Justice League onikinci sayısı ile bir seneyi devirirken geriye baktığımızda bir takım hayal kırıklıkları oluşmuyor değil. Darkseid hikayesinin oldu bittiye getirilip bir iki filler’dan sonra Graves ile okuyucuya tanıdık gelen bir başka hikaye ile biraz sıkıyor Johns. Fakat bu sayının tamamlanması ile fark ettim ki Johns aslında bu kadar karmaşanın içinde, DC’nin en önemli ikonlarını barındıran bir seride karakter gelişimini o kadar iyi yedirmiş ki sayılara, bir sene sonunda bolca eksisiyle de olsa Justice League okuyucuları aslında aşırı tatmin eden bir konumdaymış.
Sayı Graves’in hikayesinin tamamlıyor. Sonunda Graves’in zaten tahmin ettiğimiz gibi aklı başında olmadığını ve garip bir şekilde insanları mutlu etmeye ve onlara huzur vermeye çalıştığını öğreniyoruz. Takımı fantastik bir fenomen ile etkisi altına aldığı zaman aslında onları sevdiği insanlar ile tekrar birleştirmeye çalıştığını ve onların da diğer tüm insanlar gibi hayatları olduğuna ikna etmeye gayret gösterdiğini görüyoruz. Trevor’ın ortaya çıkmasıyla da takım bir şekilde büyümsü bir etkinin altından kurtulup Graves’i kolayca alt ediyor.
Sayının asıl önemli kısımları bu konfrontasyondan sonra başlıyor diyebiliriz. Trevor’ın varlığından dolayı Diana etrafında dönen diyalog ve durumlarda, Graves’in de gösterdiği gibi takımın oldukça bozuk bir ilişki içinde olduğunu görüyoruz. Wonder Woman’ın ve Superman’in içinde olmadığı tartışmada bunu grubun tüm üyeleri zaten dile getirirken, insanların onlara bakış açılarını da tartışıyorlar. Graves olayından sonra insanların artık Justice League’e güveninin kalmadığını anladıklarında liderlik tartışmasının yanında Hal Jordan, insanların JL’e tekrar güvenmesi için günah keçisi olarak takımdan ayrılıyor. Bu anlarda diğer DC serilerine bir çok gönderme de yapılıyor haliyle. Bu biraz da olsa JL’i New 52’nun iyice dışına itmekten kurtarıyor.
Bu sırada ortaya olmayan Diana ve Kal-El’i damda yanlızlıklarını paylaşırken buluyoruz. Sayının kapağından beklenildiği gibi ikisi iyice yakınlaşıyor. Herhalde artık Lois Lane’nin neden Clark Kent’le birlikte olmadığını artık anlıyoruz. DC, Wonder Woman ve Superman ilişkisini o kadar çok istemiş olacak ki Lois ve Clark’ın yirmi yıllık evliliğini göz kırpmadan çöpe atmışlar. Yani anlayacağımız o ki bu evliliğin retcon edilmiş olmasının tek nedeni Johns’un Diana ve Kal-El’in ilişkisini incelemek istemiş olmasıdır.
Sayıda Shazam öyküsünün devamı yok. Onun yerine gelecek yıl ve ondan sonraki yıl işleyecekleri konular hakkında ipucu vermeyi tercih etmişler ki bu oldukça iyi olmuş. Gelecek yıl JL gene kendi iç sorunları ve kahramanların saplantılı yaşamları yüzünden büyük sorunlar yaşayacak gibi duruyor. Free Comic Book Day zamanında çıkarılan ve incelediğim sayıda zaten gelecekte Pandora etrafında dönecek olan bir Flashpoint aftermath’ı göreceğimizi söylemiştim. Anlaşılan Johns bunu 2013 senesine saklamış ve üstüne ilginç bir şekilde, ki bu bana büyük süpriz oldu, JL’nin disfonsiyonel olmasından dolayı bir Justice League of America takımının kurulacağını müjdelemiş. Geçen sayıda Stormwatch’tan ayrılan J’on J’onzz bu ekibe önderlik edecek gibi duruyor. Büyük ihtimalle bu sayıda Wonder Woman tarafından şutlanan Trevor bir parmağı olacak bu ekipte.
Çok merak ediyorum Justice League, Justice League Dark ve Stormwatch serilerinde dönen ve giderek büyüyerek tehlikeli hal almaya başlayan global, mistik ve benzeri sorunlar bu müjdesi verilen 2013 yılındaki büyük olaya nasıl yansıyacak. Anlaşılan o ki DC daha iki yıl daha bizi kendisine kilitlemiş durumda. Büyük bir aksilik yaşanmazsa JL yüksek satışlarına devam edecek gibi.