Manga

Yalnız Kurt ve Yavrusu # 2 – Geçit Vermeyen Engel

Birinci cildin incelemesinden sonra, Türkiye’de Marmara Çizgi tarafından Yalnız Kurt ve Yavrusu adıyla yayınlanmakta olan Lone Wolf and Cub‘a, ikinci cildin bir analizi / tanıtımıyla geri dönmek istiyorum.

Hatırlayacaksınız, ilk cildin dokuz farklı hikayeden oluşuyordu. The Gateless Barrier, ya da Türkçe olarak, Geçit Vermeyen Engel adıyla sunulan ikinci ciltte, hikaye sayısı azalıyor, ve bununla paralel olarak hikayeler derinleşmeye, daha kompleks hale gelmeye başlıyor. Bu ciltte, yazar Kazuo Koike ve çizer Goseki Kojima, bize toplam beş hikaye sunmuş.

İkinci cilt ve toplamda on dört hikaye olarak düşünüldüğünde, Geçit Vermeyen Engel’in hikayeyi ciddi anlamda ilerletmesi, yazar Kazuo Koike’nin artık karakter yaratma sürecini bir kenara bırakıp “asıl” olaylara geçmesi beklenebilir. Böyle bir yargı, aslında hem doğru, hem de yanlış – çünkü baktığınız zaman, bu ciltteki hikayeler gerçekten de daha ciddi, daha derli toplu hikayeler – fakat temel unsur hala Itto Ogami karakteri üzerinden yürüyor.

Bu açıdan, iki cilt arasında hem benzerlikler, hem de farklılıklar bulmak hiç de zor değil. Çok önemli bir detay olmasa da, bu cildin ilk hikayesi, “Kırmızı Kedi”, bir önceki cildin son hikayesinde gördüğümüz fahişe karakterinin, Itto Ogami’den birini öldürmesini istemesiyle başlıyor. Yani her ne kadar birbirine çok sıkı olarak bağlı olmasa da, iki cilt birbirinden tamamen bağımsız da değil.

Bir önceki cildi incelerken bahsettiğim gibi, Itto Ogami’nin “stoik” olarak tanımlanabilecek karakteri, bu ciltte de karşımıza çıkıyor. Burada tekrara düşeceğimi sanmayın – çünkü bu ciltte, Yalnız Kurt’un sertliği, doğru bildiğini yapması ve planını başarmak için her şeye katlanması, tahmin edilemeyecek boyutlara ulaşıyor. Bir önceki ciltte, oğlunu düşünmeden yem olarak kullanmasına, görevini tamamlamak için kendisini çekinmeden kullanmasına şaşırdığımız Itto Ogami’den, bu ciltte “daha fazlasını” beklemesek de, ana karakterimiz, bu kez oğlunu soğuk ve karlar altında (büyük ihtimalle)  ölüme terk etmekten tutun, dayak yiyeyeceğini, aç/susuz bırakılacağını bile bile yem olarak kullanmaya kadar pek çok rahatsız edici duruma gönderiyor.

“Suikastçinin Yolu”nun, basit ve dikkatsiz bir okumada yer yer parodi gibi görülebilecek bazı unsurları olduğunu söylemiştim – Daigoro’nun “masumiyet”i, babasının ise “masumiyet olmayan ne varsa onu” simgelediği baba – oğul ilişkisi, bu okumaya yol açabilecek faktörlerden birisi.

Yazar Koike, bu yönde bir algıya (veya, yanılgıya) kapılmış okuyucularla oynamak istiyor olacak ki, bu ciltte Daigoro’nun karakterine biraz daha yoğunlaşılmasıyla, böyle bir “ilişki”nin de olmadığını rahatlıkla görüyoruz… İlk cildin “masum” çocuğu, etrafında yaşananları anlamayan figürü Daigoro, bu ciltte, soğukta ölüme terk edilirken, babasından beklenecek sertlikte bir tutumla kaderini kabulleniyor – hatta, bu durumdan, Itto tarafından “on binde bir ihtimal” olarak tanımlanan bir şansla kurtulduktan sonra, tıpkı babası gibi eline silah alıp savaştığı sahneler de görüyoruz.

Bunlar, dediğim gibi, bir ciltte toplanmış beş hikaye için, fazla kaba, fazla aşırı, fazla rahatsız edici öğeler olarak düşünülebilirler. Fakat, bunun henüz hikayenin başı, ana karakterin kurgulanma süreci olduğu da unutulmamalı. Bir önceki yazıda da dediğim gibi, Koike iyi bir hikaye için, çok iyi bir ana karaktere ihtiyaç duyulacağını düşünüyor, ve kendi ana karakterini olabildiğince sağlam bir hale getirmek için de, sabırla, özenle çalışıyor.

Hikayelerin kendisinden biraz bahsedecek olursak, bu kitabı bir bütün olarak “soğuk bir meifumado” şeklinde tanımlamak mümkün. Meifumado kavramı, Budist bir cehennem tasviri  – ve Lone Wolf and Cub boyunca Itto Ogami’nin kendine seçtiği yol olarak tanımlanıyor. Bu kitap da, “ateş”le geçen ilk hikaye haricinde, çoğunlukla kar, çığ, soğuk gibi koşulların baskın olduğu kurgularda geçiyor. Kısacası, beş hikaye birbirinden tamamen bağımsız olsa da, genel olarak anlattıkları şey, Iggo Ottami’nin karlar arasındaki meifumado’sundan başka bir şey değil.

Bir hikayeye ayrılan sayfa sayısının 30 civarından 60’a kadar çıkmış olması, Kazuo Koike’ye daha özgür olma şansı vermiş. Her ne kadar ilk ciltte gördüğümüz “flashback”ler, ve Itto Ogami’nin geçmişi hakkında bilgiler devam etmese de, hikayeler genelde lineer bir kronolojiyle ilerlemiyor. Ortadan başlayanlar, geriye dönüp açıklamalar sunanlar, ve son hikaye olan Kış Çiçeği‘nde olduğu gibi, okuyucuyu son ana kadar tatmin edici bir açıklamadan, ve Itto Ogami’den mahrum bırakan hikayeler, daha değişik ve çeşitli bir hikaye anlatma ortamı yaratmış.

Çizimlerin de, ilk cilde göre daha kompleks olduğunu söylemek mümkün. Goseki Kojima, grinin tonlarını ve daha “soyut” panelleri ilk cilde göre daha fazla kullanmış – yer yer hikayenin sadece kendisinin çizimleri üzerinden yürüdüğünü de görüyoruz. Çizimlerin ilk ciltteki sadeliği ve akıcılığı, aynen devam ediyor, ve okumayı kolaylaştırdığından, bu son derece pozitif bir durum. Ama aynı zamanda, daha kompleks, daha çarpıcı paneller de mevcut – bu yüzden, ikinci cildin çizimlerinin, ilk cilde göre daha başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Marmara Çizgi’nin Türkçe baskısının iyi olduğunu tahmin ettiğimi, daha isabetli bir yorumu ikinci cilt için yapabileceğimi söylemiştim – sözümü de tutayım. İkinci cildi aldım, çeviri ve sunuş beklediğim gibi başarılı. Daha önceden de yazdığım gibi, çeviri okumayı pek sevmiyorum (Japon – İtalyan çizgi romanlarına, Fransız – Amerikan çizgi romanlarından uzak olmamın bir nedeni de bu) – ama Marmara Çizgi’nin Yalnız Kurt’u, Dark Horse’un çevirisi kadar rahat ve akıcı bir şekilde okunuyor. Emre Yavuz – İlke Keskin ikilisi beklentileri boşa çıkarmıyor.

Baskıyı da beğendiğimi söyleyebilrim – rahat taşınabilir, kaliteli bir cilt olmuş.

Daha fazla uzatmıyorum. Lone Wolf and Cub sağlam bir eser. Hem İngilizce’si, hem de Türkçe’si gayet rahat okunabilen, ulaşılabilen çizgi romanlar. Eğer samuray filmlerini seviyorsanız, dönemin Japon kültürü ilginizi çekiyorsa, mutlaka okunması gereken bir çalışma.

Eğer bu filmler hoşunuza gitmiyorsa, ve Japon kültürü ilginizi çekmiyorsa, benle aynı durumdasınız demektir, ki bu durumda da okumanızı rahatlıkla tavsiye edebilrim.