Marvel Comics İncelemeleri

Daredevil # 1

daredevil_vol_3_1Shadowland serisi sırasında içine giren enteresan varlıklar sonucu aklını yitiren ve New York’tan uzaklaşarak Hell’s Kitchen’ın koruyuculuğunu Black Panther’a bırakan Matt Murdock, sonunda tamamen düzelmiş bir halde evine dönüyor ve hem süper kahramanlık, hem de avukatlık kariyerlerini yeniden inşa etmeye başlıyor.

Matt Murdock’un üç farklı özelliğini yansıtan üç hikayeden oluşan bu birinci sayı, çok muhteşem, çok devrimci bir Daredevil portresi çizmiyor belki, ama gelecek sayılar için kesinlikle nefis bir temel oluşturuyor.

Bu hikayelerden ilkinde, Daredevil New York’un iki güçlü ailesini birleştirecek bir düğüne gidiyor. Burada olmasının sebebi ise, bu düğünde ailelerden birine ciddi bir saldırı olacağı uyarısını almış olması. Gerçekten de, beklenen saldırı oluyor, Daredevil günü kurtarıyor, parfümü süper güçlü koku alma duygularını fazla uyardığı için kendine hakim olamayarak gelini öpüyor, gazetelerin baş sayfasını süslüyor, ve yeniden süper kahraman kimliğine tam olarak kavuştuğunu gösteriyor.

İkinci hikayede, Daredevil’i değil, bir dava sırasında avukat Matt Murdock’u takip ediyoruz. Fakat, dava bir anda kontrolden çıkıyor, davanın konusu unutuluyor ve karşı tarafın avukatı yalnızca Matt Murdock’un Daredevil olarak işlediği suçlardan bahsetmeye başlıyor. İlk hikayeye göre düşündüğünüzde, aslında bir yenilgi olsa da bu; Matt fazla umursamıyor, keyfini pek de fazla bozmuyor bu olay.

Son hikaye ise, Matt’in Foggy ile birlikte babasının mezarını ziyaret etmesini konu alıyor. İkilinin arkadaşlığı son derece basitçe ve güzelce anlatılıyor; birbirlerini tamamlamaları, Foggy’nin panik hali, Matt’in (ikinci hikayede de gözüktüğü gibi) rahat ve keyifli modu değişmiş değil.

Yazar Mark Waid, serinin başında verdiği iki sözü; artık – en azından bir süreliğine –Matt Murdock’u bir kazanan olarak göreceğimiz sözünü ve zaman zaman dünyayı Matt’in “gözlerinden” görebileceğimiz sözünü yerine getiriyor.

Evet, serilerde bir karakteri sürekli keyifli, problemsiz, rahat ve “kazanan” olarak görmek uzun vadede sıkıcı olabilir, fakat bir çizgi roman okuru ve Daredevil fanı olarak, karakteri bu kadar uzun süren bir “loser”lık döneminden sonra keyifi yerinde görmek oldukça iyi geldi bana.

Ayrıca, Matt Murdock’un hislerine dayanarak gördüğü dünyanın çizimleri de, sanıyorum bugüne kadar çok atlanan ve ancak bu seride doğru düzgün işlenilen bir konu oldu, yaratıcı ekibi tebrik etmek gerekiyor bu hususta.

Sonunun da müthiş bir cliffhanger’la bitmesi  de– gerçi interneti takip edenler ve New Avengers 16’da olacakları bilenler için çok da bir sürpriz olmayacaktır bu – eserin güzelliğine güzellik katıyor.

Özet: Son zamanlarda okuduğum en iyi Daredevil çizgi romanı, güzel bir geleceği var gibi gözüküyor Daredevil’in.