Marvel Comics İncelemeleri

Avengers Academy # 31

Avengers ve X-Men’in as takımları Dünya’nın ve Ay’ın çeşitli bölgelerindeki çatışmalarını sürdürürken, bu iki takımın “altyapılarının” hikayelerini konu alan Avengers Academy dergisinin AvX kapsamındaki hikayesi, mutlu sonla sonuçlanıyor.

Bu derginin son iki sayısında, Utopia’daki Avengers “zaferinden” sonra ele geçirilen genç mutantların Avengers Academy’de esir tutulmaktan dolayı duyduğu mutsuzluğu, ve hafızasını kaybetmiş olan eski Hellfire Club lideri Sebastian Shaw’ın, görebildiğimiz kadarıyla hafızasını da geri kazanarak tutsaklıktan kurtulduğunu görmüştük. Geçen sayı da, Shaw’ın Akademi’deki bütün Avengers üyelerini alt ettikten sonra öğrencilerin karşısına çıkmasıyla sona ermişti.

Bu sayıda, işte bu noktadan devam ediyoruz. Shaw’un ortaya çıkması, zaten birbirlerine yavaştan kıl olmaya başlayan mutantlar ile insanları sonunda birbirine düşürüyor. Özellikle Utopia’dan gelen mutantlar Shaw’un iyi niyetli biri olduğunu söyleyerek onun tarafında yer alırken, diğerleri de onlara karşı gelmeye çalışıyor. Shaw’un bir önceki sayıda alt etmeyi başardığı Tigra ve Hercules’in de ortaya çıkmasıyla işler iyice çığrından çıkacakken, sonunda Shaw hakkındaki gerçeği öğreniyoruz: Aslında Shaw hafızasını geri kazanmamış, ve niyeti kötülük yapmak değilmiş – sadece kendisi ile birlikte buraya getirilen mutantların özgürlüğü için çabalıyormuş.

Dolayısıyla, Shaw eski kötü haline geri dönmüyor – ve hatta kendisinin bir zamanlar çocukları öldürebilecek bir insan olduğu fikri bile kendisine son derece korkunç geliyor.

Bunun üzerine, biraz daha yumuşayan ortamda yine mutantların “kendi iyilikleri için zorla Akademi’de tutulmaları” konusu gündeme geliyor. Tigra ve Hercules, kendilerinin de bu durumun kötülüğünün farkında olduklarını söyleyerek genç mutantlarla empati kuruyorlar – fakat aynı zamanda etrafın kameralarla dolu olduğunu, onları serbest bırakmalarının söz konusu olamayacağını söylüyorlar.

Bu noktada da, serinin eğlenceli “twist”ine giriş yapıyoruz. Tigra kendilerini serbest bırakamayacağını söyledikten sonra, genç mutantlar Avengers Academy üyelerine “saldırıyorlar”. Fakat, aslında ortada bir gerginlik falan kalmamış durumda – sadece kameralarda olayı bir kaçış olarak göstermek için AA üyeleri yenilmiş gibi gösteriyorlar yani. Tabi çok mantık aramamak lazım belki, fakat özellikle Hercules’in sözde dayak yediği sahnelerin güldürdüğünü söylemem lazım, o sahneler zekice yazılmış.

Kısacası, sonuç olarak, Avengers Academy’de tutsak edilen mutantlar serbest kalıyorlar, ve hepsi kendi yollarına gidiyorlar. Generation Hope’da karşımıza çıkan ve Hope’un zamanımıza dönmesiyle güçleri ortaya çıkan dört arkadaşımız, Hope’u bulmak için Utopia’ya dönüyorlar (ki bu hikaye Uncanny X-Men # 12’de devam edecek); X-23 ve Loa Avengers Academy’de kalmayı tercih ediyor. Çizgi romanın son sahnesinde de, Avengers Academy’de kalan mutantlar ile Avenger’ların birlikte eğlendiğini görüyoruz. Tigra ile Hercules tepeden bu genç kahramanlara bakarken X-Men ile Avengers arasındaki savaş dünyayı yok etmez ise, en azından bu takımların geleceklerinin daha barışçıl olacağı yönünde bir tespti yapıyorlar.

Bu noktada ayrı bir parantez de muhtemelen Sebastian Shaw için açılmalı. Bu serinin ana kötü karakteri olarak lanse edildikten sonra aslında kötü falan olmadığı ortaya çıkan Shaw da, denize atlayarak ortadan kayboluyor. Kendisinin hafızasının bu noktada geri dönmüş olmadığını biliyoruz, fakat artık X-Men takımının ve Emma Frost’un yakın kontrolünde olmadığı da bir gerçek – bu nedenle Avengers vs. X-Men sonrası Marvel Evreninde yine X-Men için bir tehdit olarak gözükmesi, veya mutant alemi içinde daha önemli rollerde gözükmesi mümkün artık.