Karakter Profilleri

Cable

altAltEvren’in henüz ilk günlerinde yazdığımız Cable biyografisini biraz güncelleyerek yeniden ekliyoruz!

Önce, karakteri hiç tanımayanlar için bir özet geçelim. Cable, X-Men lideri Cyclops ve Jean Grey’in (tamam, Jean Grey’in klonunun) oğlu. Ve muhtemelen, şu anda incelemekte olduğumuz kozmik karakterler, evrendeki “kavramların” kişiselleştirilmiş haline simgeleyen antropoformik varlıklar falan da dahil olmak üzere, evrenin en karışık karakterlerinden birisi.

 

Gerçek isminin Nathan Charles Christopher Dayspring Summers Askani’son tarzı bir şey olduğunu, ve babası Cyclops’tan daha yaşlı olduğu gerçeğini belirtmem, sanırım bunu size kanıtlamam için yeterli olacaktır.

Gelin bunun nasıl olduğunu anlamak için Cable’ın biyografisine kısaca bir göz atalım.

Cable, aslında tüm hayatı boyunca savaşacağı Apocalypse’i durdurmak için bilinçli olarak, Mr. Sinister tarafından yaratılıyor. Kendi başına Apocalypse’e karşı gelemeyeceğini bilen Mr. Sinister, dünya üzerinde bulabildiği tüm mutantlar üzerinde araştırmalar yaparak, Apocalypse’i yenebilecek güçte bir mutant yaratabilecek ideal genleri bulmaya çalışıyor. Araştırmaları, en sonunda onu Jean Grey’e ve Scott Summers’a (Cyclops) kadar götürüyor.

Bu iki mutantın çocuklarının baş düşmanını yok edecek kadar güçlü olacağını keşfeden Mr. Sinister, Jean Grey’in bu sıralarda ölü olmasını fazla dert etmiyor, bunun yerine Jean’in “Madelyne Pryor” adlı bir klonunu yaratıyor. Cyclops klonu görüyor, ve beklendiği gibi ona aşık oluyor.

Kısa süre sonra, Madelyne hamile kalıyor ve Nathan Christopher Summers isimli çocukları dünyaya geliyor. Önce Sinister tarafından kaçırılan Nathan, daha sonra geri dönen Jean Grey’in klonu olduğunu öğrenerek çıldıran ve kendisine “Goblin Queen” olarak hitap etmeye başlayan Madelyne tarafından öldürülmeye çalışılıyor, fakat Cyclops, Jean ve diğer X-Men üyelerinin yardımıyla bu saldırılardan zarar almadan kurtulmayı başarıyor.

Nathan’ın hayatını değiştiren asıl olay ise, öldürmesi için yaratıldığı Apocalypse tarafından kaçırıldığı ve kendisine tekno-organik bir virüs bulaştırıldığında gerçekleşiyor. Vücudundaki tekno – organik virüs Nathan’ın hücrelerini birer birer ele geçirirken, gelecekten gelen ve kendine Askani diyen bir kadın Nathan’ı kendi zamanına götürmeyi ve o zamanın teknolojisi sayesinde onu kurtarmayı öneriyor. Çaresiz kalan Cyclops, oğlunu bir daha hiçbir zaman görmemeyi, oğlunun ölümüne tercih ederek onu Askani’ye teslim ediyor.

Askani’nin geleceğe götürdüğü Cable, burada “Askani Klanı” tarafından kurtarılıyor. Fakat, Cable’ın alternatif bir gelecekten ablası olan Rachel Summers’ın başını çektiği bu klan, ölme ihtimaline karşı Nathan’ı klonluyor. Nathan’ın virüs bulaşmamış hücrelerinden oluşturulan bu klon, tamamen sağlıklı olarak dünyaya geliyor, ve ilerleyen günlerde [bu zaman diliminde dünyayı ele geçirmiş olan] Apocalypse tarafından kaçırılıyor. Bu sırada, Rachel Summers, çocuklarını yetiştirmeleri için Cyclops ve Jean Grey’i de geçmişten (farklı vücutlara naklederek) geleceğe getiriyor, ve böylece Nathan belli bir yaşa gelene kadar kendi babası ve annesi [tamam, annesinin gerçeği] tarafından yetiştiriliyor.

Bütün bunlardan sonra, Cable gelecekte Apocalypse’ten düşman klanlara ve Apocalype tarafından kaçırılarak beyni yıkanmış klonu Stryfe’a karşı savaşıyor. Sık sık zaman yolculukları yaparak Apocalypse’in geçmişteki hallerini yok etmeyi kendine bir görev biliyor ve on yıllar boyunca tam bir asker ve lider olarak yetişiyor.

Bu arada evlenen ve Tyler adında bir oğlu olan Cable, karısı Jenskot’un öldürülmesi ve oğlu Tyler’ın Stryfe tarafından kaçırılarak beyninin yıkanması sonrasında, tüm bu olayları daha olmadan önlemek için, 20. yüzyıla, kendi doğumundan on sene öncesine geri dönüyor.

İskoçya’da Moria MacTaggert tarafından bulunan Cable, MacTaggert’ın beynini okuyarak İngilizce öğrendikten sonra (Evet, oha, Cable’ın güçlerine daha sonra geleceğiz) Amerika’ya giderek Six Pack adlı bir ekip kuruyor. Bu ekipten daha sonra ise, kendisiyle en çok özdeşleşen takımı, X-Force’u yaratıyor.

Bu sırada Charles Xavier ve diğer X-Men üyeleriyle de tanışan Cable, uzun süre bir X-Man olmadığını söylüyor ve X-Force’u kendi görüşleri doğrultusunda yönetmeye devam ediyor. Bu sırada Cyclops ve Jean Grey ile de yarı – ailevi bir ilişki götürmeyi başarıyor. Bu üçlü, Cable’ın yalnız ve sert doğası nedeniyle hiçbir zaman tam olarak bir aile olamasa da, yine de birbirlerine destek oluyorlar.

Cable Apocalypse’i öldürmeyi başardıktan sonra, 21. yüzyıldaki hayatına devam ediyor ve uzun süre, Apocalypse’i öldürmüş olmanın, yani yapmak için doğduğu görevi tamamlamış olmanın verdiği “rahatlık”la ne yapacağını bilemeden Dünya’yı kendi imajına göre daha iyi bir yer haline getirmeye çalışıyor. Bunun için Hawaii açıklarında “Providence” adı verdiği ütopik bir ada yaratan ve barış içinde yaşamak isteyen insanların buraya göç etmesine izin veren Cable, bu sırada Deadpool’la beraber çalışıyor.

Cable’ın “Dünya’ya genel katkılar yapan, mutant kurtarıcı” rolünden, yeniden “man with a mission” moduna geçmesi de, M-Day’den sonraki ilk mutantın doğuşuyla oluyor. X-Men’in de dahil olduğu onlarca mutant, bir o kadar da anti-mutant takımının aramakta olduğu bebeği ele geçiren Cable, tıpkı kendisine yapıldığı gibi geleceğe götürüyor ve onu orada güvenli bir şekilde yetiştirmeye çalışıyor.

Fakat, bir başka zaman yolcusu X-Men üyesi Bishop, Cable’ın geleceğinde bir kurtarıcı olan bu bebeğin, kendi zamanında milyonların ölümüne sebep olduğunu göstererek Cable’ı zaman içinde takip altına alıyor. Cable ve Hope, Bishop’tan kurtulmayı ve zamanda geri dönmeyi başarıyorlar, fakat döndükleri sırada Hope’u yok etmeye çalışan onlarca saldırıdan birinde, Cable kendini feda ediyor.

İlerleyen dönemlerde, Cable’ın aslında ölmediği, fakat bir şekilde zaman yolculuğu yaparak yeniden geleceğe gittiği öğreniliyor. Avengers takımının Hope’a zarar verdiği bir geleceği gören Cable, bunun olmasını engellemek için bütün Avengers takımını ortadan kaldıracak bir plan hazırlıyor, fakat X-Men ve Hope’un da kendisini durdurmasıyla bu planı başarılı olamıyor…

Güçler – Özellikler – İlginç Bilgiler
Aah, işte en sevdiğim kısım! Cable’ın o kadar çok özelliği var ki, anlat anlat bitmeyecek diye korkuyorum açıkçası, ama yine de deneyelim.

alt

Yukarıdaki resimde de görebileceğiniz gibi, Cable’ın sol gözü sarı bir ışıkla parlıyor ve sol kolu demirden yapılmış. Bunun sebebi, Apocalypse’in bebekken Cable’a bulaştırdığı tekno – organik virüs. Bu virüs, aslında teknik olarak Cable’ın vücudunu kısa süre içinde bir makineye dönüştürerek onu öldürmeli, veya beyinsiz bir Cyborg’a dönüştürmeli. Fakat, Cable telepatik ve telekinetik güçlerini kullanarak, bu virüsü, kontrol altında tutmayı öğrenerek büyüyor.

Kendi vücudundaki hücreleri aynı anda kontrol edebilecek kadar büyük bir güçten bahsediyoruz. Şimdi, işin enteresan tarafı şu: Cable dönem dönem bu tekno organik virüsten kurtulmayı başarıyor. Ve virüsten kurtulduğu zaman, bu muhteşem güçleri de kendine kalmış oluyor.

Telepati (yani başka insanların zihnini kurcalayabilme) ve telekinezi (yani dokunmadan objeleri hareket ettirebilme) olarak düşünüldüğünde, Cable Marvel Evreni’nin en güçlü mutantlarından birisi, hatta muhtemelen Nate Grey ile birlikte birincisi. Bunu Avengers X-Sanction sonunda da söylemiştim, Cable en son bu güçlerini full potansiyelde kullandığında, Providence’ı havada tutarken Silver Surfer ile savaşıyor, aynı anda kendini dünyadaki herkesin zihnine bağlıyor ve Surfer’ın sörf tahtasını parçalıyordu.

Bunları yaparken kendisinin bir bebek olduğunu görüyoruz değil mi?

Biraz daha alıntılar üzerinden gidersek, Cable’ı geleceğe götüren Rachel Summers’a göre, Cable’ın telepatik güçleri, “Dünya üzerindeki tüm telepatlarınkinden” daha yüksek miktarda. Yine Summers’a göre, güçlerinin full potansiyeline ulaşması durumunda, kendisi evrende eşsiz bir kapasiteye ulaşabilir.

Dilerseniz “olabilecekler”i bir kenara bırakalım ve gerçekten olanlara bakalım. Cable, kendi serisinin (Cable, vol 1.) son sayılarına doğru,  tekno-organik virüsü vücudundan atmayı başarıyor. Olanlar şöyle açıklanmış:

 

Kısaca özetlersek; Cable gelecekte kendini eğiten Askani klanının meditasyon teknikleriyle konsantre olarak, vücudundaki tekno-organik virüsü “teker teker hücrelerinden sökerek atıyor.” Ve Apocalypse’in geri dönmesi ihtimalinden de pek korkmuyor, çünkü gelirse… Eh, adamlar büyük harflerle yazmış.

Bundan sonra, Cable’ın kafasından vurulup ölmemek, bir üzümün moleküllerinin düzenini değiştirerek üzümü zehir haline getirmek ve kafasına düşen yıldırımdan kurtulmak gibi vukuatları oluyor (Cable 107). Daha etkileyici bir sahne ise, Soldier X # 4’ten geliyor:

alt

 

Sahneyi tam olarak anlamadıysanız, o kadar da olmaz dediyseniz teyit edeyim, evet, Cable ölen kızı hayata geri getiriyor.

Kısacası, potansiyeli başka bir şeyler tarafından engellenmiyorken, Cable’ın durdurulması pek de mümkün değil:

alt
Devam edelim. Cable zaman zaman vücudundaki virüsten kurtulmayı başarsa da, temel olarak bu virüsle yaşıyor ve güçlerinin de buna uyması gerekiyor. Peki, yukarıda gördüğümüz sahnelerdeki “Omega – Level” mutant güçlerini kullanamayan Cable neler yapıyor?

Birincisi, tekno organik virüsün kendisine sağladığı bazı yararlar da var. Sol gözünün kızıl ötesi görüş, ısıya duyarlılık gibi pek çok özelliği bulunuyor. Sol kolu da, kendisine insanüstü bir güç sağlıyor. Aynı zamanda, tekno – organik virüs tarafından engellendikleri takdirde bile, telepatik ve telekinetik güçleri – her ne kadar yukarıda gördüğünüz karelerle kıyaslanacak miktarda olmasalar da – bulunuyor.

Bunların yanı sıra, tabi Cable’ı Cable yapan özelliklerden biri, tüm bu güçlere rağmen kullandığı silahlar. Kendisinin yirminci yüzyıl silahları olduğu kadar, kendi zamanının silahlarına da ulaşımı var, ve Cable silahlar konusunda çoğu zaman maksimalist bir tutum sergiliyor. Bakınız:

alt

Cable demek silah demek kısacası.

Cable’ın fazla bilinmeyen bir özelliği ise, zeka olarak da güçlerine eşit bir potansiyeli olduğu gerçeği. Gelecekte aldığı Askani eğitiminin yanı sıra, bir de hukuk diploması bulunan Cable’ın, Marvel.com’a göre 7. seviye bir zekası bulunuyor:

Hemen belirteyim, yandaki mavi çizgiler resmi, kırmızı çizgiler okuyucular tarafından verilen oylar. Yedinci seviye bir zekanın ne demek olduğunu şöyle açıkalyayım: 2 Normal insan zekası demek. 3, son derece eğitimli, ortalamanın üstünde bir zekayı işaret ediyor. 5 dahi demek. 6 ise, Reed Richards ve Tony Stark’ın seviyesi.

Burada bir parantez açarak şunu belirteyim, yandaki notlar muhtemelen Cable’ın potansiyelini belirtmek için kullanılmış, çünkü Level 7 olmak, evrende varolan her şeyden haberdar olmak potansiyeli anlamına geliyor.

Cable’ın tam potansiyelinde böyle bir ihtimal olsa da, tekno-organik virüs varken, kendisinin moleküler boyutlarda işlerle uğraşması falan pek mümkün değil. O yüzden ben burada “Fan Votes”a katılıp, Cable’ın “6”, hatta muhtemelen “5” seviyesinde kabul edilmesi gerektiğini –  savunuyorum.

Cable’ın bir başka özelliği ise yine yukarıda görebileceğiniz gibi, dövüş sanatlarında kusursuz bir eğitimi olması. Öyle ki, hiçbir gücü yokken, Marvel’ın bu konudaki uzman karakterlerinden Deadpool’u bile alt edecek kadar yetenekli bir arkadaşımız Cable.

Evet, bu kadar güç sıraladıktan sonra nasıl bitirilir açıkçası bilemiyorum, bu yüzden kısa bir hatırlatmayla bitiriyorum.

Full potansiyelinde, Cable’ın yüzlerce mermiden kurtulduğunu, maddenin moleküler yapısını değiştirebildiğini, sınırsız telepatik ve telekinetik güçlerinin olduğunu gördük. Unutmayın, Avengers X-Sanction’un sonunda, Hope Cable’ın vücudundaki tekno-organik virüsü yok etmişti.

Cable’ın Avengers vs. X-Men serisinde oynayacağı rol, bu bilgiyle çok daha enteresan bir hale geliyor tabi ki.