Marvel Dizileri

Agents of S.H.I.E.L.D S01E08

 

Agents of SHIELD, birinci Sezon sekizinci bölümüyle çıtayı bir tık daha yukarı taşıyarak işin içine Asgard’lıları ve İskandinav mitolojisini de katmayı başarıyor. Bölüm, Simmons’ın tanrıların; mitoloji ve folklör olarak tanımlanan hikayelerin nasıl gerçek olduğunu anlatmasıyla başlıyor, ve mitolojik varlıkların arkalarında ciddi dağınıklık bırakarak gittiklerinden şikayet etmesiyle devam ediyor. Kahramanlarımızın Greenwich’te olduklarını da dikkate alacak olursak bölüm doğrudan Thor: The Dark World sonrasına bağlanmış.

Elemanlarımız Thor’un arkasından temizlik yaparken gizemli bir çift de Norveç’te arayışlar içerisinde. Ellerinde eski metinlerden bir ipucu olduğu anlaşılan çiftimiz, elinde tutanın en karanlık anılarını ortaya çıkarıp öfkelendirerek ona süper güç veren, onu bir Berserker’a dönüştüren Asgard kökenli bir asayı aramakta. Asayı bularak Oslo’yu birbirine katan çiftin, Pagan bir gruba üye oldukları ve ellerindeki ipuçlarıyla toplam 3 parçadan oluşan asayı bularak tanrılara dönüşmeye çalıştıkları ortaya çıkıyor.

Paganlar asanın diğer parçalarını ararken takımımız da Sevilla’da bir profesöre danışmaya karar veriyor.  Elliot Randolph adındaki bu profesör, Coulson’a daha önce Thor’un çekicini bulduklarında da yardımcı olmuş. Randolph ekibe Asgard’dan dünyaya gelen, her biri yirmi adam gücündeki Berserker’lar ordusundan birinin geride kalarak asasının parçalarını da bulunmamak üzere farklı yerlere dağıttığını açıklıyor, üç parçanın yeriyle ilgili ipuçlarını veriyor ve Viking yağma alanlarını araştırmalarını salık veriyor. 

Araştırmaları sonucu Sevilla’da 2. parçayı bulan ve burada asayla kontağa geçen Ward’un geçmişinden gördüğümüz sahneler, erkek kardeşinin bir kuyuda boğulması ile ilgili – bölümün adı olan “The Well – Kuyu” da bunu ifade ediyor. Bölümün ilk twist’i buradan sonra geliyor – önceki sahnelerde gördüğümüz profesör asayı Ward’dan aldıktan sonra Pagan gruba kaptırıyor ve daha sonra, sorgulandığında, ekibimiz kendisinin aslında efsanede bahsedilen, geride kalan Berserker olduğunu keşfediyor. 

 MARVEL'S AGENTS OF S.H.I.E.L.D. - Pagan grup asanın gücü paylaşarak çıldırırken, Ward da güçten nasibini alıyor – öfkesini kontrol edemeyen, arkadaşlarına patlayan Ward geçmişinden sahnelerle acı çekmeye devam ediyor. Ward öfkesinin işine engel olacağını düşünerek Coulson’dan onu geride tutmasını isterken, Coulson bu şekilde dürüst davranmasının ona güvenebileceğini gösterdiğini belirterek Ward’u aktif olarak kullanmaya devam ediyor – ki profesörün Asgard’lı olduğunun keşfedilmesini sağlayan da Ward oluyor. Profesörden 3. parçanın İrlanda’da olduğunu öğrenerek oraya giden ekibimiz bir kez daha Pagan grupla karşı karşıya geliyor ve Ward’un yardımına koşan Melinda May sayesinde Pagan’ları alt etmeyi başarıyor. Mücadele esnasında Ward’un flashback’lerinde kardeşini kurtaramama sebebinin kim olduğunu bilmediğimiz başka bir çocuk olduğunu öğreniyoruz – ipi atarsan seni de atarım diyerek Ward’u tehdit eden ve kardeşinin boğulmasına neden olan bu çocuğun neyin nesi olduğunu öğrenmeyi merakla bekliyorum.

Bölümün son sahnelerinde, daha önce Ward’un içindekileri dökerek rahatlaması için konuşmayı teklif etmiş Skye’ın teklifini tekrarlayıp bir kez daha reddedilmesini ve Ward’un Skye yerine May’i tercih ederek onun açık bıraktığı kapısının ardından bir otel odasına girmesini görüyoruz. Böylece, bölümümüzün ikinci twist’i de, Ward – May ilişkisine getirilen bu yeni boyut oluyor. 

Her bölümün sonunda gördüğümüz mini sahnede ise bölümün son sürprizi var –  Coulson, rüyasında Tahiti’de tamamen huzurlu bir şekilde masaj yaptırdığını görürken, “It’s a magical place” lafını duymasıyla nefes nefese uyanıyor, ve Tahiti meselesi de biraz daha ilginç hale gelmiş oluyor. 

Bölümü yorumlayacak olursak, Ward karakterinin gelişimi ve diğer karakterlerle ilişkileri açısından oldukça güzel bir bölüm olduğunu söyleyebilirim. Geçmişinden gelen anıların üzerindeki etkisi ve bunu farklı kişilere yansıtma şekli – Coulson’dan isteği, Skye’ı redderek May’i tercih etmesi vb. olaylar Ward’u şimdiye kadar olmadığı şekilde tanımamızı sağlıyor. Dizi olayların büyüklük seviyesi açısından da olması gereken yeri korumaya devam ediyor – bölümün etrafında şekillendiği profesör/Asgard’lı savaşçının aslında Thor’u tanımayan, Asgard’da basit bir duvarcıyken askere yazılmış biri olması gerçeği ekibimizin Avengers seviyesinde olmayan, daha basit olaylarla ilgilenen bir ekip olmasıyla güzel bir şekilde örtüşüyor. 

Agent-Ward-in-Agents-of-S-009Fakat aynı zamanda olayların dünya seviyesinden Asgard seviyesine çekilmiş olmasının da izlenebilirliği artırarak dizinin popülaritesini yükselteceğini düşünmekteyim. İskandinav mitolojisinden Berserker’ların da güzel kullanılarak ilgi çekici bir hikaye yarattığına inanıyorum. Coulson hikayesi de artık yavaş yavaş çözülmeye doğru gidiyor – bu da iyi bir adım. Negatif bir yön olarak bu bölümdeki baş düşman olan Pagan’ların çok da derin kurgulanmadığını söyleyebilirim – fakat Tanrı’ların dünyaya indiği zamanlarda onlarla boy ölçüşmeye çalışan bir grup insan olmaları fikri açıkçası hoşuma gitti. Bölümdeki tek hayal kırıklığım bu kadar Asgard muhabbetinin ve baştaki Thor: The Dark World göndermesinin üzerine Thor’u görmemek oldu, ki kendisi sanırım daha ilerilerde karşımıza çıkacak. 

Berk’in Notları

Öncelikle bölümün incelemesi ve yorumu için sevgili Ekin Köker’e teşekkür ediyorum – eğer her şey yolunda giderse önümüzdeki bölümlerde de bizlerle birlikte olacak – o bölüm hakkındaki yorum ve düşüncelerini yazarken, ben de (varsa) çizgi romanlarla olan bağlantılarını açıklamaya çalışacağım. 

Thor filmine bağlanacağını bildiğimiz bu bölüm, açıkçası beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Agents of SHIELD çizgisi ve hitap ettiği kesim belli olan, ve ilk sekiz bölümü itibarıyla kesinlikle olağanüstü olmayan bir dizi, ama açıkçası “Thor’a bağlanma” olayının merkezinde ne olduğu çok anlaşılmayan Norveçli Pagan Black Metalci görünümlü tiplerden daha fazlasını bekliyordum. 133672_0893

Yine de, Ekin’in zaten değindiği pozitif noktaları da es geçmemek lazım. Ne olursa olsun, sekiz bölüm bir diziyi değerlendirmek için çok sağlıklı bir sayı değil. Bunlar daha büyüme sancıları. 

Dizi hakkında konuşup durmamdan da anlayacağınız gibi, bu bölümde çizgi romanlara kayda değer bir gönderme yok. Ne Berserker karakteri, ne Berkserker’s Staff çizgi romanlarda gözüken olaylar değiller, ve dolayısıyla bu da büyük ölçüde bağımsız bir bölüm.