmadan Thunderbolt Ross’a kendi kendini öldürtmeye çalışıyor, fakat ufak bir Hulk teknik aksaklığı nedeniyle bu gerçekleşmiyor. Ross’un Red Hulk’a dönüşmesinden sonra, tabi Emma Frost’un “fazla ses çıkarmama” düşüncesi de suya düşüyor, ve Cyclops ve Magneto da, Red Hulk’u etkisiz hale getirme olayına dahil oluyorlar.

Her ne kadar bu olay fazla sürmese de, Red Hulk’un ne kadar tehlikeli olduğunu bilen X-Men üyeleri, onu Utopia’da tutmak istemiyorlar. Bu nedenle, Cyclops, “Madem onu geri göndermek zorundayız, Avengers’a bir mesaj ile geri gönderelim,” şeklinde düşünüyor, ve daha sonra biz neler olduğunu göremeden, Avengers tarafına geri dönüyoruz.

Captain America, Iron Man ve Black Panther gelecek planlarını tartışırken, bir anda gelen bir ses ile dışarı koşan Avengers takımı üyeleri, burada X-Men’in Red Hulk ile net bir şekilde gönderdiği mesajı görüyorlar, ve bu da X-Men’in Phoenix’in gücünü artık pek de fazla kontrol edemediğini gösteren bir başka nokta oluyor:

Yorumlar

Bendis’in, bu sayının özellikle ilk bölümü olarak adlandırdığım kısmında, kullandığı enteresan üslup bana açıkçası oldukça değişik geldi. “Caption” kullanmak yerine bütün “caption”ları bir panel olarak tasarlayan yaratıcı ekip, bana kalırsa okumayı kolaylaştıran, enteresan bir üslup bulmuşlar.

Bunun dışında, Red Hulk’u böylesine merkeze alan bir sayı okumak enteresan bir değişiklik oldu. Avengers # 28’in bunun dışında kayda değer çok da fazla bir özelliği yok bana sorarsanız.