Marvel Comics İncelemeleri

Infinity: Yorumlar, Düşünceler

Infinity_Vol_1_6_TextlessMarvel’ın 2013 yılındaki ikinci büyük hikayesi Infinity, Avengers ve New Avengers dergilerini uzun süre meşgul ettikten sonra sona erdi. Jonathan Hickman’ın Avengers dergilerinde yarattığı oldukça karışık temelin üzerine inşa edilen bu serinin, az önce eklediğim özet – inceleme yazısında da okuyabileceğiniz gibi, kesinlikle hikayenin “sonu” olmadığını da gördük. 

Linkteki yazıyla hikaye sırasında yaşanan olayları aradan çıkarttığımıza göre, serinin genel kalitesinden, pozitif yönlerinden ve eksikliklerinden de, bu yazıda bahsedebiliriz. 

 

 

 

Özet yazısında da anlatmaya çalıştığım gibi, Infinity aslında oldukça karışık ve anlaması / takip etmesi zor olan bir seriydi. Bu yüzden, serinin yapısıyla da doğru orantılı olarak, az sonra yazacaklarım içinde de gariplikler, kendi kendimle çeliştiğim noktalar (örneğin; bir şeyi hikayenin pozitif bir yönü olarak gösterip, daha sonra onun aslında hikayenin negatif yönü olduğunu söylemem gibi) olabilir, bu açıdan  tam olarak ne söylemeye çalıştığımı olabildiğince açık bir şekilde ifade etmeye çalışacağım. 

Öncelikle, şunu aradan çıkaralım: Marvel ve DC gibi şirketler, okuyucuları serilerden uzaklaştırmaktan, serileri yeni okuyuculara kapalı hale getirmekten korkarlar. İkide bir serilerin sıfırlanması, .1’li sayılar çıkması, Bilmemne Week yapılarak yeni okuyuculara ulaşılmaya çalışılması, büyük serilerin kendi içinde okunup bitecek “mini seri”ler olarak basılması, hatta “tie-in” sayılarının olması, fakat okunmalarının gerekmemesi, hep bu korkunun yol açtığı durumlardır. 

Bu seri için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Infinity, yukarıdaki kural için bir istisna. 

infinity-thane-worsethandeath

 Thanos’un oğlu Thane, babasını “Living Dead” hale getirdikten sonra. 

Hickman yazmaya başladığından beri son derece karışık hale gelen Avengers ve New Avengers serileri; oldukça kalabalık bir kadro, “Builder” ırkı, Builder ırkının yarattığı yaşam formları, White Event’ler, “Dünya çarpışmaları”, Black Swan karakteri gibi, yeni okuyucular için fazlasıyla karışık ve dışlayıcı unsurlar içeriyor. Infinity serisi ise, yalnızca bu kurgu öğelerinin tamamını değil, daha da kafa karıştırıcı pek çok karakteri ve olguyu içeren, aşırı kapsamlı ve çok büyük boyutlu bir seri. 

Seri için bakıldığında, bu hem pozitif, hem de negatif bir özellik. Benim şahsi fikrime göre, kurgusunun detayı, içerdiği öğeler ve işlerin boyutu bakımından, Infinity çok başarılı bir seri. Fakat ben, iyi ya da kötü on senedir Marvel çizgi romanları okuyan, ve bunu takıntı denebilecek bir merakla yapan, en ücra köşede kalmış serileri bulup okuyan, hayatımdaki birinci ilgi alanım olarak bunu seçmiş bir okurum – evet, bu seri bana hitap ediyor: Fakat benim gibi kaç kişi var? 

Bu seri, Avengers ve New Avengers serilerini, aksatmadan okumayan kimseye hitap edecek bir çalışma değil. Bu seri, Marvel’ın evrensel mitolojisine hakim olmayan kimseye hitap edecek bir seri değil. Bu seri, bir Marvel çizgi romanı okumak için hayatından uzun süreler feda etmeye hazır olmayan kimseye hitap edecek bir seri değil – bu durumda, bu seri kime hitap ediyor? 

Türkiye’de dediğim kriterlere uyan kişi sayısının az olduğunu zaten biliyoruz, bunu fazla açıklamaya gerek yok, ama baktığınız zaman, IGN’den CBR’a, pek çok yabancı çizgi roman sitesinin – çizgi romanla bu iş için para alacak kadar ilgilenen kişiler tarafından yazılan – incelemeleri bile, serinin karışıklığından ve abartılı boyutlarından şikayet ediyor. Bu durumda, sanırım getirilebilecek en “objektif” yorum, serinin değerlendirmesinin ancak “sübjektif” olarak yapılabileceği yönünde. 

Kısaca özetlersek demeye çalıştığım şey şu: Eğer Infinity hikayesini, tüm yan sayılarıyla birlikte okuyup beğenmediyseniz, seriyi “anlamamış” olmanız, hatta, aslında anladığınızı sanıp, pek çok önemli detayı kaçırmış olmanız, çok yüksek bir ihtimal. Fakat normal koşullarda, bir seriyi “anlamadığı için beğenmemek” okurun “suçu” olarak gösterilebilecek olsa da, burada “hata”yı yapan taraf okurlar değil, seriyi daha ulaşılabilir yapmadığı için Marvel / Hickman oluyor – çünkü işin seviyesini biraz kaçırmış oldukları doğru. 

Infinity 002-007

İşin boyutları alışık olduğumuz Marvel “event”lerinin çok ötesinde… 

Seriyle ilgili beğendiğim bir başka nokta, işlerin “boyutu” ile alakalı. Yine yukarıda bahsettiğim “takıntılı çizgi roman okuru” ile “çizgi roman okuyan normal insan” arasındaki çizgiye değineceğim ama, daha önce “Infinity / Forever Evil / Event Mantığı” podcast’inde değindiğim gibi, bence “event” olarak sunulan hikayeler bu şekilde yapılmalı. 

Evet, biliyorum, bir Civil War hikayesi, her zaman – aynı sıralarda gerçekleşen – Annihilation hikayesinden daha çok dikkat çekecek – fakat yine de, “takıntılı” çizgi roman okuru grubuna düşen biri olarak, aynı anda devam eden bir hikayede evren yok edilmek üzereyken, Civil War’da, “Ay gözümüzün önüne kumaş parçası koysak mı koymasak mı?” kavgası izlemek, benim bir “event”ten beklediğim boyutları karşılamıyor. 

Dolayısıyla, Infinity’nin büyük ölçüde uzayda geçmesi, kozmik karakter ve olguları ilgilendirmesi, evrensel bir hikaye olması – her ne kadar kafa karıştırıcı ve yine, yeni okurları dışlayıcı bir özellik olarak gösterilebilecek de olsa – bence pozitif bir durum. 

Aynı şekilde, Infinity’nin gözden kaçabilecek bir özelliği de, aslında Hickman’ın planlarında “ufak” bir rol oynuyor olması. Özet yazısının son paragraflarında bahsettiğim Black Swan karakterinin yorumları, yani Builders ırkını ve Thanos’u “çocukların oynadığı oyunlara” benzetmesi, Infinity’nin yalnızca hikayenin bir parçası olduğu yönündeki algıyı güçlendiriyor. 

Daha görsel bir örnek üzerinden gidecek olursak, yine aynı yazıda paylaştığım şu sahne dikkate değer: 

Thor bir Builder’ı öldürüyor, bütün evren Builder’ların yenilebileceğini görüyor, savaş(lar)ın seyri değişiyor. Bunlar tamam, ama ya Builder’ın söyledikleri: “Si…Siz…Siz anlamıyorsunuz… Bu… Bu… herşeyin öldüğü… anlamına geliyor.” 

Neden bu cümle? Neden “Lanet olsun! Planlarımız suya düştü.”, veya “Sizi daha iyi medeniyetler haline getirebilirdik.” veya başka bir şey değil? Builders ırkı aslında “kötü”  karakterler olmayabilir mi? Evreni daha da büyük bir tehdide karşı korumaya çalışıyor olabilirler mi? Bunlar, kötü ve kötü niyetli bir ırkın son sözleri değil – kahramanlarımız neyi anlamıyor? Neden her şey ölüyor? Bunlar, Hickman’ın gelecekte yazacağı sayılar için çok büyük önem sarf eden cümleler. 

Peki, serinin “objektif” olarak kötü olduğunu söyleyebileceğimiz noktaları yok mu? 

Açıkçası bunlar seriyi okuyan herhangi biri için fazlasıyla açık olacaktır, ama bence evet, var. Birincisi, özellikle Builder’ların yenilmesi, daha sonra da Thanos’un oğlu tarafından durdurulması, bana göre fazla aceleye getirilmiş gibi. Yazarın kendi başına yazacağı tam on altı sayı varken, bu savaşların biraz daha zor kazanılması, olayların biraz daha az doğrusal ilerlemesi, deus ex machina hissiyatını bu kadar yaşatmaması beklenebilirdi – fakat tabi girişte söylediğim şeyi hatırlatarak ekleyeyim, eğer hikayenin “geleceğinde” Builder’ları bile “komik” gösterecek kadar güçlü varlıklar göreceksek, bu savaşların görece hızlı kazanılıyor olması da uzun vadeli bir plan olabilir. 

İkinci negatif nokta, Captain America ve bütün bu “Avengers Worlds” meselesi. Evet, Captain America büyük bir süper kahraman lideri ve stratejik anlamda bir dahi olduğunu kanıtlamış bir karakter, fakat bir uzay savaşında, gelip komutayı alması, üstelik tüm taktiklerinde başarılı olması bu kadar normal mi? Eh, belki sonunda kahramanların kazanması gerekiyor olabilir, ama “evrensel” bir hikayenin boyut ve perspektiflerinin, “dünyevi” bir olayın değer yargılarıyla işlenmemesi gerektiği, belki de en iyi Jonathan Hickman’ın bilmesi gereken bir konu. 

Son olarak, evet, Hickman Marvel’ın varolan mitolojisini fazlasıyla kullanıyor ama, ya yeni yarattığı unsurlar? Örneğin Builder’lar: Hickman onların evrenin en eski ırkı olduğunu, diğer dünyalar üzerinde deneyler yaptıklarını, hayatı kontrol ettiklerini, evrensel güçlere sahip olduklarını söylüyor. Bu size bir şey hatırlatmadı mı? Hickman’ın Builder’ları, Marvel Evreni’nin diğer ve zaten “yerleşmiş” olan konseptlerine bağlanacak mı – yoksa Celestials konseptini zaten Fantastic Four’da kullandığı için, aslında Celestials’la aynı görevi üstlenen, fakat adı değişik olan bir olgu mu kullanmak zorunda kalıyor? Bana kalırsa bu sadece bu serinin değil, Hickman’ın daha onlarca sürecek olan Avengers serilerinin başarısı için mutlaka sorulması gereken bir soru.

builders

Builder Irkı – Gerçekten bir şey ifade ediyor mu, yoksa sadece Hickman’ın “Kusura bakmayın çocuklar, Celestials’ı yeni kullandım!” deme yolu mu?”

Seriyle ilgili rahatsız olduğum bir – iki ufak nokta daha var, ama sanırım önemli noktaların tamamına değinecek kadar uzattım, daha fazla uzatmayayım. 

Infinity, tek cümleyle özetlemek gerekirse, bazı okuyuculara hitap edecek, bazılarına ise hitap etmeyecek bir hikaye. Boyutu, detay seviyesi ve hikayenin akışı bazı okuyucuları tatmin edecek şekilde kurgulanmış, fakat tamamen aynı özellikler, çok ciddi bir okuyucu kitlesinin hikayeden soğumasına da rahatlıkla yol açabilir. 

Ben kişisel olarak Infinity’yi – yukarıda belirttiğim eksikliklerine rağmen – gerçekten beğendim, fakat Hickman’ın yazarlık tarzı dolayısıyla, bunun bir “event” olarak sunulmasının ne kadar doğru olduğunun çok ciddi anlamda tartışılabileceğine de katılırım. 

Hikayeyi gerçekten sevmemiş olan okuyuculara ise tek tavsiye edebileceğim şey – Hickman Avengers’ı yazmaya başladığından beri seriyi fazla karışık, fazla iddialı bulduğunu söyleyen herkese tavsiye ettiğim gibi – bunu “tek” bir hikaye olarak görmemeniz, ve Hickman’ın Avengers yazarlığı sürecini, bir bütün olarak, bittikten sonra değerlendirmeniz.