Günümüzden farklı olan şey ise, o dönemde “Çizgi romanlarda ölü kalacak yalnızca üç karakter vardır: Bucky, Jason Todd ve Peter’ın Amcası Ben” lafının hala geçerli ve inanılabilir bir cümle olmasıydı. Yanda ilk sayısının kapağını gördüğünüz Batman: Under the Hood hikayesi, bu cümleye ilk darbeyi vuran seri oldu.
Eğer Jason Todd ismi size bir şey ifade etmiyorsa, bu yazıyı okumadan Jason Todd’u Kim Öldürdü? yazısına bakmanızı ve / veya Robin karakter profilimizi okumanızı tavsiye ederim.
Batman: Hush yazısında Batman incelemelerini belli bir sırayla eklediğimden bahsetmiştim – o halde öncelikle Hush hikayesini neden Under the Hood’dan hemen önce eklediğimi açıklayarak başlayayım. Hush’un son iki sayısında, yani on sayılık hikayenin ardından, gizemli “kötü karakterimizin” kim olduğunu anlama aşamasına geldiğimizde, Hush’un şüphelendiğimiz kişi olmadığını göstermek için elinden geleni yapan yazar Jeph Loeb, karakterin maskesini birden fazla kez düşürmeyi tercih etmiş, ve dolayısıyla “büyük sırrını” (!) hikayenin sonuna kadar saklamaya çalışmıştı.
Bu sonlardan birinde, Hush’un sargı bezli maskesinin altından Jason Todd çıkmış, Batman Todd’la bir süre mücadele ettikten sonra, onun gerçekten Jason olmadığını anlamış, Jason Todd gibi görünen ve dövüşen bu adam da, istediği kişinin görünüşünü kopyalama özelliği olan Clayface olarak gösterilmişti.
Her ne kadar bu yanıltıcı kullanım nedeniyle Hush “Jason Todd’u geri getiren seri” ünvanını kazanamasa da, hikaye Todd’un geri dönüşünü mümkün kılan gelişmeleri ele alan ilk maceraydı – zira kanlı canlı olarak gördüğümüz Jason Todd Clayface olarak açıklanmıştı, fakat serinin gidişatı içinde Jason Todd’un, Batman tarafından kusursuz bir güvenlik sistemi ile donatılmış olan mezarından bir şekilde kaçırıldığı ortaya çıkmıştı.
Kısacası, Loeb ve Lee Jason Todd’u geri getirmemiş, fakat ileride bir gün geri getirilmesi için gereken altyapıyı fazlasıyla hazırlamıştı.
Bu altyapının üzerine gidilmesi de fazla uzun sürmedi. 619. sayıyla sona eren Hush hikayesinin ardından, 635. sayıyla Under the Hood hikayesi başladı, ve bu hikaye, Jason Todd’u DC Evreni’ne geri döndüren temel hikaye oldu.
Tıpkı Hush gibi, Batman’in ana serisinde devam eden bir hikaye olan Under the Hood, Judd Winick tarafından yazılan ve Doug Mahnke tarafından çizilen bir seri.
Hikayenin temelinde aslında oldukça basit bir kurgu var – Gotham’ın yeni yeraltı lideri Black Mask, uyuşturucu satışından Kriptonit kaçakçılığına pek çok karanlık işle uğraşırken, yalnızca Red Hood olarak bilinen bir anti – kahramanın, hatta ilk ortaya çıkışına bakılacak olursa, düpedüz yeraltı dünyasının kontrolü için kendisiyle mücadele eden bir adamın saldırılarıyla uğraşmak zorunda kalıyor.
Bu sırada çeşitli suçlu ve kötü karakterlerle uğraşan, fakat çok kısa süreli ve uzak mesafelerden de olsa Red Hood ile temasa geçen Batman, bu karakterin tanıdık hareketlerinden ve kendisinin verdiği eğitimi çağrıştıran tarzından yola çıkarak, Hush hikayesinin sonundan beri şüphelenmekte olduğu gerçeği yavaş yavaş kabullenmeye başlıyor, ve bir “dedektif” olarak, Jason Todd’un ölümden geri gelmiş olabileceği ihtimalini değerlendirmeye başlıyor.
Bir yandan Jason’un dönüşünden şüphelenirken, öte yandan pozitivist karakterine “ölümden geri dönme” gibi doğaüstü bir olaya inanmayı yakıştıramayan Batman, Green Arrow ve Superman gibi daha önce “ölümden dönmüş” karakterlerle bu konu hakkında konuşmaya çalışıyor, fakat ne bunlar, ne de DC Evreni’nin büyüye daha yakın karakterlerine sorduğu sorular, ona tatmin edici bir cevap vermiyor.
Black Mask’e bela olmayı sürdüren Red Hood ise, bu arada bir sirk içinde Joker’ı buluyor, ve yıllar önce onun kendisine yaptığı gibi, bir levye ile onu güzelce haşat ederek serinin temel üçlüsünü, yani “Batman – Jason Todd – Joker” üçlüsünü iyice merkeze taşıyor.
Red Hood Joker’ı bir sandalyeye bağlayıp esir aldıktan sonra, kaçınılmaz son gerçekleşiyor ve Batman ile Jason Todd yıllar sonra, bu kez birbirlerine karşı savaşarak da olsa, yeniden bir araya geliyorlar. Seri ilerledikçe, Todd’un “illegal” yapısı biraz yumuşuyor ve özellikle Batman’in öldürmeme konusundaki tutumunu tamamen hiçe saysa da, git gide bir “anti – kahraman” rolü üstlenmeye başlıyor. Hatta, seriyi sonlandıracak Joker – Batman – Jason Todd sahnelerine kadar Red Hood ve Batman, Black Mask ve onun görevlendirdiği adamlara karşı birlikte bile savaşıyorlar.
Ama tabi serinin kırılma noktası, Jason ile Bruce’un, Joker konusundaki yüzleşmesi. Yazar Winick bu konuyu biraz enteresan bir şekilde ele alıyor – Batman ile ortaklığı sırasında bile, genelde sert, aşırı hırslı ve çok öfkeli bir Robin olarak gösterilen Jason Todd, tahmin edebileceğiniz gibi, Bruce Wayne’e karşı da oldukça öfkeli – fakat bu öfkesinin sebebi, Batman’in onu kurtaramamış olması, Joker’ın onu öldürmüş olması veya Batman’in ölmesine izin vermesi gibi bir şey değil – Todd, Batman’i bütün bunlar için suçlamıyor – onun öfkesi; kendisine (ve tabi kendisi dışında onlarca insana) yaptıklarından sonra, Batman’in hala işi kökünden çözmemiş olmasından, Joker’ı öldürmemiş olmasından kaynaklanıyor. 
Sonuç olarak, belki de Jason Todd’un hayata geri dönüşünün ardından, serinin kilit meselesi bu soru:
Batman Joker’i öldürmeli mi?
Her zaman dediği gibi, Bruce Wayne “o çizgiyi aşarsa” bir daha dönemeyeceği bir yola mı girer, yoksa asıl kötülüğü Joker’ı öldürmeyerek, ve onun daha fazla insanı öldürmesine izin vererek mi yapmaktadır? Günün birinde, gerçekten gerekirse, Batman Joker’i öldürebilir mi? Eğer seçim yapamayacağı bir duruma düşerse, Joker’in hayatına son vermeyi başarabilir mi?
Serinin finalinde, Jason Todd Batman’i böyle bir duruma sokmaya, ve eski akıl hocasını, Joker’i öldürmenin tek çıkış yolu olduğu bir “oyuna” sürüklemeye çalışıyor. Yeteri kadar spoiler verdim, bundan sonrasını söylemiyorum – gerisi de serinin sürprizi olsun.
Under the Hood, Jason Todd’u hayata geri döndüren çizgi roman serisi olarak, Batman serileri, “Bat-Ailesi” ve daha genel olarak DC Evreni için son derece önemli bir çizgi roman. Doğruya doğru, eser Year One, Long Halloween, Hush ve Killing Joke gibi daha önce incelediğimiz eserlerin çok boyutluluğuna, dedektiflik unsurlarına veya karanlık ve entelektüel boyutlarına sahip değil – zira yazar ve çizer seriyi her şeyden önce hızlı tempolu bir süper kahraman hikayesi olarak kurgulamış.
Fakat; hem Jason Todd’un geri dönüşü ve Batman ile yüzleşmesi, hem – daha önce değinilmemiş bir konu olmasa da – Joker hakkındaki sorgulamaları, ama hepsinden önemlisi, çizgi roman tarihinin en “kutsal” üç ölümünde birini tersine çevirmesi ile, Under the Hood önemli ve okunması gereken bir çizgi roman.
Tabi bununla birlikte, “geri getirilemez” karakterlerden Bucky’nin, inanılmaz Winter Soldier serisiyle dönüşü de düşünüldüğünde, Under the Hood’u bu seriyle kıyaslamamak; Jason Todd’un geri dönüşünün, daha sağlam bir yazar veya daha sağlam bir kurguyla yapılmamasının özel bir sebebi olup olmadığını sorgulamamak da gerçekten çok zor…
Okuma Listesi:
Batman # 635 – 641
Batman # 645 – 650
Batman Annual # 25*
*Batman Annual # 25 aslında seriyi kapatan hikaye – fakat Jason Todd’un ölümden nasıl döndüğünü, gücünü nasıl geri kazandığını, Hush’la nasıl tanıştığını ve Batman ile ilk karşılaşmasını anlatıyor. Her ne kadar orijinal olarak seriden sonra okunması için yazılmış olsa da, 2013 yılında Red Hood’un Jason Todd olmasının ve Todd’un ölümden dönüşünün fazla bir “sürpriz” olacağını sanmıyorum, o yüzden aslında bu sayıyı başta da okuyabilirsiniz.
Yazılarımızdan eklendikleri anda haberdar olmak ister misiniz? O halde takip edin! AltEvren Twitter