Farklı Tatlar

Fantagraphics Books

“Yayıncılık” ve “yayınevi” denen olayın, sonuç olarak bir kitap üzerindeki bir etiketten ibaret olduğunu, ve eseri basan yayınevinin, bir çizgi romanın içeriği hakkında çok bir şey ifade etmediğini düşünürseniz, “En sevdiğim yayınevi…” gibi bir cümlenin yüzde yüz isabetle tamamlanmasının da ne kadar zor bir şey olduğunu takdir edebilirsiniz.

Hoş, ülkemizde böyle konular genelde olarak on altı yaşında, ya da entelektüel olarak on altı yaşı aşamamış arkadaşlar tarafından, bizlerin “Marvel’cı” mı, yoksa “DC’ci” mi olduğumuzu öğrenmek, ve bir şekilde kendi seçimlerini haklı çıkartmak için soruluyor, ya da “Ben aştım abi onları, Vertigo – Image falan, hıhı” şeklinde bir imaj kaygısıyla söyleniyor. Ama işin, önemli bir boyutu daha var.

Marvel ve DC gibi şirketleri “ana akım” olarak tanımlayıp, karşısında bir ikili karşıtlık olarak, Vertigo, Image, Dark Horse gibi çizgi romanları koyunca, karşıtlığın öteki tarafındaki “bağımsız” çizgi romanları temsil eden yayınevleri de, otomatik olarak bu firmalar oluyor. Fakat biraz düşündüğünüz zaman, Image, Vertigo ve Dark Horse firmaları, bu işin “bağımsız” ruhunu yüzde yüz olarak yansıtan şirketler değiller.

Vertigo örneği, zaten DC’nin bir alt yayını olduğu için, otomatik olarak eleniyor. Fakat Dark Horse ve Image gibi şirketler, büyük ölçüde, “mainstream” ve “independent” çizgi roman dünyalarının arasında bir yerlerde duruyorlar. Türkiye’de “sadece bağımsız / sanatsal çizgi roman” okuduğunu iddia edip, okumalarının yüzde doksanından fazlasını bu üç şirkete dayandıran bir sanatsal çizgi roman kültürümüz olduğundan, şu an alışılmışın biraz dışında bir şey söylediğimin farkındayım, fakat evet, asıl “bağımsız” çizgi romanlar, asıl “underground” eserler, bu şirketlerden çıkmıyor.

Yanlış anlaşılmasın, burada ne Vertigo’yu, ne Image’ı, ne de başka bir yayınevini eleştirmek gibi bir şeyin peşindeyim. Bu yayıncılar, başka türlü bizlere ulaşamayacak, sanatsal, edebi boyutlu çizgi romanları, ana akıma hitap edebilecek formatlarda, ana akım çizgi roman okurlarının ulaşabilecekleri ortamlara ulaştırarak neredeyse kutsal bir görev üstleniyorlar, fakat çıkış noktalarına, ana gelir kaynaklarına, iş yapma mantıklarına baktığınızda, doğrunun en ucundaki örnek değiller.

Gerçekten “bağımsız” ve gerçekten “bir sanat olarak çizgi romana adanmış” yayıncılar ise, tamamen ayrı bir konu, ve bu yazının başlığında görebileceğiniz Fantagraphics Books bu tarz yayınevleri düşünüldüğünde muhtemelen başı çekiyor.

Fantagraphics’in amacı ne?

Kendi sitelerinden alıntılanan tek bir cümleyle açıklamak gerekirse, “düşünen okurlar” için çizgi romanlar yayınlayan Fantagraphics, sanatsal, yenilikçi, entelektüel çizgi roman eserleri basmanın dışında, daha önce yayınlanmış pek çok önemli çizgi roman / çizgi bantı da repertuarında bulunduruyor. Robert Crumb’un tüm işlerinden, zamanının fenomen şirketi EC Comics arşivlerine kadar sayısız “kült” iş, Fantagraphics tarafından korunuyor, ve belli bir düzen içinde, yeniden okuyucularla buluşturuluyor.

Bunun ötesinde, pek çok Avrupalı çizgi roman sanatçısının işlerini İngilizce olarak yayınlayan Fantagraphics, aynı zamanda belli bir prestije sahip olan tek süreli çizgi roman kaynağı The Comics Journal’ın da yayıncısı durumunda.

Bunları neden anlatıyorum?

AltEvren sitesi, benim için genel bir hobiyi, yani çizgi romanı elbette yansıtıyor olsa da, daha spesifik anlamda, “keyif alarak okuduğum çizgi romanları” pek yansıtmıyor. Basit bir örnek vereyim, son yıllarda beni gerçekten etkileyen ve gerçek anlamda hoşuma giden çizgi roman eserlerinden, yalnızca dört beş tanesinin incelemesi sitede var, ve bunlardan birisi de tahmin edebileceğiniz gibi Daytripper. Linke tıklayıp, Daytripper yazısının başlangıç cümlesini okursanız, ne demek istediğimi sanırım anlayacaksınız.

İşin doğrusu şu: Fantagraphics ve benzeri eserler, bizim çizgi roman okurluğumuzun birkaç gömlek üstünde. Fakat, bugün içinde Facebook’tan paylaştığım şu adresten, ve Fantagraphics’in ana sayfasından görebileceğiniz gibi, yayıncı ciddi maddi sıkıntılar içinde, ve satılması fikri gündeme getirimiş durumda. Kendileri, firmayı satmak istemediklerini, ama satmamak için önemli bir yardıma ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar. Türkiye’de kaç kişi çizgi roman okuyor, kaçı çizgi roman alıyor, kaçı yabancı dilde çizgi roman alıyor, kaçı yurtdışından çizgi roman getirtiyor, bunların hepsi haklı olarak sorulabilecek sorular. Ama hem Fantagraphics’i biraz tanıtmak için, hem de adamların yaptığı işe saygı duyan, benim gibi hissedenler için, bu durumu detaylı olarak paylaşmak istedim.

Tabi ki buradan gelecek katkının boyutu çok küçük olacaktır ama, yurt dışından çizgi roman almak, alışveriş yapmak gibi bir imkan ve planları olan arkadaşların, http://www.fantagraphics.com/ adresinden alışveriş yapabileceklerini bilmeleri iyi olur diye düşünüyorum. Size benden ufak bir kıyak, siteye girdiğinizde mutlaka “Fantagraphics 20/20 Club” üyeliği de alın, her alışverişinizde %20 indirim ve ucuz kargo gibi imkanları, sadece 20 dolar karşılığında sağlıyor – ki bu da muhtemelen aldığınız kitapları % 20 indirimli alınca değecek bir fiyat.

Daha fazla uzatmayayım, Fantagraphics son yıllarda en sevdiğim çizgi roman yayıncısı konumunda. Benim bu görüşümü paylaşacak kadar büyük bir Fantagraphics hayranıysanız da, daha önce hiçbir eserlerini okumamış olsanız da, en azından kendilerini bir incelemenizi tavsiye ederim. Bugün Marvel batsa DC okur, pek bir şey kaybetmeyiz, Image batsa IDW, Boom, Dark Horse yerini doldurur. Yeri doldurulamayacak, para için iş yapmayan şirketlerden birisi Fantagraphics –  batmamaları için elimizden bir şey geliyorsa yapalım derim…