Marvel Comics İncelemeleri

New Avengers # 26

Mutantlar, Avenger’lar, Dünya’ya doğru gelmekte olan Phoenix Force’lar derken, Marvel’ın tüm önemli dergileri benzer bir atmosferde geçmeye ve Avengers ile X-Men takımlarının birbirleriyle karşı karşıya gelmesini anlatmaya başladı.

Phoenix Force gölgesinde savaşan iki takım konseptinden biraz ayrılarak, “tie-in” mantığına tamamen farklı bir bakış açısı getiren New Avengers # 25, bizi “Avengers vs. X-Men” konseptinin tamamen dışına, yüzlerce yıl öncesine, Iron Fist’in eğitim aldığı K’un Lun şehrine götürmüş, ve Phoenix Force’un buranın tarihindeki önemi gözler önüne sermişti.

New Avengers # 26, işte bu hikayeye kaldığımız yerden devam ediyor.

Geçtiğimiz sayının sonu nedeniyle, bu sayının en azından bir noktasında günümüzün Iron Fist’i Danny Rand’i görmeyi bekliyordum – fakat Bendis bu sayıyı da tamamen yüzlerce yıl öncesinin Iron Fist – Phoenix Force birleşmesine ayırmış. İlk sayfalarda, oldukça karanlık bir sahnede, K’un Lun şehrinden bir temsilcinin, uzaydan gelen Phoenix Force tehdidi ile ilgili yardım almak amacıyla birisinden yardım istediğini, ve bütün dünyada K’un Lun’a yardım edebilecek tek kişinin o olduğunu söylediğini görüyoruz.

Bu adamın kim olduğunu öğrenmemiz sadece birkaç panel sürüyor: Yu Ti’nin yardım istediği bu adam, herhangi bir antik süper kahraman, veya Phoenix Force ile özel bağlantısı olan biri falan değil – Leonardo da Vinci.

Evet, Leonardo da Vinci.

Eğer Jonathan Hickman’ın – ne amaçla yazıldığını ve Marvel Evreni’ne dahil edildiğini hala anlayamadığımız – S.H.I.E.L.D serisini okumadıysanız, Leonardo da Vinci’nin New Avengers # 26’da karşınıza çıkması size inanılmaz saçma gelebilir. S.H.I.E.L.D’ı okuduysanız, eh, yine de inanılmaz saçma geliyor, ama hiç olmazsa da Vinci’yi daha önce de Marvel çizgi romanlarında görmüş olduğunuz için çok da kafaya takmıyorsunuz.

Sayının geri kalanında açıkçası fazla bir şey olmuyor – Bendis bu sayıyı hikayeyi devam ettirmeye adamış. Fongzi, eğitimini tamamlayıp, hazır olduğunda – tıpkı yıllar sonra Danny Rand’in yapacağı gibi – ejderha Shao Lao’yu yenerek Iron Fist olmayı başarırken, Leonardo da Vinci de Phoenix Force’un gelişine hazırlanıyor.

Sayının sonunda da, Leonardo’nun gecenin bir saatinde K’un Lun’un tam ortasına inşa ettiği devasa teleskop benzeri aletle gökyüzüne baktığını, ve Avengers vs. X-Men’in resmi sloganı haline gelmiş olan “It’s Coming” lafıyla herkesi uyandırmaya hazırlandığını görüyoruz.

Yorumlar 

Bu acı dolu anı hemen aradan çıkartmak istiyorum: Evet, Leonardo da Vinci olmasa da olurmuş tabi ki. Orası öyle.

Hikaye de bu sayıda biraz yavaş ilerlemiş. Daha doğrusu, yirmi altıncı sayı, hikayenin olması gereken noktalarını doldurmak için kullanılmış – bundan daha önce de bahsetmiştim, çizgi romanların artık dört – beş sayı bir araya getirilmiş TPB’ler halinde satılmaları önemli bir konu haline gelmiş olduğundan, böyle tek sayı olarak okunduğunda çok da enteresan değilmiş gibi gözüken maceralar olabiliyor.

Ama yine de, sonuç olarak farklı bir seri okuyoruz. Bu açıdan, New Avengers’ı – belki Secret Avengers’daki kozmik hikaye hariç – diğer tüm AvX serilerine açık arayla tercih ederim. Üstelik Iron Fist gibi “underrated” denebilecek bir karaktere böylesine önem vermesi açısından da güzel – tabi bu dediğimin bir mantığı olması için bir noktada Iron Fist’in, yani Danny Rand’in, hikayeye dahil olması şart.

Bir parantez de Mike Deodato’ya açılmalı, çünkü kendisi serinin çizimlerinde harikalar yaratıyor. Hikayenin zaten klasik süper kahraman türünün dışında bir atmosferi olduğu açık, fakat bu atmosferi asıl yaratan Bendis’in hikayesinden çok Deadato’nun çizimleri bana kalırsa.