DC Comics İncelemeleri

Martian Manhunter (2015) # 1-6

martianmanhunter1 6 0DC Comics’in 2011’deki büyük yeniden yapılanması pek çok karakteri başarılı bir şekilde çizgi roman dünyasına “yeniden” kazandırdı. DC’nin büyük ölçüde modernleştirerek yeni bir evren kurgusu içinde ele aldığı karakterlerin pek çoğu, New 52 etiketi altında önemli denebilecek serilerde roller oynadılar. 

Bu duruma istisna olduğu iddia edilebilecek karakterlerden bir tanesi, evrendeki konumunu bir ölçü kaybeden Martian Manhunter karakteriydi. New 52 süreci evren içinde devam edip, bir etiket olarak yerini DC YOU’ya bırakırken, Martian Manhunter da uzun yıllar sonra devamlı bir seriye kavuşmuş oldu. 

 

 

 

New 52 öncesi dönemde neredeyse her zaman Justice League takımının bir parçası olarak gözüken, hatta çeşitli çizgi romanlarda JLA’nın “kalbi ve ruhu” olarak tanımlanan Martian Manhunter, New 52 yapılanmasının amiral gemisi olan Justice League dergisinin (ve dolayısıyla bu takımın) dışında bırakılmıştı. Kendisi Stormwatch adlı takımı konu alan (ve özellikle ilk sayıları son derece başarılı olan) seride gözükmesine karşın, elbette bu durum onu popüler DC Comics serilerinden epey uzağa itti.  

Hem DC Comics’in tarihindeki kayda değer yeri, hem de – takımın bir parçası olarak gözükmemesine karşın – Justice League ile ortak bir geçmişi olduğu gerçeğinin sık sık ima edilmesi nedeniyle, bu karaktere ayrılacak bir seriyi heyecanla bekliyordum.

Malum, New 52’yu başlatan Justice League dergisinin ilk altı sayısında yaşanan olaylar ile, New 52 kapsamında yayınlanan diğer dergiler arasında yaklaşık beş yıllık kurgusal bir süre geçmiş kabul ediliyor ve bu bağlamda, okuyucu olarak görmediğimiz bu döneme sık sık göndermeler yapılıyor.

Justice Leauge # 8 dergisinde gözüken ve aşağıdaki görselde görebileceğiniz sahne, bunun iyi örneklerinden biri. Justice League’e yeni bir karakterin katılması konusu tartışılırken, Batman’in daha önce buna izin verdikleri tek durumda neler olduğunu hatırlatması, aslında Martian Manhunter’ın bir noktada takıma katıldığını, ama işlerin ne JL, ne de J’onn J’onzz için pek iyi gitmediğini gösteriyor.

Sonuç olarak yeni DC Evreni’nin bizi getirdiği noktada, Martian Manhunter’a, Justice League United ekibinde bir rol verilmiş ve JL serisinin sekizinci sayısında gösterilen bu sahne büyük ölçüde “unutturulmuş” durumda, ama DC tarihinin en önemli karakterleri arasında yer alan J’onn J’onzz’un geçmişi ile ilgili çeşitli tutarsızlıklar olduğu büyük ölçüde ortada. 

martianmanhunter1 6 5

Justice League # 8’den – Martian Manhunter serisi de J’onn J’onzz ve JL arasında ufak bir kapışmayı konu alıyor, fakat daha sonra bunun telepatik bir hile olduğu ortaya çıkıyor.

Ben kişisel olarak Martian Manhunter’a ayrılan bir serinin, hem bu sır perdesini biraz olsun kaldıracağını, hem de Martian Manhunter karakterinin doğası gereği ciddi bir potansiyel taşıyacağını düşünüyordum. Biliyorsunuz, son dönemlerde, özellikle de popüler olmayacağı az çok belli olan süper kahraman serileri içinde; Hawkeye gibi, Vision gibi, Batwoman gibi enteresan örnekler karşımıza çıkabiliyor. Irkının son üyesi olarak dünyada yaşayan, ama benzer bir tanıma uyan Superman’den çok farklı bir şekilde kurgulanan Martian Manhunter’ın, bu durum nedeniyle, yukarıda saydığım serilerle benzer bir şekilde hazırlanabileceğini tahmin ediyordum. Bütün bu nedenlerin bir sonucu olarak, Martian Manhunter serisini büyük beklentiyle okumaya başladım.

Hikayenin konusuyla ilgili fazla bilgi vermek istemiyorum, ama daha ilk sayıdan aradığımı bulamayacağımı anladım. Yazar Rob Williams ve Eddy Barrows, Eber Ferreira ile Gale Eltaeb’den oluşan çizer takımının kurguladığı senaryo, benim kafamda hayal ettiğim fikirden tamamen farklıydı. 

martianmanhunter1 6 1

Yeni bir Martian Manhunter serisi yazmakla olduğu kadar, bu karakterin New 52 versiyonu için bir orijin hikayesi üretmekle de görevlendirilen yaratıcı ekip, bu imkanı kullanmaya J’onn J’onzz ile tamamen özdeşleşen “Mars gezegeninde yaşayan ırkın son temsilcisi” ünvanını yok ederek başlıyordu. Yeni senaryoya göre, Martian Manhunter dünyaya yöneltilecek bir Mars istilası sırasında kullanılacak gizli ve son derece önemli bir silahtı. 

Son dönem süper kahraman çizgi romanlarında biraz klişeleşmeye başlayan bu “karakterin ve kahramanlığının doğası” kurgusunu, özellikle de Martian Manhunter’ı ilginç yapan en temel özelliklerden birini yok ettiği için başlarda epey bayağı bulduğumu belirtmeliyim. Fakat hikaye ilerledikçe, ve özellikle Martian Manhunter’ın kendisini farklı farklı kimliklere bölerek dünyayı daha iyi anlamaya ve korumaya çalıştığı yönündeki kurgu hikayeye dahil olmaya başladıkça, bu serinin de aslında oldukça hoşuma gitmeye başladığını fark ettim. 

Yukarıda saydığım serilerin mantığıyla olmasa da, Martian Manhunter’ın karakterinin farklı boyutlarının ayrı bedenlerde karşımıza çıkmasının, yine de seriye özgün bir tat kazandırdığını belirtmek zorundayım. Özellikle kendi içinde bir fenomen olma potansiyeli taşıyan, ve Martian Manhunter’ın (başta Oreo sevgisi olmak üzere) bilinçaltını temsil eden Mr. Biscuits fikrinin fazlasıyla cezbedici olduğu konusunda karakterin hayranları da sanırım benimle aynı fikirde olacaktır. 

martianmanhunter1 6 4Ma’alefa’ak – Serinin en önemli kötü karakteri  

Sonuç olarak, Martian Manhunter serisi, özellikle biraz arka planda kalan karakterlerden hoşlananlar için, oldukça uygun bir seri. Yukarıdaki görselin de biraz fikir vereceği şekilde, bilim kurgu ve korku gibi, ana akım çizgi romalarda fazla bir arada kullanılmayan iki türü harmanlayan, ve bunu yaparken, Martian Manhunter için yeni DC Evreni’nde farklı bir karakterizasyon oluşturan yaratıcı ekip, belki Batwoman – Hawkeye radikalliğinde olmasa da, sonuç olarak farklı bir şeyler üretmeyi ve git gide iyileşen ve daha ilgi çekici hale gelen bir seri kurgulamayı başarmış durumda — bir sonraki sıfırlama dalgasının kurbanı olmadığı takdirde, bu Martian Manhunter sreisinin geleceği için de oldukça pozitif bir durum.