Bu sefer sizlere tanıtmak istediğim eser, gerçekten son zamanlarda okuduğum en ilginç, en eğlenceli çizgi romanlardan biriydi. Suç / aksiyon türlerini seven okurlarımızın kesinlikle kaçırmaması gereken bu grafik roman, 2011 yılının hemen başında Image Comics tarafından basılan Term Life.
Öncelikle temel sorudan başlayalım: Term Life ne demek? Efendim benim de çizgi romanı okurken öğrendiğim üzere, “term life” bir çeşit hayat sigortası. Özelliği ise, belli bir süre için yapılması ve diğer sigortalama opsiyonlarına kıyasla daha ucuz olması. Çizgi romanımızın ismi Term Life da, işte bu sigortalama sisteminden geliyor.
Şimdi gelelim asıl hikayeye: çizgi romanımızın ana karakteri Nick Barrow, son derece profesyonel ve “cool” bir suçlu. Fakat, kendisi aktif olarak suç işlemiyor. Banka ve benzeri soyulma potansiyeli yüksek olan yerlerin, nasıl soyulabileceği ile ilgili kusursuz ve asla ters gitmeyen planlar yapıp, bu planları en yüksek teklifi verenlere satmak gibi nefis bir iş alanı bulmuş durumda.
Nick Barrow, bu planlardan birini de, her türlü hırsızlığa karşı güvenli olduğu iddia edilen bir banka için hazırlayıp, şehrin en tehlikeli suç organizasyonu olan Rus Mafyası’na satıyor. Gelin görün ki, plan başarısızlığa uğruyor ve mafyanın başı Victor’un oğlu planın uygulanması sırasında öldürülüyor. Bundan sonra, hem şehrin en psikopat polisleri, hem de Rus mafyası, Nick’in peşine düşüyorlar.Üstelik, Victor oğlunun ölümünün tek sorumlusunun Nick olduğuna inanıyor.
Nick’in en büyük sırrı ise, kendisinin yaklaşık on altı yaşında bir kızı olması. Kariyer tercihi nedeniyle karısı tarafından terk edilen ve kızından uzakta yaşayan Nick, şöyle bir plan yapıyor: Gidip elindeki tüm parayla, kendisine bir yıl boyunca devam edecek bir Term Life sigorta çıkartacak, böylece Victor ve adamları kendisini bulup öldürdüğünde, kızına bir milyon dolar civarı bir para ve rahat bir gelecek bıraktığını bilerek, huzurla ölebilecek.
Asıl problem ise şurada: sigortanın devreye girmesi için, yirmi bir günlük bir süre geçmesi gerekiyor. İşte çizgi romanımızın konusu da bu: Şehirdeki tüm belalı insanlar tarafından aranan Nick, mutlu bir şekilde ölebilmek için, tam yirmi bir gün hayatta kalmak zorunda.
Dürüst konuşmak gerekirse, çizgi romanı okumak biraz zor olabilir. Yazar sürekli konudan konuya, mekandan mekana, hatta zamandan zamana sıçramalar yaparak önce belli bir sahneyi aktarıyor, daha sonra onun arkaplanını açıklamaya girişiyor. Bu nedenle, oldukça kompleks, ama son derece eğlenceli bir hikaye anlatış metodu mevcut.
Zaman zaman, aşağıdaki resimlerde de görebileceğiniz gibi, birbirlerini anlamsızca yumruklayan Ruslar gibi son derece klişe özellikler de görebiliyorsunuz. Fakat, yazar A.J. Lieberman’ın yarattığı hikayenin güzelliğini düşündüğünüzde, bunların muhtemelen yaratıcı yoksunluğundan daha çok, klişelere karşı getirilmiş bir parodi olduğunu görüyorsunuz.
Trafik vardı laaan! BAM!
Term Life ile ilgili son düşüncem ise şu: Evet, harika bir çizgi roman, nefis bir konu, güzel planlanmış bir hikaye olduğu doğru. Fakat, bir çizgi romandan çok, sinemada çok daha fazla ses getirebilecek bir konu olduğunu düşünüyorum. Hırsızlığın planlarını yapıp, en yüksek fiyatı verene satan dahi bir suçlu; tek hedefi yirmi bir gün boyunca hayatta kalmak olan bir baba; sanki bir aksiyon filmi için müthiş bir fikir gibi geliyor bana.
Yine de, Hollywood yapımcıları keşfedip, beyazperdeye aktarana kadar, mutlaka gözden geçirmeniz gereken bir çizgi roman olduğunu düşünüyorum.
AltEvren’in Notu: 8 / 10