Marvel Cinematic Universe Filmleri

Marvel Spider-Man ve X-Men’in Film Haklarını Neden Sony ve Fox’a sattı?

Okuyacağınız yazı, 5 Haziran 2014 tarihinde, Marvel Spider-Man’in film haklarını geri almadan ve Fox Disney bünyesine katılmadan yazılmıştı. “Film Hakları” yazılarımızın çoğunun aksine bu yazı hala geçerliliğini koruyor – çünkü Marvel’ın 2000’lerin başında bu film haklarını satma sebeplerini açıklıyor. Yine de, yazının yazıldığı tarihte X-Men, Fantastic Four, Spider-Man gibi karakterlerin Marvel’ın kontrolünün dışında olduğunu hatırlamakta fayda var. Wolverine ve Spider-Man gibi son derece popüler karakterlerin Avengers takımında ve diğer Marvel filmlerinde gözükmemesinin sebebinin, bu karakterlerinin film haklarının başka şirketlerde olmasından kaynaklandığını öğrenen okurlarımızın, en sık sordukları sorulardan biri, başlıkta gördüğünüz soru oluyor: Neden?

Marvel neden böyle saçma bir şey yaptı? Neden X-Men ve Spider-Man gibi, belki de en meşhur karakterlerinin filmlerini yapma hakkını başka firmalara sattı? Nasıl böyle bir hata / saçmalık / aptallık yapabildiler?

Bu soruların sorulması – özellikle de “saçmalık”, “aptallık” gibi kelimelerle sorulması – aslında Marvel’ı her zaman bugün olduğu şirket gibi düşünmemizden kaynaklanan bir durum. Günümüzde Marvel, Disney gibi bir medya devi tarafından satın alınmış, Hollywood içinde bir marka haline gelmiş, her çektikleri süper kahraman filminden en az yarım milyar dolar hasılat elde eden son derece önemli bir kuruluş – ve süper kahraman filmlerinin başarısını, Avengers, Spider-Man, X-Men gibi markaların değerini düşündüğünüzde, Marvel’ın bir noktada bunların bazılarını (belki de, potansiyel olarak en değerlilerini) Sony ve Fox’a satmış olması, hakikaten bir aptallık gibi gözüküyor.

Fakat, bu durumun gerçekleştiği yıllara, yani 90’ların ortasından, 2000’li yılların başına kadar olan döneme, biraz daha sağlıklı bir şekilde baktığımızda, verilen kararların aslında zorunlu, hatta oldukça mantıklı kararlar olduğunu görüyoruz.

Doğrudan Marvel’a yoğunlaşmadan önce, çok kısaca da olsa, bugünün en değerli film türleri arasında yer alan süper kahramanlar hakkında önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. Süper kahraman filmleri, 90’lı yılların sonu, 2000’li yılların başındaki Blade ve X-Men gibi örneklere kadar, dünya genelinde fazla ciddiye alınmayan bir türdü. Elbette, DC Comics karakterleri Batman ve Superman, çizgi romanlardan çok filmleriyle tanınıyor, bu karakterlerin filmleri her zaman sağlam bir izleyici kitlesi çekiyordu, ama bu iki örnek dışında, dünya genelinde süper kahraman filmleri için pek fazla bir talep yoktu. Batman ve Superman’i bir kenara bıraktığınızda, 1998 yılında vizyona giren Blade’den önce kayda değer bir maddi başarı kazanmış, izleyiciler tarafından beğenilmiş bir çizgi roman / süper kahraman filmi düşünebiliyor musunuz?

marvelneden2

Süper kahraman türünün bugünkü popülaritesi ile en ufak bir alakası olmadığı bu yıllarda, Marvel da her zaman büyük ölçüde çizgi romanlara odaklı bir şirketti – tabi ki bu endüstri içinde çok büyük bir rolleri vardı, ama bir medya devi falan değillerdi, dolayısıyla hiçbir zaman – zaten popüler olmayan – süper kahraman filmlerini çekecek bir altyapı hazırlamayı düşünmemişlerdi, bir “stüdyo kurmak” düşüncesi gündemde bile değildi. Bu düşünce, yine, 2000’li yıllarda, süper kahraman filmlerinin artık başarılı olabildiğini ve ciddi kar getirebildiğini anladıktan sonra oluşan bir fikirdi.

Yani, DC Comics gibi, bir medya devi tarafından (henüz) satın alınmamış olan Marvel Comics şirketinin, kendi filmlerini yapmak gibi bir imkanı olmadığı gibi, çizgi romandan uyarlanan filmlerin zaten popüler olmadığı bir ortamda, böyle bir imkan yaratmayı da düşünmeleri beklenemezdi. Dolayısıyla, film haklarını satmak, her şeyden önce Marvel’ın kendi yapamayacağı bir şeyi başkalarına yaptırarak, para kazanması anlamına geliyordu.

Bugün Marvel’ın Avengers’ın film haklarını satışa çıkarttığını düşünün. Sizce kaç firma, kaç medya devi bu haklar için Marvel’ın kapısında sıraya girer? Ama 1970’lerden başlayıp, 1990’ların sonuna kadar süren bir dönemde, Marvel birileri kendi filmlerini sinemaya aktarsın diye bekliyor, Stan Lee Kaliforniya’da insanları Marvel filmleri yapmaya ikna etmeye çalışıyor, fakat ne Lee, ne de genel olarak şirket bu riski almak isteyecek bir yapımcı bulabiliyordu.

marvelneden3

90’lardan… Korkunç bir şekilde hatırlanan Howard the Duck filmi

Bu genel durumu aradan çıkarttıktan sonra, asıl önemli konuya geçelim. Tam olarak bu film haklarının satıldığı döneme bakacak olursak, Marvel ne durumdaydı?

1995 – 2000 yılları arasındaki dönem, belki de Marvel Comics tarihinin en zorlu dönemiydi. 1990’ların başındaki çizgi roman patlaması (daha doğrusu, tam olarak ne olduğunu şuradan biraz daha detaylı olarak okuyabileceğiniz, “çizgi roman satış balonu”) bir anda patlamış, ABD genelinde pek çok çizgi roman dükkanı bir anda kapanmış, Marvel – bırakın maddi sıkıntı içinde olmayı – doğrudan iflasını ilan etmişti.

Şirketin o dönemde yaşadığı sıkıntılar ve bunların maddi boyutu, elbette başlı başına bir yazının konusu olabilir, ama ben şunu söylemekle yetineyim: Bugün filmlerinden milyar dolarlar kazanan Marvel şirketi, o dönemde masraflardan kısmak için ofisteki su şişelerini kaldırıyor, eski sanatçılarına yapılan her türlü ödemeyi tekrar tekrar gözden geçiriyordu. Öyle ki, Howard the Duck karakterinin yaratıcısı Steve Gerber’e bir mail atılmış, kendisine yıllar önce yapılan bir ödemede elli üç (evet, elli üç!) dolar fazla ödendiği belirtilmiş — ve bu paranın iade edilmesi istenmişti.

Bu koşullar altında, film haklarının başka şirketlere satılması, hatta doğrudan başka şirketler gelip Marvel’ın karakterlerine film çekmek istesinler diye uğraşılması pek çok açıdan çok mantıklı bir stratejiydi.

Baktığınız zaman;

0 – Marvel’ın kendi filmlerini çekmesine imkan ihtimal yoktu. Şirket zaten tamamen batmış, satın aldıkları suların hesabını yapan bir duruma düşmüştü. Bu durumda bir süper kahraman filmi çekecek maddi bütçe asla yaratılamayacağı gibi, zaten Marvel’da süper kahraman filmi çekebilecek bir alt-yapı, bu işten anlayan çalışanları ve daha pek çok teknik imkanı da yoktu.

1 – Film haklarının satılması, sinemada fazla başarı elde etmemiş olmalarına karşın, sonuç olarak dünyaca ünlü karakterler olan Spider-Man, Fantastic Four, X-Men ve benzeri figürler nedeniyle, Marvel’a ciddi bir gelir getirecekti. Dolayısıyla, haklar satıldığı anda, Marvel maddi açıdan oldukça rahatlayacaktı.

Örneğin, Marvel Spider-Man’ın film haklarını, Sony’ye tam on milyon dolar karşılığında satmıştı. Bu rakamı, bugünün koşullarıyla (yani tek bir Avengers filminde bir milyar dolar kâr eden Marvel’a göre) düşünürseniz işin önemli noktasını kaçırmanız çok normal. Ama masraflarını azaltmak için su satın almayı bırakan, elli üç doların hesabını yapan bir şirket için, ne demek olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

2 – Filmler, Marvel’a daha sonradan da gelir sağlayacaktı. Filmlerin başarısız olması (kendi ceplerinden para çıkmadığı için) Marvel’a bir şey kaybettirmeyeceği gibi, başarılı olmaları da Marvel için ekstra gelir anlamına gelecekti, çünkü lisans anlaşmaları şirketin filmin elde ettiği gelirden pay almasını içeriyordu. Dolayısıyla, Marvel kendi çekmesine imkan olmayan filmleri, başka şirketler çektiğinde, hiçbir masraf etmeden daha da fazla para kazanacaktı.

 marvelneden4

Günümüzde, X-Men ve Spider-Man film haklarını başka şirketlere satmış olması çoğunlukla Marvel için bir pişmanlık kaynağı olarak görülüyor. Ama hala, bu filmlerin gelirlerinden pay alıyorlar, ki bu da onları fazla üzen bir durum olamaz.

3 – Tüm bunların üzerine, Marvel’ın yıllardır kendi karakterlerini film “yaptırma” çabasının altında yatan sebep, yani çizgi romanların popülaritesi de vardı. Filmler, doğal olarak karakterlerin asıl çıkış noktaları olan çizgi romanlara ilgiyi arttıracak, bu da satışlara yansıyacaktı.

Kendi çizgi romanlarını daha popüler hale getirmek için bunların filminin çekilmesini sağlamak, Marvel’ın yıllardır uyguladığı bir stratejiydi – ki aynı stratejinin günümüzde de devam ettiğini rahatlıkla görebiliyoruz. The Amazing Spider-Man 2 filminin vizyona girmesiyle, Spider-Man serisinde Peter Parker’ın geri dönmesinin tam olarak aynı zamana denk gelmesinin bir tesadüf olduğunu düşünemeyiz, öyle değil mi?

Kısacası, film haklarını başka şirketlere satan Marvel Comics, bugün bildiğimiz Marvel değildi. Süper kahraman filmlerinin çok büyük bir risk olduğu dönemde karar almaya çalışıyorlar, kendi filmlerini çekmek bir olasılık, hatta bir “hayal” bile değilken hareket ediyorlardı. Elbette – gelişen görsel efektler ve sinemanın potansiyelinin sürekli artıyor olması nedeniyle, Marvel’ın bu filmlerin geleceği konusunda daha ileri görüşlü olması beklenebilirdi – ama bu dönemde, kendi filmlerini çekebilecek teknik imkanları, adamları ve paraları olmadığı gibi, her türlü paraya da ciddi şekilde ihtiyaçları vardı.

Yukarıda sıraladığım nedenler, bu maddi zorluklar içinde, Marvel için son derece önemli gelir kaynaklarıydı; ve kendi filmlerini çekmek gibi bir düşünceleri ve imkanları da olmadığı da düşünülürse, alındıkları dönemler için, bunlar oldukça mantıklı (belki de zorunlu) kararlardı.