Farklı Tatlar

Global Frequency

globalfrequency1

2002 – 2004 yılları arasında Wildstorm etiketiyle yayınlanan Global Frequency, Planetary ve Transmetropolitan gibi meşhur çizgi romanlardan tanıdığımız Warren Ellis’in yazdığı on iki sayılık bir çizgi roman serisi. Wildstorm etiketinin rafa kaldırılmasıyla birlikte, Global Frequency de Vertigo kanadına kaydırılmış: Şu anda alıp okumak isterseniz, serinin tamamını toplayan güzel bir Vertigo cildi var.

Global Frequency’yi okumaya değer kılan şeyler, yazarın on iki sayıda on iki farklı sanatçı ile çalışmış, ve seriyi bir konsept etrafında bağımsız hikayeler olarak kurgulamış olması. Fakat bu durum, özellikle de ikincisi, Global Frequency’nin temel zaafını da oluşturuyor.

Kısaca özetlemek gerekirse, Global Frequency, çizgi romanın merkezindeki çok uluslu, yarı – gizli polis organizasyonunun adı. 1001 ajandan oluşan bu organizasyon, ufak çaplı bir S.H.I.E.L.D gibi, dünyanın geri kalanının çözemeyeceği sorunları çözmeye ve dünyayı kurtarmaya adanmış bir örgüt olarak karşımıza çıkıyor. GF’in benzer organizasyonlardan farkı, üyelerin gerçek anlamda “ajan”lar olmak zorunda olmamasında: Evet, elinde tabancayla bütün bir taburu etkisiz hale getirebilecek badass askerlerimiz elbette var, fakat bilgisayar uzmanları, “Parkour” koşucuları, internet duayenleri, bilim adamları, hepsi Global Frequency içinde kendilerine yer bulabiliyorlar.

Serinin temel havası da bu insanların dünyayı tehdit eden sorunlarla mücadele etmesini konu alıyor. Her biri farklı bir macerayı (ve tabi, farklı karakterleri) merkeze koyan on iki sayı içinde dünyayı istila etmeye çalışan bir uzaylı virüs / meme’den tutun da biyolojik silahları etkisiz hale getirmeye kadar farklı konseptler mevcut.

Her sayının farklı bir çizer tarafından hazırlanmış olması elbette enteresan bir durum, çizgi roman serilerinin normuna uymuyor. Fakat bence seri içinde bu fikir başarıyla uygulanmış – hikayeleri art arda okurken tarzın değişmesi her hikayede bir yenilik hissiyatı yaratıyor, renklendirmenin ve hikaye mantığının büyük ölçüde tek tip olması da kopukluk yaşamamanızı sağlıyor. Böylece, hem seri boyunca çizimler ve renkler açısından bir bütünlük, bir devamlılık görebiliyor, hem de farklı sanatçıların farklı üsluplarını aynı kitap içinde takip etmiş oluyorsunuz. Bu eserin artılarından biri.

globalfrequency2

On iki sayı – on iki çizer mantığının üçüncü boyutu da, “on iki hikaye” konseptinde yatıyor. Normal “ciltlenmiş” çizgi romanların ve günümüzün hakim popüler çizgi roman anlayışının aksine, Global Frequency on iki sayılık tek bir hikaye, veya altı sayılık iki hikaye falan değil – seri, yukarıda bahsettiğim Global Frequency konsepti etrafında, birbirinden tamamen bağımsız, bir sayı içinde olup biten hikayeler şeklinde kurgulanmış.

Siteyi düzenli okuyanların bildiği gibi, bu benim sevdiğim bir mantık. Ellis de bu mantığı sık sık kullanan bir yazar, zira (artık zaman aşımına uğramış olan) Fell serisinde de çok benzer bir hikaye kurgusu görmek mümkün — fakat Fell’de tıkır tıkır işleyen şey, Global Frequency’de ne yazık ki o kadar başarılı olmamış.

Tek sayılık hikayelerde gördüğüm üç temel sorun var.

Birincisi, bu hikayeler öyle ya da böyle bir arka plan üzerine inşa ediliyor. Fakat seri ne kadar “ilerlerse” ilerlesin, Global Frequency kimdir, neden kurulmuştur, nasıl varolabilmiştir, on iki sayının tamamında gördüğümüz GF lideri Miranda Zero ve (son derece uygun bir isimle) 1001 ajanı birbirine bağlayan Aleph kimdir, bu sorular hiçbir zaman cevaplanmıyor. Tek sayılık maceralar kendi içlerinde okunup bir kenara bırakıldıklarında sorun yok, fakat etrafında bir araya getirildikleri Global Frequency konsepti, bir noktadan sonra çekiciliğini / derinliğini kaybediyor.

globalfrequency3

İkincisi, hikayeler bir noktadan sonra artık tek bir plan üzerinden yürür hale geliyorlar. Evet, karakterler değişiyor, zaman zaman doğrudan Global Frequency’nin kendisine yapılan saldırılar seriyi monoton olmaktan kurtarıyor, fakat bir noktadan sonra her hikaye birbirini fazlasıyla andırmaya,başlıyor. Olur da seriyi okuyacak olursanız, neredeyse her sayıda gördüğümüz, hikayelerin “giriş” bölümünü “gelişimine” bağlayan yazısız aksiyon sekanslarına dikkatli göz atın – dediğim şey zannediyorum bahsettiğim şeyin en net dışavurumu bu sayfaların istisnasız varlığında göze çarpıyor.

Üçüncüsü, hikayelerde kendi içinde bir sorun var – belki sürekli değişen bir çizer kadrosunun hikayeyi tek sayıya sığdırma gerekliliği nedeniyle, Ellis hikayelerin süratini pek ayarlayamamış gibi duruyor. “Sürat” tabi burada doğru kelime değil — AltEvren’de bu tarz teknik meselelere değinmeyi pek sevmiyorum, ama hikayelerin çoğunca göze batan bir pacing sorunu var. Bu da çoğu zaman hikayeyi okuyucuya yeteri kadar tanıtmayan girişler, veya konuyu uzun uzun aktardıktan sonra bir iki sayfada bir anda üzerinize çöken sonuçlar anlamına geliyor, ki bu Ellis kalibresindeki bir yazarda görmeye alışık olmadığımız bir durum.

Ama bu dediklerim seriyi fazla kötü göstermesi gereken faktörler değiller. Eğer sayıları fasikül olarak bulabilir, veya benim gibi cilt okurken hepsini bitirmek gibi bir zorunluluk hissetmezseniz, Global Frequency maceraları kısa sürede okunabilecek aksiyon dolu, zeki, eğlenceli hikayeler olarak çok keyifli olabilir.

Benim temel eleştirim, konsept, hikaye, senaryo vs. açısından çok sağlam fikirlerin, olabileceğinden daha başarısız bir işlenişle sunuluyor olması yönünde. Anladığım kadarıyla benzer bir durum 2005’te planlanan Global Frequency televizyon dizisinde de gerçekleşmiş, zira pilot bölümü çekilen dizi daha sonra onay alamamış. Belki de Global Frequency fikren iyi olsa da, somut bir halde pek işlenemeyecek bir kurgu olduğunu kabul etmek gerekiyor…

Özetle...
[columns size="1/3" last="false"]

"Konsept" Çizgi Romanları Sevenler İçin

Detaylı ve kapsamlı bir hikaye beklemeyin - Global Frequency, ilginç bir konsept etrafında farklı hikayeleri bir arada sunuyor. 

[/columns] [columns size="2/3" last="true"] Sevebilirsiniz...

Casusluk, bilim kurgu, polisiye gibi türlerde yaratıcı fikirler görmeyi seviyorsanız

Tek bir konsept etrafında bir araya getirilmiş, ama birbiriyle doğrudan bağlantılı olmayan hikayeler hoşunuza gidiyorsa

Bir çizgi roman aldığınızda baştan sona okumak, tek seferde bitirmek gibi bir istek duymuyorsanız


Sevmeyebilirsiniz...

Tür açısından, yukarıda listelediğim türler hoşunuza gitmiyorsa

Bazı boyutları havada kalan, bilinçli veya bilinçsiz olarak tüm sorulara cevap vermeyen hikayeleri sevmiyorsanız

  [/columns]
İnceleme sistemimiz hakkında daha fazlası için tıklayın!