Genel Çizgi Roman Yazıları

Marvel ve DC Serilerini Neden Sıfırlıyor?

Neden?

Marvel ve DC serilerini neden bu kadar sık bir şekilde sıfırlayıp, yerlerine başka seriler koyarak, veya doğrudan aynı seriyi birinci sayıdan başlatarak değiştiriyorlar? Bir ay sonra yeni bir Thor serisi çıkacaksa, Thor: God of Thunder’ı iptal etmenin mantığı ne? Bu yeni “iptal etme”, “sıfırlama” ve “yeniden başlatma” mantığı neye dayanıyor?

Öncelikle şu noktanın altı çizilmeli: Hayatta her konuda olduğu gibi, elbette bu sıfırlamaların ve yeniden başlatmaların da çoğu zaman birden fazla nedeni oluyor. Örneğin, New 52’da iptal edilen Deathstroke’un, şimdi yeniden başlatılmasında, Slade Wilson’un Arrow’un ikinci sezonunda çok büyük bir rol oynaması tabi ki ciddi bir etken.

Aynı şekilde, Superior Spider-Man’ın spesifik olarak 31. sayıda bitirilmesi de tesadüf değil, seri aslında “31. sayı” olduğu için değil, Spider-Man filmi vizyona girdiği için bitiriliyor: vizyonda Peter Parker’lı bir Spider-Man filmi varken, raflarda birinci sayısıyla, Peter Parker’lı bir Spider-Man serisi olması, Marvel’ın kesinlikle isteyeceği bir durum.

Ve tabi ki, Marvel – DC ikilisi söz konusu olduğu sürece, satışlar elbette (elbette!) çok önemli bir faktör: adı Thor # 1 olan bir dergi, her zaman Thor # 26 olan bir dergiden daha çok satıyor.

Fakat, daha genel bir sebep bulmak için, günümüzde Amerikan çizgi roman endüstrisi ile ilgili iki şeyi anlamak gerekiyor: Birincisi, bu sektör dışarıdan okur kazanmaya her zamankinden çok daha müsait hale gelmiş durumda.

Süper kahraman filmlerinin artık rutin olarak çekilen gişe rekortmenleri haline gelmesi, “evren” mantığının her iki şirket tarafından da beyazperdede yaratılması, farklı mecralarda tanıştıkları karakterleri çizgi romanda takip etmek isteyebilecek ciddi bir hedef kitle yaratıyor. Bu filmlerin düzenli çıkıyor olması da, bu yaratılan hedef kitlenin çok daha sürekli olarak çizgi romanlar ilgi duymasını sağlıyor. Eskiden düzensiz ve öyle ya da böyle dış etkenlere dayanan film çekimleri, artık 2020’lere kadar planlanarak, son derece bilinçli bir şekilde yapılıyor.

İkincisi de, elbette, ciltli çizgi roman mantığı. Daha önce sitede birkaç yerde yazdığım gibi, Amerikan çizgi romanları artık sadece fasiküller üzerinden ilerleyen bir endüstri değil – neredeyse tüm seriler, beş, altı, yedi sayılık hikayeler olarak kurgulanıyor, ve gelecekte bu sayıların bir cilt olarak basılacağı bilinerek hazırlanıyorlar. Şöyle net bir örnek vereyim, sitemizin sevilen özelliklerinden AltEvren Ödülleri’nde, “En İyi Tek Sayı” ödülüne bir aday bulmak git gide zorlaşıyor, çünkü  tek sayıda olup biten, baştan sona anlatılan bir hikaye mantığı artık çizgi roman endüstrisinden silinmeye yüz tutmuş durumda.

Peki, kısaca TPB olarak da bilinen bu yayın formatıyla, serileri fazla uzatmadan sıfırlamanın ne gibi bir bağlantısı var?

Temel bağlantı, abartılı sayılara ulaşmadan, rahatlıkla toplanabilecek, bir seferde satın alınıp okunabilecek seriler yaratma mantığı üzerine kurulu.

Şöyle bir örnek verelim: Yukarıda verdiğim örneklerden gidecek olursak, Fantastic Four’un ilk serisi toplam 611 sayı sürüyor. Endüstri standardı, bu serileri altılı ciltler olarak toplamak üzerine kurulu: Dolayısıyla 611 sayı, cilt olarak düşündüğünüzde, aşağı yukarı 101 – 102 cilt çizgi roman demek oluyor! Hadi bu kadar abartmayalım, sadece modern Fantastic Four’u okuyalım. Fantastic Four 501 – 611 arası, toplam 110 sayı ediyor. Cilt olarak almaya kalkarsanız, bu on sekiz cilt çizgi roman demek. Hiç bir çizgi roman dükkanına gidip, 18 cilt alarak çıktığınız oldu mu?

sıfırlama7

Şimdi, tabi ki abartıyorum – bunları okumak için takip edebileceğiniz “story arc”lar, başlayabileceğiniz yazar – çizer değişiklikleri vs elbette var. Ama bu bahsettiğim yeni hedef kitle için, bunlar çok yabancı, çok karışık kavramlar olabiliyor.

Oysa, yeni serilere baktığınızda, Fraction’un Fantastic Four’u yalnızca üç cilt sürüyor. James Robinson’un bir sonraki serisi, zira, yine üç cilt sürecek. Bu durum, Thor’dan Teen Titans’a, yukarıdaki örneğini verdiğim pek çok seri için aynı şekilde geçerli. Seriler bir; iki, üç, en fazla dört ciltte toplanıp, tamamen bitirilince, bu – özellikle yeni okurlar için – son derece kolay ve altından kalkılabilir bir yük haline geliyor. Sayıları 600’lere ulaşmış çizgi roman serilerine başlamak, başlayacak yer bulmak çok zor – fakat üç ciltlik bir seriye başlayıp, bu seriyi bitirmek son derece kolay.

Marvel da, DC de bu şekilde rahatlıkla toplanabilecek seriler yaratmaya çalışıyorlar. Böylece, o hikaye nerede başlıyor, o hikaye nerede bitiyor diye düşünmeden, bütün seri rahatlıkla ulaşılabilir hale getiriliyor.

DC’nin kendi serileri içinde yarattığı “wave” mantığı da, son derece mantıklı, hatta biraz daha ileriye götüreyim, bence dahiyane bir hareket.

Bu sayede, ana seriler (veya bir başka deyişle, hedef kitlesi belli olan, nasıl olsa satacak seriler; Superman, Batman, Justice League) kimse dokunmadan devam ederken, DC’nin sahip olduğu yüzlerce karakterin pek çoğu da, kısa süreli serilerde denenme fırsatı buluyor. Eğer seriler belli bir başarı elde ederse, DC bunları devam ettiriyor; eğer bir başarı gelmezse, altıncı, yedinci, sekizinci, on ikinci, on sekizinci  vs. sayıda iptal ederek, ciltli olarak satışa sunuluyor. Böylece, başarısız serilerden bile, kar etme imkanı doğuyor.

Kendimden bir örnek vereyim. sıfırlama2

Static Shock, New 52’nun orijinal 52 dergisi içinde olan, ve sekizinci sayıda iptal edilen bir seri. Seriye göz attığınız zaman, iyi bir hikaye olduğu söylenemez, karakter de DC Evreni içinde önemli rolü olan bir figür değil. Ben de, internette eleştirileri takip eden bir okur olarak, Static Shock’un çok iyi bir seri olmadığının bilincindeyim. Fakat – Static Shock’ın cildi bende var.

Neden?

Çünkü serinin sekizinci sayıda iptal edildiğini biliyorum, ve kafa dağıtma amaçlı, eğlencelik bir çizgi roman ararken, tek ciltte bitirebileceğim Static Shock’u da satın almışım. Bir başka deyişle, DC Comics kötü olduğu için bitirilen bir seri sayesinde, tamamen alakasız bir okurdan on yedi dolar gelir elde etmiş. Benim gibi “Eh, madem tek ciltmiş, bir bakayım şuna” demiş olabilecek kaç okur olduğunu hayal edebilirsiniz.

Ve tabi, bu kötü olduğu bilinen, popüler olmayan bir karakter – bunun  Superman Unchained gibi, Teen Titans, Deathtroke, Fantastic Four, Thor gibi, hem geleneksel olarak popüler olan, hem de dizilerle, filmlerle git gide popülerleşen serilere nasıl yansıyacağı da, rahatlıkla hayal edilebilir.

Elbette, bu duruma istisnalar var. Her serinin sıfırdan başlatılması illa yukarıdaki mantığa uyacak diye bir kaide olmadığı gibi, bu yukarıda anlattığım her şeye rağmen, hem çok ciddi sayı, hem de çok ciddi cilt miktarına ulaşmasına rağmen devam eden başarılı seriler (en meşhur örnek sanırım Walking Dead olmalı) mevcut. Fakat sonuç.olarak, şunun farkına varmak önemli: çizgi roman endüstrisi içinde sıfırlamalar, iptaller, yeniden başlatmalar, on sene önceki gibi yapılmıyor, on sene öncekiyle aynı anlama gelmiyor.

Bu durum ne Marvel ve Marvel Now’la, ne DC ve New 52 içindeki “wave”lerle, ne doğrudan satış rakamlarıyla sınırlı; ne de DC’nin X adet seriyi bir anda iptal ediyor olması / Marvel’ın onlarca seriyi yeniden başlattıktan birkaç ay sonra yeniden başa dönmesi, birkaç sene önce algılayacağımız kadar “dramatik” haberler. Bu durumun ne kadar yaygın olduğunu görmek, ne kadar sık yaşandığını anlamak ve arkasındaki ticari mantığı biraz daha iyi kavramak, çizgi roman endüstrisinin güncel durumunu daha iyi anlamak için çok önemli hale gelmiş durumda. 

Üstelik, işin bir boyutu daha var. Dediğim gibi, çizgi roman forumlarında, çizgi roman sitelerinde ciddi bir kitle, bu durumun yarattığı karışık doğadan dem vuruyor. Oysa, bu işin – burada anlatmaya çalıştığım – mantığını kavrayıp, bireysel seriler üzerinde nasıl uygulandıklarını görünce, bu durum pek çok seriye başlamayı da çok kolay hale getiriyor. Bu konuyu bir sonraki yazıya bırakıyorum.