Fransız Çizgi Romanları

Enki Bilal – Froid Equateur

Enki Bilal’in “Nikopol Üçlemesi”ni incelemeye, serinin son kitabı “Froid Equateur”, “Cold Equator”, ya da, Türkçe adıyla, “Soğuk Ekvator” ile devam ediyoruz.

İkinci kitabın olaylarından yaklaşık on sene sonra geçen Soğuk Ekvator, serinin en kompleks ve en iddialı eseri.

Serinin ana karakteri Nikopol (Sr.)’e odaklanan ilk iki albümünden sonra, Soğuk Ekvator’da Nikopol’ün tıpatıp kendisine benzeyen ve kendisiyle aynı yaşta gözüken oğlu Nikopol Jr. da olaylara aktif bir şekilde dahil oluyor. Hatırlayacaksınız, ilk albümün sonunda Nikopol Horus’un da yardımıyla Paris’teki faşist devleti yıkmayı başarmış, fakat akli dengesini kaybettiği için devleti yönetme görevi, kendisinden (fiziksel anlamda) farkı olmayan oğlu Nikopol Jr.’a kalmıştı.

Bu kitapta, Paris’teki bu ikinci rejimin, daha popüler olan faşizm tarafından bir kez daha yıkıldığını görüyoruz. Böylece, Bilal’in aralarındaki farkı göstermek için “Niko” olarak adlandırdığı Nikopol Jr., Paris’ten uzaklaşıyor ve Ekvator’a geliyor.

Ekvator’un durumu da aslında Paris’ten pek iç açıcı değil. Tamamen faşist bir sistem olan Paris’in aksine, Ekvator yıllar boyunca yaşanan değişiklikler sonrasında tamamen karlar altında kalmış soğuk bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. K.K.D.Z.O isimli yarı – teknokratik bir suç organizasyonu tarafından kontrol edilen Ekvator, hikaye için başarılı bir arka plan oluşturuyor. Bu albümde atmosfer ilk albümün Paris’i kadar ön planda olmasa da, bir önceki albüme göre çok daha etkili.

Üstelik, Paris’teki gibi sadece çevrenin ve bu çevre içinde varolan “dejenere” –hatta daha açık konuşmak gerekirse — “iğrenç” kitlelerin gösterilmesi yoluyla yaratılan bir kurgunun aksine, Soğuk Ekvator’da doğrudan “mekanın” bir parçası olmayan, fakat mekanın ruhunu yansıtan öğelerin kullanılması da, verilmek istenen imajı okuyucuya daha iyi ulaştırıyor.

Bunun en güzel örneklerinden birisi, “zeka ve fizik gücünün ortak kullanımı”nı ön plana çıkarttığı savunulan “Satranç Boksu” oyunu. Bilal’in bu oyunla sergilediği yaratıcılıktan bahsetmeye çok da fazla gerek yok; zira oyun çizgi romanın dışına çıkmış ve binlerce sporcusu / takipçisi bulunan gerçek bir spor haline gelmiş durumda.

Kısacası, ilk albümün neredeyse kayda değer tek öğesi olan Paris ile kıyaslandığında bile, Ekvator gayet güçlü bir kurgu mekanı olarak gösterilebilir.

İlk albümü daha “atmosfere dayalı”, ikinci atmosferi ise daha “karakterlere dayalı” olarak tanımlamıştık. “Soğuk Ekvator”a ismini veren Ekvator kurgusu, üçüncü albümün Ölümsüzler Panayırı’na benzeyeceğinin sinyallerini verse de, aslında durum böyle değil.

Bilal, kurguyu ikinci albümdeki gibi arka plana atmıyor, fakat karakterler ve karakterlerin psikolojileri, bu albümde yine daha ön planda. Daha önce bu kadar yakından görmediğimiz Niko, albümün ana karakteri olarak karşımıza çıkıyor – Niko’nun Paris’teki politik gücünü kaybettikten sonra babasının (ve Jill Bioskop’un) izini takip etmesi ve trende tanıştığı Yelena’yı baştan çıkartma çabası, eserin en önemli psikolojik arka planı olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun yanı sıra, Horus’un da yardımıyla, “chessboxing” şampiyonluk ünvanını ele geçirmeye çalışan Nikopol’ün, Horus’un kendisini on yıldan sonra tamamen terk edeceği gerçeği ile yüzleşmesi, ve bu yüzleşme sonucunda yavaş yavaş (fakat bu sefer tam anlamıyla) delirmesi de, aynı derecede önemli ikinci bir psikolojik kurgu sunuyor.

Eserin içeriğine ve sonuna girmeye fazla lüzum yok – Nikopol, yenilmesine en ufak bir imkan verilmeyen şampiyonu yenmeyi başararak “chessboxing” şampiyonu olmayı başarıyor ve Horus kendisinin hafızasını tamamen silerek onu terk ediyor. Bu sırada, Nikopol’ün bir takım süper güçleri olduğuna ikna olan Ekvator yetkilileri, onu uzaya göndermek gibi bir karar alıyorlar, fakat yanlışlıkla kendisine fiziksel olarak tıpatıp benzeyen Niko’yu gönderiyorlar. Hafızasını kaybetmiş olan Nikopol de, kendisni oğlu sanan Yelena’yla “Niko” olarak yeni bir ilişkiye ve yeni bir hayata atılıyor.

Bu sonu ve sonun edebi niteliğini üç eseri birlikte inceleyeceğim yorum yazısına bırakıyorum.

Soğuk Ekvator için söylenebilecek en uygun sonuç cümlesi şu: On üç senelik yaratılış sürecine rağmen, Soğuk Ekvator Nikopol Üçlemesi’ne uygun bir son teşkil ediyor. Fakat, eseri illa “üçlemenin son halkası” oılarak görmek de şart değil. Gerek kurgusu, gerek çizimleri, gerek atmosfer, gerek de karakterleriyle, bu kitap kendi içinde de Bilal’in ustalık eseri.