Türk Çizgi Romanları

Türk Çizgi Romanlarını Eleştirmek

AltEvren Gurme, İtalyan, Fransız ve Japon çizgi romanları dışında, Türk çizgi romanlarını da incelemek için açtığımız bir oluşum, ve daha şimdiden dört Türk çizgi romanının incelemeleri sitemize eklenmiş durumda.

Fakat, bu incelemelere rağmen Türk çizgi romanlarını incelemek benim için biraz sıkıntılı bir konu. Buna Dumankara incelemesinde değinmiştim, fakat her yazıda insanları oraya yönlendirmek istemiyorum, o yüzen bu konu ile ilgili söylemek istediklerimi önceden söylediğim bir yazının olması işi kolaylaştırır diye düşündüm.

 

 

Sorun nereden kaynaklanıyor diye düşünebilirsiniz.

Hiç dolandırmadan lafa gireyim. Türkiye çizgi roman konusunda çok geri bir ülke. Sözüm meclisten dışarı, ama çizgi roman okurluğumuz, çizgi roman tartışmalarımız, çizgi romana yaklaşımımız, çizgi roman hakkında bilgi birikimimiz gerçekten çok düşük bir seviyede. Bu duruma, bir de (genel olarak) kendi sanat eserlerimizi üretme konusundaki sıkıntılarımız, ve (spesifik olarak) modern çizgi roman konusundaki tecrübesizliklerimiz eklenince, ürettiğimiz veya üretmeye çalıştığımız çizgi romanların, bir Alan Moore, bir Chris Ware, bir Enki Bilal veya Moebius düzeyinde olması pek mümkün gözükmüyor.

Bu işin üzücü gerçeği.

Buna karşın, üretimimiz yok da denemez. Bir şeyler üretiyoruz, bir şeyler yazıp çiziyoruz, ve üstelik, bunlara kendimizden de bir şey kattığımızda, en azından “bize” hitap edecek, “bizi” tatmin edecek eserler ortaya çıkartmayı başarıyoruz.

Ve bu aslında çok olumlu bir süreç. “Bizim eserlerimiz bir Daytripper, bir Watchmen değil!” diyorum ama, onların da her eseri değil.

Yavaş yavaş, deneye deneye, daha dünyanın genelinde tam olarak kendini kanıtlayamamış bir sanat dalında, son derece kayda değer eserler çıkarmamız uzun vadede ciddi bir olasılık. Belki bir sene içinde değil, belki beş sene içinde değil, ama on sene içinde? Kim bilir…

Aynı mantık çerçevesinde, henüz emekleme aşamasında takip ettiğimiz bu çizgi roman olayında, “üretim”in başlarda müthiş kaliteli olması, ilk günden Eisner Ödülü’ne aday olacak, Angouleme’da en çok konuşulacak eserlerin üretilmesini beklemek de tabi ki gerçekçi değil, ve bu da yaşanması gereken bir süreç. Baktığınızda, ilk romanlarımız Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat ve benzeri Tanzimat eserleri, şimdi ise Nobel Ödülü kazanmış bir romancımız var.

Ne demeye çalışıyorum?

Doğruya doğru. Türkiye’de üretilen çizgi romanların büyük çoğunluğunu beğenmiyorum. Pek çoğu, çizgi romanı oluşturan öğelerin biri veya birden fazlasında, yurtdışında üretilen güncel eserlerle karşılaştırılabilecek kadar kaliteli olmuyorlar. Fakat, bu çizgi romanları abartılı bir şiddetle eleştirmek, yerden yere vurmak, bütün hatalarını ve eksikliklerini teşhir etmek de, benim içime sinmiyor.

Birincisi, dediğim gibi, bunun doğal bir süreç olduğunu biliyorum.

İkincisi, yabancı çizgi romanların aksine, Türk çizgi romanı çok küçük bir camia. Yaptığım her eleştiriyi, yazdığım her yazıyı eserleri hakkında ne yazıldığını merak eden sanatçıların / yazarların okuması gibi bir ihtimal var. Bu durumda, kimse benden özellikle nefret etsin, Türk çizgi romanının gelişimini örseliyorum gibi bir izlenim edinsin istemiyorum, ama çok çok daha önemlisi, Türk çizgi romanları için gereken son şeyin, aktif olarak bir şeyler üreten insanların şevkinin kırılması olduğunu düşünüyorum.

Üçüncüsü, dürüst konuşmak gerekirse, içerikleri ve durumları ne olursa olsun, ülkede çizgi roman adına üretilen her şey beni gerçek anlamda mutlu ediyor. Şu an için “başarılı” eserler olmasalar da, “doğru yönde” atılmış adımlar olduğunu biliyorum. Çizgi romanı bırakın, dünya genelinde sanat olduğu kabul edilen herhangi bir alanına yaklaşımımız nedeniyle, Türkiye’de üretilen her çizgi romanın, yayınlanmış olmasının bile başlı başına bir başarı olduğuna inanıyorum.

Bu da beni içinden çıkamadığım şu çıkmaza sürüklüyor: Türk çizgi romanları hakkında, gerçekten düşündüklerimi söylemeli miyim? Onları gerçekten, yabancı çizgi romanlardan gelen bilgi birikimim ve beklenti kriterlerimle değerlendirmeli miyim? Yoksa, onların “basılmış olmalarının” bile büyük bir başarı olduğunu bildiğimden, yazılarımı sadece tanıtım / övgü mantığı çerçevesinde mi kurgulamalıyım? Son soru hakkında, izninizle Dumankara’nın incelemesinde yazdığım bir paragrafı aynen alıntılıyorum:

 

“Öte yandan, bu bana daha da büyük bir haksızlıkmış gibi geliyor – eğer Türk çizgi romanlarını yabancı çizgi romanlarla karşılaştırmazsak, “Aman, hiç olmazsa bir grafik roman çıktı, bu da başarıdır.” diye düşünürsek, o zaman zaten kendi sanatımızı hiç bitmeyecek bir toyluğa mahkum ediyor, başarı kriterimiz işin kaliteli yapılması değil, sadece yapılması olduğundan, o kaliteyi hiç yakalayamayacakmışız gibi bir hava yaratıyoruz.”

 

 

Kısacası, durum bu şekilde. Bir yandan, ülkede çıkan her çizgi roman beni sevindiriyor: her bir çizgi romanın ayrı bir başarı hikayesi, ayrı bir zorluğun alt edilmesi, doğru yöne atılan ayrı bir adım olduğunu biliyorum. Öte yandan, eleştiri düzeyimizi, yine Dumankara yazısında eleştirdiğim, anlamsız popülist gazete haberlerine, iki yüz kelimeden oluşan sözde “inceleme” yazılarına ve “Aman canım, çıkmış olması da başarı” yorumlarına indirgememizin de, sanatımızı olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyorum.

Peki ne yapmak, nasıl bir tutum sahibi olmak gerekiyor?

Şu ana kadar yazdığım Türk çizgi romanı incelemelerinde dürüst oldum, fazla otosansür yaparak inanmadığım şeyler söylemedim. Bahsettiğim Türk çizgi romanların hepsinin incelemeleri burada mevcut, dediklerimin de hepsinin arkasındayım.

O yüzden, ikinci bir yazıya kadar, Türk çizgi romanları ile ilgili tutumum şudur:

Her yazıda tekrarlamasam bile, ülkemizde üretilen, yayınlanan her çizgi roman beni fazlasıyla sevindiriyor. İçerik olarak gerçekçi olanın kendimizi yabancı yayınlarla karşılaştırmamak olduğunu biliyorum, ve eleştiriyorsam, bunu sadece, aksi yönde bir tutumun kendi sanatımıza daha çok zarar vereceğini düşündüğüm için yapıyorum. Türk çizgi roman camiası içinde kimseyi pek fazla tanımıyorum, kimseyle negatif bir ilişkim yok, ve kesinlikle, hiçbir zaman, hiçbir eleştirimi, kötü niyetle yapmıyorum. 

Ama yine de, bundan sonrası için görüşlerinize son derece açığım. Bir süre için, Farklı Tatlar bölümünde kullandığım not kriterlerine benzer kriterler hazırlayıp, Türk çzigi romanlarını da onlar üzerinden yorumlamayı düşündüm – fakat bundan vazgeçmiş durumdayım. Kriterler şu dosyada mevcut, merak edenler göz atıp, yorumlarını paylaşabilir: Türk Çizgi Romanları Değerlendirme Tablosu Biliyorum uzun uzadıya yorum yapmak pek bizim tarzımız değil, ama zaman ayırıp düşüncelerinizi paylaşırsanız, Türk çizgi romanını inceleme yönünde nasıl bir tutumun doğru olduğuna inandığınızı, bu çizgi romanlar hakkında nasıl yazılar okumak istediğinizi (yazıyı okuduktan sonra) belirtirseniz, gerçekten sevinirim. Bana her zaman [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz.

Yazılarımızdan yayınlandıkları anda haberdar olmak ister misiniz? Yeni Twitter hesabımızı takip edin: AltEvren Twitter