DC Comics Yazıları

Joker’in Gerçek Kimliği ve “Üç Joker” Meselesi

Joker filminin vizyona girmesi ile bu karaktere yönelik ilgide gözle görülür bir artış oldu.

AltEvren’de de okunan yazılar bu değişimi büyük ölçüde yansıtır nitelikteydi. Filmin vizyona girmesinden sonra Joker’ı konu alan çizgi romanların incelemeleri ve bu karakter ile ilgili yazılar daha çok okunmaya başlandı.

Dikkat çeken yazılardan bir tanesi de, 2016 yılında yaşanan ilginç gelişmeleri aktardığım DC Comics Joker’ın Gerçek Kimliğini Açıklıyor! yazısıydı. Bu yazıdan sonra, konuyla ilgili ek bir güncelleme yapıp “açıklanan şey” üzerinde fazla durmadığımı fark ettim.

Ne Olmuştu?

New 52 kapsamında yayımlanan Justice League serisinin finaline doğru, Justice League üyeleri DC Evreni’ndeki çeşitli tanrıların güçlerini kazanmaya başlamıştı.

Bu süreçte, Batman DC Evreni’ndeki her türlü bilgiye sahip olan Mobius Chair isimli cihazı kontrol etmeye başlamıştı.

Batman, sınırsız bilgiye erişim sağlayan bu aygıtı kontrol etmeye başladıktan sonra iki soru sormuştu: Muhtemelen Mobius Chair’in güvenilirliğini test etmek için cevabını bildiği “Ailemi kim öldürdü?” sorusu ve Joker’ın gerçek kimliği hakkındaki o meşhur soru:

Justice League serisinin kırk ikinci sayısında, Batman’in bu soruya aldığı cevap biz okuyucularla paylaşılmamış, yalnızca Batman’in bu soruya ciddi anlamda şaşırdığı gösterilmişti. Bu da konu etrafındaki merakı ciddi anlamda arttırıyordu: Batman aldığı cevaba bu kadar şaşırdığına göre, Joker’ın kimliği yalnızca bir sır değil, aynı zamanda Batman’i şaşırtacak, onu etkileyecek nitelikte bir sırdı…

DC Comics, bu dönemde bu konunun yarattığı merakı etkili bir şekilde yönetti. Kırk ikinci sayıda gündeme getirilen bu soru, anında cevaplanmadı, ancak cevabın Justice League #50‘de okuyucularla paylaşılacağı duyuruldu.

Sahi, ne oldu bu iş?

Seriyi okumamış olanları daha fazla merakta bırakmadan hemen cevabı vereyim: Hayır, DC Comics Justice League #50’de Joker’ın gerçek kimliğini açıklamadı.

Sekiz sayılık bir bekleyişin ardından, Mobius Chair’ın Batman’e Joker ile ilgili beklediği cevabı vermediği anlaşıldı. Batman’in elde ettiği (ve onu yukarıda gördüğünüz gibi ciddi anlamda şaşırtan) bilgi Joker’ın gerçek kimliği değil, “üç tane Joker” olduğu bilgisiydi.

Peki, bu üç Joker kimdi? Batman’in en büyük düşmanı olan Joker’dan nasıl “üç tane” olabiliyordu? Mobius Chair’in verdiği cevabın niteliği tam olarak neydi?

İzninizle, bu sorulara cevap vermek için bu hikayenin devamlılığında ve evren içi açıklamalardan biraz uzaklaşıyor ve gerçek dünya odaklı bir cevap veriyorum.

DC Comics’in bu dönemde yaşamakta olduğu gündem yoğunluğundan, bu “üç Joker” meselesi büyük ölçüde unutuldu.

Justice League #50, New 52 sürecinin sonuna doğru yayımlanan ve Rebirth’ün hemen öncesinde yer alan bir sayıydı. Bütün bu gelişmelerden sonra, DC Comics’te gündemi meşgul eden pek çok sansasyonel olay yaşandı. Rebirth döneminin başlamasıyla DC’nin tüm serileri birinci sayıdan başladı, Wally West ve New 52 öncesi Superman DC Evreni’ne geri döndü, DC Evreni ile Watchmen arasındaki bağlantının temelleri atıldı… Bir başka deyişle, DC Comics’in zaten pek işine gelmeyen bu “Joker’in kimliği – Üç Joker” meselesi büyük ölçüde arada kaynamış oldu.

Arada kaynamış oldu, fakat tamamen unutulmadı…

Yayın Planları, Farklı İhtimaller

Yukarıda hikaye devamlılığından ve evren için açıklamalardan uzaklaşıp gerçek dünya odaklı bir cevap vereceğimi söylediğimde, belki de daha rahat ve daha basit konulardan bahsececeğimizi düşündünüz… Fakat çizgi roman şirketleri içinde, gerçek dünya da en az bir çizgi roman evreni kadar karmaşık hale gelebiliyor.

New 52 döneminde ve tabi “üç Joker” fikrinin ortaya atıldığı dönemde, Justice League dergisinin yazarı Geoff Johns’du. Johns, aynı zamanda Chief Creative Officer unvanıyla DC Comics çizgi romanlarının gidişatı üzerinde de önemli rol oynuyordu. Johns, bu unvanı Rebirth sürecinin başında da korudu. Üç Joker” hikayesi, DC – Watchmen birleşmesi ve benzeri kararlar, hep Johns’un gözetimi altında alınmış kararlardı.

Hatta, DC Evreni ile Watchmen evrenlerini bir araya getiren Doomsday Clock hikayesi de doğrudan onun tarafından yazılıyordu. New 52 – Rebirth süreçlerindeki pek çok gizemi açıklayan, DC Comics çizgi romalarının pek çoğunu bir araya getiren, titiz bir devamlılık içinde hazırlanan bu süreç, uzun süre DC Comics’in en önemli gündem maddesi olarak kaldı.

Fakat daha sonra, Johns ile DC arasındaki ilişkinin yapısı ciddi anlamda değişti. Sadece çizgi romanlarla ilgili olmayan bir takım gelişmelerin ardından, Johns yönetim anlamında sahip olduğu pozisyonlardan ayrıldı. Tüm evreni bir araya getirme amacıyla yazılan Doomsday Clock, Johns’un bu durumu ve süerkli yaşanan ertelemeler ile birlikte, DC devamlılığı içindeki yeri bile sorgulanan bir hikaye haline geldi.

Çok benzer bir şey, bu dönemde arka planda kalan “Üç Joker” hikayesi konusunda da yaşandı. Süreç ilerlerken, bu konudaki sır perdesinin Geoff Johns ve Justice League serisindeki ortağı Jason Fabok tarafından yazılıp – çizilecek yeni bir seride, Three Jokers serisinde kalkacağı duyuruldu. Fakat aradan geçen uzun süreye rağmen, bu seri ile ilgili pek somut bir gelişme yaşanmadı.

Three Jokers

Sonuç olarak, bu hikayenin gerçek anlamda nereye bağlanacağını görmek için şu anda bir DC Black Label çizgi romanı olarak planlanan Three Jokers serisini beklemek durumundayız. Bu seri iptal edilecek mi, yakın zamanda piyasaya çıkacak mı, çıksa bile DC Evreni içinde yer alacak mı, aradan geçen süre ve değişen dengelerle bütün bunlara cevap vermek çok zor.

Jason Fabok ara ara Twitter hesabından konuyla ilgili güncellemeler yaptığı için, şimdilik yüzde yüz iptal gibi bir durum olmadığını kabul edebiliriz. Fakat seri yayımlanacak olsa bile, bunun son sayısı pek çok kez ertelenmiş olan Doomsday Clock’tan sonra, yani Geoff Johns DC Comics ile devam eden en önemli projesini tamamladıktan sonra olacağını tahmin etmek zor değil.

2020 yılında Three Jokers hikayesi yayımlanırsa, bu karmaşık konunun nasıl bir çözüme ulaştığını bu seri hakkında yazacağımız yazıdan takip edebilirsiniz.