Özel Dosyalar

Çizgi Romanlarım Ne Kadar Degerlenecek?

Bir haftalık tatil sırasında çizgi roman hakkında yazmaya ara verince, diğer çizgi roman sitelerinin yazılarını okuyabilmek için de daha çok fırsatım oldu. İlgimi çeken, daha doğrusu bana üzerine yazılabilecek bir konuda fikir veren yazılardan biri de, Pelerinli’de James Howlett’ın paylaştığı şu yazıydı: 

Düğün Masrafları Örümcek Adam’dan! 

Pelerinli’deki yazı, gençliğinde alıp bir kutuda unuttuğu çizgi romanları yeniden keşfeden Richard Shaen’in, bu çizgi romanlardan, ve özellikle Amazing Spider-Man # 1 dergisinden nasıl ciddi miktarda para kazandığını, hatta kızının düğün masraflarını da bu sayede çıkarttığını anlatıyor. Ben de, pek çok çizgi roman okurunun, daha doğrusu “koleksiyonerinin” kafasını kurcalayabilecek bu soruya, hatta belki de hayale yönelik bir yazı yazayım dedim: Çizgi romanlarımız, günün birinde, bizim de düğün masraflarımızı karşılayabilir, bizi zengin edebilir mi?

Çizgi romanların, dijital ve illegal olarak dağıtımının da çok yaygın olduğu bir dönemde, kendini (henüz) çizgi roman koleksiyonerliğinin keyfine kaptırmamış okurlarımız için bu soru anlamsız gözükebilir, fakat “çizgi romanlardan para kazanma” fikri / hayali, aslında çok yaygın, belki de her çizgi roman okurunun bir dönem için kendini kaptırdığı bir düşünce.

Dünyanın en pahalı çizgi romanlarından bazıları. Soldan sağa, Superman # 1, Batman’in ilk gözüktüğü sayı olan Detective Comics # 27, Spider-Man’ın ilk gözüktüğü sayı olan Amazing Fantasy # 15, Superman’in ilk gözüktüğü sayı olan Action Comics # 1, Action Comics # 13 ve Batman # 1

Kişisel bir örnek vereyim. Çizgi romana başladığım Türkçe örneklerden sonra, ilk orijinal çizgi romanlarımı almaya gittiğim günü çok iyi hatırlıyorum. Nişantaşı’nda Gerekli Şeyler’in yanlış hatırlamıyorsam ikinci dükkanına gitmiş, 68 – 69 lira ödeyerek on üç adet çizgi roman almıştım. Ve, ister inanın, ister inanmayın, “çizgi roman koleksiyonum” henüz on üç parçadan oluşurken bile, insanlara “Bir gün bu çizgi romanların çok değerleneceğini, o yüzden onları almanın son derece mantıklı bir “yatırım” olduğunu” anlatıyordum. Bu görece pahalı hobi yolunda ailemi bana daha çok çizgi roman almaya ikna etmeye çalışırken de, “bunların ileride bir gün acayip para edeceği” argümanı, her zaman kullandığım bir argüman olmuştu. 

Eminim ki bugün de, çizgi roman koleksiyonerliğine yeni başlayan, hatta belki de hatırı sayılır bir koleksiyonu olan pek çok insan, çizgi romanlarının ileride bir gün çok değerleneceği, olur da satmak zorunda kalırlarsa, kendilerine iyi bir miktar para getirecekleri hayalini kurmaya devam ediyordur. 

Kimsenin hayallerini yıkmak istemem, fakat AltEvren gibi bir sitenin sahibi olarak, size Noel Baba’nın gerçek olmadığını söylemek, ve bu “çizgi romandan zengin olma” mantığının nasıl işlediğini biraz olsun açıklamak zorundayım…

1 – Neden çizgi romanların bu kadar değerli olduğunu, ileride çok değerleneceğini düşünüyoruz? Ve daha önemlisi, neden yanılıyoruz? 

Birbiriyle son derece alakalı olan bu sorulara cevap verebilmek için, Amerikan çizgi roman endüstrisini de biraz yakından tanımak gerekiyor. 

Çizgi roman endüstrisi, belli başlı “boom” – yani satış patlaması – dönemleri haricinde, büyük ölçüde telif haklarından, filmlerden, yan sanayilerden beslenen bir endüstri. Bu “boom” dönemlerinin en meşhurları da, Altın Çağ (1935 – 1945-46), Gümüş Çağ (aşağı yukarı 1960 – 1970 arası) gibi, son derece tanıdık dönemlerde, çizgi romanların bir şekilde çok popüler olduğu, çok sık tüketildiği dönemlerde yaşanıyor. 

Fakat, bir de günümüze çok daha yakın, çok daha enteresan “boom” dönemi var. Günümüzde satışları büyük ölçüde 200.000 altında kalan çizgi romanlar, ilginç bir şekilde, 1985 – 93 arası dönemde, inanılmaz satış rakamlarına ulaşıyor — öyle ki, geçtiğimiz on yılın en çok satan çizgi romanı Amazing Spider-Man # 583, Obama’lı kapağıyla 530.500 kopya satmışken, Jim Lee ve Chris Claremont’un elinden çıkan 1991 tarihli X-Men # 1’in satış rakamı, aşağı yukarı sekiz milyon olarak tahmin ediliyor. 

Peki, “geç seksenler, erken doksanlar” olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, bu kadar büyük bir çizgi roman çılgınlığı yaşanmasının, çizgi romanların bu kadar abartılı satış rakamlarına ulaşmasının sebebi ne? Bu dönem Alan Moore ve Dave Gibbons’un Watchmen’i, Frank Miller’ın The Dark Knight Returns’ü, “anti – kahramanın” yükselişi, çizgi romanda kimilerinin “Karanlık Çağ” olarak adlandırdığı dönemin başlaması ve elbette Rob Liefeld gibi figürlere ev sahipliği yapan, çok farklı akımların bir araya geldiği bir dönem olsa da, aslında bu çizgi roman patlamasının altında, hepsinden bağımsız, ve tek bir sebep bulunuyor: Pelerinli’nin yaptığına benzer haberler! 

Eh, tam olarak değil – fakat büyük ölçüde öyle. 1930’lardan 70’lere kadar devam eden sürecin, son derece kayda değer çizgi roman karakterleri yaratması ve çizgi roman okuyan / toplayan bir fan kitlesi ortaya çıkartmasıyla, özellikle Superman, Batman, Spider-Man ve benzeri meşhur karakterlerin önemli sayıları çok ciddi fiyatlara alıcı bulmaya başlıyor. Amerikan kültürünün bir başka “koleksiyon öğesi” olan beysbol kartları gibi, çizgi romanların inanılmaz fiyatlara satılması, medyanın çeşitli alanlarında sık sık haber yapılıyor, ve insanların kafasında, “Çizgi romanların ileride bir gün değerleneceği, onları zengin edeceği” fikri oluşmaya başlıyor. 

O dönemde bir – iki dolara satılan bir şeyi alıp, bir süre sonra binlerce, hatta yüzbinlerce dolara satma sevdası da, biraz ekonomik bir terimle, spekülasyona dayalı bir çizgi roman piyasası oluşturuyor. Bir tarafta, çizgi romana aslında ilgi duymayan, fakat bugün çıkan sayıları, on – yirmi  sene sonra ciddi fiyatlara satabileceğine inanan inorganik bir “talep” ortaya çıkıyor, öteki tarafta da bu potansiyeli sömürmeye kararlı olan çizgi roman şirketleri, yine yapay bir arz yaratmaya başlıyorlar. 

Peki sonuç olarak ne oluyor? Aslında çizgi roman sevmeyen, fakat kolay yoldan zengin olma hayaliyle çizgi roman satın alan bir grup spekülatör; ve bu piyasanın farkında olup, ileride çok değerli olacakmış izlenimi taşıyan “varyant kapaklar”, “Collector’s Edition”lar, “hologramlı” kapaklar, katlanabilir kapaklar, önemli karakterlerin ölümleri, devasa crossover hikayeleri, sadece “birinci sayı” olması uğruna sıfırlanıp “birinci sayıdan” başlayan hikayeler gibi, bu spekülatörlere yönelik, içerikten bağımsız olarak pazarlanan eserler yayınlamaya başlayan çizgi roman şirketleri, yine ekonomide sık sık karşımıza çıkan bir terim kullanacak olursak, bir “balon” yaratıyorlar. 

Lee ve Claremont’un X-Men # 1’i sekiz milyon satıyor, evet, fakat bunu içeriği ve kalitesinden çok, beş farklı varyant kapağın beşini de alan, koskoca X-Men franchise’ının “birinci” sayısının çok değerleneceğine inanan ve sadece bu amaçla eseri alan insanlar nedeniyle başarıyor. 

En sonunda ise, kaçınılmaz olan şey gerçekleşiyor. Medyada gördükleri “inanılmaz değerlenecek çizgi romanlar” fikrine kendini kaptıran yapay bir alıcı kitlesinin, ve sadece bu kitleye satış yapabilmek için içeriği boş vererek, hiçbir zaman değerlenmeyecek sayılar üzerinden abartılı bir koleksiyon propagandası yapan satıcıların oluşturduğu balon, bir anda patlıyor. Yabancı bir çizgi roman sitesindeki bir yazıda, “aptallık, cehalet ve açgözlülüğün” sonuçları olarak çok güzel bir şekilde adlandırılan bu “uyanış”, çizgi roman endüstrisini, yeni yeni toparlanabildiği bir çöküşün içine sokuyor. Spekülatör Boom’unun (veya balonunun) patlamasıyla, pek çok çizgi roman şirketi batıyor, dönemin en büyük üçüncü yayıncısı Valiant Comics satılıyor, koskoca Marvel Comics iflasını ilan etmek zorunda kalıyor, ve Wikipedia’daki verilere göre, ülke genelindeki çizgi roman dükkanlarının üçte ikisi kapanmak zorunda kalıyor. 

Bu balon patlamasına patlıyor, ama bu “çizgi romanlardan zengin olma” düşüncesi, işte o dönemden bize miras kalan, medya tarafından yaratılan, ve bugün hala medya tarafından – elbette bilinçli bir şekilde olmasa da – hala sürdürülen bir düşünce. Gazetelerde, internet sitelerinde, televizyonlarda, forumlarda ve daha pek çok yerde, çizgi romanların inanılmaz paralara satıldığını görüyoruz, ve sonuç olarak, günün birinde belki kendi çizgi romanlarımızın da aynı şekilde değerleneceğine inanıyoruz. 

Fakat, tıpkı 90’ların spekülatörlerinin yanıldığı gibi, bu düşünce de büyük ölçüde bir yanılgı. Bazı çizgi romanlar gerçekten çok değerlense de, çizgi romanların %99.9’u zaman geçtikçe kayda değer bir fiyat artışı yaşamıyorlar, ve hele hele Türkiye gibi bir ülkede, elinizde düğün masraflarınızı karşılayacak bir çizgi roman olması ihtimali gerçekten çok düşük bir ihtimal. 

Bir örnek vermek gerekirse, bundan tam yirmi iki sene önce birinci sayısından başlatılan, beş varyant kapakla sunulan ve sekiz milyon satış rakamına ulaşan  X-Men # 1 o dönemde 1.50 dolara satılırken, şu anda ulaştığı fiyat, yalnızca 5 dolar civarında… 

2 – Durum madem bu kadar umutsuz, madem çizgi romanlar değerlenmiyor, nasıl oluyor da bu kadar çok haber yapılıyor? 

Çizgi romanlar değerlenmiyor diye bir durum yok, çizgi romanlar elbette değerleniyor. Fakat, değerlenen, önem kazanan, sahiplerine üzerine konuşmaya değecek miktarda para kazandıran çizgi romanlar, çok, çok nadir bulunan eserler oluyor. 

“Bu kadar çok” haber yapılması da aslında yanıltıcı bir ifade – biraz düşünürsek, çok sık olan, “olağan” bir durum haber niteliği taşımaz – evet, ara sıra çizgi romanların ciddi miktarlara satıldığı haberlerini okuyoruz, ama bunlar zaten başlı başına olağanüstü durumlar oldukları için haber oluyorlar. 

Yani asıl soru, çizgi romanların değerlenip değerlenmediği hakkında değil – hangi çizgi romanların değerlendiği hakkında olmalı. 

Seksenlerin sonundan başlayan dönemde, “koleksiyonerlik” adı altında yapılan pazarlamaya yukarıda biraz değinmeye çalıştım. Buradan tahmin edebileceğiniz gibi, hem yayınların sayıca çok olması, hem de kayda değer, kendi fan kitlelerini oluşturmuş yayın sayısının azlığı nedeniyle, ne yazık ki seksen sonrası çizgi romanların değerlenmesi, pek ciddi bir olasılık değil. 

Bunun temelinde elbette insanların çizgi roman konusunda bilinçlenmesi, ve saklanan yayınların sayısının artması yatıyor. Ekonominin belki de en basit kuralı bu: Bir şeyden ne kadar fazla varsa, değeri de o kadar azalıyor. Miktar azaldıkça, değer yükseliyor. 

1930’larda, 40’larda, hatta 60’larda, çizgi roman günlük hayatın bir parçası olarak görülen, ve okunup bitirildikten sonra, saklanmasında hiçbir anlam olmayan bir şey konumunda. Nasıl ki pek çoğumuz okuduğumuz gazeteleri poşetlere koyup yıllarca saklamıyorsak, Amerika’da çizgi roman okuyan insanlar da, çizgi romanlarını saklamıyor, işleri bitince çöpe atıp, yeni sayıları beklemeye koyuluyorlar. Bugün çizgi romanla ilgilenen birinin, çizgi romanlarını dosyalara, şeffaf koruyuculara koyması, onlar için özel raflar yaptırması, hatta kasada saklaması bile “normal” karşılanırken, o dönem için böyle bir durum kesinlikle yok.

Üstelik, yukarıda bahsettiğim Superman, Spider-Man, Batman, Captain America, Fantastic Four ve benzeri “serilerin” bu dönemlerde ortaya çıkmış olması, bu yayınlar açısından “önemli” olayların, manevi değeri yüksek sayıların da bu dönemde ortaya çıkmış olduğu anlamına geliyor. Eh, gerisi de mantık işte: Bu sayılar hem Amerikan çizgi romanı için çok daha önemli, hem de çok daha az bulunuyorlar. Bu yüzden, 21 sene önce yayınlanmış X-Men # 1, değerini bu kadar sürede üç buçuk dolar arttırırken, aşağı yukarı yetmiş sene önce yayınlanmış Action Comics # 1’in fiyatı, 10 cent’ten milyon dolarlara kadar çıkıyor. 

Kısacası, 1930’lardan 1960’ların sonuna kadar yayınlanmış, bir karakter için önemli mihenk taşlarından biri haline gelmiş sayılardan biri elinizde varsa bu, işte o çizgi roman sizi zengin edebilir anlamına geliyor. Ne kadar eski olursa, karakterleri ne kadar popüler olursa, eserler de o kadar değerleniyor, ve kondisyonlarına göre size küçük bir servet kazandırma imkanına erişiyor. 

Elinizde böyle eserler varsa, gerçekten şanslısınız. Yoksa, eh, yeni çıkan Avengers ve Justice League dergilerinizi karton arkalıklarla, şeffaf poşetlerle korumaya devam edin, ama muhtemelen hiçbir zaman X-Men # 1’den fazla değerlenmeyecekler. 

3 – Eskiyi anladık, çizgi roman tarihi içinde yeri olması da tamam, ama bu kondisyon olayı ne ola ki? 

Bunu anlatmanın bir basit, bir de karışık yolu var, fakat söz konusu Amerikan çizgi romanlarının koleksiyon piyasası olunca, basit açıklama ne yazık ki pek de yeterli olmuyor. Yine de, en azından kafalarda netleştirmek için, onunla başlayalım. 

Diyelim ki, Berk de, Ali de, Action Comics # 1 sayısını saklayacak kadar ileri görüşlü iki arkadaşımız. Fakat, Berk kopyasını gerçekten “saklamış”, okumamış, açmamış, hava almadığı poşetlerde korumuş – Ali ise, sadece atmaya üşenmiş, onlarca kez okumuş, çizgi romanı eski püskü bir hale sokmuş. Sizce bunların hangisi daha çok para ediyordur? 

İşte basit açıklama bu – bir çizgi roman ne kadar iyi durumdaysa, fiyatı da o kadar fazla oluyor. 

Fakat, yeni çizgi roman koleksiyonerlerinin, “Çizgi romanlarım bir gün değerlenecek!” hayallerini aşıp, bir yan sektör olarak çizgi roman toplama, alma ve satma işine gerçekten göz attığınız zaman, mesele hiç de bu kadar basit değil. 

İnternetin (yani alan kişinin satın alacağı ürünü görmediği bir ortamın) bir satış alanı olarak kullanılmasının da etkisiyle, bu “kondisyon meselesi” gerçek anlamda önem kazanıyor, ve ciddi (ve zengin) çizgi roman koleksiyonerleri için “kondisyon” demek, bizim GittiGidiyor’da gördüğümüz “Kapaktaki bir çizgi hariç çok temiz, hiç okunmamış gibi!”, “Birinci elden farksız çizgi roman lotu” gibi laflardan çok daha ciddi bir mesele. 

Pelerinli’deki yazının görseline bir daha göz atalım: 

 

Resimden ne kadar anlaşılıyor bilmiyorum, fakat buradaki çizgi roman plastik bir koruyucunun içinde, ve görebildiğiniz gibi, sol üst köşede 6.5 şeklinde bir kondisyon belirtilmiş. İşte çizgi romanlarınızın kazanacağı değer konusunda, son derece önemli olan meselelerden biri de bu. 

O 6.5, kitabın sahibi Richard Shaen’in kendi kendine belirlediği, veya çizgi roman seven bir arkadaşına verip, “Hacı şuna on üzerinden bir not ver desem ne dersin?” şeklinde kararlaştırılmış bir numara değil. Amerika’da, resmin ortasında ve sağ üst köşede yazan “CGC Universal Rating”leri veren bir CGC Comics adlı şirket bulunuyor, ve bu arkadaşlar, çizgi romanların değerlerini belirlemek konusunda, çok, çok önemli bir yere sahipler. 

Çizgi romanların bulunduğu kondisyonları renklerle ve notlarla belirleyen bu şirket, ciddi para edecek çizgi romanların satışında bir olmazsa olmaz – Amazing Spider-Man # 1, Action Comics # 1 gibi sayıların, CGC tarafından notlandırılmadan satılmaları, neredeyse imkansız bir durum. 

Peki, bu süreç nasıl işliyor? Notlandırmalar ve renkler ne anlama geliyor? 

Süreç aslında görece basit. Bulduğunuz ve kondisyonunu öğrenmek istediğiniz çizgi romanı CGC Comics’e götürüyor veya gönderiyorsunuz. Tabi bu işi yapmak bile oldukça zor – zira CGC Comics, paralı üyelik gerektiren CGC Collectors Society üyesi olmayan kimseden çizgi roman kabul etmiyor, ve paralı üyeliğe geçmek istemezseniz, çizgi romanlarınızı yetkili bayilerden kendilerine göndermeniz gerekiyor – ki bu da, aradaki şahıslara para ödemenizi gerektiriyor. 

Olur da çizgi romanlarınızı göndermeyi başarabilirseniz, bir de notlandırma servisi için para göndermeniz gerekiyor. Bu servis de hiç ucuz olmamakla beraber, gönderdiğiniz çizgi romanın değerine göre değişiyor. Fiyat listesinin ne kadar karışık ve pahalı olduğunu görmek için, şuraya bir göz atabilirsiniz: 

Gelelim değerlere… CGC çizgi romanlarınızı 0.5’den başlayıp, 10.0’a kadar giden bir ölçekte değerlendiriyor. Bu sayıların temsil ettiği olaylar ise şöyle: 

10.0 olan “Gem Mint”, çizgi romanın olabilecek en yüksek seviyede olduğuna işaret ediyor. Fakat, bu tarz bir çizgi roman için standartlar o kadar yüksek ki, günümüzde çoğu çizgi roman bırakın 10.0’ı, bir çizgi roman dükkanına dağıtıldığı ve rafa konduğu anda “Near Mint” özelliğini bile kaybediyor. 1980 öncesi bir çizgi roman için 9.5 üzeri bir rating mi dediniz? Unutun bunu. 

Gem Mint öyle bir kondisyon ki, yukarıda bahsettiğimiz her şey böyle bir kondisyon karşısında değersiz kalıyor – Gem Mint olmak, çizgi romanın binlerce dolara satılması için yeterli. Şu anda E-Bay’de, Walking Dead serisinin Gem Mint olarak sınıflandırılmış bir sayısı, 10.000 dolara alıcı bulmuş durumda. Açık arttırmanın bitmesine daha beş gün var, fiyatın daha artması da mümkün… 

Gem Mint gibi ütopik seviyeleri bir kenara bırakıp, listede aşağı doğru gittiğimizde dikkatinizi çekmesi gereken bir şey var. Gem Mint, yani “yepyeni”den başlıyor, “neredeyse yepyeni” (near mint) seviyesine düşüyor, oradan “çok iyi” seviyesine iniyoruz ve hatta 10 üzerinden 1.8 bile, “iyi” olarak adlandırılıyor. 10 üzerinden 1’de yazan “fair” – fena değil – gibi bir anlam taşıyor, ve ancak 0.5’e geldiğimizde “zayıf” kondisyonunu görüyoruz. Peki ama, ondan bire kadar bu kadar iyi seviyeler olması saçma değil mi? 

Hayır değil, çünkü bu şirketler aradaki ufak detayları o kadar abartıyla, o kadar takıntılı bir şekilde ölçüyorlar ki, “yepyeni” ile “çok iyi” arasında devasa bir fark var. Bunun ötesinde, öyle kapağı yırtık, zımbalarından ayrılmış, iç sayfaları lekelenmiş çizgi romanlar, adamların ilgi alanına bile girmiyor, böyle çizgi romanları notlandırmayı doğrudan reddediyorlar – o yüzden “1” gibi görece düşük rating’leri bile, “eğitimsiz” bir göz için aslında oldukça iyi kondisyonda olan çizgi romanlar için kullanılıyor. 

Peki ya renkler? 

Notlandırma çizgi romanın kondisyonunu belirtirken, renkler de çizgi romanla ilgili çeşitli bilgiler veriyor. 

Mavi etiketler, normal bir şekilde notlandırılmış her çizgi roman için kullanılıyorlar. Aynı şekilde, CGC tarafından notlandırılamayacak kadar kötü olan eserler de, mavi etiketle sunuluyorlar, yalnızca solda, yukarıdaki resimde 9.0 yazan yer boş oluyor. 

 

Eser için önemli biri, yani yazar, çizer, editör vs. tarafından imzalanmış olan çizgi romanlar, sarı etiketle sunuluyorlar. Bu tahmin edebileceğiniz gibi daha değerli bir etiket türü, fakat işin içinde bir bit yeniği var: Bir çizgi romanın sarı etiketi olması için, sayıyı imzalayan kişinin bunu CGC yetkilileri önünde yapması gerekiyor.

Yeşil etiketler, normal şartlarda değerlendirilebilir durumda olup, göze çarpan tek bir eksikliği olan çizgi romanlar için kullanılıyorlar. Örneğin, çizgi romanınız normalde 8.0 rating’i alacak kadar iyi durumda, fakat içinden bir sayfadaki abonelik formunu kesmişsiniz – veya arka kapakta iki santimlik bir yırtık var. İşte bu durumlarda, CGC yeşil etiket kullanıyor. 

Hazır olun – CGC yetkilileri gözlemlemeden atılmış imzalar da, yeşil etiketle sunuluyorlar. Yani, Büyülü Dükkan’daki imza gününde Ivan Reis’e imzalattığınız bir çizgi roman, kapağında ufak bir yırtık olan çizgi romanla benzer muamele görüyor! 

Mor etiketler, üzerinde yenileme çalışmaları yapılmış, yani orijinal halini kaybetmiş çizgi romanlar için kullanılıyor. Çizgi romanın renklerini bir şekilde daha canlı hale mi getirdiniz? Çizgi romanın zımbalarını mı değiştirdiniz? Bu CGC’dan sadece “restored” olarak not alabiliyor, ve değeri de haliyle düşüyor. 

Restorasyonun amatör mü, profesyonel mi olduğu, ne kadar ciddi boyutlarda yapıldığı da, aynı şekilde not ediliyor ve eserin değerine etkide bulunuyor. 

Son olarak, mor – sarı karışımı etiketler de, CGC yetkilileri huzurunda imzalanmış olmasına rağmen, aynı zamanda restorasyona uğramış eserleri ifade etmek için kullanılıyor. 

4 – Biraz abartılmamış mı bu olay? Bu kondisyon işi o kadar da önemli olabilir mi gerçekten? 

Kondisyon işi çizgi roman alışverişlerinde o kadar önemli ki, yukarıda da dediğim gibi, CGC tarafından notlandırılmamış kayda değer bir çizgi romanın değerine satılması gerçekten neredeyse imkansız bir durum. Şöyle söyleyeyim, normal şartlarda, CGC kriterlerine göre 10 üzerinden 9 alacak, fakat notlandırılmamış bir çizgi roman, CGC tarafından 6.5 olarak notlandırılan bir çizgi romandan daha ucuza rahatlıkla satılabiliyor – yani not ne olursa olsun, eserin notlandırılmış olması çoğu zaman değerinin çok artması için yeterli olabiliyor. 

Aynı şekilde, yukarıda verdiğim Walking Dead # 9 örneğinde olduğu gibi, bir çizgi romanın sadece çok iyi notlandırılmış olması da, normal şartlarda değeri 50 – 55 dolar olan bir çizgi romanı, 10.000 dolara kadar çıkartabiliyor. 

Ama yine de, sanırım birkaç somut örnek vermek, bu durumun da daha rahat açıklanmasını sağlayacaktır. 

Superman’in ilk gözüktüğü sayı olan Action Comics # 1’in, CGC tarafından 5.0 olarak notlandırılan bir kopyasının değeri, 300.000 dolar olarak veriliyor. Aktör Nicholas Cage’e ait olan 9.0’lık bir kopya ise, geçtiğimiz aylarda 2.16 milyon dolara satılmıştı. 

Batman’in ilk gözüktüğü sayı olan Detective Comics # 27’nin 9.4’lük bir kopyası için biçilen değer 4 milyon doların üstünde. 8.0’lık bir sayı ise, 1.07 milyon dolara satılmış. 

Bu yazımızın yazılmasına vesile olan Amazing Spider-Man # 1’in Near Mint (9.4) bir kopyası için tahmin edilen fiyat 57.000 dolar civarında. Yukarıdaki resimden hatırlayacağınız 6.5’lik kopya ise 7.900 dolara satılmış. 

Daha fazla örneğe gerek var mı bilmiyorum – fakat durum ortada. Bu ufak kondisyon farkları bile, çizgi romanların değeri üzerinde, gerçekten inanılmaz öneme sahip. 

5 – Bizim çizgi romanlar ne kadar ediyordur acaba? Bu fiyatlar nereden geliyor? Ben nereden bakabilirim? 

Bu fiyatlar kesin, yüzde yüz olarak iddia edebileceğimiz ücretler değiller – sonuçta bu tarz çizgi romanlar genellikle E-Bay ve ComicConnect gibi açık arttırmaya dayalı sitelerde satılıyorlar, ve değerleri satıştan satışa bile değişebiliyor. Fakat aşağı yukarı değerlerinin ne olduğunu öğrenmek için, Comic Book Price Guide adlı yayınlar kullanılıyor. 

Nasıl ki CGC Comics, kondisyon belirlemede en prestijli kurumsa, Overstreet Comic Book Price Guide da fiyat belirlemenin en önemli adresi haline gelmiş durumda. Overstreet Comic Book Price Guide, her sene tekrar yayınlanarak fiyat listesini güncelliyor, fakat bu kitabı Türkiye’de bulma imkanınız oldukça düşük.

 

Bu noktada da imdadınıza internet yetişiyor. “Online Comic Book Price Guide” falan gibi Google aramaları, sizi aradığınız fiyatlara ulaştırabilecek siteler bulma konusunda yapabileceğiniz en doğru şey. 

Ben bu yazıdaki fiyatlar için, “http://comicbookrealm.com/” adresini kullandım, günlük hayatta da ihtiyacım oldukça bu siteyi kullanıyorum. 

6 – Seksenlerden sonraki çizgi romanlar değerlenmez, kondisyonu olmayan çizgi romanlar ciddiye alınmaz, kondisyonlar muhtemelen çok düşüktür, gerçekten değerli olan çizgi roman çok azdır, bu ne böyle yahu :( Bütün hayallerim yıkıldı, hiç mi pozitif bir şey yokmuş bu çizgi romanlardan zengin olma hayalimizde? 

Biraz da pozitif şeylerden, daha doğrusu işin “resmi olmayan” boyutlarından bahsedelim o halde. 

Öncelikle, evet, seksen sonrası çizgi romanların dediğim gibi %99.9’u pek değerlenmiyor, fakat yine de ciddi popülarite kazanmış, çizgi roman dünyası için çok önem taşıyan sayılarda umut var. Örneğin,2013 yılında Türkiye’de yaşayan biri olarak, çizgi roman koleksiyonunuzda Action Comics #1 veya Detective Comics # 27 olma ihtimali pek yok – ama pekala bir Walking Dead # 1 sahibi olabilirsiniz. 

Walking Dead’in 2.95 dolara satılan ilk sayısının değeri, şu an için bin dolar civarında. Yine Image Comics’den çıkan Chew serisinin birinci sayısı, 200 – 300 dolarlık değere ulaşıyor. Kick – Ass’in ilk sayısı şimdiden 25 – 30 doları bulmuş durumda. Bunlar elbette bahsedilen milyon dolarlar kadar etkileyici değil, ama koleksiyonunuzda olması mümkün olan bu eserleri saklamaya devam ettiğiniz takdirde, gelecekte daha fazla değer kazanmaları muhtemel.  

Bunun ötesinde, “price guide”lar, kondisyonlar, CGC’ler bir yana, sonuç olarak çizgi roman alışverişi iki insan arasında yapılan bir olay, ve çizgi romanlarınız da aslında birilerinin onlara para ödemeyi kabul ettiği kadar değerli. Bu yüzden, CGC tarafından 9.4 olarak notlandırılmış bir Gümüş Çağ çizgi romanınız olmasa bile, X-Force koleksiyonu yapan zengin bir iş adamının tek eksik sayısına sahip olmanız, ve bu çizgi romanı sabırsız ve meşgul koleksiyonerimize ciddi fiyatlardan satmanız elbette bir ihtimal. 

Bunun gibi durumlar haricinde, 1990’larda, 2000’lerde topladığınız çizgi romanların değerleneceği hayalini kuruyorsanız, ne yazık ki çizgi romanlarınızın değerinin bir CGC notu almayı bile karşılamayacağını kabullenmeniz gerekiyor…